malatya'da ortaokul öğrencisinin evlendirilmesi

  • ruhen ve bedenen eğitim adına beni mücadeleden soğutamayacak olaydır.

    olayın seyrine gelinecek olursa nisan 2016'da malumatımın olduğunu belirtmem gerekir. okulda 8. sınıf öğrencileri arasında bir kız öğrencimin "evlendiği" üzerine dedikodular başlamış, ben de derste bir an için "olur mu hiç öyle şey?!" diyerek derse devam etmiştim.

    bir gün sonra söz konusu öğrencinin ablası olduğunu söyleyen kişi yanıma gelerek müdür yardımcısı olmam nedeniyle benimle bir konu üzerine konuşmak istediğini söyler. bu aşamada hala tahminlerim arkadaşlarının şaka yaptığı ve öğrencinin ablasına bu durumu şikayet ettiği üzerineydi.

    öğrencinin ablası kendini tanıtarak kısa bir öz geçmişinden bahsetti. kendi ablasının da kendisinin de kaçarak evlendiğinden, bu yüzden çok acılar çektiğinden bahsetti. 8. sınıfta eğitim gören kardeşinin de "kaçma tehlikesi" olduğundan ve rızası da olduğu için evlendirileceğini söyledi. ancak arkadaşlarının sözde dalga geçmesinin hoş olmadığını, bunun engellenmesi gerektiğini dile getirdi.

    şahsım şaşkınlık ve ciddiyet içinde diğer arkadaşlarının hatta okulda ki diğer öğrencilerin bunu olağan gibi karşılamasına, bu yaşta, çocuk yaşta evlendirilmenin onların gözünde kanıksanmasının önüne geçmekten başka bir görevim olamayacağını söyledim. bir süre daha hayatımda pek nadir bir şekilde cahillik ve ilkelliğin sınırlarında yaşayan bu ablayla konuşmam sürdü.

    evime geldiğimde ilk iş olarak malatya aile ve sosyal politikalar il müdürlüğü'nü aramak oldu. onlara 21 yaşında askerden yeni gelmiş ya da gelecek olan bir kişiyle 8. sınıf öğrencimin evlendirileceğini, dolayısıyla bir çocuk istismarından şüphelendiğimi ifade ettim. verilen cevabı bozmadan aktarıyorum:

    "biz bu konuyla ilgilenmiyoruz. sizin malatya il emniyet müdürlüğü çocuk şube'yi aramanız lazım."

    bu aklımın almadığı cevaptan sonra hemen çocuk şube'yi aradım. gerekli bilgileri vererek ihbarımı gerçekleştirdim. sabah okula geldiğimde ise bu durumu okul müdürüne açtım. bir diğer şoku da burada yaşadım:

    "hocam zaten kafası çalışmıyor evlensin gitsin."

    !!!

    aradan günler geçti. 7. sınıftaki bir grup öğrencimle teneffüste sohbet ederken birisinin "72 araba saydım öğretmenim." dediğini duydum. bunların ne arabası olduğunu sorduğumda da o öğrencinin nişanına gelen ve konvoy yapan araba sayısı olduğunu öğrendim.

    okul bahçesindeki bayrağa başımı kaldırıp dalıp gittim bir an için. ne polis gelmişti, ne diğer öğretmenler bir tepki oluşturmuştu ne de okul müdürü sesinin çıkarmıştı.

    geçenlerde okulda tek idareciyim, malumunuz teog tercihleri sürüyor. velilerle toplantı yapıyorum. bu öğrencimin bir ton makyajla ve parmağında yüzükle başını kaldıramadan konuşması, daha doğrusu konuşamaması, sözü annesinin alması gibi göz ve kulak tırmalayıcı bir sahne yaşanıyor:

    "hocam biz kızı açık öğretime kaydettirmek istiyoruz."

    bu karar sonrası ne yapmaları gerektiğini söyledim. özel olarak benimle konuşmak istediklerini söylediler. anne olacak şahıs benden kızın yaşını zamanında nüfusa yanlış yazdırdıklarını, bu yüzden okula ne zaman başladığına dair belge istediğini söyledi. ben de bunun ancak hastaneden heyet raporuyla alınabileceğini söyledim. yok, illa benden alacakmış, beyi öyle söylemiş.

    "beyin benim yanıma hele bir gelsin, bu bilgiyi ona kim vermiş, yüzüme söylesin." diyerek gönderdim.

    sevgili sözlük böyle bir olayı bizzat hiç yaşamamıştım. o günlerde derste başımı çevirip çevirip atatürk'e bakıyordum.

    hala gözümün önüne geliyor o yüzük.

    olmamalıydı. 2016 uygarlığında yaşanmamalıydı.