metin hara

  • posta gazetesi'nin haberi ve son yorumu sabah sabah yarmıştır.

    "amerika’dan dün dönen metin hara, 'ayrıldınız mı?' sorusuna sinirlenip 'ben bilim insanıyım, magazin figürü değilim' dedi.

    terk edildiği için sinirli olan yaşam koçu metin hara’nın bilimle ilişkisi ise çözülemedi."

  • çok değerli tespitlerimi sunmaya geldim kendisi hakkında.

    ben bu arkadaşı ted konuşmasıyla tanımıştım. konuşmayı bilen bilir. bilmeyenler için link burda. bu videoyu izleyen aklı başında bir insan zaten şu adama notunu verir. vermeyenlere şüpheyle bakılmalı. ama bu konuya geri döneceğim. sıralamayı bozmayalım. ne diyorduk? hah.

    ben metin hara'yı ilk defa bu konuşma ile tanımıştım ve o zaman hakkında ilk söylediğim şey, "salak bu herif" olmuştu. ama aslında oradaki "salak" lafı, bu videoyu "ay çok ilginç arkadaşlar bi dinlesenizeeee" diyerek bana yollayan arkadaşın yapacağım uzun açıklamaları anlamayacağını bilmemden kaynaklı bi geçiştirmeydi sadece. yani aslında adamın salak olduğunu düşünmüyorum.

    benim gözümde metin hara, bi dolandırıcı. ayrıca psikolojik olarak sağlıklı olduğuna da inanmadığım biri. şimdi bu sağlıksızlık iki türlü olabilir: ya bu adam yalancı, narsist, megoloman ve insanları kullanıyor, ya da kişilik bozukluğu falan olan bi hasta. bunu bi konuşmadan nasıl anlarsınız? dinlerseniz anlarsınız. saçma sapan ve bi yere varmayan cümlelerden anlarsınız. yahu adam 20 dklık konuşmanın daha başında "telefonlarınızı kapatın, açık kalan cihazlardan bilmemkaçı enerji dolayısıyla bozulacak" falan gibi bi laf edebilen bi insan. dinleyenlerin bi kısmına "yapmacık" dedirten de adamdaki bu sağlıksız durum zaten.

    peki bi insan bu adama neden hayran olur?

    işte konu adriana'ya burada geliyor. çok muhtemel adriana psikolojik olarak zayıf veya zayıf olduğu bi dönemde ki, saçma sapalak enerji muhabbetlerinden etkilenmiş. zaten adamın kitabını okuyup beğendiğini falan söylemiş sosyal medyada. burada sıradan bi ilişki yok. bu şekilde bakmamak lazım. burada bi kişisel gelişim(!) yazarının kitabından etkilenip adamla ilişkiye başlayan bi kadın var. psikoloğuna aşık olmak gibi bi şey.

    bunun başka örnekleri de var aslında ünlüler dünyasında. gerçi sıradan insanlarda da var. maharishi mahesh yogi , adnan oktar, hatta charles manson'ı düşünün. bu adamları aynı kefeye koyduğum sonucu çıkmasın tabii. anlatmaya çalıştığım bu değil. anlatmaya çalıştığım, bi insandan etkilenmenin aslında bir çok farklı nedenle açıklanabilmesi ve bunlardan en önemlisinin "etkilenmeyi istemek" olması. birine hayran olmak için illa çok mükemmel olması gerekmiyor. senden iyi durumda olduğunu düşünmen yetiyor.

    adriana lima, metin hara'nın kitaplarını okuyup çok ufuk açıcı bulan, bu adamı indigo çocuk olarak niteleyen, şu ted konuşmasındaki zırvalıklarından etkilenen tiplerden farklı biri değil. adriana da olsa nihayetinde o da bi insan çünkü. metin hara'ya bir yazar olarak hayran olan başka kadınlar da adamla flört fırsatı bulsalar böyle öbüşmeli sarılmalı aşk yaşayabilirdi. onlar fırsat bulamamış, adriana bulmuş, ortaya böyle bi tablo çıkmış işte.

    bu ilişkiye pr demek gerçekçi değil çünkü metin hara da böle bi pr'ı karşılayacak imkanlara sahip değildir. en fazla ne kadar parası olabilir? ya da adriana'ya başkalarının sunamayacağı hangi imkanı sunmuş olabilir? zaten kadının böyle bi pr'a ihtiyacı yok. ha ama metin hara çok zeki bi dolandırıcıysa, evet feci pr yaptı ve adriana'nın bundan haberi yok. her durumda ezoterik bilmemneler bildiğini iddia eden "guru" bi adamla kişisel tatminsizlikleri olan bi kadının birbirine yakınlaşmasıdır kısaca. muhtemelen sen ben gibi bi ilişki de yaşamıyorlar zaten, durup durup bir çocuğun aşkını taşıyan taşlardan, kalbe üflenen hayallerden, evrendeki enerjiden, insanların hayatlarını değiştirmekten, kitlelere aşkı öğretmekten falan konuşuyorlar.

