saniyelik salaklıklar

  • dün akşam şirketten çıkarken parmağımdaki eski bir yara açılıp yeniden kanamaya başladı, dönüş yolunda otobüsü mezbahaya çevirmeyeyim falan diyerek, üzerine kağıt havlu dolayıp çıktım parmağıma.

    karaköy'de indim otobüsten, hava hafif rüzgarlı, elimi de siper ederek bir sigara yaktım, yürüyorum motora doğru ki anonsu duydum, benim motor kalkıyor. attım sigarayı koşuyorum motora ama sol yanımdan bir sıcaklık geliyor, lan bi baktım sigarayı yakarken sol elimdeki kağıt havluyu da yakmışım. elimi sallıyorum düşsün diye ama muhtemelen kurumuş kana yapışmış, düşmüyor da orospu çocuğu. ben koştukça harlıyor alev, alev harladıkça ben koşuyorum, hava biraz daha karanlık olsa nefis bir ışık gösterisi aslında. en sonunda durdum da parmak ödemiş köftesine dönmeden diğer elimle kenarından tutup attım kağıdı, dumanlar içinde geçtim turnikeden.

    sayın 19:20 kadıköy yolcuları, akşam gördüğünüz olimpiyat meşalesi bendim.

  • bir yanda 17 aylık kızım bacağımı çekiştirip kucak istiyor, diğer yanda kedim mama için miyavlayarak bacağıma tırmanıyor.
    kaba mama koyup, kızımın önüne koydum, kediyi kucağıma aldım dalgınlıkla.
    işin kötüsü, kedimi yere koyup, kızımı kucağıma alana kadar geçen o bir saniyede kızım mamadan yiyiverdi.
    neyse, ikisi de sustu en nihayetinde.

  • kitap okumaya dalıp 1 saattir beklenen ucagi kacirmak !

    bunun uzerine henuz daha evla bir salaklik duymadim.

    not: tam bir entry-nick uyumu vakasi