sokak köpekleri sorununun çözümü

  • modern ülkelerde insan hayatına risk olulturan unsurların varlığına müsade edilmez. bu genel bir prensiptir. iş güvenliğinden trafik krallırına hemen her konuda bu prensip kabul görür çünkü insan hayatı değerlidir. hayvanlar ve diğer canlılarla olan ilişki konusunda da böyledir. hayvanları sever ama onların insan hayatı karşısında tehlike arz etmesine müsade edilmez. yaşanan vakalara rağmen, “köpekleri çok seviyoruz, sokakta yaşasınlar” gibi saçma sapan yaklaşımlar, ancak irrasyonel, histerik kitlelerde kabul görebilir. medeni toplumlarla karşılaştırıldığında gerçek hayvanseverliğin nasıl olması gerektiği açığa çıkar. medeni ülkelerde ev hayvanlarının sayısı türkiye’dekine oranla çok daha fazladır. türk toplumu hayvanseverdir lakin, hayvanların sokaklarda aç biilaç, yaralı dolaşmalarında besi görmez. böyle çarpık bir yaklaşımdır. eğer hayvanlar sokakta insan hayatına risk teşkil ediyorsa yapılması gereken bellidir, bir barınağa alınırlar, bir süre orada sahiplendirilmeyi beklerler, sahiplendirilmezse uyutulur. eğer gerçekten hayvanseverse bir toplum, hayvanlar uyutulmadan sahiplenilir, gerçek hayvansever barınaktan hayvan sahiplenir. benim önerim hıllanda gibi ülkelerin bu yönde model alınmasıdır.

  • öncelikle; "sokak köpekleri durduk yere saldırmaz" diyen gerizekalılara izletilmesi amacıyla şunu ortaya bırakalım.

    şu kısırlaştırma, barınak vs. romantizmini sallayıp durmayın artık. bu sorun böyle çözülmez. hiçbir gelişmiş ülke de böyle çözmüyor zaten.

    bu iş öyle konuşarak anlaşarak da çözülmez. karşınızda "benim için köpekler sizin çocuklarınızdan değerli" diyen ruh hastası köpektaparlar var. bu zihniyette ki yaratıklara ne anlatabilirsiniz? insanlara köpekler tarafından zarar verilmesinden memnun olan tipler bunlar.

    hani bir laf var ya" amerika'yı yeniden keşfetmeye gerek yok" diye, bu durum da aynen böyle. avrupa ve amerika'da sokakta bir tane başıboş köpek göremezsiniz çünkü hemen yakalanır ve bu iş için yapılmış özel tesislere götürülür. burada 15 gün-1 ay arası bir süre bekletilir, sahiplenen çıkmazsa itlaf edilir. öyle kısırlaştır, sokağa sal, yada ömür boyu barınakta besle falan gibi saçmalıklarla uğraşmazlar.

    akıllı toplumlar böyle yapıyor, aklı kıt toplumlarda bir avuç psikolojisi bozuk köpektaparın elinde oyuncak oluyor.

    sokak köpeği sorunu sadece geri kalmış ülkelerde görülür. adeta ülkeler arası gelişmişlik seviyesi indeksi gibidir. ne kadar çok sokak köpeği o kadar geri, fakir toplum demektir. şu an bu konuda liderlik hindistan'da. aslında bu konuda kuzey kore, vietnam ve çin daha kötü olabilirdi ama orada köpek yedikleri için sokaklarda görmek pek mümkün değil. bu da sapıklığın, makyaklığın farklı bir modeli.

  • sokağındakilerden başlayıp yemediğini vermek, gelip giderken 'naber lan soysuzlar çetesi?' diye bi başlarını sevmek hal hatır sormak, yanaştırmayana sokulmadan uzağına bi kap su, migros'ta 2 liraya satılan bisküvi kemiklerden koymak, karda telef olmamaları için üç beş çare düşünmek, en kötü ihtimal apartmana doldurup komşu şikayet edince 'ay bunlarda her bulduğu açık kapıdan giriyo' ayağına yatıp komşudan çok zırlamak, düşkünlüklerini gurur yapmak. evet. mahallendeki hayvanlar çöpü oyun için değil açlıktan karıştırıyosa ne eşref-i mahlukatlığın, ne en zeki yaratık olmanın bi önemi yok. dört duvar arasına sıkışmışlığı bi bok sanan bencil bok çuvalının tekisin ve konuşarak iletişim kuramadıkların ölsün istiyorsun. annen de senin gibi düşünseydi ve sen daha konuşmayı sökemeden ipini çekseydi sokak köpeklerinden daha tehlikeli kibirine sövmezdim.

