rize eğitim ve araştırma hastanesi dr. rezaleti

  • anne ölümü, doktor hatası olsun veya olmasın soruşturma sebebidir. konuyu tüm detaylarıyla bilmiyorum; ama bir hekim olarak şu soruların mutlaka soruşturmada sorulması gerektiğini düşünüyorum.

    - üçüz hamileliğin riskli olduğunun anne ve babaya önceden anlatılıp anlatılmadığı, erken gebelikte sayının üçten ikiye indirilmesinin teklif edilip edilmediği,

    - hastanın vital (hayati)bulgularının (hayati fonksiyonlarının kaydı her hastanın dosyasında hemşire gözlem kağıdında bulunur) ne zaman bozulmaya başladığı,

    - hastanın kanaması başladıktan sonra hemogram (kan sayımı) takibi yapılıp yapılmadığı,

    - ikiz gebelikte bile normal doğum tercih edilmezken, üçüz gebelikte ve bebeklerin kalp atımlarının sıkıntılı olduğu bir durumda neden normal doğum gibi bebekleri daha fazla strese sokan bir yolun tercih edildiği,

    - bebeklerin kalp atımının nst ile veya ultrasonla ne sıklıkta takip edildiği ve sonuç değerleri,

    - bebeklerin kalp atımında problem olduğunun tespit edildiği saat ve ilk müdahale ile arada geçen süre,

    - doğum sonrasında bebeklerin 0. ve 5. dakika apgar skoru ve yenidoğan uzmanının almış olduğu notlar, uygun ve yeterli yeniden canlandırma işleminin yapılıp yapılmadığı,

    - annenin kanamasını durdurmak için gerekli algoritmaların klavuzlara göre uygulanıp uygulanmadığı, uygun kan ürünü replasmanı ve sıvı replasmanının uygulanıp uygulanmadığı, sorgulanmalı.

    bütün bu sorulara tatmin edici ve ispatlı cevap verilirse bu olay bir komplikasyonlar silsilesi ve hekim hasta iletişimsizliği olarak adlandırılır. eğer bu sorulardan biri bile cevaplanamıyorsa veya usulüne göre yapılmamışsa o durumda bu malpraktistir (yanlış uygulama) . malpraktis varsa sorumlular büyük ceza alır ve bu olayın sorumluluğunu ve yükünü o zaman ne hekimlik sigortası ne de hekimlik vicdanı kaldıramaz.

  • özet : üçüz bebeklere hamile olan 27 yaşındaki kuzenimin 12 ekim’de yürüyerek girdiği hastaneden 19 ekim 2018 tarihinde cansız bedenini aldık.

    kuzenim 12 ekim günü eşi tarafından sancısı ve kanaması olduğu için rize recep tayyip erdoğan üniversitesi eğitim ve araştırma hastanesi’ne götürülüyor. ultrasonla bakıldığında üç çocuğun da hayatta olduğu ve bir tanesinin rahim yoluna girdiği anlaşılıyor. takip için kuzenim doğumhaneye yatırılıyor. durum acil olduğundan 4 gün doğumhanede kalıyor, ardınsan durum ilk günkü gibi kanama ve sancıyla devam etmesine rağmen kadın doğum servisine yatırılıyor. kuzenimin kardeşi neden servise alındığını sorduğu zaman doğumhanede yer olmadığı söyleniyor. söyleyen hemşireye inanmayıp doğumhaneye baktığında yer olduğunu görüyor ve bunu bildiriyor, fakat kararı değiştiremiyor.

    kanamanın neden fazla olduğu sorulduğundaysa böyle bir durumda miktarın fazla veya az olmasının normal karşılandığı söyleniyor.

    doğumhanedeyken hamilelik sürecinde doktoru olan dr. şenol şentürk hasta ile hiç ilgilenmediği gibi iletişime bile geçmiyor. anne adayı kuzenim “neden doktorum bana bakmıyor” diye sormasına rağmen yanına bile uğramıyor. hastanın kardeşi tarafından neden gelmediği sorulunca “ben asistanlardan bilgi alıyorum” şeklinde bir cevap veriyor.

