sivas katliamı

  • bugün yobazların cumhuriyeti ateşe verdiği gündür.

    işid'in iki askerimiz sefter taş ve fethi şahin'i yaktığı gibi “kahrolsun laiklik, yaşasın şeriat” sloganlarıyla türk milletinin yakıldığı gündür.

    “çok şükür, otel dışındaki halkımız bir zarar görmemiştir” diyen tansu çiller'in, "tahrik sonucu halk galeyana gelmiştir" diyen demirel'in bayramıdır bugün.

    mustafa fehmi kubilay'ın başını testere ağızlı bağ bıçağıyla bedeninden ayırıp, camiden aldıkları yeşil sancağın ucuna takarak sokak sokak gezdirip tekbir getiren soysuzların bayramıdır.

    9 yaşındaki kız çocuklarına uçkur çözen ırz düşmanlarının bayramıdır.

    2023 yılında dahi kah "seccadeye bastılar" kah "biliyorsunuz kendisi alevidir" diyerek mezhep ayrımcılığı yapıp milleti birbirine düşürmek isteyen kahpelerin bayramıdır.

    kutlu olsun.

    bilgi: 33 yazar ve ozan ile 2 otel çalışanının yakılarak can verdiği sivas katliamı alevilere yönelik bir katliam olarak lanse edilse de, aslında hayatını kaybedenlerin yarısı alevi, yarısı sünni bir tanesi de hıristiyan'dı. insanlığa, birlik ve beraberliğimize, cumhuriyete ve türk milletine yapılmış bu kahpeligi unutmadık...

  • “çok şükür, otel dışındaki halkımız bu yangından zarar görmemiştir.” dönemin başbakanı tansu çiller

    “olay münferittir, ağır tahrik var. bu tahrik sonucu halk galeyana gelmiş, emniyet kuvvetleri ellerinden geleni yapmışlardır.” dönemin cumhurbaşkanı süleyman demirel

    “müdehale etmeyin.” doğukan öner dönemin sivas emniyet müdürü

    “olayı bu kadar büyütmek yanlış. bir futbol maçında da bu kadar insan ölebilirdi.” dönemin ana muhalefet lideri mesut yılmaz

  • türkiye tarihinin en acı olaylarından biri olan, devlet güçlerinin önünde, devletin gözetiminde gerçekleştirilen insanlık suçu. acı olmasının en büyük sebeplerinden biri de ölüm şekli elbette. ölümün her türlüsü kötü, fakat madımak'taki ve benzerleri çok daha kötü... aydın bir grup, kimseye zararları yok, sanat yapmak amacıyla bir yerde toplanıyorlar ve primattan daha aşağı düzeyde akla sahip yaratıklar tarafından, belki de ölümün en kötü şekliyle, diri diri yakılarak öldürülüyorlar. evet, binlercesini toplasak, o oteldeki bir aydının zekâ seviyesine ulaşamayacak olan canlı oluşumlar tarafından öldürülüyorlar ve onları koruması gereken en güçlü organ sadece seyrediyor, hatta azmettiriyor. eminim otelin içindekiler yanarken bunu da bilselerdi acıları ikiye katlanırdı. yobazlar sizi yakıyor ve sizi koruması gereken devlet bilinçli olarak hiçbir şey yapmıyor. bu kadar kötü insanın arasında yaşadığını bilmek çok korkunç.

    öfkem o kadar büyük ki... sadece yazıya dökebiliyorum, onu da yeteri kadar değil. insanların diri diri yakılmasını teşvik eden, seyreden, hiçbir yaptırım uygulamayanlara, katilleri cezasızlıkla ödüllendirenlere ve davayı zaman aşımına uğratanlara karşı öfkem; örgütlenmiş ve aklını tamamen yitirmiş cehalete öfkem; aradan 28 yıl geçmiş olmasına karşın hiçbir şeyin değişmemesine, hatta her şeyin daha da kötüye gidiyor oluşuna öfkem; hiçbir şey yapamıyor oluşumuza, elimizden bir şey gelmiyor oluşuna öfkem...

    ülke tarihinin en acı katliamlarından biri olan bu olayın siyasî, dinî, psikolojik, sosyolojik birçok boyutu mevcut elbette. işin en önemli boyutu eğitimdir benim için. atatürk döneminden sonra sistematik bir şekilde onun kurduğu eğitim sistemi yok edilmeye başlandı ve bu aşamaya getirildi. aydınları ve entelektüelleri çeşitli yöntemlerle susturan, yobazları ve gericileri yücelterek siyasi erklerini idame ettirmeye çalışan bir sistem yerleştirildi. sonucunda madımak'ı basan, beyin işlevleri körelen ve mantıksal düşünme yetileri tamamen yok edilen bir kitle ortaya çıkarıldı. ülkede şu an, "yak lan yak" diyebilecek büyük bir kesim var ve bu gerçekten korkunç. bu korkunç kitle bana kitleler psikolojisi'ndeki şu satırları hatırlatıyor:

    "kitleler kolaylıkla cellât, fakat aynı zamanda aynı kolaylıkla yüksek bir dava uğrunda şehit olabilirler. her inancın zaferi için istenilen kan selleri tarih boyunca kitlelerin sinesinden akmıştır. milletlerin kaderi artık hükümdar divanlarında değil, kitlelerin ruhunda hazırlanmaktadır."

    sivas katliamı unutulmamalıdır, vicdanı olan biri istese de unutmayacaktır. vicdansız olanlar ise katilleri savunacaktır, koruyacaktır ve kafalarını rahatlıkla yastığa koyacaktır. bir gün hem katillerin, hem azmettiricilerin, hem de davayı ısrarla zaman aşımına uğratanların sert bir biçimde yargılandığı günleri görmek dileğiyle...

