kutü'l-amare savaşı

  • atatürk düşmanlarının yeni eğlencesi, yok efendim unutturulmaya çalışılıyormuş. bu savaştan haberi olmayan imam hatip cahilleridir ancak. birkaç ansiklopedi bile karıştırsanız hemen karşısınıza çıkar oysa, halil kut'a ve soy isminin kaynaklarına erişirsiniz. madem unutturulmaya çalışılıyor, atatürk o adı ona niye vermiş? atatürk'ün icazeti olmadan o isim alınabilir miydi?

    imam hatipliler dua ezberlemek ve kadınları "tahrik" unsuru olarak görmekten dolayı sinemadan falan bihaberdir. hiç kasaba diye bir film duymuşlar mıdır? hani şu memleketin en gurur verici yönetmeninin, nuri bilge ceylan'ın filmi? siz hacı hocanın iğrenç ağız kokusu ile şifa kazanarak "medeniyete" erişecekken, bu "dinsiz" türk her filminde göğsümüzü kabartıyor. kasaba'da (1998) dedemiz ateşin başında bir hikaye anlatır. küt'ül amare'de askerdir, süvari çarpışmasında onları yendiklerini aktarır:

    "hem de o aç susuz halimizle. ha sonra ne oldu biliyor musunuz? ingilizlerin komutanı yenilgiyi hazmedemedi ve intihar etti. fakat yardım gelince ikinci çarpışmada yendiler bizi. karnımız tok olsa ingilizleri silip süpüreceğiz ama, açlıktan hiçbir tarafımızda derman yok ki. sonra esir olduk anlayacağınız. bir gemiye bindirdiler bizi. hayda hindistan! bombay'dan trenle s. diye bir yere götürdüler. velhasıl inşaatlarda çalışmaya başladık. "

  • 1994'te 102 yaşında hakkın rahmetine kavuşan büyük babamın da katıldığı savaştır.

    ilber hoca dahil hiç kimse savaşın iki safhadan oluştuğunu, ilk safhasında osmanlı kuvvetlerinin ingiliz birliklerini per ü perişan ettiğini, yarısını etkisiz hale getirip diğer yarısını esir aldığını; ikinci safhada ise tam tersi birliklerimizin yarısı şehit düşerken diğer yarısının ingilizlerce esir alındığını, esir alınanların hindistan'ın bombay şehrindeki esir kampına gemilerle götürüldüğünü tam açıklamamış.

    büyük babam, hindistan'dan daki esir kampında 27 ay esaret yaşamış olduğundan alt düzeyde de olsa komutan olmanın kamp hayatındaki avantajlarından bahseder dururdu.

    ikinci kut savaşında yenilmemizin nedenini de enver paşa, halil paşa ekürisinin kut'ta bulunan birliklerin önemli kısmının iran/ hamedan'a girmiş rus birliklerinin üzerine gönderip gücü azaltmasıydı derdi.

    bombay'daki esir kampında 27 ay geçiren ve akıcı bir ingilizce öğrenen büyükbabam, ingilizlerle yapılan esir değiş tokuşu sonrası
    1921 yılı başlarında vatanına dönmüştür.

    vatanına döndükten 5 ay sonra kuvvayi milliye saflarına katılan büyük babama ve tüm şehitlere ve bu dünyadan göçmüş olan gazilerimize allah'tan rahmet dilerim.

    tarihi çizgi roman yapsak batman gözüyle okuyanların şu anlattıklarıma dikkat kesilip tekrar milli benliklerine döinmesi çok faideli olacaktır.

    not: meraklılara ali ihsan paşa'nın hatıralarını okumaları tavsiye olunur. (ali ihsan sabis)

    not2: bu savaşı milli bayramların anti tezi olarak kim düşünüyorsa ebleh bir haindir.

  • ingilizlerin isteği üzerine adnan menderes bu zaferin kutlanmasını yasaklamıştır.

    yeni yalan tarihçiler bu zaferi kutlamanın yasaklanmasını atatürk'ün istediğini söyleyip, ''mustafa kemal o savaşta olmadığı için kazanılan zaferin kutlanmasını istememiştir. çünkü savaşın içinde kendi ismi yok.'' gibi zevzek zevzek laflar etmektedir.

    çok sevdikleri adnan menderes'in böyle bi zaferi kutlamanın yasakladığını bilmezler...

    ''osmanlı'nın 1. dünya savaşı'nda çanakkale'den sonraki en büyük zaferi durumundaki kutülamare (kut) zaferi, atatürk döneminde de milli bayram olarak kutlanmaya devam etmiştir. enver paşa'nın amcası halil (kut) paşa'nın 29 nisan 1916 tarihinde kazandığı kut zaferi, türkiye'nin 1952 yılında nato'ya girişine kadar kut bayramı olarak kutlanmıştır. atatürk'ün liseler için hazırlattığı 'tarih 3' adlı kitapta kut zaferi'nden şöyle söz edilmiştir: 'çanakkale boğazı harikalarından başka, ırak'ın kuzey çöllerinde, her türlü savaş aracının yoksulluğu içinde uğraşan 3000 kadar silahlı türk, 12 bin kişilik ingiliz kuvvetini kutülamare'de esir aldı.' 1952 yılında ingilizlerin menderes'e baskı yapmaları sonucunda kut zaferi tarih kitaplarından çıkarılmış, kut bayramı da kaldırılmıştır.'' (kaynak: panzehir)

    23 nisan'ı yasaklayan zihniyet ile kut bayramını yasaklayan zihniyet... hiçbir fark yok. o zamanın tarihçisi de ''kumar üstadı'' necip fazıl idi. bu zamanın tarihçisi de fesli saray soytarısı.

    bu ülke 1950 yılından beri başa gelen sağcı-islamcı partilerin yapmış olduğu icraatlardan dolayı çok çekti ve çekmeye de devam ediyor.

    not: ''zihinsel mastürbasyon yapmamızı sağlayan iki savaştan biri.'' diye atıp-tutanlar var yine... ''iki savaştan biri '' deniliyor; yani diğeri de çanakkale savaşı. bu tatlı su solcularının milli bayramları kutlamayı absürd bulmalarının ve böyle kut'lu zaferleri küçümsemelerinin temelinde zaten türklük aleyhtarlığı yatıyor. bunların 23 nisan'ı yasaklayan zihniyetten zerre kadar farkı olmadığı da bir kez daha ispatlanmıştır. başka söz istemez.

    ha bir de ''başkent kaybedilmiş, ben niye övüneyim'' diyorlar... bu şanlı zaferler kazanılmasaydı, sen esas o zaman görürdün başkentin nasıl kaybedildiğini! eğer bu savaşlarda zafer elde edilmeseydi, düşman donanması istanbul'a böyle sessizce gelip, sessizce gider miydi bir düşünün... yoksa her tarafı denizden ve havadan bombardımana tutarak yaka-yıka mı gidip-gelirlerdi, onu da düşünün.

    düşünmek için biraz akıl gerekiyor arkadaşlar, başka bir şey lazım değil. dağılın şimdi.