oğlum göz göre göre ihmal ve istismar ediliyor

  • zorunlu üst edit : hızlı bir özet geçmek istiyordum ancak özet de uzun olduğu için vazgeçtim; sizden ricam (eğer boşanma/velayet/istismar/hukuk konularıyla ilgili iseniz) girdinin tamamını okumanız. bu kadar uzun yazmasaydım, boşanma sebebinden benim yaptığım işe, süreçlerdeki detaylardan şu anki hukuksal duruma kadar her detaya tek tek cevap vermek zorunda kalacaktım, eksik nokta bırakmak istemedim. ek’lerdeki dosyaları tek tek sansürleyerek buraya aktarmak çok vaktimi alacaktı, aktardıklarımın doğru ve olabildiğince tarafsız olduğundan emin olun lütfen. yazdıklarınızın tamamını okuyorum, her görüşe sonsuz saygı duyuyorum ve özel mesajlardan gelen yardım taleplerine de müteşekkirim. bu girdi en geç 15 mayıs duruşma gününde tekrar editlenecektir. hepinize çok teşekkürler.

    hukuki bir konuda fikirlerinize ihtiyacım var. bugüne kadar gerek hukukun üstünlüğüne olan (bitmek tükenmek bilmez naiflikte) inancım ve gerekse de (bir baba olarak) oğlumun psikolojisi ve geleceğine ilişkin bir yara almaması adına geçmiş süreçlerde yaşanan (bence büyük) haksızlıkları herhangi bir mecrada paylaşmadım; süreci kendi çapımda belli bir noktaya getirdim ancak artık tıkanmış durumdayım. değerli fikirleriniz yol gösterici olacaktır, eminim. amacım herhangi bir kurumu aşağılamak, kişileri küçük düşürmek ya da yaşananları buraya taşıyarak herhangi bir şahsi menfaat elde etmek değildir. kısa süre içinde bir yol haritası çizmeliyim ve kendimden önce oğlumu sıkıntılarından kurtarmayı amaçlıyorum.

    peşinen söyleyeyim, uzun bir entry olacak. hiçbir fikriniz yoksa ya da okumaktan daha ilk satırlarda sıkılırsanız lütfen zorlamayın. okuyacak olanlar görecektir ki, konu hassastır ve espri ya da şaka kaldıracak mahiyette değildir. “geçmiş olsun” mesajı yerine up’larsanız bana en büyük iyiliği yapmış olursunuz; şimdiden anlayışınız için teşekkür ederim.

    aşağıda, cimer’e 19 ekim 2018 tarihinde yazmış olduğum (ve ne yazık ki) dağıtıldığı üç kurumdan sadece biri tarafından “geçici velayeti hususunda takdir mahkemenin olduğundan ve anayasa açık hükmü gereği, hakimlere emir ve talimat verilemeyeceğinden bu konudaki yetkinin boşanma davası hakimde olduğundan tarafımızca yapılabilecek bir işlem yoktur.” şeklinde suya sabuna dokunmadan cevaplanmış ve diğer iki kurumdan henüz dönüt alamadığım dilekçe aynen olduğu gibi yer almaktadır. yalnızca (anlaşılır nedenlerden dolayı) isim ve şehirler kapatılmıştır.

    *****
    öncelikle iyi çalışmalar dileyerek saygılarımı sunarım. adım a. … üniversitesi … bölümü’nde … yılından beri … (akademisyen) olarak görev yapmaktayım. 2007 yılında b ile yapmış olduğum evlilikten 2009 yılında doğmuş olan c’nin babasıyım.

    … aralık 2016 tarihinde … mahkemesi’nde açmış bulunduğum, zina ve (buna bağlı olarak) şiddetli geçimsizlik konulu dava, adı geçen mahkemede görülmeye devam etmekte olup 16.10.2018 tarihli karar duruşmasında sayın hakim’in “davanın reddi” kararı sonrası temyiz başvurusunda bulunma kararı almış durumdayım. [red gerekçesi, affetti/hoşgördü olarak özetlenebilir.] davanın konusu, b’nin, kendisiyle aynı işyerinde görev yapan, evli ve iki çocuk babası kişiyle yaşamakta olduğu gayrımeşru ilişki ve bu ilişkinin davacı olan şahsım tarafından öğrenilmesini müteakip aile içinde yaşanan şiddetli geçimsizliktir.

