spor yapmak için gerekli motivasyon kaynağı

  • aslına bakarsanız insanın kendine uygun sporu yapmasının çikolata yemekten veya en değer verdiği şeyi başarmaktan farkı yok. bu bile motivasyonu fazlasıyla sağlıyor. yaşayan ve canlı kaslar ile kemikler de cabası.

    spora başlamadan önce:

    vücut, abuk subuk tembelliklerine devam etmek ister. yatmak, oturmak, keyif yapmak vb...
    tembellik ve hantallık tüm vücuda yayılmış...
    ayaklar, sıkılgan bir kedi gibi kaprisli bir şekilde sporun yolunu tutar. ayak bilekleri hafiften ağrımaktadır. bu kaprisli ayaklarla spor nasıl yapılacaktır?
    "bugün spordan kaytarsa mıydım acaba?"

    sporda:

    vücut, hantallığı üzerinden hemen atmaya başlar.
    kaprisli ayaklar 8 eğimi 5-6 hızda kedi gibi tırmanmaktadır.
    hız ve nabız artmaya başlar. vücut uyum sağlamıştır artık.
    kaslar, ağırlıklarla dans ediyor. kas hareketleri senkronize ve hep daha fazla istiyor.
    nabız 150'yi birincilikle geçiyor...
    vücutta bir parti var. kaslar, kemikler, beyin ve ruh hep birlikte göğe yükseliyor.
    baştan çıkarıcı adrenalin, en güzel kıyafetlerinden biriyle sahneye çıkıyor.
    nabız, 160 sınırını geçiyor...
    tüm hormonların tanrıçası adrenalin, diğer herkesi bu dansa davet ediyor. o adrenalin sınırların zorlanması, başarmak, savaşmak ya da kaçmak, limitleri yükseltmek, kendini aşmak, fiziksel olarak güçlenmek, korkularını yenmek ve korkularıyla yüzleşmek, bağımsızlık, özgüven ve aslında yaşam demektir. diğer hormonları da tetikleyen güç. yükselen adrenalin iç ve dış görüyü güçlendiriyor. kalbi ve beyni uyarıyor. hafıza ve beyin güçleniyor. endorfin, serotonin, dopamin... her biri başka bir dans tutturarak pırıltılı kıyafetleriyle piste çıkıyor. dumanlar, ışıklar, gaz ve toz bulutları, karanlık ve aydınlık, renkli spotlar altında ara ara çakan gök kuşakları. östrojenler, testosteronlar ve hatta tüm azlı çoklu veya dönüşümlü hormonlar da orada. tüm kaslar, hormonlarla birlikte calışıyor; hücreler bile dans ediyor. evet, dışarıdan yaptığımız bir spor seansı; ama içte büyük bir parti var ve herkes orada... maestro adrenalin, her şeyi yönetiyor. adrenalin, endorfinle birlikte ettiği dansla birlikte iç yapıdaki her şeyi, ters giden her şeyi düzeltiyor. depresyon, öfke, sinir, stres, korku ve üzüntü gibi vücut için yıkıcı unsurlar temizleniyor ve kapı dışarı ediliyor. adrenalin, vücuda gençlik ve yaşam aşılıyor. vücut ve sistem güçleniyor. endorfin ve adrenalinle birlikte depresyon, sinir, üzüntü, acı, korku ve öfkeyi yok ediyorlar. birlikte dans ederken ayakları altında eziyorlar onları. endorfin vücuttaki hastalıkları tedavi ediyor. büyüme hormonu ve prolaktin ise el ele verdiğinde kas ve kemikler onarılıyor, istenmeyen ve fazla yağlar yıkıma uğruyor. yumuşak dokular, kaslar, kemikler ve iç organlardaki hücreleri destekliyor, hücreler yapılanıyor ve çoğalıyor. spor ile salınan antioksidanlar, onarım ve savunma düzeylerini artırıyor. hücre düzeyinde onarımlar. hasarlı hücreler onarılıyor.

    spor sonrası...
    ayaklar ve bacaklar bir şehri yürüyerek aşacak kadar hâlâ güçlü; fakat evin yolunu tutuyor.
    akciğer kapasitesi ve kalbin sınırları genişliyor. bu büyük partiden sonra, vücuda tatlı bir yorgunluk yayılıyor. herkes, görevini yapmış halde evine gidiyor. sakinler, dairelerine çekildi. tatlı bir uyku hali ile vücut, serotonin ve endorfinin tadını çıkarıyor. oksitosin ve dopaminin sohbetini dinlerken gülümsüyoruz. bir spor seansı ile birlikte vücut savunması, direnci ve limitleri yükseldi. sonra ise endorfin ve serotonin saçlarımızı okşarken dinlendirici bir uykuya dalıyoruz. bütün bir vücut, yatak yokmuş da havada yatıyormuş gibi, yerçekimi bile yok sanki. gereksiz her şey, bize ağırlık yapan her şey spor esnasında atıldı.

