sürekli genişleyen bir evrende yaşamak

  • bu uzun ama anlaması kolay bir kritik düşünme alıştırması, bir popüler bilim veya anti-islam yazısı değil.

    böyle örnekler bu iş için biçilmiş kaftan, çünkü açık seçik iddiaları ve varsayımları var, demogoji az. bu iddiaları çürüterek bir dindarı ikna etmek, bir demogogu ikna etmek kadar zor ama maksat o değil, başka konulara da uygulanabilecek bir düşünce şeması oturtmak.

    1. adım: iddia ne?
    (bunu kendi kelimelerinle tekrarlamak yapılacak en önemli iş. bir sürü gereksiz yanlış anlaşılmayı engeller, kafayı berraklaştırır).

    kuran'da öyle şeyler var ki, ancak doğaüstü bir varlık tarafından yazılabilir, dolayısıyla huzur islam'da.

    ***

    2. adım: mantık akışı doğru mu?
    (mantık akışı yanlış olan iddiaların vardıkları sonuç doğru olabilir, ama tartışma yapmak manasız olur. bunun testi şu: varsayımlar ve kanıtlar şayet doğruysa, varılan sonuç da doğru olmak zorunda mı?)

    bu mantıken "büyük oranda" geçerli bir iddia. tam değil, çünkü tek gerçek din aslında hristiyanlık olabilir ve kuran'daki "mucizelerin" kaynağını müslümanlar çarpıtmış olabilirler. yani ayetlerin mucizevi olması ve kuranda yer bulmaları doğru olsa bile, huzur islam'da çıkarımı tek çıkarım değil. zaten islam'ın diğer dinlere yaptığının aynısı bu. ama bu tartışma için mantık akışı "yeterince" doğru diyelim.

    ***

    3. adım: bu varsayımları kanıtlamanın yükü kimde?
    (günlük tartışmalarda iki tarafın sorumluluğu da genelde birbirine yakın. fakat olağanüstü iddialar olağanüstü kanıtlar gerektirir ve asıl yük iddia sahibinindir).

    bu olağanüstü bir iddia, hem mecazi hem de kelime anlamıyla. iddiayı destekleyen kanıtları çürütmek yeter de artar bile, negatifi kanıtlamaya (kuranın insan yapısı olduğunu kanıtlamaya) gerek yok.

    ***

    4. adım: kanıt, destek, varsayımlar neler?
    (olayın özü bu. temel iddiayı destekleyen en az bir düşünce akışı olmalı (a), bazen de destek veren paralel akışlar).

    a1) kuran evrenin genişlediğinden bahsediyor
    a2) bugün bunun doğru olduğunu biliyoruz.
    a3) bunu ilk defa kuran söylüyor. öncesinde dinamik evren anlayışı yok.
    a4) kuran bilime 1200 sene fark takmış. hubble'ın 1900'lerdeki teleskopundan 600'lerdeki muhammed'de olamayacağına göre, bu bilginin kaynağı allah olmalı.

    ***

    5. adım: ek argümanlar var mı?
    (doğrudan iddiaya yönelik olmayan ama dolaylı yoldan iknaya yönelik şeyler. mesela gelebilecek eleştirileri önceden tahmin edip, önlem alınmış olunabilir).

    b) muhammed'in bunu uydurması için bir neden yok, böyle gözle görülemeyecek tahminler ancak karşıtlarına koz vermeye yarardı. dolayısıyla bu sureler doğrudan allah'tan gelmiştir

    c) kuran'da konuyla ilgili detay yok çünkü o gidişatı göstermez, yani fizik kuramlarını veya teleskop tasarılarını vermez, sadece doğrudan sonucu verir.

    d) bu benzersiz mucizeye rağmen inanmayanlar olacaktır, kuran bunu da öngörmüştür. insan psikolojisinin bu inkarcı yönünü de açıklayarak bir mucize daha göstermiştir.