    …’da ikamet etmemle birlikte, küçük c mahkeme aşamasında tedbiren velayetin verilmiş olduğu annesinin tayin olduğu … ilinde annesiyle yaşamaktadır.

    … mesleğini icra eden anne çocukla yeterince ilgilenecek zamanı bulamamakta, eve geç saatte gelmekte, eğitim/toplantı gibi sebeplerle hafta sonlarında dahi c ile sınırlı sürelerde görüşmektedir. ayrıca, 9 yaşındaki küçük c …’ya taşındıkları şubat 2018 tarihinden beri okuldan eve kendisi yürüyerek dönmekte, annesi eve gelene kadar evde yalnız kalmakta, bu süreler içerisinde eve komşu, kapıcı, hazır yemekçi gibi kişiler girip çıkmakta, çocuk korku, endişe ve tedirginlik hissetmektedir. yukarıda bahsedilen hususlar gerek c ile …’da yapılan pedagog görüşmesi ve gerekse c’nin … aile mahkemesi’nde sayın hakim tarafından bizzat dinlenmesi sırasında kayıt altına alınmış ve zabıtlara geçmiştir.

    c …’daki pedagog görüşmesinde özetle;

    - babasıyla yaşamak istediğini,
    - annesinin bazen kendisini dövdüğünü,
    - annesinin bir adamla görüştüğünü,
    - bu adamla normal bir arkadaş olarak görüştüğünü sanmadığını,
    - söylediklerini annesinin hemen duymasını istemediğini, duruşma günü öğrenmesini istediğini

    ifade etmiştir. (ek-1) bu ifadelere rağmen, … adliyesi’nde görevli sayın sosyal çalışmacı … ve sayın pedagog …, mahkemeye de intikal eden raporlarında;

    - çocuğun giyim kuşamının temiz ve özenli olduğu, anne yanında eğitimsel olarak ihmal edilmediği anlaşıldığından çocuğun anne yanında yaşamasının çocuğun bedeni, akıl ve ahlaki gelişimine engel olacağı yönünde herhangi bir bulgunun olmadığını,
    - müşterek çocuk c’nin anne b ile birlikte yaşamasında sakınca doğuracak bir veriye rastlanmadığını,
    - çocuğun anne ile yaşamasının çocuğun gelişimine olumlu katkı yapacağının düşünüldüğünü

    kayıt altına almışlardır..

    küçük c … aile mahkemesi’nde 19/07/2018 tarihinde görülen 5. duruşmada sayın hakim … tarafından bizzat dinlenmiş ve özetle;

    - aradan geçen 5 aya rağmen [sonradan taşındığı] …’daki okuluna çok fazla alışamadığını ve arkadaşlarıyla anlaşamadığını,
    - okul çıkışında yürüyerek eve gittiğini, yürürken tedirgin olduğunu ve korktuğunu,
    - kaçırılmaktan endişe duyduğunu,
    - evde kapıyı kendisinin açtığını ve annesi 18:30’da eve gelene kadar evde yalnız kaldığını,
    - evde elektriklerin sıklıkla kesildiğini, evde yalnızken eve kapıcının gelip şalterleri kaldırdığını ve bir keresinde, “elektrik kesildiğinde anneleri arayıp meşgul etmek günahtır. beni ara, ben gelip şalterleri kaldırırım.” dediğini ve cep telefonlarına karşılıklı numaralarını kaydettiğini,
    - annesinin kendisine sürekli kızdığını, yerlerde sürüklediğini,
    - boşanmanın gerçekleşmesi durumunda babasının yanında kalmak istediğini,
    - annesinin … isimli biriyle sevgili olduğunu,
    - skype programından yazışırken onları gördüğünü, annesinin ‘aşkım’ şeklinde yazıştığını,
    - görüntülü konuşma sırasında … isimli kişiyi ekranda net olarak gördüğünü,
    - sözü edilen … isimli kişiyi daha önce de …’da ve …’de annesinin yanında gördüğünü, üçü birlikte aynı arabaya bindiklerini,
    - … parkı’nda üçü birlikte bir gün geçirdiklerini,
    - geçici velayetinin babasına verilmesini istediğini,
    - mahkemeye davacı tarafından sunulan ve annesi ile sözü edilenin samimi bir şekilde poz verdikleri fotoğrafın kendisine sorulması üzerine; çerçevelenmiş fotoğrafı …’ya taşınıldıktan iki gün sonra yatak odasında bulduğunu,
    - telefonuyla fotoğrafın fotoğrafını çekerek whatsapp üzerinden babasına gönderdiğini ve sonra fotoğrafı sildiğini,
    - bu durumu annesine söylemediğini,
    - kendisini tekrar döver diye annesine bir şey soramadığını,
    - annesiyle birlikteyken annesinin güzel vakit geçirdiğini ancak kendisinin onun yanında güzel vakit geçiriyormuş gibi davrandığını,
    - annesiyle yaşadığı sıkıntıların ileride düzeleceğini sanmadığını

    açıkça ifade etmiştir. bu ifadenin sonrasında sayın pedagog …;

