oğluna eşşoğlueşşek diye küfreden baba

  • bizim pederbeydir. ağzı bozuktur ama alem adamdır.

    ilkokul zamanında okul ailelerle birlikte hayvanat bahçesi gezisi düzenlemişti pederbeyle birlikte gitmiştik.

    tek sıra halinde geziyoruz, herkesin babası güzel güzel anlatmaya başladı hayvanları;

    - bak kızım bu afrika mahmuzlu kaplumbağa.
    - bak oğlum bu beyaz kulaklı sülün.

    değişik değişik hayvanları uzun uzun inceleyip birlikte şaşırıyolardı.

    bizim pederse sanki yıllardır tapirlerle kahvede okey oynuyormuş gibi hiçbir hayvanı umursamadan etrafta seyyar satıcı, büfe tarzında bir şeyler yok mu diye gözetliyordu. gezi boyunca simit, pamuk şeker, süt mısır, dondurma yedi.

    bütün çocuklar hayvanlar alemini yakından tanırken, bizim en büyük atraksiyonlarımız pederin; rahmetli amcasına benzettiği kırmızı götlü babunun kafesi önünde durup,

    - al ulan ibnetor ye biraz!

    diyerek hayvana pamuk şeker uzatması ve hayvanın resmen 'bu ne amk ya!' tripleri eşliğinde pamuk şekeri yemeye çalışmasını izlerken, hayvanın kıçını görüp;

    - götüne bak la şunun, hiç kıl yok! hahahah! diye deli gibi gülmesi,

    yediği süt mısırın boş koçanını timsahların kafesine atıp hayvanların arasında kavga çıkartması ve ortamı belgesele bağlaması olmuştu.

    sürüngenlere geldiğimizde cansız manken vahe gibi cam kafesin içinde duran mavi dikenli kertenkele pederin ilgilisini çekmişti. hayvanı seyretti 5 dakika kımıldayacak mı acaba diye. hayvanın dikkatini çekmek için cama vurup garip garip hareketler yapmaya başladı, hayvanın resmen - ne yapıyo la bu? diye baktığını hissettim çocuk halimle. o sırada bütün sınıfında babamı izleyip sırıttığını gördüm. bir iki kez seslendim ama peder hayvana odaklanmıştı.

    çaktırmadan uyarmak için bacağına dokunmamla birlikte sıçrayarak döndü ve eşşoğlueşşekkkkkkkkkkkk! diyerek tokadı bastı.

    dakikalardır kımıldamayan mavi dikenli kertenkele bile irkilerek bana baktıydı. ilk ve son tokattı pederden yediğim. her şeye rağmen deli gibi eğlenmiştim hiç unutamam.