    ***

    6. adım: seek and destroy
    (test evresi. temel zincirin sadece bir halkasını kırarak iddiayı çökertmeye çalışmakla yetinmeyeceğim, her zincirin her halkasını kırmayı deneyeceğim (bülent başgaaan). dini iddiaların hepsi bu analize tabi değil, bazıları sırf metafizik. örnek: allah vardır, ruhumun derinliklerinde hissediyorum. e napalım, hayrını gör).

    a1) yeterince net değil.
    bunun bir değeri olması için gerçekten net bir şekilde ortaya konması lazım. yoksa iyice eğip bükeceksek, nostradamusu da peygamber ilan ederdik. nitekim burada ilgili tüm ayetlerin değişik yorumları ve arapça mealler incelenmiş . "sürekli genişleyen" bir evren bahsi yok. en iyi ihtimalle "genişlemiş" bir evren bahsi var, ve bu yorumlar da bu sefer başka konularda çelişkilere neden oluyor.

    a2) yeterince isabetli değil.
    a1 doğru olsaydı bile, bugün bildiklerimizi "mucizevi" bir isabetle doğruluyor olmazdı. zira bugün bildiklerimiz, 7.yy insanlarının anlayabileceği dilde şu: maddenin içinde bulunduğu boşluk sürekli ve ivmelenerek genişliyor, uzaktaki kısımların ivmeleri çok daha fazla o yüzden anca yakını gören sizler bunun etkisini bilemezsiniz, bu genişleme evrenin başından beri aynı şekilde süregelmiyor. fakat hayal meyal bir genişlik kavramından bahsetmekle bugünkü kozmoloji bilgimiz arasındaki fark, antik yunan mitolojisinde görünmezlikten bahsedilmesiyle bugünkü optik bilgilerimizin ve görünmezlik kıyafetlerimizin arasındaki fark kadar.

    a3) bu doğrultudaki ilk iddia olmadığı kesin gibi.
    lucretiusun konu hakkındaki düşünceleri refere edilmiş yukardaki linkte. bence ondan da 1000 küsur sene eski olan hindu kozmolojisinde evrenin sürekli yaratılıp, doğması, büyümesi ve yokolması da bu şekilde yorumlanabilir. tabii bunlarda da mucizevi bir netlik yahut bir isabet yok. sadece bu düşüncelerin yaygın olduğunu gösteriyor.

    [bu noktada klasik islam iddiası devreye girebilir: "biz her kavme mesajımızı ilettik, o yüzden onlardan da bunu bilenler çıkacaktir". bu a2'deki eleştiriyi karşılamadığı gibi, kendi içinde de zayıf. tabii ki metafizik bir iddia olduğundan ne kendisini ne aksini tamamen kanıtlayabiliriz, ama salt metafizik değil, toplumlara bir yansıması var. yani öyle bir bozulma olacak ki, dinin en temel, en yoruma kapalı iddiaları tanınmayacak hale gelecek (yaratılış miti, monoteizm, ahiret) ama önemsiz olan ve yoruma, dahası arapçanın detaylarına bağlı konularda benzerlikler olacak. halbuki değişim/bozulma aynı ağaçtan çıkan farklı dallar gibi olur (mezhepler, ibrahimi dinlerin farklılıkları), gövdeleri kilometrelerce ötedeki ağaçların bazı ince dallarının birleşmesi çok zor.

    a4) kuran'da bahsedilenle bilimin öğrendikleri bambaşka şeyler.
    muhammed'in yaptığı, en iyi ihtimalle, bir kavramdan bahsetmek. hubbleın yaptığı ise gözlemlemek, bir model oluşturmak, ve tahminler yaparak o modeli test etmek. bu ikisinin arasında 1200 sene olması doğal. daha iyi bir örnek var: demokritos maddenin atomlardan yapıldığını, hem de kuran'da olmayan bir netlikle (zamanla değişen yorumlara, dilbilimciliğe gerek kalmadan), modern bilimden 2300 sene önce söylemişti. ama ne bugün, ne de 1800'lü yıllarda, kimse ona kutsal bir insan muamelesi yapmamakta çünkü dalton'un, rutherford'un, bohr'un buldukları şey kavram değil test edilebilir modellerdir.