    sonrası da özellikle adrenalin, serotonin ve dopaminin tadını almak ve bırakmak istememek. güzel bir etkinliğin, dozunda ve sınırlarını bilen bir bağımlılığa dönüşmesi...

    uzmanlar, ağırlık ve şiddet bakımından 'hafif' ve 'orta' düzeyde yapılan sporun tüm sistemi desteklediğini bildiriyor. sporda önemli olan, kendine uygun olan sporu seçmek. eğer bir şüphe varsa veya belli bir hastalık veya yaş faktörü göz önüne alınarak doktora danışılmalı, doktorun tavsiye edeceği sporu, doktorun tavsiye ettiği süre kadar yapmalı. hormonların cömertliğinde aşk birinci sırayı kimselere ve başka hiçbir şeye kaptırmıyorsa da spor, hormonların cömertliği konusunda kesinlikle ikinci sıradadır. hatta bazı hormonlar söz konusu olduğunda, spor birinci sıradadır.

    adrenalini daha da çok yükselten sporlar: rafting, dağcılık, base jumping, bungee jumping, paraşütle atlamak, kayak, motosporlar, sörf, arazi/dağ bisikletçiliği, serbest dalış vb gibi tehlikeli ve ekstrem sporlar. tabi güvenlik önlemleri alınarak.

  • mallık diye adlandıran bi adet yazar sıçmığını gördüğümüz başlık. bel simidiyle, koca götünle dolaş amın evladı

  • bana göre düştüğümüz en büyük hata yapmamızın şart olduğu her şeyde motivasyon aramak. göt göbek bağlamış, oturmaktan götü dört köşe olmuş, habire yiyip içip sıçmaktan başka bir şey yapmayan, tabiri caizse bok makinesine dönüşmüş bireylerseniz ve sağlıklı yaşama amacınız varsa o zaman kimse kusura bakmasın sike sike spor yapılacak. yapacağı her şeyde bir itki arayan insan bi yerden sonra iradesini çok çabuk tüketir. yaşayıp tecrübe etmiş biri olarak konuşuyorum. motivasyon aramayın. çünkü bahane göt gibi, herkeste var. iyi kötü en azından her akşam evde 10 dk ısınma hareketi yapsanız bile kafi ama yeter ki kanepeden kalsın o götler. gerisi bi şekilde geliyor.

    düzeltme: imla

  • bir arkadaşım için doğacak çocuğuna iyi örnek olmak istemesiydi.

    üniversitedeyken hep kilolu ve sevimli haliyle bildiğimiz arkadaşımız, okul bittikten bir süre sonra sevgilisiyle çocuk sahibi olma kararı alınca beslenme ve spor alışkanlığını da gözden geçirdi. hayatında zaten var olan futbolun yanı sıra kardiyoyu arttırdı ve beslenmesini komple değiştirdi. öyle ki, uzun aradan sonra bir konserde bir araya geldiğimizde karşımda sanki bambaşka biri vardı. o zamana kadar kilo, sağlık vs gibi konuları sorun etmeyen kişi, minik bir insanı var etmeye ve yetiştirmeye karar verince hayatını değiştirmeye de karar vermişti.
    şu an dünyalar tatlısı iki kız babası ve eski halinden hiç eser yok.

  • su laf beni 1 hafta gaza getirdi.

    spor yaparken vucudundan cikan ter degil, yaglarin goz yaslari...

  • damarlarındaki asil yağlarda mevcuttur.

    (bkz: kolesterol)

  • ne yazık ki recursive'dir. (özyinelemelidir) yani spora başladıktan sonraki ilk 1 ayda "la n'oluyor?", 2. ayın sonunda "anam değişiyorum" aşamasıyla varsa fazla kilolar verilmeye, kaslar sıkılaşmaya, moral yerine gelmeye, dinçleşilmeye ve yorgunluk dediğimiz şeyin aslında kötü değil, spor sonrası olan tatlı bir şey olduğu, bizim gündelik hayatta bütün gün oturup yorgun hissetmemizin aslında bezmişlik olduğu anlaşılır.

    ancak tabi ki bunlar spora başladıktan sonra anlaşıldığı için bu motivasyon spora başladıktan belirli bir süre sonra gelir. o yüzden bu kadar insan spor yapmıyor; yoksa bırakamazlar.