    akşam saatlerinde serviste sancısı artıyor ve aşırı yüksek derecede içten sıtma geliyor. ellerini ve ayaklarını çok üşüyen bir insan gibi kendine çekiyor. elleri, dudakları mosmor oluyor ve gözlerinin beyazı yukarı kayıyor. bilinci hala açık. kuzenlerimden biri doktor çağırmak için odasına girdiğinde hemşirenin uyuduğu görüyor. hemşire uyandırıldığında o gece nöbetçi olan dr. yaser ışık'ı arıyor fakat doktor başka bir odada (oda içten kilitli) başka bir hemşire ile uyuyor. kendisine ulaşılamadığı için yanındaki hemşire vasıtasıyla uyandırılıyor. uykulu bir şekilde asistan doktor yaser ışık kuzenimi muayene etmek için yanına gidiyor. kuzenimin üzerini açıyor ve refakatçıya camı açmasını söylüyor. muayene olarak hastayı tokatlıyor, hasta titreyerek “vurma” diye tepki verince “ben seninle anlaşamayacağım” diyor. hasta yine titreyerek, “neden” diye soruyor. gözleri ile muayene ettiği hastaya ilaç olarak sakinleştirici ve antibiyotik serum verilmesini uygun bulup odadan ayrılıyor.

    serum bittikten sonra kuzenim ağrıların artmasından dolayı çığlıklarla bağırıyor ve sancısının arttığını söylüyor. kanla birlikte aşırı suyu geliyor ve tekrar doktor yaser çağırılıyor. yaser bey bu sefer ultrasonla bebeklere bakıyor ve bebeklerin yaşadığını söylüyor. bu sefer tedavi olarak sabaha kadar oksijen verilmesini söylüyor. fakat nefes alma sorunu da sabaha kadar devam ediyor.

    sabah olduğunda asistan dr. yeliz ağlayarak odaya giriyor ve kuzenime “rüyamda seni gördüm senin ultrasonuna bakacağım” diyor. ultrasona baktığında hastaya üç çocuğun da öldüğünü söylüyor, ayrıca tam emin olamadığı için asistan dr. neslihan’ı çağırıyor. dr. neslihan ikisinin yaşayıp birinin öldüğünü söylüyor ve o da emin olamadığı için dr. ramazan’ı çağırıyor. dr. ramazan da biri kesin ölü, biri kesin yaşıyor deyip diğerini tam göremediğini söylüyor ve diğer kuzenime dönüp “tanıdığın doktor varsa gelip bakabilir” diye bilgi veriyor. böylece hastanenin doktoru hasta yakınına doktor soruyor gibi bir durum oluşuyor. kuzenim radyoloji bölümünde çalışan uzman doktor adem’i arıyor. dr. adem servisteki cihazların görüntüsünün düşük olduğunu ve hastayı radyoloji bölümündeki cihazlarla bakmak için bu bölüme getirmelerini söylüyor. doktorlar kanaması olduğu için hastanın radyoloji bölümüne götürülmesini uygun bulmuyor ve hastanın gitmesine engel oluyor.
    bunun üzerine radyoloji bölümündeki doktora bilgi veriliyor. radyoloji bölümü acil olarak hastayı çağırınca, apar topar hasta radyoloji bölümüne götürülüyor. ultrason ile bakıldığında birinin ölü, birinin canlı ve kalp sesinin normal olduğu, birinin ise canlı fakat kalp sesinin düşük olduğu, ölüme yaklaştığı ve çok fazla su kaybı olduğu söyleniyor.

    buradan anlaşılıyor ki, 3 farklı doktorun da farklı bilgiler verdiği ultrason görüntülerinde yeni uykudan uyanan asistan dr. yaser ultrasondan bir şey anlamamış. gece 01.00’da aslında bebek çoktan ölmüş ve acılar içinde kıvranan anneye herhangi bir müdahale yapılmamış. karnında ölü bebeğiyle doğumhaneye götürülmesi gerekirken tekrar bir şey olmamış gibi servise götürülmüş.

    hasta ultrason kontrollerinin ardından servise götürüldükten 1 saat sonra ameliyata alınıyor. hastaya normal yolla doğum yaptırılıyor. karnında ölü bebeğiyle sezeryan yerine normal doğum yaptırılıyor.

    doğumhaneye ameliyata alındıktan 1 saat sonra dr. ramazan hastanın yakınlarına çok kan kaybettiğini ve rahminin alınması gerektiği bilgisini paylaşıyor. rahmi alındıktan sonra hastanın kanaması devam ediyor, bunun üzerine hastanın kanamasının nereden olduğunun bulunamadığı söylüyorlar. sonrasında kanamanın durdurulduğu, sızıntı şeklinde olduğu ve bu şekilde yoğun bakıma alındığının bilgisini veriyorlar.