    - çocuğun ifade verebilecek akli ve fikri olgunlukta olduğu,
    - sorulan sorulara net cevap verebildiği,
    - herhangi bir baskı altında kaldığını düşünmediğini söylemiştir.

    ayrıca, sayın hakim’in ifadesiyle;

    - çocuk c üzerinde yapılan gözlemde yaşı ve gelişimi itibariyle kendisini iyi ifade edebildiği, yaşıtlarına göre fiziksel gelişiminin iyi olduğu, sorulan sorulara mantıklı cevaplar verdiğinin gözlemlendiği zabıt altına alınmıştır. (ek-2)

    ancak ne yazık ki aynı duruşmada, yukarıdaki açık ifadelere rağmen, tarafımızdan yapılan ‘velayetin tedbiren davacı babaya verilmesi’ talebi “bu aşamada” kaydı düşülerek sayın mahkeme tarafından reddedilmiştir. çocuğun annesinden şiddet gördüğüne dair soru işaretine mahal bırakmayacak açıklamaları sonrası, sayın hakim tarafından res’en durumun üst makamlara ya da aile, çalışma ve sosyal hizmetler bakanlığı’na iletildiğine dair bir malumatım da yoktur. aksine, kişisel fikrime göre, mahkemede bu şekilde ifade veren çocuğun yaz tatili bitiminde annesine teslim edilmesi sonrası yaşayabilecekleri ya dikkate alınmamış ya da gözden kaçırılmıştır. nitekim;

    19 temmuz 2018 günü sayın mahkeme huzurunda yukarıdaki ifadeleri veren küçük c, temmuz ayının bitiminde geçici velayet sahibi anneye teslim edilmeden önce annesi tarafından günlerce telefonda “sana bir sürprizim var. geldiğinde görüşeceğiz.” şeklinde üstü kapalı olarak tehdit edilmiş ve maalesef aşağıda detaylandırılacağım olaylar silsilesi yaşanmıştır:

    31 temmuz 2018 günü …’daki ikameti önünde annesine sağlıklı şekilde teslim edilen c dakikalar sonra annesinin kendisine şiddet gösterdiğini bildirerek telefonda benden yardım istemiş, 155 polis hattına yapılan çağrım sonucunda arabayla hızla uzaklaşan anne ve c ile …’da polislerin eşliğinde buluşulmuş, çocuğun vücudundaki morluk ve darp izlerinin görülmesinden sonra hastaneden darp raporu alınmış, c’nin … çocuk şube’de ifadesine başvurulmuş, c burada “annesinden şikayetçi ve davacı olduğunu” belirterek olayı detaylı bir şekilde anlatmış ve tarafımdan … karakolu’nda müşteki olarak ifade verilmiştir. söz konusu suç duyurusu … savcılığı’na sevk aşamasındadır.

    [not : cimer başvurumdan 1 ay sonra suç duyurum iddianamenin hazırlanmasının ardından davaya dönüşmüştür. dava 15 mayıs 2019 çarşamba günü oğlumun annesiyle yaşadığı ve darp olayının yaşandığı şehirde asliye ceza mahkemesi’nde görülecektir.] (ek-3, ek-4 ve ek-5)

    aynı gece sayın nöbetçi savcı, çocuğun tedbiren velayetinin annesinde olmasını gerekçe göstererek karakol çıkışı annesine teslim edilmesine dair karara imza atmıştır. çocuğun iyi halinden ve güvenliğinden büyük endişe duysam da, geç saatte ikamet ettiğim …’a geri dönmek zorunda kalırken saat saat c ile görüşme sağlayarak en azından üstüme düşeni yapmış olduğumu ve (bazı kararlar hoşuma gitmese de) hukukun üstünlüğünü birinci öncelik olarak gördüğümü burada beyan etmek isterim.

