mutlu evliliğin sırları

  • evli degilim ama 5 yildir kiz arkadasimla ayni evde yasiyoruz. bu esnada 3 farkli eyalette 4 farkli sehirde yasadik ve iliskimizde (simdilik) hersey yolunda gidiyor. isin ilginc tarafi sudur ki ikimiz arasinda neredeyse hicbir ortak nokta yok.

    ikimizin ayri ulkelerden ve kulturlerden olmasi bir yana, benim sevdigim muzik turunu o sevmiyor, onun sevdigini ben sevmiyorum. o benim sevdigim film turlerini sevmiyor, ben onun sevdiklerini sevmiyorum. hayat felsefemiz neredeyse birbirine zit ve sevdigimiz hayvan turleri bile birbirinden farkli (ornegin o kucuk kopekleri seviyor ben buyuk kopekleri). sevdigimiz yemek cesitlerine gelince ben bol etli yemekleri severken o neredeyse vejetaryen denilecek seviyede (tas catlasa 2-3 haftada bir porsiyon et yer). ben baliksiz yasayamam, o baligin ne tadina ne kokusuna dayanabilir.

    mesela mobilya magazasina gidiyoruz, koltuk takimlarina bakiyoruz. birazdan satis temsilcisi gelip "en cok hangisini begendiniz" dediginde ayni anda ben bir koltuk takimini, o baska bir koltuk takimini isaret ediyor. pizza yaptirdigimizda pizza'nin bana ait olan yarisi ile ona ait olan yarisi iki ayri evren gibi (pizzanin yarisinda 4 cesit et, yarisinda sirf sebze oluyor). ev ararken emlakci "nasil bir sey bakmistiniz" dediginde ayni anda konusmaya basladik ve birbirimizin zitti seyler soyleyince kadin saskinligini gizleyemedi. ben 80'lerde o 90'larda dogdu (aramizda topu topu 6 yas var).

    bu dunya'da olabilecek neredeyse herseyde farkli dusunuyoruz ve iliskiye ilk basladigimizda "bu kiz beni trolluyor herhalde, ben neyi begendigimi soyluyorsam tam tersini begendigini soyluyor" diye dusunuyordum ama sonradan aci gercegi anladim. bununla beraber iliski gayet iyi gidiyor ve ufukta bir ayrilik gozukmuyor. peki bunun sirri ne?

    oncelikle her ne kadar birbirimizin hemen hemen her konuda ziddi ("zitti" mi desek?) olsak da ikimiz de kendi kisiligimizden odun vermiyoruz. ben onun yanindayken tamamen "kendim" olabildigim gibi o da benim yanimdayken tamamen "kendisi" olabiliyor. iliskilerin cogu insanlar olmadiklari biri olmaya calistigi icin bitiyor cunku bunye bir yerden sonra patlama yasiyor.

    peki zevklerimiz neredeyse tamamen zitken nasil "kendimiz" olabiliyoruz ve iliski elde patlamiyor? ikimiz de belli seylerden belli oranda fedakarlik yapiyoruz. ornegin arabayla yolculuga cikacagiz ve yolda hangi muzigi dinleyecegimiz konusunda anlasamiyoruz. hemen 30 sarkilik bir playlist olusturuyoruz ve bu listeye giren 15 sarkiyi ben, 15 sarkiyi da o seciyor (hicbir itiraz hakki olmamak sartiyla). daha sonra listeyi "shuffle" seklinde ayarliyoruz ve alet hangi sarkilari calarsa kimsenin itiraz etmeye hakki olmuyor.

    diyelim ki aksam film izleyecegiz ve hangisini sececegimize karar veremiyoruz. ben 5-6 film secip "bunlardan birini sec" diyorum (veya aynisini o yapiyor) ve boylece ikimizin de sectigi gerceklesmis oluyor. tatile cikarken gidecegimiz yeri belirlerken de ayni sekilde birimiz 5-6 maddeden olusan "shortlist" hazirliyor ve digerimiz o listeden secimini yapiyor. boylece iki tarafin da secime katkisi oluyor.

    insan karsisindakine saygi gosterirse ve onu oldugu gibi kabul ederse karsidaki insan da olmadigi birinin taklidini yapmak zorunda kalmiyor. bu sekilde iliski daha uzun omurlu oluyor. iliskideki hersey ideal olmuyor ama zaten 2 insanin oldugu yerde 2'sinin de her zaman istedigini elde etmesi imkansiz. iki taraftan en az biri zaten belli konularda fedakarlik yapacakken bunu saygi cercevesinde yapmak lazim. fedakarlik yaparken de insanin kendi benliginden fazla odun vermemesi lazim (mumkunse hic vermemesi lazim).

