sözlükçülerin takip ettikleri podcast'ler

  • orjinali: kefil olduğum 49 podcast (her birinin linkini ve resimleri taşıyamadım, buraya sadece texti kopyalıyorum)

    ***

    günün 3-4 saatini podcast dinlemekle geçiriyorum. çalışırken, spor yaparken, banyoda, yatakta, hamakta, asansörde, parkta uluorta, mutfak tezgahının üstünd....dur ya, neyin listesiydi bu?

    sürekli dinlediğim bu podcastlerin çoğu epey popüler, yani "kimsenin bilmediği şahane podcastler" listesi değil bu. zaten bir kısmını yukarda mercurius listelemiş sağolsun. "tüm şahane podcastlerin listesi" de değil. sadece bildiğim ve kalitesine kalıbımı basacağım, mahkemeye çıksalar ölümüne savunacağım yapımları paylaşıyorum.

    (not 1: hepsi ingilizce because that's the way a-ha a-ha, i like it, a-ha a-ha... öğrenin arkadaşım artık, yapacak bir şey yok. yani tek dille de zeki, çevik ve ahlaklı yaşamak mümkün, almancayla da herşey wunderbar olabilir ama ingilizce'nin zihninize açacağı kapıların haddi hesabı yok.

    not 2: bu podcastlerin bazıları sitelerine ek içerik koyuyorlar, o nedenle doğrudan siteleri linkledim ama normalde dinlemek için beyondpod kullanıyorum. beyondpod, feedly'deki subscriptionlarımı da anlayabildiğinden gayet kullanışlı. bu arada her türlü okuma ve arşivleme için feedly - pocket - evernote forvet hattını tavsiye ederim).

    ***

    1) genel kültür - teknoloji - sanat kırması

    freakonomics: meşhur ilk kitap koca bir franchise yarattı. bu yapımların içindeki en ilginci freakonomics radio. bazı olayların altında yatan kök nedenleri bularak, ufkunuzu iki katına çıkarıyorlar.

    stuff you should know: "cenk-erdem'in milleti bilgilendiren versiyonu" diyesim geliyor ama hayatımda cenk-erdem dinlemişliğim yok. sempatik ama cıvıklık dereceleri az olan iki kafadar, rastgele bir konu hakkında hepimizin yapacağı şekilde bir araştırma yapıp, özet olarak sunuyorlar. ve bunu uzuuun zamandır yapıyorlar. yüzlerce konu birikmiş halde. çok konsantrasyon gerektirmeden öğrenmek için.

    surprisingly awesome: stuff you should know ile freakonomics arası bir şey. iki kişi var. bir tanesi, ilk bakışta kulağa sıkıcı gelen bir konuyu alıyor ve bu konunun aslında ne kadar ilginç olduğuna diğerini ikna etmeye çalışıyor.

    codebreaker: teknoloji konularına ahlaki yönden yaklaşıyorlar. ilk sezonun teması "ıs it evil?". tonu hafif, ufak bir oyun olarak bölüm içine şifreler koyuyorlar.

    what's the point: "big data, small interviews". ilginç verilerin arkasındaki ilişkilere odaklanıyorlar. freakonomics'in daha az öyküsel olanı.

    ted radio hour: ted talks'u bilmeyen kaldı mı? onun videolarını podcast olarak indirmiyorum, arada sırada sitesine gidip bakıyorum. radio hour ise podcast için daha ideal: belli bir konu etrafındaki ilginç ted konuşmalarını toplarlayıp, konuşmacılarla röportaj yaparak, derli toplu anlatıyorlar.

    reply all: ınternet hakkındaymış gibi görünüp, onun insanları nasıl etkilediğini işleyen güzel bir yapım.

    free thinking: bbc'nin arts and ideas yapımlarından. ingiliz tarzı, hafif sarkastik bir ciddilikle, bir konu etrafında uzmanlar muhabbet ediyorlar. sanat, tarih, güncel siyaset, sosyoloji, edebiyat, yok yok. uzun olduklarından o günkü konu beni ilgilendirmiyorsa atlıyorum.

