rüyaların geleceği gösterdiği gerçeği

  • gördüğüm ve rüyada gördüğüm olayın yaşandığını, rüyayı da bu olay yaşanmadan önce internet ortamına kaydederek kanıtlayabileceğim bir olay yaşandı hayatımda.

    olay meşhur 15 temmuz öncesi. rüyamda evimizin balkonunda (evimizin önü anıtkabirden külliyeye kadar meclise kadar açık bir görüşe sahip) sigara içerken birden bir uçağın gelip ankara semalarını bombalamaya başlamasını korkarak izledim. görselin birebir aynısı olmasa da rüyamda bombalamanın akşam saatinde olduğu vardı ve benim bunu balkondan korkarak izlemem vardı. aynısı yaşandı ve benim elimde sigara vardı. rüyamda bombalayan uçak bildiğiniz yolcu uçağıydı. haliyle gerçekte böyle bir şey mümkün değil. 15 temmuz olmadan da bu rüyayı başka bir sözlüğe entry olarak yazmıştım. hala duruyor o entry. şimdi hayatımda aklımın ucundan bile geçmeyecek bir şeyi nasıl olurda rüyamda gördüm? hani burda atıp tutanlar varya yok onlar bilinçaltının bla bla... yok beyin bla bla... bu konuda çok ahkam kesmeyeceğim çünkü derinlemesine bir bilgim yok ama islamda bu konu hakkında (geleceği görme demiyorum rüya diyorum) çok şaşıracağınız bilgiler var. uyumakla ölmek kardeştir ve uykuda ruh bedeni terkeder. bu terk esnasında boyutlar arasında neler yapar neler döner artık o ruhun bileceği bir iş. zaman kavramının eğilip bükülebilen bir şey olduğunu zannımca çoğu kişi bilir. ya ruh zamanlar arası bir yolculuk yapıp da gördüğü şeyleri beynimize yüklüyorsa?

  • yaklaşık, 4 ya da 5 ay önce rusya ile aramız iyiyken ilginç bir rüya gördüm.putin uçaktan yalnız inmişti putin'i samimi bir arkadaş gibi sıcak bir şekilde sadece ben karşılıyorum(8 aydır işsizim,hangi sıfatla ve görevle karşılıyorsam artık) yetkililerin olduğu odaya götürüyorum.içerideki kravatlı bürokratlar bana kızıyor odaya sokma onu götür burdan,dışarı çıkar diyordu.amirlerim kızınca bende putin'in koluna girip şey kem küm diye özür dileyip ,postalamaya çalışıyordum.putin bozuldu söylene söylene geri gitti.

  • dün gece uzun zaman sonra, yıllar önce ölmüş olan anne babamı gördüm rüyamda.

    babamı bir araştırma hastanesinin yoğun bakımında kaybettim. o yapayalnızdı içeride, ben ondan da yalnızdım dışarıda. şehirlerden malatya'ydı, zamanlardan temmuz.

    annemi ondan yedi ay sonra başka bir hastahanenin yoğun bakımında bir başına bırakmıştım mecburen. o da yalnızdı öteki aleme giderken. ben babasız ve yapayalnızdım dışarıda. bir mart seherine uyanmıştı malatya.

    aradan 10 yıl geçti;

    şimdi bawyera'nın ücra bir noktasında o yoğun bakımlarda kaybettiğim annem ve babam kadar yalnızım. ölmekten korkacak kadar yalnız. ölemeyecek kadar yalnız...

    rüyalar geleceği de, geçmişi de işaret edebilir. tam tersini de ama her ne olursa olsun, uzun zaman zaman sonra rüyamda sana sarıldım ya anne...

    varsın olacaksa olsun be anne! öldüğümü görmeyeceksin ne de olsa ve zaten ölümüne senin kadar üzülmeyecek hiçkimse...

    fena duygu yüklüyüm lan!

    edit: anladım ki anne kokusu geçmiyormuş zamanla ve mekanla!

    dünya dilsiz bir morgtur yokluğunda baba!