    [not : henüz birkaç saat önce kendisini darp etmiş olan anneye teslim edilecek oğlumun ve karakolda ona veda etmek zorunda kalan benim o anlarda yaşadığım travma ve acıyı kelimelerle tarif etmek ne yazık ki imkansız. çocuk şube amiri’nin “bu olay velayet davasında elinizi güçlendirir, sizin için iyi olur. oğlunuza ne kadar çabuk veda ederseniz ayrılmanız o kadar kolay olur.” şeklindeki tesellisini vicdanlara havale etmekten başka bir çarem yok]

    … karakolu’nda 31 temmuz günü vermiş olduğum ifade … aile mahkemesi’ne bir sonraki duruşma tarihi olan eylül 2018’de ibraz edilmiş, darp raporu ve çocuğun ifadesinden bahsedilmiş, yeniden tebdiren velayetin tarafımıza verilmesi yönünde talepte bulunulmuş olmasına karşın, kararda bu talebimiz (red dahi edilmeden) dikkate alınmayarak mevcut durumun devamı sağlanmıştır. duruşma sonrası kısa süre içerisinde söz konusu darp raporu ve c’nin ifadesi sayın mahkeme’ye ibraz edilmiş ve 16/10/2018 tarihinde görülen karar duruşmasında dava dosyasına eklendiği görülmüştür. dolayısıyla, yukarıda anlatılan tüm olay ve gerçekler belgeleri ile birlikte (boşanma davasının görüldüğü) sayın mahkeme’nin bilgisi dahilindedir. (ek-6)

    altı çizilmesi gereken bir başka husus ise, davalı annenin aleyhine açılmış bir başka davada basit tehdit ve hakaret suçlarından 2017 yılında hüküm giymiş bulunmasıdır. tarafımdan … cumhuriyet savcılığı’na yapılmış suç duyurusunun sonucu olarak, sanık b’nin 2017/… esas dosya sayılı davada (hükmün açıklanmasının geriye bırakılması kaydıyla) tarafıma karşı üzerine atılı hakaret ve basit tehdit suçlarını işlediği sabit görüldüğünden her iki suçtan ayrı ayrı cezalandırılmasına hükmedilmiştir. bu davanın sonucu da … aile mahkemesi’ndeki boşanma davası dosyasına çok önceden girmiş ve yine sayın mahkeme’nin bilgisi dahilindedir. (ek-7)

    tüm bunlara ve davalı ve davacının net bir şekilde boşanmaya kararlı olduklarını defalarca beyan etmiş olmalarına rağmen, boşanma davasının reddi kararı ve tedbiren velayet konusunda talebimizin karşılık bulmaması sonucunda küçük c halen birlikte yaşamak istediği babasından uzakta ve kendisine şiddet gösterdiği resmi makamlarca teyit edilmiş annesi ile endişe ve korku içinde yaşamaya zorlanmaktadır. derslerinde başarılı, sosyal gelişimini tamamlamış ve geleceği şimdiden parlak gözüken böyle bir değerin bu büyük yük ile yaşamak zorunda kalması hem gelişimi, hem psikolojisi ve hem de üstün faydası açısından, ayrıca ülkemizin geleceğine vereceği katkı ve katacağı olumlu değerler açısından tamir edilmesi imkansız zararlara yol açmaktadır.

    ayrıca, … aile mahkemesi pedagogları tarafından şahsımla ilgili hazırlanan sosyal inceleme raporu’na göre;

    - …’da annemle birlikte ikamet ettiğim (ve dolayısıyla çocuğun bakımı konusunda sıkıntı yaşamayacağım),
    - konut içerisinde ihtiyacı karşılayacak düzeyde eşyanın mevcut olduğu,
    - evin temiz ve düzenli olduğu, sağlık, eğitim ve sosyal alanlara ulaşılabilir konumda olduğu,
    - … tl maaş aldığım ve ayrıca … tl tübitak bursu aldığım, kira gelirim olduğu [yani oğlumla yüksek standartlarda birlikte yaşamamıza yetecek kadar gelirim olduğu] kayıt altına alınmıştır. (ek-8)

