mültecilerin mücevherlerine el konulacak

  • nazi ve akp benzetmeleri almış başını gitmiş, gaz odalarına falan varmış. kafalar güzel herhalde:

    akp (çalıyor ama yapıyor): zaten vermesi gereken bir hizmetin beşte birini, maliyetinin beş katına çıkarıp, aradaki farkla bir zümreyi zengin etmek, ve kalanına da yalan söylemek.

    naziler: bir azınlığı, bizzat kendi vatanlarında tutsak edip, evlerinden ve işlerinden kovdurup, mallarını sonuna kadar çalıp, sonra öldürmek.

    danimarka: 5000 km öteden davetsiz gelen müslümanlara ev bulmak, iş bulma yardımı yapmak, dil eğitimi vermek, evrensel sağlık hizmeti sağlamak, yuvadan üniversiteye kadar eğitim sunmak, yaşlılara bakım hizmeti vermek ve vatandaşlık yolu açmak.

    bir mülteciyi abd'ye yerleştirmek, 5 sene boyunca, 64.000 dolara maloluyor. aile başına 257.000 dolar.

    danimarka'daki masrafı bilmiyorum ama bu yasayla, tüm bu masrafı danimarkalıdan çıkarmak yerine, 10.000 krondan fazla zenginliği olan göçmenler, zorla bu yüke ortak olacaklar (manevi değer taşıyabilecek eşyalar bu limitten muaf).

    alakasız mültecilere kapısını açanlar ile kendi vatandaşından mülteci yaratan rejimler birbirine nasıl benzetilir allahaşkına?

    ***

    gelelim asıl ilginç kısma:

    1) bu kanunun asıl amacı başka
    2) ve bence getirisi de bu amaca ters olacak.

    kanunun öncelikli amacı adil bir masraf dağılımı veya kara para dolaşımının engellenmesi değil (maksat ikincisi olsaydı limit bu kadar ufak olmazdı).

    asıl amaç, yeni göçmenleri caydırmak. danimarka dediğin ankara kadar bir ülke sonuçta. ve gazeteler haber yapmayı bıraksalar da, her ay kanamaya devam edecek dev bir mülteci sorunu var. bunun ekonomik etkisi bir yana (welfare state yüzünden muhasebesi patlak bir avrupa var), asıl sosyopsikolojik etkisi büyük.

    liberal hassasiyetlere fazla duyarlı politikaların başaracağı tek şey, genel memnuniyetsizliğe çıkış yolu olarak sadece aşırı sağın bırakılması olacaktır. zaten yükselişteler avrupa genelinde, bu tesadüf değil. o zaman gerçekten de nazi karşılaştırmaları çok abuk kaçmamaya başlayacak.

    ve ne yazık ki bu tip kanunlarla sağın gazı alınsa, sağa kayma yavaşlatılsa bile, bence uzun vadede verilen hasar daha büyük. çünkü malvarlığına bir "windfall" vergisi koymak ekonomik kastlaşma demek.

    bu meseleyi yüksek vergilerle karıştırmamak lazım. iskandinavya'da herkes yüksek vergi ödüyor olabilir. sosyal devletin hizmetleri sayesinde alt sınıfın bile hayat standardı yüksek olabilir. ve iş bulup, 1-2 nesil içinde o göçmenler ortalama gelir seviyesini yakalayabilirler ama malvarlığındaki dengesizlik ayrı bir şey. sıfırdan başlayan birinin zenginlikte eşitliğe ulaşması çok daha zor.

    kaç sene oldu, bugün abd'deki zenciler hala bundan muzdaripler. zenci başkan var, adalet bakanı var, anayasa hakimi var, genelkurmay başkanı var, bm büyükelçisi var, o var bu var, ama ortalama 30 bin dolar geliri olan beyazların oturduğu bir mahallede oturabilmek için, bir zenci ailesinin 100 bin dolar geliri olması gerekiyor (this american lifeta duydum, belki sadece belli bir şehir için geçerliydi, hatırlamıyorum). çünkü toplam varlıkları az.

    bu sorun ne zaman ırkçılığa yol açar? aşağı ekonomik kast, aynı zamanda fiziksel olarak farklıysa.

    bir süre sonra, ırkçı olmayan insanlar bile bu iki özelliği özdeşleştirerek göçmenleri iyice ötekileştirecekler. entegrasyon zaten zor bir şey, böyle olduğunda iyice zor. o entegrasyon programlarına harcanan paralar da boşa gidecek. (bunlar aslen ilticacı ama göçmenliğe ve vatandaşlığa yolları var)

    sonuç olarak: paralı göçmenler danimarkadan cayacak, parasız göçmenler ise kendi evlerine kıyasla daha iyi bir hayat sürmelerine karşın, çocukları entegre olamayacak. muhtemelen ingilteredeki pakistanlılar gibi ailelerine kıyasla daha da radikalleşecekler ve buna tepki olarak aşırı sağ daha da güçlenecek. halbuki bu tip kanunlardaki mekanizmalar daha kademeli olmalı. aşırı sağın daha da yükselmemesi lazım.