nazım hikmet

  • yaşamak şakaya gelmez,
    büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın
    bir sincap gibi mesela,
    yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden,
    yani bütün işin gücün yaşamak olacak.

    120 yaşında sevgiyle anıyorum bu muhteşem yüreği...

  • ilk şiirlerinden son yazdıklarına kadar vatan sevgisini, insanca bir yaşamı, eşitliği, özgürlüğü ve elbette hasreti, ince bir nakış gibi ruhumuza işleyen; yeryüzünün tüm duygularına, hüzünlerine, sevinçlerine, mücadelelerine ses olan; türk şiirinin en büyük ismi, dünyanın en önemli şairlerindendir.
    elliden fazla dile çevrilen şiirleri farklı formlarda bestelenerek ruhi su, genco erkal, zülfü livaneli, fazıl say, cem karaca, fikret kızılok, ünol büyükgönenç, ilhan irem, esin afşar, edip akbayram, selda bağcan, ahmet kaya, joan baez, suavi, manos loizos, fuat saka, maria farantouri, ezginin günlüğü, yves montand, grup yorum, hakan yeşilyurt, juan carlos baglietto ve solleville gibi sanatçılar tarafından yorumlanmıştır.
    siyasi düşünceleri nedeniyle hapiste yatmış, ömrünün büyük bölümünü sürgünlerde geçirmiş, 1951 yılında türk vatandaşlığından çıkarılmış, ölümünden 46 yıl sonra da (2009) vatandaşlığı geri verilmiştir.

    şiirlerinde benimsediği hece ölçüsünden vazgeçerek serbest ölçüde yazmaya başlayan nazım hikmet, bu bağlamda türk şiirinin ilk örneklerini verirken, bir makalesinde konuya dair şunları ifade etmiştir;
    "şiir öyle de yazılır, böyle de. ben şimdi bütün şekillerden yararlanıyorum. halk edebiyatı vezninde de yazıyorum, kafiyeli de yazıyorum. tersini de yapıyorum. en sade konuşma diliyle kafiyesiz, vezinsiz şiir de yazıyorum. sevdadan da barıştan da inkılaptan da hayattan da ölümden de sevinçten de kederden de umuttan da umutsuzluktan da söz ediyorum. insana has her şeyin şiirime de has olmasını istiyorum. istiyorum ki okuyucum bende bütün duygularının ifadesini bulabilsin."

    şiirlerini yasaklı olduğu yıllarda farklı isimlerle okuyucusuyla buluşturan nazım hikmet, bunun dışında roman, öykü, oyun vb. gibi yazın alanlarında da sayısız yapıtlar vermiştir. kafatası, bir ölü evi, unutulan adam ve ferhat ile şirin'in de aralarında bulunduğu 22 tiyatro eseri, türkiye'nin yanı sıra polonya, rusya, macaristan, almanya ve çekoslovakya'da sahnelenmiştir.

    nazım hikmet adına ödül alan ve, "onun yanında biz şair bile olamayız" diyen pablo neruda ile birlikte;
    jean paul sartre da ölümünden sonra şöyle söylemiştir; "vefalı dost, yiğit savaşçı, insan düşmanlarının amansız düşmanı, her yerde insana hizmet etmek ama hiçbir şeye kayıtsız kalmak istemiyordu. bilirdi ki insan yaratılmış bir mahluktur ve asla dünyaya hazır gelmiyor. insanın durmadan düşmanla savaşarak kendi kendini yaratması gerekmektedir. sözün kısası, nazım hikmet'in dediği gibi asla uyumamak lazımdır. o asla uyumadı. önemli olan odur ki, ölüm onun ilk ve son uykusu oldu."

    eserleri şu şekildedir;