    önce öğretmen ve sonrasında akademisyen olarak yaklaşık 15 yıldır iş hayatının ve eğitim camiasının içinde bulunmuş, pedagojik gerekliliklerin farkında ve çocuk,ergen ve genç psikolojisi ve pedagojisi konusunda oldukça tecrübeli bir baba olduğumun, yüzlerce öğrenci yetiştirdiğimin, uluslararası yayınlarımın ve … olmak gibi başarılarımın olduğunun, küçük c’nin, annesinin ağır iş koşulları nedeniyle sağlamakta zorlandığı tüm bakımlarının ve gelişiminin doğumundan bugüne kadar tarafımdan eksiksiz karşılandığının, velayeti almam durumunda c’nin huzurlu ve sağlıklı bir şekilde büyümesine en üst düzeyde katkı sağlamaya hazır olduğumun, ferdi olduğum … üniversitesi’nin tüm sosyal imkanlarını c’nin faydasına sunmaya hazır olduğumun altını çizmek ve oğlum c’nin haysiyetli bir ortamda kendisine yakışır şekilde büyümesinin öneminin farkında olduğumu huzurunuzda bir kez daha beyan etmek isterim.

    şüphesiz ki, gerekçeli kararı yazılma aşamasında olan boşanma davasına dışarıdan müdahale edilmesi gibi bir talebim yoktur. [not : gerekçeli karar bu süreç içinde yazılmış ve istinaf mahkemesine itiraz başvurusunda bulunulmuştur. 5 aydır ön inceleme için hakim ataması yapılması beklenmektedir. dosya istinafta olduğundan dava sonuçlanmamış ve tedbiren velayet kararı devam etmektedir. oğlumu her ayın 1. ve 3. cumartesi günleri alıp pazar günleri annesine teslim etmekte ve dolayısıyla ayda sadece iki gün görebilmek için her defasında yaklaşık 1000 km. yol yapmaktayım.] ancak davanın kesin olarak sonuçlanmasını beklemek de c’nin ruhsal, psikolojik, akıl ve beden sağlığının her geçen gün daha da zedelenmesine yol açmaktadır. bununla birlikte, yapmakta olduğum başvuru neticesinde küçük c’nin devlet korumasına alınması, yetiştirme yurduna yerleştirilmesi en son isteyeceğim gelişmelerdir.

    aile, çalışma ve sosyal hizmetler bakanlığı’na durumu bildirmek için yazmayı düşündüğüm dilekçeden, kurum uzmanlarının “çocuğun ivedi olarak korumaya alınabileceği ve yetiştirme yurduna naklinin sağlanabileceği, hatta başka bir şehirdeki bir yurda yerleştirilebileceği” ihtimalini duyarak, olabilecekleri küçük c’nin üstün faydası açısından gözden geçirdikten sonra vazgeçmiş bulunmaktayım.

    çalışmalarınızda kolaylıklar ve başarılarınızı saygılarımla dilerim.

    netice ve talep : küçük c’nin yaşam koşullarının iyileştirilmesi, kendi isteği doğrultusunda babası ile birlikte yaşamasının sağlanması, yaşadığı psikolojik ve fiziki şiddetin son bulması açısından girişilen tüm hukuki çabaların sonuçsuz kalması nedeni ile cimer’e başvurma zarureti doğmuştur. şu halde;

    - bildirimde bulunduğum gerçeklerin araştırılmasını,
    - ihmali olan kamu çalışanları varsa tespitlerinin yapılması ve gerekli önlemlerin alınmasını,
    - adalet bakanlığı nezdinde bu konuyla ilgili yapabileceğim girişimler konusunda bana yol gösterilmesini,
    - konunun aciliyeti, hassasiyetim ve küçük c’nin beyanları göz önünde bulundurularak her aşamada tarafıma bilgi verilmesini,
    - mümkünse küçük c’nin (karar kesinleşene kadar) geçici velayetinin kendi isteği doğrultusunda şahsıma verilmesinin sağlanmasını,
    - bunun gerçekleşmemesi durumunda ise, yine c’nin üstün faydası gözetilerek, (eğitimine eksiksiz devam edebilmesi açısından) devlet güvencesi altına alınmamasını ve/veya yetiştirme yurdu’na naklinin sağlanmamasını
    en derin saygılarımla arz ve talep ederim. 19.10.2018
    adres : …
    telefon : …
    e-posta : …
    *****

