oecd 2019 kadına karşı şiddet haritası

  • evet bu ülkede erkeklerin epeyce bir kısmı, hödük oğlu hödük maalesef. dilipak ie evrimi kabul eden ateist, mesele kadınlar oldu mu aynı fikirde olur çok rahat.

    ben aslında bu ateist, solcu görünümlü bazı erkek ve kadın yazarların, seküler tarafı kendine çekmek isteyen ve algı yönetimi yapan aktroller olduğunu da düşünmeye başladım. seküler, solcu insanların bu kadar aptal olmasını bünyem kabullenmiyor zira.

    evet erkek cinayeti daha fazla ve erkekler birbirini daha çok öldürüyor. peki bu konuda siz ne yapıyorsunuz sayın erkekler? google akademik'e girin ve erkeğe şiddet, erkek cinayeti yazın bakalım sonuç ne? ben yazdım ve tek bir çalışma bile bulamadım açıkcası.

    erkeklerin de ataerkinin mağduru olduğunu araştıran çalışmalar ise hegemonik erkeklik başlığı altında toplanıyor ve bu meseleyi de daha çok kadınlar çalışmış. evet erkek intiharlarının yaygınlığı ve sizin daha fazla şiddete uğramanız da ataerki ve size dayatılan hegemonik erkeklik ile ilgili ve erkeğin uğradığı şiddeti de feministler ve pro-feministler çalışmış daha çok. burada 'ühühü asıl erkek daha çok şiddete uğruyor.' diye zırlayana kadar, erkeğe uygulanan şiddeti ve nedenlerini araştırın boş işler müdürleri. örnek, gizem çelik 'in ' erkekler de ağlar 'isimli çalışması. merak eden, indirir okur. https://eksiup.com/0c4f92c0d469

    sorun şu ki, erkeğe şiddet uygulayanlar genelde tanımadığı erkekler iken, kadına şiddet hane içinden ya da tanıdığı erkeklerden geliyor daha çok. belki erkekler daha çok ölüyor ama kadınlar çok daha uzun vadeli ve sistematik bir şiddete uğruyor.

    türkiye 'de kadına şiddet, iddia ediyorum bu rakamların en az 10 katı ama hiçbir kadın babam bana tokat attı, eşim beni tekmeledi diye gidip şikayetçi olmuyor. türkiye'de kadınlar, şiddet ölümcül dereceye geldiğinde, dayanılmaz olduğu noktada şikayetçi oluyor ancak. hatta çoğu kadın şiddeti o kadar kanıksamış ve içselleştirmiş durumdaki, bir hata yaptığında, ne bileyim yemeğin altını yaktığında, eşinin kendisini dövme hakkı olduğunu düşünüyor. hacettepe üniversitesi'nin aile içi şiddet çalışmasında, kadınların şiddeti onayan pek çok ifadesi var.

    alın size çok somut bir örnek :

    https://eksiup.com/caf982686179
    https://eksiup.com/f04804718836

    bakın bu entry'inin sahibi atanamayan einstein, dayakçı kocasını kimseye anlatmamakla hava atıyor ve sıla'yı şikayetçi olduğu için eleştiriyor. hah işte bu da kadınların bu memlekette ne kadar cahil, pısırık olduğunun göstergesi. 56 kişi de bu entry'i favlamış. yani ne diyor bu zihniyet? kol kırılır yen içinde kalır.

    sıla'nın şikayetçi olmasına bu kadar tepki de bununla ilgili. ahmet kural ilk ifadesinde gayet kabul etti şiddet uyguladığını ve saçma sapan bir ifade verdi. daha önce naz çekem'in parmağını kırdığı ve yine bir ekşi sözlük yazarı kadına, kendisini tanımadığı için bir barda sözlü şiddet uyguladığı da, sabit. adamın leş gibi bir sicili var yani. naptı peki ilk kez insanların bir kadının tarafını tuttuğunu görünce? saçma sapan yok rapor tam teşekküllü hastaneden alınmamış, yok iki gün sonra alınmış, yok arkadaşları ile 18 saat sonra eğlenmiş diyerek, sıla'yı karalamaya çalıştı.

    millet de hep bu ifadelerle savundu kural'ı. angut musunuz siz? insanlar kırıkları bile ilk etapta algılayamıyorlar. benim teyzemin motosiklet kazasında, leğen kemiği kırılmış, yıllarca yanlış şekilde romatizma tedavisi uygulanmış. sonra sorun anlaşılınca da kendi ameliyat olmaya korktu ama çok aksamaya başlayınca mecburen oldu ve protez takıldı.

    sıla'da hem en başta şikayetçi olmak için cesaret edememiş olabilir; hem de idrarından iki gün sonra kan gelince olayın vehametini anca idrak etmiş olabilir. yalnız sizin sürekli bize sıla üzerinden gözdağı vermeniz çok can sıkıcı gerçekten de.

    çocukluğumdan beri şiddete uğrayan, gözü moraran, burnu kanayan pek çok kadının varlığına şahit oldum ama bunlardan birinin bile gidip şikayetçi olduğunu görmedim. dayak yeme nedenleri de çorap eşinin bulunmaması, mutfak tezgahının ciflenmemesi, çamaşır çekmecesindeki ufak bir dağınıklık gibi saçma sapan nedenler. bu da bu ülkedeki kadınların çoğunun bu durumu kanıksadığını ve öğrenilmiş çaresizlik yaşadığını gösteriyor. sıla bu öğrenilmiş çaresizliği yenen, utanması gerekenin dayak yiyen kişinin değil, dayak atan kişinin olması gerektiğini gösteren son derece cesur bir kadın.

    norveç, finlandiya gibi ülkelerde şiddetin bu kadar yüksek görünmesi ise oradaki kadınların eğitim ve bilinç düzeyleri ile ilgili. evet onlar her tokatı, sarsmayı, hakareti vs şikayet ediyorlar. geçen norveç'de yaşayan bir yazar orada kadınların hangi durumlarda şikayetçi olduğunu çok güzel açıklamıştı.

    hiçbir canlının şiddete uğramadığı, sorunların şiddet değil, diyalog yolu ile çözüldüğü bir dünya inşa etmemiz dileğiyle ; tüm hemcinslerimi sevgiyle selamlayıp, hepsinin geçmiş kadınlar gününü kutluyorum.