    ***

    2) bilim, psikoloji, eleştirel düşünce

    science friday: podcast dünyasının en ünlü iki ira'sından biri olan ira flatow'un sesini rüyamda duyuyorum artık. 25 senedir devam eden bir bilim haberleri programı. röportaj ağırlıklı, kolay anlaşılabilir, seyirciler de arayabiliyorlar. her hafta 2 saat.

    startalk: birleşmiş milletler bilim propagandası bakanı neil degrasse tyson sunuyor. arada geçerken bill nye uğruyor. daha ne olsun? astrofizik, pop kültür, geyik.

    hidden brain: npr ailesinden bir podcast. psikoloji, davranış bilimleri, "cognitive bilimler" merakı olanlar için...yok yahu, herkes için diyeyim, gayet anlaşılır çünkü. sunucuya pek ısınamadım ama olsun.

    brain matters: neuroscience'ı bizim gibi düz halka anlatmayı hedef almışlar. arada bilim insanlarının profillerini de çiziyorlar.

    60 second mind: scientific americanın birden çok podcasti var ama scifri bana yettiğinden onları dinlemiyorum. fakat bunu dinlememek için bahanem yok, çünkü beyin ve davranış hakkında alt tarafı 1-2 dakikalık haberler veriyorlar.

    rationally speaking: eleştirel düşünce üstüne odaklı başlayıp, biraz daha açılıp saçılan bir podcast. yapımcısı bu aralar aşağıdaki you are not so smart'a konuk oluyor.

    you are not so smart: slogan ve "mission statement" açısından favori podcastim: hepimiz gerizekalıyız ama bazılarımız biraz daha gerizekalıyız. zihnin, farkında olmadığımız saçmalıkları hakkında, röportaj ağırlıklı ve kolay anlaşılabilir. bu konularda giriş seviyesi olarak kullanılabilir. bu aralar mantık hatalarını işliyorlar.

    ***

    3) haber-hikaye-fikir kırması

    this american life: podcast dünyasının the wireı. bunu sevmeyeni direkt "zamanı gelince kesinlikle klonlanmayacak şahışlar" listesine alabilirsiniz. bir tema etrafında birkaç ayrı hikayeyi birleştiriyor ve insan hayatından kesitler sunuyor. ıra glass'ın kıl sesinin bir noktada bağımlısı oldum. dünya kadar ödülü, yüzlerce bölümü var.

    radiolab: tal'ın tek rakibi bence. onunla freakonomics arası gibi. biraz daha eğlenceli ama kesinlikle cıvık değil, konular aynı ilginçlikte, prodüksiyon yine süper.

    invisibilia: bu aralar en favorim bu. konu psikoloji ve algı ağırlıklı olduğundan "bilim genel kültür" kategorisine alabilirdim, ama öyle güzel bir öykücülükle birleştirmişler ki, insan bitmesin istiyor. zaten yapımcıları tal ve radiolab'den gelme. batman bölümünden başlayın.

    flash forward: bunu hangi kategoriye koyacağımı şaşırdım. bir tutam bilimkurgu var: her bölüm, değişik bir gelecekte olduğumuzu farzeen bir hikayeyle açılıyor. sonra bugüne dönüp, hikayede işlenen teknolojik veya sosyal olgu irdeleniyor röportajlarla. ve bazen de konunun geçmişi anlatılıyor. sırf hayalgücünüzü gıdıklamak için bile değer.

    embedded: haberlerdeki bir konuyu alıp derinlemesine işliyorlar. her bölüme aylarca emek veriliyor anladığım kadarıyla. longform haberciliğin podcast versiyonu.

    serial: ilk sezonu deprem etkisi yarattı, çünkü uzun bir araştırmacı gazetecilik örneğini, heyecanlı bir hbo dizisi gibi tüm sezona yayarak sundular. true detective gibi, ikinci sezonu, müthiş yükselen beklentilerin altında ama yine de kaliteli.

