siyasal islam

  • bu devran dönecek diyorlar hep.

    siyasal islam buraya on üç yılda gelmedi, hep böyleydi.

    kubilay asteğmen zamanında da böyleydi, altıncı filoyu kıble yapıp namaz kıldıkları kanlı pazarda da, sivas’ta da. şu an tek fark var, acımasızca güçlü oldular. cahil ve faşist eğilimli bir halk ile birleşince de hayallerdeki diktatörlük önü alınamaz hale geliyor işte.

    ha bu önlenebilir, devran dönebilirdi, iki net fırsat vardı;

    12 eylül 2010’da dönebilirdi: bu ülkenin iyileşmez yarası sağ zihniyetin, üç kuruşa onurunu satıp yetmez ama evet kampanyası yapanların, onlardan daha embesilce davranıp referandumu boykot edenlerin, “ivrin yirgilinicik” romantiklerinin ve oy kullanmaya gitmeye üşenenlerin beslediği parti devleti istediği her şeyi elde etti. evet artık cunta kim paşa kim bilmiyoruz; ama tam sınırımızın dibindeki bir düzine terör örgütünün hangisinin parmağının hangisinin götünde olduğunu da, hangisinin bize patlayacağını da, rusya'yı da. yarına dair hiçbir şey bilmiyoruz.

    7 haziran 2015’de de dönebilirdi bu devran: kılıçdaroğlu terör olayları gölgesindeki oyalayıcı koalisyon görüşmelerini uzatmaktansa meclisi çalıştırmak için uğraşsa, demirtaş bıçak sırtındaki sosyal dinamikleri baraj heyecanı ile es geçip ilk iş apo’ya teşekkür etmese, bahçeli oyların mürekkebi kurumadan "biz koalisyon yapmayız, erken seçim!!" stepneliğini masaya koyup elimizdeki tüm umutları bitirmese; iç güvenlik kanunu, seçim barajı, 4 bakan, yolsuzluklar, tapeler… hepsi hükümet dahi kurulmadan bitebilirdi… artık geçmiş olsun.

    çocuk okutmayan, ölü ıslıklayan, ışid destekleyen, şeriatçı, noe-osmanlı ama tarihini bilmeyen, modernlik düşmanı bu kitle, sistematik bir şekilde, amerikan gemisini kıble yapıp namaz kılanların önderliğinde her gün büyüdü.

    ve güzel kardeşim siz tuttunuz, bu zihniyetin eline hukuku alaşağı etme yetkisi verdiniz, istediği kanunu çıkarma gerekirse devlet işleyişini durdurma yetkisi verdiniz. sınırsız ve kontrolsüz kadrolaşmaya "yer kapmak" için göz yumdunuz. canavar, yavaşça ısıtılan kurbağa gibi bizi denedi, her seferinde baskıyı bir doz daha arttırdı, sesimiz çıkmadı, çıkanları susturdu, yine sesimiz yeterince çıkmadı. daha beslendi. gezi'yi denedik, canavarı öldüremedik, daha da güçlendi bu illet.

    yine "ay çok orantısız komiğiz" kafasıyla yapılacak yeni bir gezi de bitiremez. ankara’da insanlar taksim için ölürken, taksim’de piyano çalarak bitmez. polis kameralar önünde çekip adam vururken sadece gülerek direnebileceğinizi sanıyorsanız mesela, hiç başlamasın bile. şaka değil bak, eceliyle ölmesini ya da intihar etmesini, kendi kendine bölünmesini bekleyeceğiz bunların. faşist iktidar ile hukuk yoluyla, polisi ile de limon suyuyla savaşamazsınız. ölürsünüz sadece. yer altına çekilip, kendinizi ailenizi koruyup eğitip geliştirip, günü gelince hazır olmak için direnebilirsiniz sadece.

    işte o gün, bilimi esas alan, adalet ve hukuk temelli, seküler, sanat seven bir yapıya geçersek bir elli yıl sonra az bir huzur sahibi olabiliriz. belki.

    (bkz: #54515050)