pointer

  • pointer sizi sikinde sallamıyor, o şu anda kezbanını düşünüyor. eminim bu kızla bir gün geçirse, çocuk kendine gelecek, beynimi sikeyim ben 3 senedir bu götü boklu kıza mı aşıktım diyecek.

    pointer kardeş sen bu kezbana değil hayalindeki prensese aşıksın, la baksana kız 31 motuzbir yazmış bunun nesine aşıksın, nişanlısı entrylerini görse nişanı atar amk sana ne oluyor.

  • şuan hayatının en kırgın, en üzgün, en kötü gününü yaşayan yazar. yaşadığı şoktan içi dolup taşma noktasına gelmesine rağmen ağlayamayan, hayatın ne kadar acımasız olduğunu en ağır şekilde tecrübe etmiş bir insan.

    hiç doğmamış olmayı, büyümemiş olmayı, aşık olmamış olmayı dileyen yazar. ama ne yazık ki doğdum, büyüdüm, aşık oldum. sevmiş olmanın bu kadar ağır bir bedeli olduğunu bilemedim. sevmeyi mi beceremedim? nasıl sevilmeliydi? bunun bir prosedürü ve formülü mü vardı. varsa neden sevmenin ve aşkın binlerce farklı bir tanımı var? herkes hissettiği ölçüde yaşamadı mı bu insanı acayip hallere sokan, insanı aptala çeviren, elini kolunu bağlayan, boyun eğdiren duyguyu.

    kıymet verdiğim, değer verdiğim, kendimden çok sağlığını düşündüğüm biri tarafından yerin dibine sokulmama, bunca insanın içinde rezil ve nahoş bir durum yaşanmasına rağmen hiçbir şekilde kendisine karşı bir nefret etmiyorum ama bu damga öylesine ağır geliyor ki. kendime yediremiyorum, hazmedemiyorum. insanlara karşı güler yüzlü olup, içten içe bu sıfatın kafamın içinde dönüp durması, uykularımın kaçması çok ağır birşey. hayatın nasıl bir cilvesidir bu anlayamıyorum hayatım boyunca bırak tacizi, kimse hakkında kötü şeyler düşünmeyen, ne gözle, ne sözle bir harekette bulunmayan ve bununla övünen ben, hiçbir zaman nefsimin esiri ve kölesi olmamış ben, duygusal olarak bağlanmadığım biriyle, ne kadar çekici olursa olsun gelip bunu açık açık dile getirilmesine rağmen ilişki içine girmekten imtina eden, bunu yaparsam kendime olan saygımı kaybederim diye düşündüğüm ben böylesine büyük bir komünite içinde böylesine bir sıfat ile anılır oluyorum. herşeye inancımı kaybetmenin eşiğindeyim adeta. hayat bu konuda beni hiçbir zaman alt edemedi ama beni en zayıf yerimden öyle bir vurdu ki yıkıldım kaldım artık.

    3 yıl boyunca aramızda yaşananları anlatmak ve haklı çıkmaya çalışmak gibi bir niyetim yok. herşeye rağmen kendisine hala kıymet veriyorum. bu yüzden kendisinin daha fazla sıkıntı yaşamasını istemem. inandığım bütün değerler üzerine yemin ederim ki bunlar benim samimi duygularım. kendisine öfkeli değilim, zaten olamam. dedim ya elim kolum bağlı.

    o yüzden kendi sözü üstüne söz söylemeyeceğim. ben sadece sevdim. bazen çılgın gibi, deli gibi, bazen bir çocuk şapşallığında. hep uç noktalarda yaşadım. böyle bir sevginin ağırlığını hep üstümde hissettim ama mutluydum. şuraya gelip 1 entry bile girince çocuk gibi mutlu oluyordum lan. herneyse detaya girmenin bir manası yok. kendisine de dediğim gibi, hayatını dilediği gibi yaşasın, öyle mutlu oluyorsa olsun. tek merağım nasıl olduğundan haber almaktı ama bunda bile inanılmaz büyük bir rezillik yaşadık. bundan sonra iyi olmasını umarak yaşamaktan başka bir seçeneğim yok. zaten 2 aydır mesajlaşmamıştık (bir önceki olay hariç), bundan sonra da aynı şekilde pasif kalacağımdan emin olabilir. yeteri kadar rezil olduk. ben hayatıma yalnız başıma devam edeceğim. bu yazıyı yazarken bile inanılmaz zorlandım ama en azından birkaç şey yazmam gerekti. şimdi hiçbirşey düşünmek istemiyorum.