muhsin yazıcıoğlu

  • abdullah’ı (çatlı) bırakmazsanız ankara’nın kırk yerinde bomba patlatırız diyerek polisi ve kendi ülkesinin insanlarını bombalamakla tehdit etmiş gerçek bir terörist.

    nerede beyaz çoraplı, düşük iq’lu çakma milliyetçi varsa bayılır buna. böyle çakalların olduğu yerde tilkiler sek sek oynar falan gibi metaforlu boş cümleler işte siyah takım elbiseler falan yetiyor bu malları tavlamaya.

  • muhsin yazıcıoğlu, daha önce nice insanın kanına giren, birçok katliamda adı geçen ve bu katliamlarda başrol oynayan, birçok insanın yakılmasına düşünceleriyle ön ayak olan ve temennim o ki donarak can vererek ilahî adalete inancımı ölümüyle daha da perçinleştirmiş kişidir.

    muhsin yazıcıoğlu'nu orhan aydın'ın kaleminden tanıyalım:

    "seni tanıyordum.
    elinde silah, komünist avına çıktığın ta o ilk günlerden beri seni tanıyordum.
    önce ankara’da sonra istanbul’da ve tüm bir ülkede kana bulamadığın sokak, kahvehane, okul avlusu, fabrika önü kalmamıştı.
    ev baskınları yaptın, kör karanlıklarda.
    boğarak öldürdüğün arkadaşlarımın üstüne, kurşun yağdırmak marifetlerin arasındaydı. bahçelievler'de yedi canıma sen kıydın.
    ellerine bulaşmış insan kanıyla, yüzünü yıkıyordun her sabah.
    sarkık bıyıkların, yaz-kış üstünden çıkarmadığın kara ceketin, korkak- hain sinsi, kan oturmuş bakışların, gözümün önünden hiç gitmedi.
    16 mart katliamı'nda kardeşlerimin üstüne kurşun yağdıranların başında sen vardın.
    1979 kışında, ankara ziraat fakültesi öğrencisi, kayınbiraderim sabit torun’u balgat’ta evinin önünde pusu kurup, yaylım ateşine tutanların başında sen vardın.
    kalbura çevirdiğiniz o körpe bedendeki, yirmi bir kurşunun dört adedi, senin cinayet aletinden çıkmıştı.
    maraş’ı kana sen buladın.
    annelerimizin karnındaki, bebeklerimizi katlettin.
    bir değil, beş değil, on değil yüzlerle canımızı ateşe verdin.
    yozgat, çorum ve 93'te sivas'ta yine sen vardın.
    bir dağ başında, elinde silahın uluyan resimlerini anımsıyorum,
    madımak ateşe verildiğinde, "tahrik var" diyen yine senin ölüm kokulu sesindi.
    korkağın tekiydin.
    uçan kuştan, akan sudan, kararmış geceden, gündüz güneşten ve insan sesinden ödün patlardı.
    bu yüzden olsa gerek seni yalnız başına kimse görmedi!
    kuyruğunu kıstırıp, sokak köşelerine pusu kuran, uyuzluk misali yaşadın.
    ardında iş ortağın onca "tosuncuk" varken, hep güvencede hissettin kendini.
    bu ülke katillerini seviyor ya, seni daha çok seviyorlar!
    bahçeli de seviyor seni, baykal da, tayyip de, erbakan da.
    halen arkan sağlam.
    ardından methiyeler düzülüyor!
    yazık oldu sana yazık. ölümün böyle olmamalıydı!
    ateşe verdiğin o maraş yolu, canını aldı!
    çakılıp kaldın bir dağın başına.
    beş santim buz tutmuş bedenin.
    zavallı ürkek yüreğin donmuş!
    üzülmedim.
    hiç unutmayacağım söz!
    aklıma faşizmin düştüğü her an, önce seni anıyordum, yine seni anacağım..."

  • yerli ve milli bir katil.

  • bundan 8 yıl önce yıllardır her türlü pis işini yaptığı devlet tarafından öldürüldü.

    seni tanıyoruz. aklımıza faşizm geldiği zaman ilk seni hatırlayacağız.

  • bahçelievler katliamı'nın planlayıcısı ve azmettiricisi. türkiye'nin yetiştirdiği bir düzine halkçı aydın bu itin kurucularından olduğu, kendilerine alperenler diyen orospu çocuğu sürüsü tarafından öldürülmüştür ayrıca.

    normal bir ülkede sokak iti kadar değer verilmemesi gerekirken burada "üşüyoruz" falan yazılıyor, ankara'da askı ipiyle öldürdükleri gençlerin hatrına yazayım buraya, kendisi eli kanlı katil itin tekidir.