onedio

  • http://onedio.com/…-karsilastiklari-13-durum-685035

    canım ya. valla nasıl içim acıdı. yukarıdaki linkle tarihlerinin kezbanlığını yapmış ve gözümde artık pul kadar değeri olmayan niteliğe bürünmüştür.

    "muhafazakarlara yönelik her siyasi eylemde ilk açık hedef oluruz. çünkü her kadın gibi bu toplumda ''kolay lokma''yız." bak bak açık hedefe bak. bi kabataş var, bildin mi? böyle işemeli sıçmalı. bi başörtüsü faşizmi var, bildin mi? hani başörtüsü takmayan kadınların perdesiz eve benzetildiği ve tacize uğramalarının meşrulaştırıldığı. bebeklerim ya ne kadar da mağdursunuz.

    "yasaklar nedeniyle birçok kurumda çalışmamızın mümkün olmadığı dönemlerde muhafazakar iş yerlerinde ''ucuz işçi'' olarak görülürüz." ben hayatımda şu cümleyi yazan kadar yüzsüz bir insan görmedim yeminle. ya bu ülke ucuz işgücünün, sömürünün anavatanı zaten! bi sana mı özel bu trajedi? ayrıca belediyelerden devlet kurumlarının her birine kadar, türbansız olmak artık bir dezavantaj sebebiyken hala mı mağdursunuz amk? insan biraz utanmaz mı? ya benim arkadaşım 95 kpss puanıyla girdiği her mülakattan elendi, haberin var mı? en son katiplik alımlarına bak bakalım, kaçı türbanlı, kaçı açık?

    "muhafazakar erkekler tarafından sürekli tesettürlerimiz ''eksik'' bulunur." dram. yorum yapmaya bile gerek yok. dikkat edin de o muhafazakar erkekleriniz sizin giyiminizi aşıp çoluğun çocuğun görünüşüyle kafayı bozmasınlar. haa bozmuşlardı pardon.

    "yaptığımız her şey göze batar. iyi giyinmek, araba kullanmak herkesi rahatsız eder." askajshjjsksksjsjsksk allah kahretsin kusucam. hala mı mağdurluk? 2016 senesinde, akp toplumunda hala mı mağdursunuz?

    "birtakım insanların ''cahil, yobaz, ninja'' gibi hakaretlerine bir ömür katlanırız." biz de birtakım insanların "ninja" gibi de değil, bayağı sövmeli, hakaretli, ellemeli tacizlerine maruz kalıyoruz. kadın mı kız mı olduğumuz tartışılıyor. mahkemelerde hakimler "o da sevişmeseymiş demek ki yollu" mantığıyla kararlar veriyor. ayrıca sırf kafasını kapatmadığı için bu ülkede her gün kaç kadın sizin çomarlarınızın tacizine uğruyor, haberiniz var mı?

    "başarılı olmamız, göz önünde olmamız herkesi rahatsız eder." "başarılı olmamız, göz önünde olmamız herkesi rahatsız eder." "başarılı olmamız, göz önünde olmamız herkesi rahatsız eder." "başarılı olmamız, göz önünde olmamız herkesi rahatsız eder." "başarılı olmamız, göz önünde olmamız herkesi rahatsız eder." "başarılı olmamız, göz önünde olmamız herkesi rahatsız eder." "başarılı olmamız, göz önünde olmamız herkesi rahatsız eder." ahahhahahhahahahhahhahahahhhahhah bakmalara doyamıyorum. insanlık tarihi insanlık tarihi olalı böyle kezbanlık görmedi. ayiii herkesin gözü bende, herkeeeeeeeeees kıskaniyür beni. işte başörtülüyüm ya hep ondan ^^^^^

    "öne çıkmamız istenmediği gibi, ne reklamlarda ne de dizilerde tesettürlü görmeniz pek mümkün değildir." ya kutsi'den korumak içindir o sizi anlamadınız mı hala? ayrıca "ne ne" bağlacının nasıl kullanılması gerektiğini öğren, sonra mağdurluk yaparsın.

    "muhafazakarların iş yerlerinde bile yükselmemiz kimseler tarafından nedense pek istenmez." bakın bu mental bir bozukluk artık. mağduriyet yaparken "muhafazakarların işyerinde bile" diyerek mağduriyetten mağduriyet çıkarıyosunuz. ayrıca, işyerinde her gün on binlerce insan insanlık dışı bir mobbinge uğruyor. kadın-erkek ayırmıyorum bile. bunu bile evirip çevirip kendi kutsallığınıza yormanız ahlaksızlık, terbiyesizlik, rezilliktir.

