rahatsız edici gerçekler

  • hayatta hiç bir gerçek yoktur ki rahatsız edici olmasın. insan zihninin çalışma şekli, gerçeği zihinsel filtresinden geçirerek ve bu nedenle eğip bükerek anlatıya çevirmek şeklindedir.

    hayatı gerçeklerle anlayamayız, önümüze yığılan veriler bize bir şey ifade etmez, ta ki onları anlatıya çevirene kadar. bu yüzden bilimle az sayıda insan ilgilenmesine rağmen bilimkurgu çok sevilen bir tür. bu yüzden dinler asla yok olmayacak, türümüzün son gününe kadar inanç var olacak, çünkü din belki var olan anlatılar içinde en güçlü olanı.

    ne demiştik? evet, gerçek ve anlatı. gerçeği kişisel bir anlatıya çevirdiğimiz anda gerçek ve gerçeklik diye iki antite var oluyor. bu bir kural. en 'gerçekçi' insan için de 'gerçeği görürüm, yaşarım ben' diyen insan de bu kural geçerli. bu iki antite arasındaki boşluk bazen bir parmak kalınlığında bazen ise bir uçurum kadar geniş olabiliyor. insanlar farklı, gerçekler farklı, gerçeklikler farklı.

    geçenlerde bir kadın hasta bana eşiyle ilgili dertlerini anlattı. ben de diğer seansa eşini de çağırdım. eşi aynı olayları neredeyse tamamen farklı bir hikâyeyle anlattı. sanki ikisi birbiriyle değil, farklı insanlarla evli ve olayları o ötekilerle yaşıyor gibi. yalancı ya da psikotik olduklarından değil; gerçeklikleri, gerçekten ve birbirlerinin gerçekliğinden çok farklı olduğu için olayı böyle anlatıyorlar.

    gerçekler rahatsız edicidir çünkü anlatımızın içinde dönüştükleri şeyden farklıdırlar. hayatımızda belli noktalarda bu fark sorunlara yol açar, gerçeğe bakmak ve kendi gerçekliğimizi sorgulamak durumunda kalırız. bu, insan için zorlayıcı ve rahatsız edici bir deneyimdir ama bu süreçten darmadağın olmadan ve oluşan kırıklarını onararak çıkan insan, sonrasında yine kendi gerçekliği içinde yaşasa da orada bir gerçeğin olduğunu bilir, esnemekte zorlanmaz, hayatla daha iyi akar, kendini kabullenir.

  • bir gün arkadaşlarımızla son kez saklanbaç oynadık. ama kimse bunu fark bile etmedi.