sabahları erken saatlerde köpek gezdirmek

  • insanı güne mutlu başlatan olaydır.

    21 sene boyunca sabahları köpeğim tarafından yalanarak uyandırıldım.

    ''kalk lan beni dışarı çıkar prostat olacam senin yüzünden'' dercesine bakardı suratıma.

    2 haftalık yavruyken bize geldiğinde babam 3 dakika köpeği inceleyip;

    - bunun adı karabaş olsun.

    demişti. ulan köpek bembeyaz, babamın vizyona bak. gerçi o dönemlerde öyle richard, paris, daisy gibi havalı isimler yok. karabaş, garip, arap ve genellikle sanayici tayfanın kullandığı; paşa, kral, kont. bu nedenle ''çapkın'' koymuştuk adını. nasıl tüylü coli cinsi anadolu'da lessie olarak hüküm sürmekteyse bizim elemanda bütün küçük ve beyaz köpekler gibi kaniş olarak adlandırılan cinstendi.

    sabahları lan belki koşuya çıkmış bir kıza denk geliriz; - ay ne tatlı köpişşş! falan derse muhabbeti kurarız diye umutlanırdık, ama nerdeeeee? şansıma sıçayım sürekli sabah namazından dönen dayılara; -aleyküm selam diyerek geçti yıllarımız. iki defa denk geldik koşucu kızlara, birincisinde; kız tam hayallerimizdeki gibi; ayy bu ne tatlı kopişşş diyecekti ama çapkın efendi sıçmaya başladı. hiç unutmam kızın suratını, sanki köpek değil ben sıçtım direğin dibine. tiksinerek geçmişti yanımızdan.

    ikincisi; yine hayallerimizdeki gibi koşucu kız -ayyy ne tatlı köpişşşşşş diye yaklaşmaya başlamıştı. o an elimde bok toplama eldiveni ve poşet çapkın sıçmasın diye şeytana ruhumu satmak üzereydim. neyse bu sefer sıçmamıştı. kız 3-4 dakika baya sevip adı ne diye sorduğunda heyecandan kendi adımı söylemiştim.

    - ümit!

    kız ne kadar değişik bir isim diyerek hiç suratıma bakmadan sevmeye devam etmişti. teriyer mi bu? diye sormuştu. işte o an hem çapkın hem ben etkilenmiştik, kaniş dememişti kız. salak salak gülümsemeye başladım. kız ayağa kalktı suratıma baktı 3 saniye.

    kız: ayy siz çok tanıdık geldiniz bana.
    ben: insan insana benzermiş.
    kız: ayy yok ben sizi birine benzeticem.

    ulan iyice heyecanlanmıştım. sabah namazından dönen dayılar mahallenin abileri gibi kaldırıma oturmuş tesbih çekerek bizi izliyorlardır.

    kız: ayy buldum. edip akbayram

    hay amk! sanatına çok saygı duyarım ama annem beni hep mehmet günsur'a benzeretek severken ağır oldu be! hayatı sorgulamaya başladım resmen o anda. iyi günler diyerek uzaklaştı kız.

    ulan edip akbayram'la tek alakalı olayım; 'ey edip adana'da pide ye' lafının tersten okunduğunda da 'ey edip adana'da pide ye'' şeklinde hiç değişmemesine şaşırmak olmuştur.

    yıllar sonra;

    kanser teşhisi konduğunda 17 yaşındaydı. birlikte 4 yıl mücadele ettik savaştık. yaşam doluydu. artık öğlen namazından dönen dayılara aleyküm selam diyorduk. bir süre sonra koşucu kızları camda beklemeye başladık.

    bir süre sonra baktı gelen giden kız yok vazgeçti beklemekten. bastı gitti buralardan oğlum

    işte o günden beri sabah erken saatlerde köpek gezdirenleri gördükçe çok duygulanıyorum lan.

    dinleyin.