sözlükçülerin futbol mevkileri

  • kaleye sırtı dönük oynayan forvet.

    manisaspor alt yapısında 10 sene boyunca her yaş grubunda oynadım. sonra mühendislik okumak üzere biraderle birlikte ankara'ya gittik. birader de benimle aynı durumda (mühendis ve futbol hastası). ankara'ya adımımızı attığımız gün soluğu beştepe ilhan cavcav tesislerinde aldık. kapıdaki görevliye biz paf takım hocasıyla görüşmek istiyoruz dedik. "hayırdır gençler" dedi. dedik ki "biz üniversite için geldik ama top oynamak istiyoruz". adam şaşkın şekilde paf takım hocasını aradı. durumu anlattı. anlatırken suratında aynı şaşkınlık ifadesi vardı. paf takım hocası da "gönder gelsinler bakalım" demiş. adam bize yolu tarif etti. gittik. paf takım hocası bizi kapıda karşıladı. "gelin bakalım gençler, hoşgeldiniz" dedi. birer de çay söyledi. "anlatın bakalım niye geldiniz" dedi. durumu anlattık. "manisaspor altyapısında top oynadık. buraya da mühendislik okumak için geldik ama futbol bizim tutkumuz. oynamak istiyoruz" dedik. adam hem şaşırdı, hem de hoşuna gitti. dedi ki "gençler bizim böyle bir transfer politikamız yok. biz paf takımda ya şeçme yaparız ya da izleme komitemiz gider beğenir, yönetime sunar. transfer yapacaksak da bu şekilde yaparız" dedi. yüzümüz düştü tabi. arkasından devam etti. "ama ben sizin medeni cesaretinize hayran kaldım. kalkıp buralara kadar gelmişsiniz. arkanıza hatırlı bir kişiyi falan da almadan hem de. aklı başında adamlarsınız belli. mühendislik okumaya gelmişsiniz. bu bizim tutkumuz top oynayacağız diyorsunuz. benden size vize. gelin oynayın. iki hafta idmanlara çıkın görelim. olursa, uyarsa devam edersiniz" dedi. bu cevaptan sonra içeri doğru nasıl çığlık atılır bizzat yaşadık. gözlerimiz parladı tabi. heyecandan, sevinçten havalara uçtuk.

    sonraki iki hafta gençlerbirliği paf takımıyla idmanlara çıktık. hayatımın belki de en güzel iki haftasıydı. biz idman yaparken yan sahada ümit karan'lı kadro da idman yapıyordu. keyfe bak.. hatta o zaman gençler'in bir kalecisi vardı; metin. bu ceza almış yönetimden. paf takımla idmanlara çıkıyordu. dün televizyondan izlediğimiz adamla 5'e 2 oynuyorduk. tam bir rüya. sevmişti de bizi keranaci. gazlıyordu habire "kooooş retro basssss". ondan da gazı alınca fernando reges halt etsin yanımda öyle bi pres öyle bi enerji. ahaha. neyse iki hafta boyunca idmanlara geldik gittik. iki haftanın sonunda hoca bizi çağırdı. "çocuklar" dedi. "ben sizi çok sevdim. çok karakterli, düzgün insanlarsınız. topu da biliyorsunuz. bizimle devam etmenizden memnun olurum. ama siz buraya mühendis olmaya gelmişsiniz. şimdi top oynayacağım dediniz mi bu ikisi bir arada yürümez. bizim hafta içi 4 gün idmanımız var. günde iki tane. bi gün kamp. bi gün maç bi gün de izin. paf takım için de son 1 seneniz. yani a takıma bu sene sonunda yükseldiniz yükseldiniz. yükselemezseniz yarıda kalır bu iş. bana sorarsanız siz okulunuzu okuyun. ama topunuzu da oynamaktan vazgeçmeyin. gidin bir amatör klübe. hatta ben size isim de vereyim oraya gidin. bağımızı da koparmayalım. karar sizin" dedi.

    tabi o an için zor bir karardı. ama hoca haklıydı. zaten gençlerbirliği gibi bir klübün altyapısında yetişen çocuklar bize göre daha güçlüydü. hemen hepsi genç milli oyuncusuydu. biz de bunun farkındaydık. hocaya teşekkür ettik ve profesyonel futbolculuk hayallerini o gün bıraktık. sonra uzun seneler amatör küme, okul takımı, yurt takımı, futbolun dibine vurduk. çok da iyi oynadık. sayısız gol attım. tabi bu arada okul da iki sene uzadı. 6 senenin sonunda futbola da doymuş birer mühendis olarak mezun olduk.

    not: ne biçim başlık açmışınız amk. anılarım depreşti. çenem açıldı. neyse. bu da böyle bir anımdır.