    ***

    4) haber-belgesel

    npr story of the day: salt haber dinlemiyorum sinirim bozulmasın diye, bu yetiyor. tek konu hakkında 4-5 dakikalık haber ve kısa röportajlar.

    planet money: ekonomi hakkında haber + eğitim tarzı. kolay anlaşılır.

    the documentary: bbc'nin en iyi programlarından. değişik konularda belgesel. belgesel konusunda ingilizden şaşmayacaksın (david attenboroughnun askerleriyiz).

    vice: "hardcore belgesel" olarak tanımlanabilir. ilk izlediğim vice bölümünde sanırım adamlar karachi'deki bir açıkhava silah pazarında roketatar deniyorlardı.

    diane rehm show ve fresh air: ikisi de güncel bir konu hakkında uzun soluklu muhabbetler içerir. ikisi de işinin ehli olmuş iki usta röportajcı tarafından sunulur. tek fark, diane rehm 3000 yaşındadır ve dakikada 5 kelime hızla soru sorar, ingilizce pratiği için ideal.

    longform: gazetecilikle ve yaratıcı mesleklerin iç yüzüyle ilgilenenler için. ben 2-3 bölümden birini dinliyorum çoğu zaman tanımadığım tipler konu olduklarından.

    intelligence squared: "işte bu bizde olmadığı için uzaya fezaya çıkamıyoruz" (ya da tam tersi) tepkisi verdirtecek bir program. bir konu hakkında 2-6 arası uzman otururlar, yüzlerce seyirci önünde, oxford stili bir münazara yaparlar. uzmanlar arasında genelde dünyaca meşhur tipler olur. bir noktada dinleyicilerden sorular da gelir. münzara öncesi ve sonrası, konu hakkında oylama yapılır, en çok fikir değiştirten taraf kazanmış sayılır ("think twice"). hem münazara işini hem de konuları öğrenmek için ideal.

    ***

    5) saf hikaye

    the message: serial formatını kopyalayan ama orson wellesin war of the worldsü tadında bir yapım. 8 tane görece kısa ve hafif bölümde, hayali bir podcast programının gözünden, bir bilimkurgu hikayesi anlatılıyor. şıp diye bitirilebilir.

    the moth: hikaye programlarının demirbaşı. ted talks'un öykücülük versiyonunu düşünün. insanlar sahneye çıkıp, yaşadıkları gerçek bir öyküyü anlatıyorlar. podcast ise en iyilerini derliyor. bazıları sıkıcı olsa da, özellikle hüzünlü olanları her seferinde "yahu ne hayatlar var" dedirtiyor.

    story collider: moth'un aynısı, ama bilim insanlarının hikayeleri. ön planda olan, çalıştıkları alanlardan ziyade, hikayenin insani yönleri.

    the truth: uydurma bir kısa hikaye canlandırılıyor. 15-20 dakikalık, sıkmıyor. bir aktivite esnasında değil de, sakinken dinlemek lazım.

    imaginary worlds: bilimkurgu hikayeleri hakkında. düşük bütçeli, ben seviyorum.

    a prairie home companion: kadife sesli ihtiyar sunucu ve ekibinin, canlı skeçleri ve şarkıları. uydurma hikayeleri gerçekmiş gibi anlatması çok güzel. amerikan nostaljisi.

    the big broadcast: nostalji demişken, 40'lardan 50'lerden radyo şovlarını sunan bu program bir numara (ben o kadar ihtiyar değilim, benimkisi iyice garip bir nostalji çeşidi). o zamanların dev yıldızları humphrey bogart'ın ve lauren bacall'ın dedektiflik serileri var mesela. bazen orjinal radyo reklamlarıyla beraber yayınlıyorlar.