  • uzun bir entry olduğu için çok fazla okunmayacağının farkındayım. o nedenle başlamadan önce, bir abstract misali, yazıyı kısaca özetleyeyim.

    ön bilgi 1: sadece izmir'deki sokak köpeği sayısı (2015 verilerine göre) 400 bin'in (haber), sadece ankara'daki sokak köpeği sayısı (2008 verilerine göre) 100 bin'in (haber) üstündedir.

    ön bilgi 2: sadece izmir'de her gün 60 kişi ısırılma şikayetiyle sağlık kurumlarına başvurmaktadır (haber). türkiye'de sokak köpeklerinin oluşturduğu tehlikenin boyutları hakkında bilgi sahibi olabilmek için şu bağlantılarda verilen örneklere bakılabilir: insan ölümleri, insan yaralanmaları, diğer hayvanlara yapılan saldırılar.

    sonuç: bilimsel araştırmaların da söylediği gibi türkiye'de uygulanan sokak köpekleriyle mücadele yöntemi son derece etkisiz ve başarısızdır.

    ...

    gelişmiş ülkeler 1800'lerden beri sokak köpekleri sorunuyla ciddi şekilde mücadele etmekte ve bu sorun üzerine kafa yormaktadırlar.

    bu amaç için büyük organizasyonlar kurmuşlar, büyük paralar harcayarak pek çok araştırma yapmışlar ve metotlar geliştirmişlerdir.

    sokak köpeği sorunu konusunda iki önemli alt başlık bulunmaktadır:
    1. mevcut sokak köpeği nüfusuna yönelik olarak yapılması gerekenler
    2. sokak köpeği nüfusunun artmasını engellemeye yönelik olarak alınması gereken önleyici tedbirler

    hayvanları gözeten organizasyonların en büyüklerinden biri olan world organisation for animal health (hayvan sağlığı için dünya organizasyonu olarak çevrilebilir sanırım) kuruluşunun oie, animal welfare working group birimi "köpek popülasyonlarının izlenmesi ve kontrolü" (monitoring and control of dog populations) isimli bir rapor yayınlamıştır.

    bu raporun sonuçlar kısmında sokak köpeği nüfusunun kontrolü için, söz konusu ülkenin şartları göz önünde bulundurularak iki yöntemden birinin seçilmesi gerektiği belirtilmektedir:

    "conclusions

    countries with limited dog population and enough resources; catch-neuter-release will be efficient. ıssues include sensitivity of local community, animal catching, humane euthanasia, vaccinations, sterilisation techniques, marking, release and long-term impact on population. limitations of this method should also be addressed.

    countries with large dog population; require efficient killing by humane methods i.e. methods causing death with the minimum possible suffering. this, if not accompanied with a group or package of actions will be not effective"

    özetleyecek olursak burada söylenen şey şudur:

    1. metot: eğer ülkenizde sokak köpeği sayısı az ise, sizde de bunlara ayırabilecek yeterli kaynak varsa yakala-kısırlaştır-sal metodunu seçebilirsiniz. ancak bu metodun kısıtlı bir metot olduğu göz önünde bulundurulmalıdır.

    2. metot: eğer ülkenizde büyük bir sokak köpeği nüfusu varsa insancıl metotlarla (yani mümkün olan en az acıyla ölümü sağlayacak metotlarla) etkili bir öldürme politikası gereklidir.

    kanun koyucunun 2. metodu seçtiği, sokak köpeklerinin uyutulmasının yasal olduğu ve bu uygulamanın devlet eliyle yapıldığı ülkelerden bazıları şunlardır:

    * amerika birleşik devletleri
    * ingiltere
    * irlanda
    * fransa
    * danimarka
    * finlandiya
    * norveç
    * isveç
    * isviçre
    * hollanda
    * arnavutluk
    * ermenistan
    * belarus
    * bosna-hersek
    * bulgaristan
    * romanya
    * hırvatistan
    * macaristan
    * estonya
    * litvanya
    * malta
    * moldova
    * polonya
    * portekiz
    * sırbistan
    * slovenya
    * ukrayna

    (kaynak: world society for the protection of animals & the royal society for the prevention of cruelty to animals ınternational, report: "stray animal control practices (europe)")

    bu ülkeler sokak köpeklerinin ne zaman uyutulacağına dair farklı politikalar izlemektedir:

    - bir kısım ülke sokak köpeklerini yakalar yakalamaz uyutmaktadır.