    kendilerine mutluluklar diliyorum. da şu metin hara'yı gündem yapmayalım allah aşkına. bırakın kendi kendine konuşsun, kimse ilgilenmesin oturduğu yerde tribe girsin. adriana lima ile mesela ilber ortaylı birlikte olsa, tabii ki sonuna kadar konuşalım bunu, asalım bayrakları falan... da metin hara nedir ya... türkiye bu adamla anılmamalı.

    ha tabi bu saatten sonra metin hara ikinci bi maharishi vakası olabilir mi? olabilir. belki de new age dervish dedikleri şey yeni çağın fetosudur. belki scientology'nin bi benzeri türkiyede kurulacaktır. belki bunlar da faiz lobisinin işidir. belki de adnan oktar'a marjinal bi rakip geliyordur. işte tam da bu yüzden bu ve bu gibi herifleri sallamamak lazım.

    12 maddelik açıklamasını gördüm. ağaç ekmişmiş. bak sözlükte çok mantıklı bi cevap verildi buna. kulağımıza küpe olmalı.
    (bkz: bize ne amk)

    sonradan gelen ek: röportajı görmemiştim şimdi gördüm, içimde kalmasın onunla ilgili fikrimi de ekleyeyim.

    metincim sana iki çift lafım var.

    1) ilişki yaşadığın insandan "kadın" diye bahsediş şeklin öyle itici ki, kelimelerle anlatmak imkansız. bu cümleler nedir?
    "bu kadının çalıştığı markaların ve aldığı bütçelerin büyüklüğü inanılır gibi değil", "çünkü kadın, bütün dünyada tanınan biri", "beş gün kadını papağan gibi burada mı tutayım?", "bodyguard’lar getirttik, güvenliğinden korktuk kadının."
    öyk...
    tamam, evet... adriana lima senin gözünde bir kadın. sadece bir kadın. gıyabında adını anmana bile gerek yok. sen kadın de, biz anlarız adriana'dan bahsettiğini.

    2) "bütün dünyanın paulo coelho’su olacağım" mı?
    ahahhahahaha... olm paulo coelho edebiyatçı lan. adam kişisel gelişim uzmanı, hayat koçu falan değil. romanları mistisizm falan içeriyor diye herhalde böyle bi şey düşündün ama adam edebiyatçı. of hiç güleceğim yoktu hahaha... bari kendine kendi kulvarından bi hedef belirleyeydin. tövbeler olsun :)))

    neyse ya, bi dk. ne diyecektik?
    bize ne amk.

  • ayşe arman'a ropörtaj vermiş. söyledikleri sabaha karşı şu saatte üşenmeyip entari girmeye getirdi beni buraya.

    ropörtajını okumadan önce bir kadın olarak kendisini takdir etmiştim. adriana gibi bir kadını kendine aşık ettiyse vardır bir hikmeti demiştim. ama verdiği ropörtajı okuduktan sonra anladım ki turuncu renginin aksine tipik bir türk erkeğinden ne bir eksik ne bir fazla. eski sevgililerinin isimlerini üşenmeden tek tek sayması ve türk halkına beyan etmesiyle, " dün gece zehra'yı şöyle çevirdim, böyle domalttım" diye sarhoş sofralarında meze eden türk erkeklerine selam çakmış. aslında "kendi çapında" bilmem kaç şirketi, kaç ormanı vs olduğunu beyan etmesiyle de, nargile cafede göğsüne kadar düğmeleri açılmış beyaz gömleğiyle iphone, sigara ve bmw anahtarını masaya koymadan muhabbete başlayamayan adamcıklardan farksızdır gözümde.

    sonuç olarak kendisi bir türk erkeğidir. adriana da muhtemelen dünyevi zevklerden bıkmış ve kendini spiritüel dünyanın kollarına bırakma isteğinde dayanacak bir omuz arayan kadındır. bu dönem onun için geçicidir ve özüne dönecektir ancak türk erkeği her zaman türk erkeği olarak kalacaktır.

  • standart şarlatan.

    bu adamin herhangi bir şeyh, ya da kenar mahalle şifacisindan tek farki kandirdiği kitle ve onlara gore uydurduğu yalanlar.

    buna inanip para verip kitaplarini alan insanlarin yilan yagi alip zayiflamaya calisanlardan, ya da kendini seyhine badelettirip tedavi olmaya calisanlardan pek farki yok.

    buna inandiysaniz su kitaplar da hosunuza gidebilir
    (bkz: allah de otesini birak)
    (bkz: 5 adimda kariyerinizin zirvesine cikin)
    (bkz: okaliptus suyu ile kansere kesin cozum)
    (bkz: the secret)
    (bkz: sevgiye inanirsaniz cok zengin olursunuz vol.4)

  • (bkz: metin hara kim amk)