    b) tabii ki bunları uydurmak için dünyevi sebepler düşünebiliriz:
    - bu ayetlerin amacı, evrenin büyüklüğü yoluyla allah'ın kudretini anlatmak. örneklerin bilakis gözlemlerden uzak, test edilemeyecek bir halde verilmesi gerekiyor ki allah insanın hayalgücünde iyice büyüsün. yani tek açıklama bunların ilahi gerçekler olması değil, insan psikolojisi düşünüldüğünde epey etkili olmaları...hele ki zaten hayatın her alanının batıl inançlarla kaplı olduğu bir toplumda.
    -bunun bir ekstra yararı, muhammedin çağdaşları tarafından yanlışlanamayacak olması (gerçi bu konuda pek başarılı sayılmaz, örneklerini sonda verdim).
    -apayrı bir ihtimal de, muhammed'in her ayetin her suresini de planlamadığı. dolayısıyla "başkasına koz verecek" iddialarda bulunmasının bir nedeni disiplinsiz olması olabilir, bugün bir sürü siyasinin kendi çıkarına ters açıklamalarda bulunması gibi.

    c) kuran'da detay olmamasının kötü bir savunusu.
    -"kuranda sadece sonuç vardır" diye tekrarlamak manasız, zaten eleştirilen şey o. yani "neden bir teleskop çizimi yok" gayet normal bir soru, "çünkü yok da ondan" gayet geçersiz bir cevap.
    -ama bunun bir önemi yok, çünkü sonuç kısmını da zaten a2 ile çürüttük. yani sorun verilen o sonuçların da bir kısmının düpedüz yanlış, kalanının da tatmin edici olmaması.
    -dahası b'de bahsettiğimiz gibi, bu sonuçları kuran'a serpiştirmekte de tutarsızlık var. bunun en basit hali, bunları anlayacak çağda yaşamayanlara haksızlık olması.

    d) bunun amacı iddiayı güçlendirmek değil, gelecek eleştirileri ad hominem yoluyla sindirmek.
    -bu kendine güvensizliğin bir ifadesi. eğer argümanın yeterince kuvvetliyse, ikna olmayacakların karakterine saldırmakla vakit harcamazsın. düşünsene böyle bir bilimsel makale yazıldığını: "..sonuç olarak gördük ki tavşanların taşakları küp şeklindedir, qed. artık buna da karşı çıkanlara ne desek boş, bunların olayı inkar, bunların tüm derdi tayyip erdoğan başkan olmasın da ne olursa olsun".
    -kaldı ki bir iddiaya karşıtlık olacağını tahmin etmek çok doğaüstü bir yetenek değil. bunun kuran'da yer alması bir öngörü değil, o tarihlerde de mevcut olan basit bir propaganda tekniği. romada retorik denen nanenin mastırını yapmışlardı çoktan.

    bonus:
    i) öne sürülen iddialar kadar, öne sürülmeyen ama ilgili olan iddialar da önemli. çünkü algıda seçicilik çok kullanılmışsa, bu asıl iddiayı da zayıflatır dolaylı yoldan. nitekim kuran'da, çok da uzağa gitmeden, aynı konudan bahseden diğer surelerde de istikrarlı bir netlik ve isabet beklemeliyiz. lakin orada göğün yaratılışının yeryüzünden ayrılmasıyla olması, yahut semanın 7 katlı olması gibi şeylerden bahsediliyor. bunlar kavram olarak sıradan, model olaraksa abuklar. hatta ikincisi tevrat yoluyla sümer mitolojisinden geçmiş. yani bu kadar muğlak, sembolik veya yanıltıcı bir bağlam içinden, eli yüzü görece düzgün bir iki sureyi cımbızlamak zaten tutarlı değil, ama zaten onlar da yetersiz kalıyor.

    ii) dahası aynı ayetlerde evrenin küçülmesinden de bahsediliyor (bkz: big crunch), tabii benzer bir yorumsal esneklikle bakarsak. şu andaki bilgimiz bunun tersi yönünde, evren hızlanarak genişleyecek. algıda seçicilik için bir örnek daha.