    onun sayesinde daha saglikli besleniyorum, zevk almasam da sebze tuketiyorum, zaman zaman "fedakarlik" yaptigim bazi konularin cogu zaman lehime sonuclar verdigini gordum ve bu hic de kotu bir sey degil. o da 5 yildan sonra bile benim yaptigim cogu "baba esprisi" kalitesindeki kotu esprilere nezaketen guluyor ve onu surekli sehirden sehre suruklememden sikayet etmiyor.

    yazinin buraya kadar olan kismini okuduysaniz burasini da okursunuz deyip bir animizi anlatayim. illinois eyaletinin tam da ortasindaki ufak bir koyde yasiyorduk ve genelde haftaicleri is cikisi haftasonlari da normal vakitlerde arabayla etrafi turlamayi seviyorduk. etrafta bolca agac, tarla filan oldugu icin bu bize eglenceli geliyordu (bak ikimizin de sevdigi bir sey buldum). bir cumartesi sabahi bunu erkenden uyandirdim ve "kalk, hava cok guzel, yollar da bombosken arabayla biraz tur atalim" dedim. bu garibim de her zamanki gibi 40-50 dakika boyunca etrafi turlayacagiz sandi ve bir kot pantolon ve t-shirt disinda uzerine fazla bir sey almadan ciktik.

    yola cikinca i-74'e vurduk ve oradan i-55'e girdik. iki bucuk saat ve 3 eyalet geride kalmisti ve kendimizi michigan'da bulmustuk. kizcagiz hala "nereye gidiyoruz" diye sormadi ve sabirli sabirli gidecegimiz yere varmamizi bekledi. sonunda michigan golundeki bir plaja geldigimizde 4 bucuk saat geride kalmisti. ben de "surpriz, gol kenarina geldik" dedim. gayet sakin bir sekilde "e soyleseydin havlu ve denizde giyilecek seyler getirirdik. simdi bu kiyafetlerle denize giremeyiz ki" dedi. ben de "hic dusunememistim" dedim. sahilde biraz dolasip sonra eve donduk ve eve ulastigimizda aksam saatleri olmustu. kizcagiz sinirlenip trip atacagina gayet masum bir sekilde onu gezdirip surpriz yaptigim icin butun aksam tesekkur etti cunku hayvanoglu da olsam iyi niyetli oldugumu biliyordu.

    bir de onun trollemesine ornek vereyim. evimizde husky cinsi bir kopek vardi ve bir tane daha almak istiyordum. o da kucuk kopekleri sevdigi icin ufak bir kopek almak istiyordu. bir turlu kendisini husky konusunda ikna edemiyordum. sonunda kopek barinagina goturdum ve "husky olmasi kaydiyla istedigin kopegi secebilirsin" dedim. o da bunun karsiliginda "al sana husky" dercesine bulabildigi en buyuk, en tuylu, en dobi husky'i secti (ki hayvan 50 kg agirligindaydi). hala da bu husky bizimle.

    burada demek istedigim sey sudur, biriyle iyi ve guclu bir iliski yasayabilmek icin ille de o kisiyle ayni zevkleri paylasmaniz, ayni seylerden hoslanmaniz veya (daha da kotusu) ayni seylerden hoslaniyormus gibi yapmaniz gerekmiyor. yaninda ciddi ciddi "kendiniz" olabildiginiz, yaninda rahat olabildiginiz ve kendinizi bulabildiginiz birini bulup "kendiniz" olun, o da kendisi neyse o olsun. iliskinin yuruyecegi varsa yurur. insan kendisi olamayinca mutlu olamaz.

    edit: galiba durumu iyi anlatamadim. burada "kendinizle zit olan, aranizda hicbir ortak nokta veya benzerlik olmayan birini bulun" demiyorum. sadece buldugunuz kisiyle beraber rahatca kendiniz olabiliyorsaniz ve oldugunuzdan baska biri gibi gorunme ihtiyaci gormuyorsaniz o kisiyle ortak noktalariniz olsa da olmasa da o iliski bir sekilde yurur. yani ben "x" tarzi bir muzigi seviyorsam ve hoslandigim kisi "y" tarzi muzigi seviyorsa sirf ona yaranmak icin "y" tarzi muzik seviyor gibi yapmak zorunda kalmamaliyim. insan kendisi gibi olan birinden bir sey ogrenemez, zaten sizinle her konuda ayni fikirde birini bulma ihtimaliniz karsinizdaki sahis omurga sahibiyse ve genetik olarak ikiziniz degilse sifira yakindir.

    "sen evli bile degilsin, evlilik hakkinda ne konusuyorsun" derseniz de o konuda diyecek bir sozum yok. zaten bu entry bir sure sonra buyuk ihtimalle kendisini imha edecek.