sevgili aramayan yalnız insan

  • bu başlığa yazmaz.(bkz: paradoks)

  • valla en son sevgilim olduğunda cumhurbaşkanlığı makamında turgut özal oturuyordu. yani nasıl bir şey bu sevgili ne olduğunu bile unutmuşum. öğrenilmiş çaresizlik böyle bir şey galiba. hiç düşünmüyorsun da aramıyorsun da.

  • yalnızlıktaki muhteşem gücü keşfettiğiniz zaman bizi anlayacaksınız.

  • bazı bazı çok hevesleniyorum sonra gerçekle yüzleşiyorum. günümüz ilişkileri bana göre değil. kimsenin vaktini almama gerek yok.

  • hayatta bir kez birine geç kalırsın ve bir daha hiç kimse için acele etmezsin.

  • arayarak bulunan da diğer arayanlardan oluyor genelde. onlar da bok gibi oluyor afedersin. güzel şeyler öngörülmez, rast gelir.

    yalnız kalamayandan uzak durmak lazım, hiçbir mahremiyetleri yok. bunlarla evlensen bir iki gün duygusal bir boşluk yaşadıklarında yine arayışlara girmeye elverişliler.

  • çünkü çok üşeniyorum. tanış, espri yap, güldür, jest yap, sempatik ol, ilgisini çek, buluşma teklif et, saatlerce whatsapp'ta telefonda görüş, düşün taşın hediye bul al, tavlamaya çalış, geceleri uykusuz kal. ohoooo.. uzun iş. kim uğraşacak. şimdi düşünürken bile yoruldum. kalsın birader.

  • psikedelik bir iş.
    üniversite yıllarımın çoğu kısmı böyle geçti.
    birini bulmadıkça yalnızlaşıyorsunuz, yalnızlaştıkça içinize dönüyorsunuz. içinize döndükçe kendinizle ilgili acayip keşifler yapıyorsunuz. sonra buna öyle alışıyor, bu öyle hoşunuza gidiyor ki, etrafta başka birine hiç katlanamıyorsunuz.

  • zihin olarak kendisini buna odaklamıştır. ergen iken "nasıl bir sevgilim olsun?" listesi çok nettir. şöyle olsun, böyle olsun diye doldurulmuştur o liste. ha çoğu zaman o listeye uymaz sevgililer ama bir şekilde liste de sevgiliye göre şekillenir.

    fakat kişisel olarak fark ettim ki yaş ilerledikçe o liste "nasıl bir sevgilim olmasın" oluyor. listenin altındakiler de alıp başını gidiyor. bir süre sonra sadece göz ile beğenilen kadınların sayısı bile azalıyor. tabii siz ne kadar beyninizle hareket etmek isteseniz de içgüdüleriniz ya da alt benliğiniz ya da adına her ne diyorsanız, sizden bağımsız sizin adınıza hareket eden parçanız kendince birilerini beğeniyor. ama! baskın çıkamadığı için o beğenilen kişinin üstünü de çizip geçiyorsunuz.

    zaman geçtikçe, yalnızlığınıza çözüm için aradığını sevgiliyi aramamaya başlıyorsunuz. olursa olur, olmazsa olmaz diyip çıkıyorsunuz işin içinden. tabii bu kronikleşiyor. bu sefer ne içgüdü, ne beyin mevcut sevgiyi yönlendirecek kimseyi bulmaktan vazgeçiyor. öyle apışıp kalıyorsunuz.

    misal bu sene içinde bir hatun kişiyi ilk olarak fiziksel olarak beğendim. sonra takip edip nasıl birisi olduğunu çözemeye çalıştım. olur gibi geldi. sonra hatun kişinin eski erkek arkadaşının kim olduğunu öğrendim. eski sevgilisi olacak herif, bir erkekte nefret ettiğim ne kadar özellik varsa hepsine sahip bir tipti. direkt şöyle düşündüm; ulan bu kız bu herifle sevgili olmuşsa, benim bu kızla hiç işim olmaz.

    ooo daha bu işin güven kısmı var. o güven duygusu yok mu... o kadar acayip bir şey ki.

    neyse, kısacası tercih olarak başlayan bu hal, daha sonra kalıplaşıyor. eğer yalnızlığa katlanacak birisi değilseniz "ben kimseyi aramıyorum" triplerine girmeyin. zira kimse de gelip "ben seni seviyorum galiba, bir sevgili mi olsak acaba?" demez.