    " tesettürün kendi tercihimiz olabileceğini her tartışmada ispat etmek zorunda bırakılırız." onu bana anlatmicaksın canım. onu her gün kadınların kapanması için aktif ya da pasif baskı yapan, hutbe veren, ötekileştiren, taciz eden, kız mı kadın mı olduğumuzu/olduğunuzu tartışan, tecavüzcü, oyuncak bebeklerden tahrik olan, 3 yaşındaki kız çocuğunu babasının kucağına alıp almaması gerektiğini tartışan, kadın sesinin günah olup olmadığını televizyonlarda ağlayan milyon dolarlık alimlerinize soran erkeklerine anlatacaksın.

    ve sonuç: size günde 3 defa fethi açıkel'in "kutsal mazlumluğun psikopatolojisi" adlı dünyanın en harika makalelerinden birini yazıyorum. ha "yok ya ben okuyamam biraz daha mağdur olmalıyım" diyosan ben özet geçeyim:

    kutsal mazlumluk, içinde türk milliyetçiğinden islami motiflere, kapitalizm öncesi değerlerin yüceltiminden, yarı cemaatçi bir toplum anlayışının anti kozmopolitan yönelimlerden idealize edilmiş nostaljik bir tarih anlayışına, şüpheci bir dünya kurgusundan ezikliğin bireysel görünümlerine kadar pek çok söylemsel öğeyi içinde barındıran ve modernleşme süreci içinde türk sağının geliştirdiği en önemli ideolojik dizgedir.

    bir yandan toplumsal ve ekonomik geri kalmışlığı ve kitlelerin ezikliğini dile getirirken diğer yandan da bunu aşmanın nevrotik ve baskıcı yollarını siyasal aygıt dolayımıyla eklemleyen; “büyük türkiye”, “şanlı tarih”, “otantik cemaat”, “aile değerleri”, “kenetlenmiş toplum”, “gücünü dünyaya kabul ettirmiş bir ülke” idealar etrafında kapitalizmin “iktidar istemini” kitleselleştiren ve meşrulaştıran bir söylemsel pratiktir.

    sentez, eziklik ideolojisinden aldığı enerji ile bir adım daha ileri sıçrayan kapitalizmle daha güçlü bir biçimde eklemlenen, eklemlendikçe ezikliği daha da perçinlenen bir söylem haline gelir ve bu da kapitalizmin kısır döngüsüdür. bu kısır döngü kapitalizm bu coğrafyada kendi suretini tamamıyla yaratıp virütik yayılımını tamamladığında çözülebilir. çözülme tamamlanmadığı ya da bir başka söylemce ikame edilmediği sürece bu moment ertelenmek durumundadır.

    ezik özne geçmişteki huzurlu ve mutlu günlerinin yeniden üretilmesine de aynı mantık içinde yaklaşır. tarih anlatısı içinde eski toplumun huzurlu güçlü barış dolu ve benliğini kabartan imgesi her zaman kullanabilir durumdadır. eskinin maneviyatına, kültürüne ve bilincine dönüş ideali intikam- tazmin ve acılarla dolu geçmişi söylemi kadar önemli yer tutar. bu yüzden ezik öznenin tarihi anlatılarını şekillendiren de onun kolektif bilinç dışıdır diyebiliriz. ancak tarih anlatıları aracılığıyla bu geriye dönüşler sadece psikolojik anlamlar taşımaz, aksine yükselen toplumsal sınıfların tarihsel projeleri ve maddi gereksinimleri ile eklemlenir. kutsal sentezin öznesi için kapitalizm öncesi emperyal geçmiş bu nedenle simbiyotik huzur anlamını taşır. sentezin mazlum öznesinin modernleşme ve kapitalizmle ilişkisini özetleyen tarih anlatısı da bu nedenle ödipaldir.

    kendini feda etme ve teslimiyet ile başkalarının yaşam çizgisini ihlal etme arasındaki çizgi yani şehit olma ile kutsal savaş uğruna başkalarını öldürme arasındaki çizgi, ezik öznenin sevgi gereksinimi ile onulmaz intikam isteği arasındaki gerilim kadar belirsizdir. ve bu nedenledir ki psikolojik olarak mazlumlar ve ezikler yani bedbahtlar çelişkili bir biçimde zalim olmaya adaydırlar.

    sizin o kutsal mazlumluğunuzdan çok sıkıldık artık.

  • oradan buradan aparma içeriklerine, ölüm tarihinizi tahmin ediyoruz testlerine, kazağının altında külot giyip elinde kahve tutan tumblr kızı gifiyle doldurulmuş "gerçek aşkı bulunca anlayacağınız şeyler" galerine filan razıyım, istedikleri kadar para kaldırsınlar umrum değil, bu ülkede en çok acun, seda bacı filan kazanıyor sonuçta, yeter ki şehitler üzerinden hit almak için yırtınmasınlar. bugün yüksekova saldırısıyla ilgili bir anketine bir de galerisine rastladım, bu kadar da kepazeleşilemez:

    "dağlıca'dan gelen kötü haberler sonrası sosyal medyada pkk saldırısında 10'un üzerinde askerin şehit olduğu bilgisi geldi ve ardından olaylar gelişti"
    demek olaylar gelişti? kaderimin yazıldığı gün dizisini, maçta yapılan taşkınlığı anlatıyor sanki. olaylar gelişmişmiş lan, vay amk.

    sonra üstüne bir de anket çakmışlar, tek eksiğimiz tamamlanmış: "dağlıca saldırısı'ndan sonra herkesin bir fikri var. peki sen ne düşünüyorsun?". birinin genital gölgesini düşünüyorum, dile getirmek istemiyorum. sen de olaya bu kadar üzülme onedio, kendini bu kadar paralama, hasta masta olursun mazallah, don renginizi tahmin ediyoruz testlerine geri dön.