    iii) bu ilk maddeyi genişletirsek, işimiz daha da kolaylaşıyor. yoruma açık bir surede mucize görenler, yoruma kapalı bir miras suresindeki basit matematik hatasını açıklayamazlar. yahut şurada düzinelercesi listelenen hataları. yine yorumlarla bunların bir kısmını bükmek mümkün olmalı ama bir noktada insanın genel gidişatı görmesi lazım.

    iv) bu mantığı sadece kuranın kendisine bakarak değil, ona uygun yaşayan toplumlardaki inanışlara bakarak da kurmak mümkün. yani konu hakkında hiç bir ayet bilmeseniz bile (dolayısıyla a1, a2 eleştirileri olmasaydı bile) şu mantığı yürütmek mümkün:

    evrenin genişlemesi ileri derece bir konu, bunu bilen bir kitap elbette ki dünyanın evrenin ve güneş sisteminin merkezinde olmadığını da biliyordur ve net biçimde anlatmıştır (aslen onu bile yapmıyor, yukardaki listede var). öyleyse, kuranın dilini konuşan insanlar, neden 1000 sene boyunca en basit kozmoloji gerçeği olan heliocentrismi benimsemediler de gidip ptoleme modelinde ısrar ettiler? hem de güneş merkezli sistem düşünceleri başka kültürlerden islam dünyasına geçmişken, yahut gözlem yoluyla biruni gibi bazı müslüman bilimadamları ptolemy modeline kuşkuyla yaklaşmışken? bu soruları bir çok konu için sorabiliriz tabii. yani artık "kuran neden bu konularda yanlış"tan çıkıp, daha geniş bir konu kümesi içinde, "kuranı bilen toplumlar niye bu konularda yanlış"a geçiş yapıyoruz.

    ***

    7. adım: fanatizm kontrolü

    karşı iddiayı çürütürken, kendimizi fazla kaptırmamak için en sonunda şunu sormalıyız: hangi şartlar altında bu iddiaya inanırım? yani bizi tatmin edecek bir varsayım ve kanıt kümesi düşünelim ve olabilecek en ufak küme olsun bu.

    -olası bir küme a2'de bahsedilen bir ayet + sonradan yazılmadığına dair kanıtlar + (opsiyonel) iii'de listelenen yanlışlara getirilecek açıklamalar olabilir.
    -yahut muhammed'in zamanında "test edilebilir" bir astronomi tahmini yapmış olması (kuyrukluyıldız veya güneş tutulması zamanı gibi.. zira burdaki mucizeler listesi sağlam değil) + bu tahminlerini başka arşivlerin doğruluyor olması + tahminlerin doğru çıktığını birbirinden bağımsız kaynaklardan öğrenmemiz olabilir.

    bu aslında gayet makul bir standart, daha fazlası bile olması lazım. dediğimiz gibi, olağanüstü iddialar, olağanüstü kanıtlar.

    ***

    8. adım: sonuç
    biz neyi bulduk, neyi savunduk?

    burada allah'ın olmadığını kanıtlamadık, kuran'ın mucizevi olduğuna dair bir iddiayı çürüttük. bunu yaparken kuranın dünyevi olduğuna işaret eden bir takım kanıtlardan da bahsettik ama kuran mucizeviliği yönündeki tüm iddiaları cevaplamadık. dahası kuran'da mucize olması gerekmediğini, ama buna rağmen inanmak için nedenleri olan insanların görüşlerini incelemedik. yani iyi iş çıkardık, bir düzineden fazla karşı-argüman bulduk, ama pek de fazla havaya girmemek lazım.

  • hepsini okudum, özet: zaten kur'an'da yazıyordu bunlar.

    madem kur'an'da yazıyordu, neden sen keşfetmedin de bruno, galileo, newton, einstein, hubble, higgs keşfetti? yan gelip yatiyorsunuz; ondan sonra bilim adamlari keşif yapınca: e zaten kuran da yaziyor bunlar!!11!

    çocukluğum dinci ortamlarda geçti, bilim adına, fizik adına, uzay ve astronomi adına tek bir şey öğrenemedim. ne zaman ki batılı kaynakları okumaya, belgeselleri seyretmeye başladım, o zaman bilim ve astronomi alanında hiçbir şey bilmediğimi anladım.