rte'nin ishal raporu alarak başbakan olması

  • sevgili cumhurbaşkanımızın siyasi yaşantısında önemli bir dönüm noktasıdır.

    biraz hafızanızı zorlayın.
    recep tayyip erdoğan'ın, 2001 yılında kurulan akp'ye genel başkan olması üzerine aynı yıl verdiği mal bildirimi ile istanbul büyükşehir belediye başkanıyken verdiği mal bildirimleri arasında yapılan incelemeler sonucunda açık farklılık görülünce, konu 2002 yılında yargıtay cumhuriyet başsavcılığı siyasi partiler bürosu tarafından ankara cumhuriyet başsavcılığına iletilince, erdoğan hakkında "haksız mal edinme" suçlaması ile kamu davası açılmıştı.

    yine; kamuoyunda şiir davası olarak bilinen dava nedeniyle aldığı ceza uyarınca erdoğan, 3.11.2002 tarihinde yapılan milletvekili genel seçimlerine katılamamıştı.
    akp tarafından 3.11.2002 tarihindeki siirt seçimlerinde usulsüzlük yapıldığı gerekçesi ile ysk'na başvurulmuş ve ysk, 2.12.2002 tarihli kararı ile siirt seçimlerini iptal ederek, bu seçimlerin yenilenmesine karar vermişti.
    seçimlerden akp birinci parti olarak çıkınca, anayasa'da 27.12.2002 tarihinde değişiklik yapılarak, erdoğan'ın bu cezasının milletvekili seçilme hakkını kısıtlaması da önlenmişti.

    siirt seçimlerinin, yeni bir seçim ya da ara seçim niteliğinde olmaması, iptal edilen bir seçimin yenilenmesi yani tekrarı niteliğini taşıması nedeniyle, bu seçimlerde seçme ve seçilme hakkına sahip olma koşullarının varlığının, iptal edilen seçim tarihi olan 3.11.2002 tarihi esas alınarak aranması gerektiği açıktı.
    nitekim ysk'da siirt seçimleri yönünden, seçme hakkı konusunda doğru olarak 3.11.2002 tarihini esas almış iken, seçilme hakkı yönünden bu tarihi esas almayarak, erdoğan'ın bu seçimlere katılmasına vize vermiş ve yapılan seçimlerde de erdoğan siirt milletvekili olarak 9.3.2003 tarihinde tbmm'ne girmiştir.

    bu seçimler öncesinde erdoğan; hakkında devam eden malvarlığı davasında, ilk duruşmaya gelmemiş, ikinci duruşmaya da "akut gastroenterit" (ishal) raporu alarak katılmamış, dava uzamış, ancak tüm bu süreçte ise seçim propagandalarında yer almıştı.
    bu davada ise, alınan ilk bilirkişi raporu iddiayı desteklemiş iken, ikinci bilirkişi raporu aksi yönde görüş içermiş, bu durumda mahkemece raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi için yeni bir rapor almak yerine, dava 3 kasım sonrasına ertelenmiş ve seçimlerden sonra 21.01.2003 tarihinde, ikinci bilirkişi raporuna dayanılarak beraat kararı verimiş, ankara cumhuriyet başsavcılığı da bu kararı temyiz etme yoluna gitmemişti.
    böylece siirt seçimleri öncesinde anılan dava bu şekilde sonuçlanınca, erdoğan'ın önündeki olası bir siyasi engel de ortaya çıkmamış, siirt seçimi sonuçları da onu ayrıca rahatlatmıştı.

    bu dava sonrasındaki süreçte ise, ishal raporunu veren kişinin ağabeyi ssk istanbul bölge müdürü,
    beraat kararını veren asliye ceza yargıcı, ankara ağır ceza mahkemesi başkanı,
    kararı temyiz etmeyen ankara cumhuriyet başsavcısı önce adalet bakanlığı müsteşarı, sonra seçim döneminde tarafsız adalet bakanı, daha sonra başbakanlık müsteşarı ve başbakan başdanışmanı, son olarak da cumhurbaşkanı başdanışmanı olarak atanmıştır. (bkz: fahri kasırga)

    soruşturma öncesinde malvarlığı incelemesini yapan içişleri bakanlığı müfettişlerinin her biri ise, akp hükümetleri döneminde apayrı yerlere atandıkları gibi, içlerinden bazıları da, karakaplı deftere not edilen herkesin muhatap kılındığı gibi, meşhur ögm soruşturmalarına da muhatap edilmişti.

    erdoğan'ın milletvekili seçilip başbakan olmasıyla geçildiği söylenen ileri demokrasi döneminin başlangıcına ise, işte bu şekilde akut gastroenterit raporu damgasını vurmuştur...

    kaynak: ömer faruk eminağaoğlu.