alkolle aranız yoksa ama özellikle şarap içenlerin rafine damak tadına öykünüyorsanız kahve çok doğru bir tercih.
tüm dünyada olduğu gibi bizde de kahve serüveni nescafeyle başladı. ardından starbucks ve nero kahve alışkanlığını bir adım ileriye taşıdı. hatta ilk olarak gloria jeans'le başladı da diyebiliriz.
beş altı sene önce julius meinl ve illy gibi italyan roast yapan kahveciler iyi kahvenin önünü açtı. bana göre iyi kahveleri yok ama kahve alışkanlığının oturmasında büyük emekleri var.
son dönemde açılan üçüncü dalga kavurucular ise türkiye'yi iyi kahveyle tanıştırdı.
ülkedeki lümpenleşmenin sonucu olarak üçüncü dalga kahvecilik de küçümsense de türkiye'de dünya standardında iş çıkaran bir çok kavurucu var.
probador collectiva, boxx coffee roasters, coffee department, montag ve petra bayrağı elinde taşıyan kavurucular bunlara izmir'den roast and found'u da dahil edebilirsiniz.
gerçek anlamda dünya standartlarında kahve kavurup satıyorlar. onlardan aldığınız kahveye alıştığınızda bir daha eskiye dönmeniz zor. nescafe, jacobs gibi instant coffee denilen kahveleri ömür billah içemiyorsunuz zaten starbucks ve nero'nun kahvesini de ancak zorda kaldığınızda içiyorsunuz.
kahve de şarap gibi içinde komplike tadlar barındıran bir içecek. ve bu tadları farketmeye başladığınızda cidden kahveye bakışınız da aldığınız tad da değişiyor.
eğer sözlükteki kahve bağımlılarındansanız bu yukarıdaki saydığım kavurucuları mutlaka deneyin. bana teşekkür edeceksiniz.
sözlükteki kahve bağımlıları
-
-
"kahvaltının mutlulukla bir ilgisi var." cümlesini "kahvenin mutlulukla bir ilgisi var." olarak değiştirmiş bulunmaktayım. kahve öğütücüsü , french press, hario v60 ve kahve çekirdekleri ile beraber mutlu mesut yaşamaktayım.
not: bu entry ev yapımı soğuk kahve eşliğinde yazılmıştır.