  • sanıkları savunan avukatlar akp'nin kurmaylarıdır.

    aziz nesin anlatıyor... - bbc türkçe radio yayını

    sivas katliamı sorumlusuna erdoğan'dan af!
    sivas katliamı hükümlüsünün tahliyesine sevinen gazetenin sahibi akp'li çıktı.
    (bkz: akp'nin sivas katliamı'nı sahiplenmesi)

    2018 tarihli liste (güncelliğini kontrol ettikten sonra düzenlemeleri yapacağım.)

    av. celal mümtaz akıncı - akp oylarıyla anayasa mahkemesi üyesi
    av. hayati yazıcı bakan
    av. haydar kemal kurt - akp ısparta milletvekili
    av. zeyid aslan - akp tokat milletvekili, erdoğan’ın eski avukatı
    av. hüsnü tuna - akp konya milletvekili
    av. burhanettin çoban - afyonkarahisar akp’li belediye başkanı
    av. faik ışık - başbakan erdoğan’ın ve süleyman mercümek’in avukatı
    av. ibrahim hakkı aşkar - 22. dönem akp afyon milletvekili
    av. m. ali bulut - akp maraş milletvekili
    av. bülent tüfekçi - bakan
    av. halil ürün - rp kayıp trilyon davası sanığı, akp afyon milletvekili
    av. mevlüt uysal - akp istanbul büyükşehir belediye başkanı
    av. nevzat er - eski akp eminönü belediye başkanı
    av. suat altınsoy - eski akp konya il başkanı yardımcısı
    av. tayfun karali - istanbul büyükşehir belediyesi darülaceze müdürü, istanbul büyükşehir belediyesi zabıta daire başkanı
    av. ferruh aslan - istanbul büyükşehir belediyesi basın yayın müdürü
    av. ibrahim kök - akp elazığ milletvekili aday adayı
    av. ali aşlık - eski akp izmir il başkanı ve 24. dönem milletvekili
    av. bedrettin iskender - akp ümraniye belediye başkan adayı
    av. ekrem bedir - sakarya akp hendek belediye meclis üyesi
    av. faruk gökkuş - akp kâğıthane ilçe başkanı
    av. hasan hüseyin pulan - akp istanbul il disiplin kurulu üyesi
    av. hurşit bıyık - akp trabzon il başkan yardımcısı
    av. reşat yazak - anadolu ajansı yönetim kurulu üyesi.

  • siyasal islam bu topraklardan silinmedikçe acısı dinmeyecektir.
    bu kadar net. bu kadar açık.

  • sunni bir çevreden gelen biri olarak diyeceğim ki; madımak bu ülkenin en büyük ayıbıdır. şu an ateist de olsam; çevremdeki sunnilerin en duyarlısının hala yorumu "derin devlet"ten ileri gidemiyor. sanki bir anlık tetiği çekme olarak görüyorlar, halk galeyana geldi diyorlar. halk galeyana da gelse, kışkırtılsa da 45 dklık bir olay bu. anlık tetiğe basma olayı değil.

    görüntüler var. tam 45 dk, adım adım kalabalık toplanıp hepsini yakalım diyor. tekbirler getiriliyor, alkışlanıp yuhalanıyorlar.

    hala lafı uzatıp bahaneler üretmeden özür dileyemeyen, utanamayan bir toplum var.

    türkiye'nin en büyük utancıdır sivas katliamı. benim de ağır bir hüzün kaplar içimi.

  • oteli saran kalabalığa "şunların ruhuna fatiha okuyalım.", "gazaniz mübarek olsun." diyen bir belediye baskani*.

    "aziz nesin'in halkın inançlarına karşı, bilinen tahrikleriyle halk galeyana gelerek tepki göstermiştir." diyen bir içişleri bakanı*.

    katliamdan sonra "ne yapayım, yetkim yoktu." diyen bir başbakan yardımcısı*.

    "çok şükür, otel dışındaki halkımız bir zarar görmemiştir." diyen bir başbakan*.

