kuran'ın dünya'nın yuvarlak olduğunu söyleyememesi

  • öncelikle tanım: bilinememesi.

    buradaki mesajları okuyunca gerçekten de içim acıyor. çoğu aklı başında arkadaş neden bu konunun kuran'da açıkça yazamamasını anlatmaya çalışmış zaten. bana saç baş yolduran durum başka.

    bakın bazı insanlar nasıl tepkiler vermiş.

    1. arapça kelimeleri saçma sapan hallere sokarak kitabı aklamaya çalışıyorlar.
    bir insan düşünün ki, sosyal, kültürel hiçbir uğraşı yok. toplumda, bir yerlerde konuştuğunda, diğer çevresindeki insanların ilgisini çeken ya da onlara faydası olan hiç bir konusu yok. spor yok (futbol izlemek spor değil), sanat yok, bilim yok. bu adam kendini o içinde yaşadığı topluma yamamak için anlatılmış en büyük yalana inanacaktır. çünkü kültürel ve bilimsel hiçbir birikim seviyesine sahip olunmadan yapabileceği en kolay şey.

    kitaba ve dolaysıyla inandığı dine gelecek her türlü eleştiriyi savunmak için kendini siper edecek. çünkü, bu kavgayı kaybederse, inandığı her şey gibi kendisi de yok olacaktır.

    2. kitap, fizik ya da matematik gibi bir fen kitabı değil diyenler.
    şimdi fen değilse bana bir şey öğretmiyorsa ne yapayım öyle kitabı. ahlak için benim bir kitaba ihtiyacım yok. kaldı ki havadan sudan konularla, sadece tehdit savurarak bana bir şey anlatamaz. o yüzden kıymet-i harbiyesi yok nezlimde.
    zaten bilmem kaç yıl önce yazılmış bir kitap ancak insan eliyle yazılmıssa çağın ilerisindeki konulara değinemezdi.

    kuran'da yazıyor, ve allah seninin .... mühürlermiş harici hiç kimse zaten bir inanmayana elle tututulur gerekçe veremedi ki.

    bakın, hubble uzay teleskopunun vermiş olduğu bilgiler bizlere hayal bile edemeyeceğimiz bir evrende yaşıyor olduğumuzu gösterdi. atılacak james webb teleskobu ise su an bile bizi heyecanlandırmaya yetiyor. böyle büyük bir evrende, bir yaratıcı tarafından gönderilen bir kitap nasıl olur da sadece ufacık bir gezegenin sadece ve sadece o bölgesindeki bir avuç insanı ilgilendirecek konuları ele alabiliyor. everenden de sadece dünyadan görünen ksımına bir iki atıfta bulunmuş. bu tarz bir konularla hangi akademik insanı inandırabilirsiniz.

    sonuç olarak, gerçekten de bu komik olaylara inanamıyor olmam eğer benim sözde cehennemde yanmamı gerektirecekse yanayım. hem de sırat köprüsünün girişinde. bu ülkede haksızlığa uğramış insanlar gibi yanayım, dışkı yiyeyim, irinden başka hiç bir şey yiyecek durumum da olmasın (hakka suresi) ...

    peki ya siz ne yapacaksınız?

    kimseniz de çıkıp biraz haksızlık yapılmıyor mu diye soramayacaksınız. çünkü sizlerin de kalpleri mühürlenmiş.