    - bir kısım ülke yakalanan sokak köpeklerini belli bir süre için barınaklarda bekletmekte (örneğin ingiltere'de bu süre 7 gündür) eğer bu süre içerisinde köpeği sahiplenen (bu bir şahıs ya da bir organizasyona ait barınak olabilir) çıkmazsa köpeği uyutmaktadır.

    - kalan ülkeler ise yakalanan sokak köpeklerine barınaklarda bakmakta, ancak yeni başıboş köpekler yakalandığında ve barınaklarda yer kalmamış olduğunda köpekleri uyutmaktadır.

    türkiye'de kanun koyucu "ülkede az sayıda sokak köpeği bulunduğunu ve bunlara ayrılabilecek kaynakların bol bol bulunduğunu" düşünüyor olmalı ki 5199 sayılı kanundaki düzenlemeyle 1. metodu (yani yakala-kısırlaştır-sal" metodu) seçmiştir.

    ancak veriler bunun aksini göstermektedir:

    - sadece izmir'deki sokak köpeği sayısı (2015 verilerine göre) 400 bin'in (haber), sadece ankara'daki sokak köpeği sayısı (2008 verilerine göre) 100 bin'in (haber) üstündedir. yani türkiye'deki sokak köpeği nüfusu çok yüksek sayılara ulaşmıştır.

    - ankara'daki tüm belediyelerin 4 aylık bir periyotta kısırlaştırabildiği köpek sayısı 100 bin köpek içinde sadece 2 bin 145'dir (kaynak), izmir'de bir yılda aşılanabilen köpek sayısı 400 bin köpek içinde sadece 6 bin'dir (kaynak). yani ayrılan kaynaklar yeterli olmaktan çok uzaktır.

    - kısırlaştırılmamış bir sokak köpeği yılda iki kez doğum yapabilir, ve bu iki doğumda toplamda 20'ye yakın yavru doğurur. bu nedenle sokak köpeği sayısı çok yüksek bir hızla artmaktadır.

    - sokak köpeği sayısının hızla artmasıyla birlikte insan ve diğer hayvanlara karşı gerçekleşen sokak köpeği saldırısı sayısı da çok tehlikeli boyutlara ulaşmıştır. örneğin, sadece izmir'de her gün 60 kişi ısırılma şikayetiyle sağlık kurumlarına başvurmaktadır (kaynak). son yıllarda gerçekleşen sokak köpeği saldırısı sonucu görülmüş bazı ölüm ve yaralanma olayı örneklerine şu linklerden bakılabilir: ölümler, yaralanmalar.

    yukarıda alıntı yapılmış animal welfare working group'un raporu, türkiye gibi köpek nüfusunun fazla olduğu ve bu soruna ayrılabilecek kaynakların sınırlı olduğu ülkelerde yakala-kısırlaştır-sal metodunun işe yaramayacağını açık bir şekilde ifade etmektedir. görüldüğü gibi veriler bu yargının doğru olduğunu açıkça göstermektedir.

    türkiye'nin bu metodu uygulamakta ısrar etmesi halinde yakın gelecekte nasıl bir durumla karşı karşıya kalacağını görebilmek için şartları türkiye'ye benzeyen bir başka ülke olan hindistan örneğine bakmak yeterlidir:

    hindistan'da sokak köpeklerinin uyutulması yasal olarak engellenmiştir (türkiye'deki gibi). hindistan'da sokak köpekleriyle mücadele için yakala-kısırlaştır-sal metodu uygulanmaktadır (türkiye'deki gibi). bu uygulamalar sonucunda hindistan'daki mevcut durum şöyledir:

    - hindistan'da 25 milyon sokak köpeği bulunmaktadır ve bu sayı hızla artmaktadır (kaynak).

    - hindistan'da her yıl 17 milyon kişi sokak köpekleri tarafından ısırılmaktadır (kaynak).