    "halkla güvenlik güçlerini karşı karşıya getirmeyiniz.",
    "olay münferittir. ağır tahrik var. bu tahrik sonucu halk galeyana gelmiş. güvenlik kuvvetleri ellerinden geleni yapmışlardır. karşılıklı gruplar arasında çatışma yoktur. bir otelin yakılmasından dolayı can kaybı vardır." diyen bir cumhurbaskani*.

    http://m.bianet.org/…s-katliaminin-hesabini-vermedi

    şimdi...

    buna benzer olayların daha önce çorum, maraş ve 6-7 eylül'de de tezgahlandigini biliyoruz.

    katliamın adını katliam, suçun adını suç koymadigimiz için,

    utanmayi, pişman olmayı, hesap sormayı bilmediğimiz için,

    başka inanclari, fikirleri, yaşam tarzlarini düşman olarak algiladigimiz için,

    birlik beraberliği, hoşgörüyü dilimizden dusurmedigimiz halde "öteki"ne en büyük zulmü, haksızlığı, saygısızlığı yaptığımız için

    ülkemizin, insanımızın başı beladan kurtulmadı, bu gidişle de kurtulamayacak.

  • kapıları kilitleme alışkanlığımızın başladığı yangındır. biliyorsunuz bizi öldürmek istiyorlardı, hem de kendi komşularımız . hiç aynı masada yemek yememişiz gibi bizi öldürmek istiyorlardı. yıllarca bir kez kilidi dönmemiş kapı sıkı sıkı kilitleniyordu. yan yanaydı kapılarımız ve cezaevine girmişti biri. bir karıncayı incitmez insanları yakmıştı, tutuklanmıştı. ben alevi olduğumu 10 yaşında öğreniyordum yangınla. insanlar yanıyordu ve ben alevi olduğumu annemin sesinden öğreniyordum, "yaktılar" diye diye ağlarken öğreniyordum. annem neden ağlıyordu anlamıyordum ama ben de ağlıyordum. annem ağlıyor diye ağlıyordum. yıllar geçiyordu ve ben annemi anlıyordum, neden ağladığını da. annem yine ağlıyordu her 2 temmuzda, ben ise hem annem ağlıyor diye ağlıyordum hem de "yaktılar" diye diye ağlıyordum. hepsi gitmişti, mahalledeki 3-5 alevi ev de eşyalarını yüklemiş, koca mahallede bir biz kalmıştık alevi. evden çıkmak istiyordum, annem izin vermiyordu. zaten hiç arkadaşım da yoktu artık. benim hiç çocukluk arkadaşım olmadı. çocukları bile bizi öldürmek istiyordu. çocuklar çocukları nasıl öldürmek ister anlamıyordum o zaman , şimdi ise anlıyorum. evimin balkonundan dumanını gördüğüm yangının görüntülerini izliyorum yıllar boyunca tekrar tekrar ve işaret parmağı havada tekbir getiren çocuğu gördükçe anlıyorum bazen çocuklar bile katil olabiliyor. çocuktan katil yaratan karanlık sivas'tan hrant'a kadar geliyor.

  • faillerinin hâlâ aramızda dolaştığı hatta ülke yönetiminde söz sahibi olduğu, 93 yıllık cumhuriyet tarihimizin en utanç verici, en karanlık günüdür; 2 temmuz 1993...

    içişleri bakanı mehmet gazioğlu; "olaylara heykel (pir sultan abdal) neden oldu."

    tansu çiller; "çok şükür, otel dışındaki halkımız bir zarar görmemiştir."

    tansu çiller; "olayı bu kadar büyütmek yanlış, bir futbol maçında da bu kadar insan ölebilirdi."

    süleyman demirel; "olay münferittir. ağır tahrik var. bu tahrik sonucu halk galeyana gelmiş."

    sivas katliamı sırasında aziz nesin görevliler tarafından itfaiye merdiveninden aşağı itildi.

    28 haziran 2016'da istanbul atatürk havalimanı'nda olduğu gibi 23 yıl önce sivas'ta da ışid vardı. yakarlar, kafa keserler, patlatırlar ama her zaman haklı ve mağdurdurlar.

  • 2 temmuz 1993 kişisel tarihimin en önemli dönüm noktasıdır.

    22 yıl önce, ben 13 yaşında bir çocukken, her gece yatmadan önce kitaplarını okuduğum adam bir yangın merdiveninden tekmelenip vahşi bir kalabalığın içine atıldı, masum insanlar diri diri yakılırken katledilenlerden biri de arkadaşımın amcasıydı.

    yaz tatilinde babamın kozyatağı'ndaki evindeydim.
    babamın apartmanının kapıcısı haydar ağabey ağlayarak, babama kendisini bırakması için yalvarıyordu. babam ise ona sarılmış, bırakmıyordu, karısı ise karşılarında ağlıyor, babam bırakırsa kocasının bu haldeyken gazi mahallesi'ne gidip kendisini öldürteceğini söylüyordu.

    hayatımda katıldığım ilk eylem bu katliamın ardından düzenlendi. babamla hayatımız boyunca hemfikir olup yan yana yürüdüğümüz tek yoldu sanırım.

    tüm dinler özünde iyi olanı, güzel olan vaad eder... ama ironik biçimde acı, cehalet ve tarihteki büyük katliamlar da hep inançlarla bağlantılıdır.

    22 yıl önce bugün, 14. doğum günümden altı gün önce bir gecede büyümek zorunda kaldım. inancımı da çocukluğumun yanında bıraktım.