    şiirleri
    dağların havası (1925)
    835 satır (1929)
    jokond ile si-ya-u (1929)
    varan 3 (1930)
    1 + 1 = 1 (1930)
    sesini kaybeden şehir (1931)
    benerci kendini niçin öldürdü? (1932)
    gece gelen telgraf (1932)
    portreler (1935)
    taranta babu'ya mektuplar (1935)
    simavne kadısı oğlu şeyh bedreddin destanı (1936)
    şeyh bedreddin destanına zeyl (1936)
    kuvayi milliye (1968)
    saat 21-22 şiirleri (1965)
    dört hapishaneden (1966)
    rubailer (1966)
    yatar bursa kalesinde (1929-1951)
    memleketimden insan manzaraları (1966-1967)
    yeni şiirler (1951-1959)
    son şiirleri (1959-1963)
    oyunları
    kafatası (1932)
    bir ölü evi (1932)
    unutulan adam (1935)
    fatma, ali ve diğerleri (1952)
    ivan ivanoviç var mıydı, yok muydu? (1954)
    ferhad ile şirin (1965)
    sabahat (1965)
    inek (1965)
    yolcu (1965)
    enayi (1965)
    istasyon (1965)
    ocak başında (1966)
    bu bir rüyadır (1966)
    insanlık ölmedi ya (1967)
    allah rahatlık versin (1967)
    evler yıkılınca (1967)
    yusuf ile menofis (1967)
    demokles'in kılıcı (1974)
    tartüf-59 (1990)
    kadınların isyanı (1990)
    yalancı tanık (1990)
    kör padişah (1990)
    her şeye rağmen (1990)
    romanları
    kan konuşmaz (1965)
    yeşil elmalar (yedi yazardan derleme) (1965)
    yaşamak hakkı (1966)
    yaşamak güzel şey be kardeşim (1967)
    öteki defterler
    orası
    zeytin ve üzüm adası
    öyküleri
    orman cücelerinin sergüzeşti (1932)
    sevdalı bulut (1968)
    yönetmenliğini yaptığı filmler
    cici berber (1933)
    düğün gecesi (1933)
    bursa senfonisi (1934)
    güneşe doğru (1937)
    senaryoları
    karım beni aldatırsa (1933)
    naşit dolandırıcı (1933)
    cici berber (1933)
    söz bir, allah bir (1933)
    düğün gecesi (1933)
    milyon avcıları (1934)
    leblebici horhor ağa (1934)
    aysel: bataklı damın kızı (1934)
    güneşe doğru (1937)
    tosun paşa (1939)
    şehvet kurbanı (1940)
    kahveci güzel (1941)
    kıskanç (1942)
    kızılırmak karakoyun (1946)
    üçüncü selim'in gözdesi (1950)
    balıkçı güzeli (1953)
    podivín (1956)
    dvoe iz odnogo kvartala (1957)
    legenda o lásce (1957)
    von allen vergessen (1959)
    vlyublyonnoe oblako (1959)
    yashamaq gözäldir, qardashim! (1966)
    lyubov moya, pechal moya (1978)
    qariba adam (1979)
    goluboy myach (1984)
    yolcu (1993)
    fıkraları
    it ürür kervan yürür (orhan selim adıyla gazetelerde yazdığı yazılar) (1965)
    temel ile fadime fıkraları (1967)
    inceleme yazıları
    alman faşizmi ve ırkçılığı (1936)
    sovyet demokrasisi (1936)
    milli gurur (1936)
    faşizm sınıflar ve emperyalizm (1975)
    sanat, edebiyat, kültür, dil (1991)
    sanat ve edebiyat üstüne (1998)
    mektupları
    cezaevinden memet fuat'a mektuplar (1967)
    kemal tahir'e mapushaneden mektuplar (1968)
    bursa cezaevinden va'nu'lara mektuplar (1970)
    piraye'ye mektuplar 1 (1998)
    piraye'ye mektuplar 2 (1998)
    çankırı'dan piraye'ye mektuplar (2010)
    çevirileri
    la fontaine'den masallar (1949)
    çeviri hikâyeler (1987)
    seçkiler ve derlemeler
    şu 1941 yılında (1965)
    nazım ile piraye (1975)
    aydınlıkçı yazar aydınlıkçı şair (1976)
    masallar (1991)
    hikâyeler (1991)
    konuşmalar (1991)
    nazım hikmet şarkıları (2001)
    bizim radyoda nazım hikmet (2002)
    henüz vakit varken gülüm (seçme şiirler, 2008)

    maalesef, vasiyet ettiği şekilde "anadolu'daki bir köy mezarlığında, bir çınarın altında" yatmıyor.
    ancak o, saz kırmayan, kitap yakmayan, güneşe sevdalı, gökyüzüne aşık tüm insanların düşlerinde, gülüşlerinde ve yüreklerinde...

