pırlanta gibi gençlerin kasiyerlik yapması

  • kendimi pırlanta diye tanımlamam ama ben de kasiyerlik derecesinde çalışan gençlerden biriyim.uzun seneler boyunca voleybol dalında hem bjk'da, hem de milli takımda kaptan olarak oynadım; ancak elde olmayan kötü şartlardan dolayı hem okulumu hem de sporumu bırakmak zorunda kalıp vasıfsız bir şekilde bir işe (kasiyerlik gibi) girip çalışmak zorunda kaldım.

    burada bu işi yapan insanlara kendini geliştirmeyen kişilerin sorunu diyen yazarlar görüyorum.arkadaşlar herkesin hayat şartları sizin kadar güzel gelişmiyor maalesef.bu insanlar boşta kalmamak adına, biraz da olsun para kazanmak amacıyla bu işlere giriyor.elde başka şart, başka bir ihtimal yok yani.örneğin ben daha lisedeyken tek başına kalmış bir adamdım.sizin kendinizi geliştirseydiniz dediginiz zamanlarda, ben bir yandan kaybettiğim aileme ve geride bıraktığım hayat standartlarına üzülürken, diğer yandan 24 saat çalışıp üzerime kalan borçları ödemekle uğraşıyordum.hem de o aldığım asgari maaşlarla.öyle ki o dönem sinir stresten mide kanaması bile geçirdim, seksenli kilolardan ellili kilolara düştüm.ne yapacağımı düşünmekten uyuyamaz hale geldim, psikiyatriye kaldırıldım.

    peki ilerleyen yıllarda kendimi geliştirmedim mi, tabii ki denedim.hatta hobi olarak skeçler, hikayeler, romanlar, kısa ve uzun metraj olmak üzere senaryolar da yazdım; ama bu projeleri pazarlayacak bir desteğim, param, çevrem, tanıdığım yok.karakteristik veya algısal bir gelişim iş anlamında size bir katkı sağlamaz.dünyanin en zeki ve en olgun insanını getirin, benim dediğim o olumsuz koşullarda en fazla kasiyerlik gibi mesleklere yönelebilir.neyi düzeltecek neyi geliştireceksiniz ki? alın benim elimde milyon tane proje var.para olmadan, çevre olmadan, destek olmadan nasıl hayata geçireceğim ben bunları?

    ayrıca ben uzun seneler yöneticilik yapıp kariyer de denedim, ne mi oldu? sırf yalaka ve hırsız olmadığım için üzerime hırsızlık suçu atılarak tazminatsız şekilde kovuldum ve mahkemelik oldum.yıllar yıllar sonra davaları kazandim kazanmasına ama aldığım tazminatlar gülünç rakamlar olduğu gibi kariyerimden de oldum.bana koskaca yedi sene için on bin lira verdiler.gelin ben size on bin lira vereyim, hayatınızın yedi yılını çalayım var mısınız? türkiye şartları işte hayatımızı bu şekilde çalıyor, aldığımız paranın değeri yok.her şekilde bizi bu fakirliğe itiyor.

    bu ülkede ailenizden birşey kalmadan, destek almadan, yalaka olmadan, hırsız vb olmadan düzgün bir işe-hayata sahip olmanız zor.

    edit: sırf sahip olduğunuz meslek, gelir, veya ev-araba gibi değerler yüzünden kendinizi gelişmiş, bu insanları da (ben dahil) gelişmemiş ezikler olarak göremezsiniz.siz mi kendinizi geliştirmiş kişilersiniz? hadi bir araya gelip toplanalım.hadi karşılıklı tüm ideoloji ve düşüncelerimizi, bilgi birikimimizi ortaya dökelim.bakalım kim daha çok kendini geliştirmiş görelim.bu ülkedeki zenginlerin hepsi çok gelişmiş insanlarmış gibi konuşuyorsunuz.sanki seviyelerini bilmiyoruz.

  • öncelikle çalışıp kendi paralarını kazanmalarına gerçekten büyük saygı duyuyorum.
    fakat 20 yaşında 23 yaşında 25 yaşında kimi üniversite öğrencisi kimi taze mezun olan bu gençlerimizin, avrupadaki yaşıtları gibi gezip tozmak veya kendi alanında (mimarlık, mühendislik, öğretmenlik vb.) çalışmak yerine a101 de bim de migrosta vs. kasiyer olduğunu gördükçe üzülüyorum.
    kendileriyle biraz sohbet edince bu çocukların bir çok hayalleri olduğunu, çok daha iyi işleri geleceği maaşı hak ettiklerini
    de fark ediyorsun zaten.

    vatandaşa sorsan iş var ama gençler beğenmiyor. çocuğun mezun olduğu bölüm dış ticaret, mekatronik, mimarlık, vb. teklif edilen iş kasiyerlik, pompacılık, paketçilik. oof off.