    ***

    6) tarih-felsefe

    the history of rome: tek başına bir amatörün devasa bir işe girişip, 179 bölüm sonunda alnının akıyla çıkması herkesi sevindirir. roma imparatorluğu anlatılıyor (bizans yok). adam meşhur oldu, roma'ya ve istanbul'a turlar düzenledi. ilk bölümlerde amatörlük var ama giderek coşuyor. uykuya dalmadan önce birebir, amcamın sesi ninni gibi.

    revolutions: thor'un yapımcısının ikinci projesi. dünya tarihindeki belli başlı devrimleri anlatıyor. her devrime 8-10 bölüm ayırmış, hepsi birer mini-podcast serisi gibiler.

    dan carlin's hardcore history: en meşhur tarih podcasti olabilir, arada bakıyorum. işin açıkçası bazen çok uzun geliyor, çünkü eleman biraz serbest stil takılıyor ve aynı şeyi defalarca tekrarlayabiliyor. ama sıkıcı olma günahını işlemiyor.

    a history of the world in 100 objects: çok kaliteli bir program. british museum'un zaten, ne olacaktı. default tarih dersi öğretme metodunun bu olması lazım. yani tarih ve isim ezberlemek yerine, insanların aklında kalacak objeler üstünden o dönemi ve ilişkileri anlatmak.

    stuff you missed in history class: stuff you should know'un tarih versiyonu. aynı formattalar ama geyik oranı biraz daha az ve iki erkek yerine, iki kadın sunuyor. ne yazık ki o elemanlar kadar sıcak gelmiyor bu sunucular bana, ama konu ilginçse dinliyorum.

    in our time: bbc'nin tarih programı. amcam birkaç uzman konuğu çağırıp güzel güzel muhabbet ediyor. her bölümünü dinlemeye gerek yok diyeceğim ama ingilizce pratiği için ideal podcastlerden.

    the memory palace: gayet orjinal, tatlı, kısa. para verip desteklediğim programlardan. rastgele bir zamandan kesitler.

    philosophy bites: felsefeye giriş yapmak isteyenler için güzel. çok uzatıp sıkmadan, her konu hakkında bir iki uzmanla soru-cevap şeklinde.

    myths and legends: dünyanın dört bir yanından mitolojik karakterleri, efsaneleri tanıtan mütevazi bir program. sunucunun deadpan mizah anlayışı da güzel gidiyor.

    ***

    7) geyik

    wait wait... dont tell me: ortamların en komik yarışma şovu. tv'deki whose line ıs ıt anywayden beri bu kadar gülmemiştim, zaten tarzı da benzer. improv konusunda iyi 3-4 komedyen yarışıyorlar. bir de ünlüye bağlanıp muhabbet ediyorlar bir süreliğine ki bazen o ünlüler bunlardan daha esprili oluyorlar. karakterlere alışınca tadından yenmiyor. arada yayınladıkları best of'lara denk gelin.

    smartest man in the world: wait wait ekibinden bir komedyenin programı. adam resmen komik ve zeki, yapacak bir şey yok.

    wtf with marc maron: nörotik bir komedyen. yarısı tek başına geyik artı philosophizing (favori standupçım bill burr'ün monday morning podcasti gibi), yarısı da röportaj. uzun olduğundan, ancak röportaj ilgilendiğim biriyleyse dinliyorum. fakat adam o kısmı da iyi yapıyor, muhabbeti gayet doğal ilerletiyor.

    ***

    daha bilmediğim ama tanısam kesin çok seveceklerim:

    codeswitch: zenci bir grup gazetecinin gözünden hayat.

    more perfect: radiolab spinoff'u. anayasa mahkemesinin tartışmaları ve etkiledikleri hayatlar hakkında.

    mystery show: apple buna 2015'in en iyi yeni podcasti ödülünü vermişti. ufak tefek gizemleri çözüyorlar.

    ***

    bonus: 2015'in en iyi 50 podcast bölümü

    the atlantic listelemiş. bu arada atlantic, rss feedimin güzide bir köşesini kaplıyor, gayet kaliteli ve derinlemesine yazılar var.