    dilekçemin işleme alınmasının ardından konu 2 ildeki aile bakanlıkları il müdürlükleri’ne ve ayrıca adalet bakanlığı’na sevk edilmiş durumdadır. yaşadığım şehirdeki il müdürlüğü hukukun üstünlüğü vurgusu ile cevap yazmış ve talebimi (olayın yaşandığı yer olmaması nedeniyle doğal olarak) olumsuz olarak cevaplamış ancak oğlumun yaşadığı il müdürlüğü 5 aydır tarafıma dönüş yapmamıştır. bununla birlikte dolaylı yoldan aldığım bilgiye göre, çocukla görüşmek için hafta içi bir günde şu an oturduğu eve gidilmiş, site güvenlik görevlisinin verdiği c’nin okulda olduğu bilgisi sonucu başka bir girişimde bulunulmadan geri dönülmüş ve yine 5 aydır c ile herhangi bir görüşme gerçekleştirilmemiş, olay araştırılmamış, tarafıma bilgi verilmemiş ve başvurum cevaplanmamıştır. diğer yandan, adalet bakanlığı yetkilileri beni telefonla aramış, [bu olayın bu noktaya nasıl geldiği ironik bir şekilde bana sorulmuş] (darp olayının üzerinden geçen 3,5 aya rağmen) o an hala karakolda bulunan dosya ancak bu görüşmenin ardından istenmiş ve neticede asliye ceza mahkemesi’nde anne hakkında ‘kasten yaralama’ suçlaması ile dava açılmış, cimer’e cevap yazılmamış olsa da açılan dava bir nev’i cevap olmuştur. söz konusu duruşma 15.05.2019 tarihinde görülecektir ve sizlerden değerli tavsiyelerinizi beklediğim konu da bu hafta müşteki olarak katılacağım duruşmayla ilgilidir.

    oğluma devlet tarafından atanan avukatla görüştüm ve kendisine gerekli malumatı ve bilgileri verdim. kendisi de “31 temmuz 2018’de yaşanan bu olaydan sonra nasıl olup da geçen yaklaşık 10 ayda kasten yaralama davasının sanığı ve mağdurunun devletin bilgisi dahilinde aynı evde yalnız ve birlikte yaşamaya devam ettiği” konusunda şaşkınlığını gizleyemedi. hele ki mağdur henüz 10 yaşında savunmasız bir çocukken.

    davanın açılmasını müteakip anne b, oğluna “senin yüzünden hapse gireceğim. baban beni hapse attırmaya çalışıyor. annesiz kalacaksın. avukat abinin sana söylediklerini söyle, beni kurtar. benim dediklerimi yaparsan ben de seni babana veririm.” şeklinde her gün ve defalarca psikolojik şiddet uygulamaya, zihnini kirletmeye, tehditlere ve manipüle etmeye ve ne yazık ki bunlarla da yetinmeyip odaya kilitlemek ya da elbiseleriyle soğuk duşa sokmak gibi işkence yöntemleriyle oğluma şiddet uygulamaya devam etmektedir. benim bu olaylardan ancak birkaç gün geçtikten sonra, oğlumla buluştuğumda haberim olmakta, telefon görüşmelerimizin tamamı kayıt altına alınmakta ve oğlumun bana yaşananları aksettirmesi engellenmektedir. zaten yaklaşık 500 km. uzakta yaşadığım için olaylara anında müdahale şansım son derece kısıtlıdır.

    tedbiren velayet kararının anneye bırakılması kararı öncesinde derslerinde son derece başarılı olan, türkiye geneli sınavlarda türkiye birincisi olan, okulunun şampiyon basketbol ve satranç takımının oyuncusu olan oğlum c, o günden bugüne ne yazık ki derslerinde uyumsuz, deneme sınavlarında başarısız, basketbol oynamayı tamamen bırakmış ve satranca ilgisini kaybetmiş durumdadır. bu bilgileri de yazılı, açık ve ölçülebilir kayıtlarla delillendirilebilecek durumdayım.

    amacım cinsiyetçilik yapmak değil ama şu soruları buraya bırakmak istiyorum : ben bir erkek olarak, (zina yapmam nedeniyle boşanma aşamasına gelmiş olduğum eski eşime karşı) hakaret ve tehdit suçlarından hüküm giymiş olsaydım, üstüne oğlumu sürekli bir korku ve baskı altına almış ve her görüşmemizde şiddetin dozunu giderek arttırıyor olsaydım, onu yeni taşındığımız şehirde evde başıboş, yalnız ve korumasız bırakırken sevgilimle (boşanma davası devam etmekteyken) rahatça oğlumun da şahit olacağı şekilde görüşmeye devam ediyor olsaydım ve son kertede annesiyle kalmak istediğini beyan ettiği için onu “kasten yaralamış” olsaydım, bırakın tedbiren velayetin tarafıma verilmesini, bugün nerede ve nasıl yaşıyor olurdum? boşanma davası bu şekilde mi seyir ederdi? bu derece herhangi bir yaptırım ve cezadan azade şekilde normal hayatıma devam ediyor olabilir miydim?