    - hindistan'da 2015 yılında 20 bin 847 kişi kuduz nedeniyle yaşamını yitirmiştir. bu sayı tüm dünyada görülen kuduz nedeniyle ölümlerin üçte birinden fazlasını oluşturmaktadır. bu ölümlerde en büyük pay kuduz taşıyıcısı sokak köpeklerinindir (kaynak).

    - hindistan'da her yıl; 45 günlük bebek (haber), 2 yaşındaki mohd imad (haber), 5 yaşındaki pratiksha (haber), 6 yaşındaki kousar (haber), 7 yaşındaki mamun (haber), 9 yaşındaki bhanu (haber), 10 yaşındaki mohd (haber) gibi pek çok çocuk sokak köpekleri tarafından parçalanarak öldürülmektedir.

    tıpkı türkiye'deki bazı çocuklar gibi...

    ...

    sokak köpekleri sadece insanlar için değil, bulundukları fauna'daki tüm canlılar için tehdit oluşturmaktadır. her ne kadar türkiye'de "hayvan hakları" dendiğinde pek çok dernek ve kişinin aklına sadece "köpek hakları" gelse de uygar ülkeler için durum böyle değildir.

    örneğin, yukarıda anılmış ilk raporda, sokak köpeklerinin toplumda yol açtığı zararları önleme başlığı altında şöyle bir ifade yer almaktadır: "preventing negative impacts of dogs on the community, via pollution (e.g. faeces and noise), biting and risks to wildlife, livestock and other companion animal species".

    yani "köpeklerin aynı ortamda birlikte yaşadığı diğer hayvan türlerine zarar vermeleri engellenmelidir".

    türkiye'de sokak köpeği saldırıları sadece insanlara yönelmemektedir. en başta kediler olmak üzere, nesli tükenme tehlikesi altında olduğu için koruma altına alınmış caretta-caretta'lardan tilkilere, yeni doğmuş kuzulardan soyu tükenmekte olan ve bu nedenle koruma altına alınmış olan yabani keçilere kadar çok sayıda hayvan sokak köpeklerinin saldırılarından payını almaktadır. bu olaylar için birkaç örneğe şu bağlantıdan bakılabilir: hayvanlara yönelik saldırılar

    ...

    buraya kadar ki kısım mevcut sokak köpeği nüfusuyla nasıl başa çıkılabileceğini özetlemektedir (1. alt başlık). yukarıda anılan raporlarda sorunun tekrardan oluşmasını engellemek için neler yapılması gerektiği de sıralanmıştır (2. alt başlık).

    - bilinçli ve sorumlu köpek sahipliği için insanların eğitilmesi
    - köpek üretimi ve satışının denetim altına alınması
    - sahipli köpeklerin kaydı ve lisanslanması
    - sokak köpeklerinin yakalanması ve taşınması için personel yetiştirilmesi
    - toplumdan ayrılan sokak köpeklerinin uyutulmadan önce yeniden sahiplendirilebilmesi için belirlenmiş makul bir süre için barınabilecekleri yerlerin inşa edilmesi
    - sokakların köpek habitatı olmaktan çıkarılması için gerekli çevresel önlemlerin alınması (örneğin, sokak köpeklerinin çöplere ulaşmasının engellenmesi için uygun çöp konteynerlerinin kullanılması)
    - köpek ithalatının kontrol altında tutulması
    - makul bir sürede sahiplendirilememiş köpeklerin uyutulması

    ...

    görüldüğü gibi belediyelerden bir çözüm bulmasını beklemek şartların bu seviyelere ulaştığı türkiye gibi ülkeler için gerçekçi ve sonuç alınabilir değildir.

    5199 sayılı kanun yeniden düzenlenmeli ve medeni ülkeler örnek alınarak hazırlanmalıdır.

    bu veriler ışığında türkiye için seçenekler bellidir: ingiltere, norveç, isveç gibi mi olacağız, yoksa hindistan gibi mi?

    bakalım matbaanın türkiye'ye gelmesi için 200 yıl beklediğimiz gibi sonuç alınabilir çözümler için hindistan'a dönmeyi mi bekleyeceğiz, yoksa bilimsel araştırmalar ve uygulamalar ışığında ortaya çıkan sonuçları rehber olarak alıp gerçekçi çözümlere zaman kaybetmeden geçebilecek miyiz?