otoparkta öldüresiye dövülen kadın

  • kadınlara ibretlik dersler barındıran bir olay.

    evlenene kadar size sahte sahte gülümseyen, en ufak olayda hasetliğini çaktırmadan belli eden erkeklerden uzak durun.

    en ufak olayda hır gür çıkaran, size sürekli hakaret eden, hatta olayı şiddete kadar götüren siniri geçince "seni o kadar seviyorum ki kendime hakim olamıyorum." gibi über saçma savunmalar yapan adamlardan uzak durun.

    en ufak başarınızı baltalamak için elinden geleni yapan, sebep olarak yine sizi aslında çok sevdiğini, hayal kırıklığına uğramanızı istemediğini söyleyen insanlardan uzak durun.

    arkadaş çevrenizi kıskanan, sürekli arkadaşlarınızı size kötüleyen, arkadaşlarınızla bir şeyler yapmak istediğinizde bunu çeşitli sebeplerle baltalamaya çalışan, sizi arkadaşlarınızdan koparmaya çalışan adamlardan uzak durun...

    hafiye gibi sosyal medya hesaplarınızı, telefon rehberinizi, mesaj kutunuzu, e-postalarınızı karıştıran, sürekli "bu kim, şu sana niye mesaj attı, bunu nereden tanıyorsun, o fotoğraftaki kim, bu senin yazdığın şeyi niye beğendi?" diye size hesap soran, yanlış bir şey yapmadığınızı bildiğiniz halde kendinizi suçluymuşsunuz gibi hissettiren insanlardan uzak durun...

    ben zannetmiyorum bu adamın evlenene kadar yumoş panda gibi takıldığını. eminim evlenmeden önce bir arıza çıkaracağının sinyallerini vermiştir. işte biz kadınlar bağırıp çağırmayı, itilip kakılmayı, hakarete uğramayı aşk zannettiğimizden, romantik bulduğumuzdan, medya bunu bize böyle pompaladığından böyle erkekleri hırçın, ama romantik sanıyoruz.

    "aslında beni sevdiği için yapıyor."
    "söz verdi bir daha yapmayacak."
    "evlenince geçer."
    "çok kıskanç ya ondan."
    "iş bulamıyor ondan sinirli."
    "benim ondan fazla kazanmam gururuna dokunuyor..."
    "o benim ilkim, onu bırakamam..." gibi savunmalar işte sizi bu noktaya getiriyor.

    ha hırsızın hiç mi suçu yok, elbette var. ancak iş bizde bitiyor. biz böyle hanzoları tepemize çıkardığımız müddetçe bu adam seni beni sokağın ortasında da vurur, zerre pişmanlık hissetmez. bizim böyle insanlara en başta prim vermememiz gerekiyor. medya sağ olsun her gün aşiret dizilerinde bu adamların bir tık altı romantik ve maço erkek diye millete pompalanıyor. sevgilisinin kıyafetine karışıp ona buna bağıran adamlar namuslu etiketiyle meşrulaştırılıyor. bu erkek figürlerinin gayet normal olduğu düşüncesiyle büyüyoruz. karşımızdakinde bir arıza olduğunu hissetsek dahi sürekli bahaneler buluyoruz, örtmeye uğraşıyoruz.

    siz siz olun böyle ruh hastalarını iyi tanıyın. bunlar yılan gibidirler, yüzünüze gülerler. arkanızdansa her türlü işi çevirirler. hevesinizi baltalamak için her haltı yaparlar. çünkü sizin mutlu olmanızı, başarılı olmanızı çekemeyecek kadar komplekslidirler. sizden başka hiç kimsenin ona katlanamayacağını iyi bildiklerinden sizden de kopamazlar. yani efendinin kölesine muhtaç olduğu gibi size muhtaçtırlar. sözde çok delikanlıdırlar, astığım astık kestiğim kestik takılırlar, ama en ufak ayrılma lafında hüngür hüngür ağlar, diz çöküp yalvarırlar, çocuk gibi olurlar. yüzüğü takana kadar her ayrılma girişiminizde yalvar yakar olan bu adam yüzüğü taktıktan sonra asıl yüzünü gösterir. siz artık onun malısınızdır, sizden kopamaz, sizden ayrılamaz. artık size istediği her haltı yapabilir. yüzüğü takana kadar saman altından su yürüterek yaptıklarını yüzünüze karşı yapmaktan çekinmez olur. bıyık altından söylediklerini bağıra çağıra küfür ede ede söylemeye başlar. "ayrılacağım artık senden..." dediğinizde hüngür hüngür ağlayan, sizi çok sevdiğini iddia eden o adam ölüm tehditlerine başlar. çünkü bu hanzoların kafasında resmi nikah kıymak size mal gibi sahip olmak demektir. bir kere sahip oldular mı sülük gibi yapışırlar, asla bırakmazlar.

    bu tipleri iyi tanıyın, önleminizi alın. atılan tokatları, edilen hakaretleri, yapılan çirkeflikleri "beni çok seviyor..." diye sineye çekmeyin...