    sabah olan ameliyatın akşamında dr. şenol şentürk'ün eşi nermin hanım
    hasta yakınlarına hastanın durumunun iyi olduğunu, “kız” tansiyonuna döndüğünü, idrara çıkış olduğunu, böbreklerin çalıştığını söyleyip “üç gün daha yoğun bakımda kalır, üç gün sonra servise alınır” diye bilgi veriyor. bu konuşma kamera kayıtlarında net olarak gözüküyor. 10 dakika sonra hastane çalışanı hastaneyi arıyor ve o anki doktordan bilgi istiyor. verilen bilgi; hastanın yaşamının bıçak sırtında olduğu ve değerlerinin hala çok kötü seyrettiği. doktorlardan bir bilgi alamazken hiç ilgisi olmayan biri nasıl böyle bilgi verme hakkını kendinde buluyor o da ayrı bir merak konusu.

    hastamız aynı gece diyaliz makinasına bağlandı. makineye bağlandıktan sonra kanamanın durduğunu söylediler fakat idrara çıkma sorunu devam ediyordu.

    ikinci gün sabahtan öğlene kadar alınan tek haber ise durumunun kritik olduğuydu. saat 15.00 gibi dr. ramazan idrara çıkamadığını ve kanamanın devam ettiğini belirtip hastayı ikinci ameliyata alacaklarını söyledi. halbuki bir gün önce kanamanın durdurulduğu söylenmişti. durumu kritik olduğu için ameliyathane yerine anestezi yoğun bakımda müdahale etmek zorunda kaldılar. ameliyat sonrasında ameliyata giren tüm doktorlar operasyonun başarılı geçtiğini, idrarın geldiğini, böbreklerin çalıştığını ve kanamanın durduğunu söyledi. bu açıklamadan 15 dakika sonra aynı doktorlar hasta risk grubunda, kanaması var, idrara çıkmıyor, her şeye hazırlıklı olun diye açıklama yaptılar. sonra hastanın kardeşi dr. şenol şentürk'ü arayıp durumu sordu, aldığı cevap “durumu kritik, hepimiz uğraşıyoruz” oldu. artık kendisi hastanın doktoru olmadığını dr. ramazan’ın ilgilendiğini de söyledi. arkasından dr. halit arayarak elinden geleni yaptığını söyleyerek “her şey allah’tandır” diye cevap verdi. hastanın kardeşinin kapıdan çıkmasıyla dr. şenol şentürk'ün eşi nermin hanım kuzenime kardeşinin öldüğünü söyledi. aynı esnada doktorlardan biri diğer hasta yakınlarına kalbinin yavaşladığı ve her şeye hazırlıklı olmaları gerektiği şeklinde açıklama yaptı. 30 dakika sonra doktorlardan biri hastanın kaybedildiğini söyledi.

    hastayı kaybettiğimiz günün akşamı cenaze evinde nermin hanım topluluğa “doktorlar elinden geleni yaptı” şeklinde bir konuşma açmaya çalıştı. o esnada hastane çalışanları tepki olarak nermin hanım’a “siz kimden bilgi aldınız da hastanın iyi olduğunu, tansiyonunun ‘kız’ tansiyonuna döndüğünü, idrara çıkış olduğunu, böbreklerin çalıştığını, üç gün daha yoğun bakımda kalıp servise alınacağı şeklinde yanlış bilgi veriyorsunuz” diye soruyorlar, nermin hanım biraz kem küm ettikten sonra hastaları karıştırdığını söylüyor.

    eşi otopsi istemediği için yaptıramadık. bu nedenle hastaya yaptıklarını ispatlama şansımız az. bu yazı veya şikayet doğrultusunda oluşabilecek denetimlerden eski kayıtları değiştirdikleri gibi değiştirebileceklerini biliyorum. sorun değil.

    canımız tarifsiz yanıyor. ailemiz perişan. sesimizi her yerden duyurup genç anne adayının hayatta olmasa bile hakkını sonuna kadar arayacağız. insan hayatı bu kadar ucuz olmamalı. başka müjgan'lar hatalı müdahalelerle anne olmayı beklerken can vermesin...