    şimdi lütfen empati, kendinizi benim yerime koyunuz.

    oğlum göz göre göre işkence görmektedir ve durum ilgili makamların bilgisi dahilindeyken herhangi bir müdahalede bulunulmamaktadır. çarşamba günü gireceğim duruşma son umudumdur. boşanma davasındaki tedbiren velayet bağlayıcı gözükmekte ancak bu karar nedeniyle kasten yaralama davasının sanığı ve (10 yaşındaki savunmasız) mağduru aynı evde yaşamaktadır. ben baba olarak oğluma tüm olumlu imkanları sunabilecek maddi ve manevi güce sahipken, hayattayken, kurulu düzenim varken, herhangi bir suça karışmamışken, hakkımda bir şikayet dahi yokken, bir devlet üniversitesinde (nispeten prestijli) bir işte çalışmaya devam ederken oğlumun bambaşka bir şehirde devlet korumasına alınmasına, yetiştirme yurduna yerleştirilmesine neden ve nasıl razı olayım?

    duruşma sonunda anneye çocuktan uzaklaştırma verilir ve bana da tedbiren velayet nedeniyle oğlumla sadece iki haftada bir görüşmem gerektiği tebliğ edilirse nasıl bir yol izlemeliyim? oğlum gözlerimin önünde devlet himayesine alınırsa ne yapmalıyım? asliye ceza kararları (ya da en azından bu aşamada verilecek bir kararı) aile mahkemesi kararlarının üzerinde midir? çarşamba günü oğlumun bana iadesi kararı hemen çıkabilir mi? müşteki olarak katılacağım mahkemeden ne tip bir talepte bulunmam gerekir, hangi kelimeleri özenle seçmeliyim? şu ana kadar kılını kıpırdatmamış aile bakanlığı’nın davaya müdahil olması bana herhangi bir avantaj sağlar mı, onlardan nasıl bir talepte bulunursam ivedilikle oğlumu sağ salim alıp yaşadığım şehire getirme ve şimdiden hazır olan odasına, yatağına, eski okuluna yerleştirme şansım olur?

    aksi bir karar çıkması; örneğin sanık annenin davaya katılmayarak süreci uzatabildiği kadar uzatması, herhangi bir ceza almaması ya da oğlumun bana teslim edilmesi ile ilgili taleplerimin karşılık bulmaması halinde derdimi nereye ve hangi yollarla anlatabilirim? devletimizin taraf olduğu avrupa çocuk hakları sözleşmesi oğluma ve bana bu durumda ne gibi haklar sağlamaktadır? uzun vadede, sürecin bu noktalara gelmesinde [eylemsizliği ve görmezden gelmesi ile] dahli bulunan kurum ve kişiler hakkında nereye ve ne şekilde başvurabilirim ve nasıl sonuç alabilirim? özellikle aile mahkemesi’nin sayın hakimi çocuğu birebir dinlemesine, annenin boşanmaya yol açan hataları tarafımızdan 105 sayfalık delil dilekçesiyle detaylı gösterilmesine (suçüstü yapmak dışında tüm deliller kendisinin bilgisi dahilindedir) ve maalesef sonucunda yaşanan darp olayının tüm detaylarına haiz olmasına rağmen res’en soruşturma açmamış ve hatta tedbiren velayet dilekçelerimizin tümünü (gerekçe göstermeksizin) reddetmiştir. bu konuda ne yapabilirim? kulağının üzerine yatan, yukarıda yazılanların tamamı hakkında bilgi sahibi iken oğlum ile herhangi bir görüşme yapmayan, olaya henüz müdahil olmayan aile bakanlığı konusunda ne yapabilirim?

    açıkça ihmal ve istismara uğrayan oğlumu nasıl bu cendereden kurtarabilirim?

    her buluşmamızda "beni ne zaman alacaksın baba? kaç gün kaldı?" diye soran oğlumun pıt pıt atan güzel kalbi için;

    içi yanan bu babanın feryadını duyun lütfen! yerimde olsaydınız siz ne yapardınız?