  • hasret

    yüz yıl oldu yüzünü görmeyeli
    belini sarmayalı
    gözünün içinde durmayalı
    aklının aydınlığına sorular sormayalı
    dokunmayalı sıcaklığına karnının

    yüz yıldır bekler beni
    bir şehirde bir kadın

    aynı daldaydık aynı daldaydık
    aynı daldan düşüp ayrıldık
    aramızda yüz yıllık zaman
    yol yüz yıllık

    yüz yıldır alacakaranlıkta
    koşuyorum ardından
    959 temmuz

  • yapraklara dallara, yeşillere, allara,
    nice nice yıllara gülüm, nice nice yıllara.
    yaprak dala, al yeşile yaraşır,
    gayrı bundan böyle vermem seni ellere...

    senin bir konuda yazdığın şiir varsa o konunun çıtası artık o şiirdir. beyhude daha güzel kutlamaya çalışmak.

    hala güzel günler göremedik belki ama sayende ana dilimizde en güzel dizeleri gördük.

    117. yaşın kutlu olsun dev çınar...

  • -üç haziran bin dokuz yüz altmış üç-

    bugün ölüm yıldönümüdür.

    bir tanem!
    son mektubunda:
    "başım sızlıyor
    yüreğim sersem!"
    diyorsun

    "seni asarlarsa
    seni kaybedersem."
    diyorsun
    "yaşayamam!"

    yaşarsın,karıcığım.
    kara bir duman gibi dağılır hatıram rüzgarda:
    yaşarsın,kalbimin kızıl saçlı bacısı,
    en fazla bir yıl sürer
    yirminci asırlarda
    ölüm acısı.

  • “biz topraktan, ateşten, sudan, demirden doğduk!
    güneşi emziriyor çocuklarımıza karımız,
    toprak kokuyor bakır sakallarımız!
    neş’emiz sıcak!
    kan kadar sıcak,
    delikanlıların rüyalarında yanan
    o “an”
    kadar sıcak!
    merdivenlerimizin çengelini yıldızlara asarak,
    ölülerimizin başlarına basarak
    yükseliyoruz
    güneşe doğru!

    ölenler
    döğüşerek öldüler;
    güneşe gömüldüler.
    vaktimiz yok onların matemini tutmaya!

    akın var
    güneşe akın!
    güneşi zaptedeceğiz
    güneşin zaptı yakın!”

    bu dünyadan nazım geçti... nazım hikmet 116 yaşında, iyi ki doğdun!

  • sevdiği kadına (vera) ufak not kağıtlarına şiirler,güzel sözler yazıp evin her bir köşesine saklarmış.dolap,halı altı,çekmece içi,perde arkası,tencere içi bu notlarla dolu olurmuş,mümkün oldukça da bu yazdıklarını vera okurken onu seyredermiş

    gelsene dedi bana
    kalsana dedi bana
    gülsene dedi bana
    ölsene dedi bana
    geldim,
    kaldım,
    güldüm,
    öldüm…

  • bugun dogum gunu olan sair. fikirlerimiz uyusmasa da kendisini hurmetle aniyorum.

    hani simdi bizim soframıza haftada bir et gelir
    ve çocuklarımız işten eve sapsarı iskelet gelir
    hani simdi biz inanın guzel gunler gorecegiz çocuklar
    gunesli gunler gorecegiz
    motorları maviliklere surecegiz cocuklar
    işıklı maviliklere surecegiz

    biz de inaniyoruz guzel gunler gorecegimize.