  • bakış açısı güzel ama çıkarım yanlış.

    (bkz: paralel evrenler teorisi)
    rüyalar daha ziyade past perfect tense zamanlıdır [işte bu fiilin tek uygun kullanım yeri burası amk.]

    vucudumuzdaki her organın, molekülün, atomun; bir işleyişi, bir hafızası ve genetik bir mücadelesi var. mükemmel mi? kesinlikle değil. ama çok daha iyi bir durumda. beynimiz de gelişmeye devam ediyor, arada kısa devre yapıyor, sıçıyor, syntax error veriyor falan ama işlemeye devam ediyor. inanılmaz bir genetik geçmişi var beynin. ve beyin vucuttaki en canlı organ.

    rüyaların veya rüyada gördüğümüz şeylerin büyük bir bölümü geçmişe ait. zaman ve mekan olarak. geleceğe yönelik gördüğümüzü varsaydığımız rüyaların ayakları da yine geçmişteki düşünceler, planlar ve işleyişle alakalı olduğu için soyut bir gelecekten bahsetmek mümkün değil rüyalarda. en ünlüsü elias howe'un hikayesi. rüyasında kabile reyisinin korkutmasıyla mızraklarının ucundaki iğneyi farkedip dikiş iğnesini bugünkü haline getiriyor ve tüm emekli & çalışmayan annelerin hayır dualarını göğsünde yumuşatıyordu.

    gördüğümüz rüyalar çok basit manada olmasa da pc'yi kapatırken çıkan güncelleştirmeler. beyin bu bilgileri uyku halindeyken işleyecek zaman bulabiliyor. odacıklara yerleştiriyor. nöronlar birbirine giriyor. kısa devreler oluyor. yanlış odaların kapıları çalınıyor. kimi yerlere destursuz giriliyor ve bu esnada beyinde bir kısa süreli fırtına yaşanıyor. beyin bunu gündüz yapamıyor. çünkü gündüz kafa itliğe, çakallığa çalışıyor.

    ben bunu daha çok darwin'in içgüdü yorumuna benzetiyorum.

    beyin o güne kadarki zevk ve algı yönelimiyle alakalı olarak işine gelen bilgiyi scan edip seçiyor. mesela gün içinde 15 bardak demli çay içen birisi bunu zor görebilir ama ben dün gece bir tarkan afişi gördüm eve gelirken, gece rüyamda tarkan'la hamsi tava mı buğulama mı diye birbirimizin yakasına yapışırken buldum kendimi.

    yalnız, kendimle alakalı yorum yapamadığım bir durum var uzun bir süredir devam ediyor bu rüya hususunda, hayrolsun inşallah. [alalım seyircimizin sorusunu]

    bir metin görüyorum rüyamda. vikipedi'den herhangi bir makaleden bir tanım olsun bu. bir paragraf. rüyamda bazen bunu okumaya başlamışken birden rüyada ayılıp, napıyorum lan ben, ne okuyorum bu ne diyorum. bunu çaktırdığım anda o tanımın ve yorumun sonu gelmiyor takılıyorum ve tıkanıp bitiyor. daha sonra bu rüyayı belirli aralıklarla görmeye başlayınca şöyle bir taktik geliştirdim; yine rüyama bir paragraf giriyor. bir tanım. kimyayla ilgili olsun, farklı bir metin, ayılıyorum, yine aynı rüya diyorum ama ayıldığımı çaktırmıyorum, hızla okumaya devam ediyorum ve bu kez o paragrafın sonuna kadar durmadan, imla ve mantık hatası yapmadan bir nefeste onu okuyup bitiriyorum. metin 5-6 cümleden oluştuğu için hemen ayılıp kaleme sarılınca cümlenin sonunu getiremiyorum, uçup gidiyor hafızadan.

    insan beyninin ve iradesinin sınırlarını bu zamanlarda daha iyi anlıyorum ben.

    4,5 milyar yıllık amortismanı var bu organların.
    götümüzü satsak ödeyemeyiz.