sürekli içerisi çok havasız diye gezinen insan

  • ya ben artık yıldım, bezdim ya! yemin ederim şu sıkıcı memuriyet hayatımı riske atıp döner pıçaklarıynan dalıcam artık yeter ya.

    yazın antalya malum asfaltta yumurta pişirme haberlerinde ilk sırada. hal böyle olunca klimayla tutkulu bir aşk yaşıyorsun. bu arada lafı açılmışken rahmetli willis carrier'in mekanı cennet olsun, çok hakkı var üzerimizde (ruhuna bi helva, bi lokma neyin döktürecek olan olursa haberim olsun). neyse ben klimaya böylesine kara sevdayla tutulmuşken doğal olarak ofiste klima savaşları gündemimde hep birinci sırada. gerçi 3 senedir sistematik asimilasyon çabalarımla yemek yerken falan o narinliğini bir türlü göremediğim ultra hassas bünyeleri, vücut sıcaklıklarının 25 derece falan olduğuna inandığım mutantları, kıyamam çok zarif olduğu için sürekli alerjik bir şeyler geçirenleri klimanın 23 derecede çalışmasına daha da önemlisi yaz vakti klimayı 28 derecede çalıştırmanın tam bir gerizekalılık olduğuna ikna ettim. hatta öyle bir hale getirdim ki maymunlardaki organizasyonel şartlanma deneyi gibi ofise yeni gelen hassaslar bile birbirlerini uyarır olmuş klima konusunda. bir nevi kardeşi kardeşe kırdırdım ama o zamanki şartlarda buna mecburdur, pişman değilim.

    her şeyi düzene soktum klima konusunda demokratik görünümlü süper faşist yönetimim meyvelerini verecek artık rahat bir nefes alacağım, yazı buz gibi geçireceğim derken bu tip çıktı karşıma. tamam havasız kalmayalım, az oksijen gitsin beynimize diye ilk 3 pencere açışında ben de destekledim bu tipi ama yok kesinlikle takıntılı oluyor bazıları. bir de içeri girip "ufff burası ahır gibi kokmuş yaa" diyor. lan tamam hayat tarzı olarak sığır gibi yaşamayı tercih etmiş olabilirim de sığır gibi de kokmuyorum çok şükür. insan alınıyor üstüne, çaktırmadan kokladım bi kendimi yok öyle bi şey. tamamen takıntılı piç. kimse çıkıp bi şey de diyemiyor nasıl bi hipnoz etkisi yaratıyorsa insanların üstünde. ondan sonra dairede 38 derece sıcaklıkta ama güya havadar(!) şekilde oturuyoruz.

    lan sırf bu adam için oturdum strateji geliştirdim. şimdi bu hava fetişi adam akşamları 5'te çıkıyor. memur hayat felsefesi gereği benim de saat 5.01'de işyerinde bulunmamam gerekir ama ben ne yapıyorum? bu herif çıktıktan sonra odanın her yanını açıyorum ki sabah geldiğinde bik bik ötmesin. 15 dakika içerideki tüm havayı steril ediyorum adeta. sonra her yeri kapatıp, klimayı da 23'e ayarlayıp çıkıyorum ki sabah yayla gibi oturalım içeride diye. sabah bi geliyorum aman allahım harika her şey ama bizim hıyar geliyor yine "pfff yne kokyrrr .s .s" diye benim saatler süren emeklerimle hazırladığım ortamı hunharca kapıyı, pencereyi açarak sikip atıyor. sendeki burun da bendeki havuç mu lan? yok kokmuyor işte içerisi, tamamen gıcıklığına yapıyor. bir gün yine bu çıktıktan sonra yine klimayı açıp gittim. cüzdanı unuttuğumu fark edip daireye döndüm, bir baktım kapı açık, klima kapalı. "devlet dairesinde paranormal activity mi olur lan?" diye tırsarken bunun oturduğu sandalye yavaşça döndü ve bizim elemanın elinde benim cüzdan psikopat sırıtışıyla bana "ben de seni bekliyordum ve burası hala havasız" dedi.

    bilinçaltıma mı işledin lan? memuriyetin sonunda aslında ikimizin de aynı kişi olduğu ortaya mı çıkacaktı yoksa? hayır, hayır! ona böylece teslim olamazdım ve soruşturma geçirme pahasına bile yaptım, evet sabah erkenden gelip balkon kapısının kolunu çıkardım. klimayı da kökledim 20 dereceye. bu şerefsiz sabah odaya adımını atar atmaz "kokuyoooooorrrrrr" diye balkona koştu ve kolsuz kapıyı görünce dehşet içinde bana baktı.

    surprise motherfucker!!

    şimdi uğraş dur amına koyim, devlet dairesinde bi sorunu çözmek en az 2 ay zaten. o zamana kadar yaz biter sonra veririm buna kapı kolunu al sokarsın bi tarafına diye. "ama kokuyor :((((" diye ağlıyor yanımda daha sen dur neler yapıcam sana? gece uyurken gelip kapını pencereni kapatıp klimanı açıcam senin. çok yanlış adama bulaştın dostum klima konusunda.