kitap okurken yazıların altını çizmek

  • kitap dediğin pürüzsüz ya da ömür boyu rafta süs olsun diye alınmaz. okunur, not alınır, çizilir ve yine ihtiyaç halinde tekrardan okunur. her zaman yararlanmak için vardır. bilimsel üretim, tespitlere muhtaç ve buna dair bir anekdot gördüğünüzde not almanız ve çizmeniz oldukça olağandır.

  • vasat, aptal, boş, niteliksiz gibi onlarca hakaret edilmiş. cidden çok ağır akıl hastaları var burada.
    parasını verip, kişisel olarak kullandığım bir şeye yaptığım şey sana neden bu kadar dert oluyor yahu?
    kan benim damar benim.

    tanım: okuyucunun keyfine göre yapacağı şey.

  • okuduğun satırın kalbine değmiş olmasının göstergesidir.
    bence bastırmadan, kitaba zarar vermeden çizilmedir. hele bir de onu sevdiğin kişiye vermek yok mu sözlük? tüm duygularını haykırmaktır bence.

    nazan bekiroğlu demiş ki;
    "birine altı çizili kitaplarınızı vermek, yaralarınızı emanet etmektir bir bakıma.."

    dipçe: bence (bkz: kitap okurken satırların altını çizmek) dersek daha doğru olur.

  • bunu babam yapıyor. bir gün okuduğu bir kitapta “sevdiklerinize her gün seni seviyorum demelisiniz” cümlesinin altının çizili olduğunu gördüm. o gün bu gündür her fırsatta zorla söyletiyorum. zorlanıyor ama çok da tatlı oluyor şapşik. fısıltıyla “kimseye söyleme ama en çok seni seviyorum” diyor.

    t: kitaba zarar veriyor gibi dursa da bir başkasına hakkınızda mesaj veren bir hareket. karalayın lan, korkmayın.

  • aylar, yıllar önce okuduğun bir kitabı özlersin. tekrar o dünyaya o karakterlerin yanına gitmek istersin. raftan alırsın kitabı rastgele açarsın bir sayfasını, altını çizdiğin bir bölüm çıkar karşına ve o bölümü okumak tüm duyguları tekrar canlandırır. o özlediğin dünyanın tam ortasına düşüverirsin.

    anıların en güzelini bırakmaktır. illa çok bilgilendirici veya çok duygusal özlü bir yer olması gerekmez. alelade görünen bir cümle bile okurken o kadar sarsmıştır ki seni altını çizersin yıllar sonra tekrar okuduğunda aynı şekilde sarsılırsın, kimse anlamaz. böyle mucizevi bir şeydir. kitapları çizmekten yıpratmaktan korkmayın, kitapları okumamaktan korkun.

  • eğer okunan kitap ders kitabı ise şüphesiz ki "önemli yerlerin" altı çizilir.
    daha sonra not alarak çalışmayı kolaylaştırır.

    şiir kitabıysa, "vurucu cümlelerin" altı çizilir.
    daha sonra kitabı elinize aldığınızda herhangi bir sayfayı açıp
    "zamanında bundan etkilenmişim" diyebilmenizi sağlar, o an etkilenmediyseniz,
    çizdiğiniz an neden etkilendiğinizi düşünürsünüz, zamanda yolculuk yaptırır.

    öykü ya da romansa "kilit cümlelerin" altı çizilir.
    olabilir insanlık hali, kurgusu güçlü ve karmaşık kitaplarda bazen, bir karakterin başına daha önce ne geldiğini ya da ne yaşadığını veya birinin ona ne söylediğini unutabilirsiniz.
    dönüp bakar ve hemen anımsarsınız.
    bazı romanlarda kenarlara notlar alınır.
    mesela gabriel garcia marquez'in yüzyıllık yalnızlık kitabında inanılmaz bir kurgu ve karakter çokluğu vardır. bu kitabın kenarlarına "şu şunun kızı, bu bunun oğlu, bu bunun damadı." diye notlar ala ala bitirmiştim. bendeki eski bir baskıydı tabi, daha sonra can yayınları bu kitabı bastığında başına bir soyağacı ekledi.
    sanırım editör de böyle okumuştu kitabı.

    anı kitabı okuyorsanız "beğendiğiniz" yerlerin altını çizersiniz.
    belki bir gün bir başkasına anlatmak isteyebilirsiniz. böylece kaybetmemiş olursunuz.

    velhasıl, kitapları okurken cümlelerin altlarını çizmeyi unutmayın.
    geçtiğiniz yollarda, bir iziniz olsun.

    bazen sahaflardan aldığım kitaplarda, altı çizili cümleler görüyorum.
    ve o çizgilerin sahibiyle sohbet etmiş gibi oluyorum.
    "ben olsam ben de burayı çizerdim" diyorum.
    "demek ki aynı yerlerden etkilenmişiz"

    cümlelerin altını çizmek ve kitaba notlar almak geleceğe bıraktığınız miraslar gibidir aynı zamanda.
    kimbilir belki ilerde başkalarının eline geçer kitaplarınız, altı çizili cümlelere bakıp
    şöyle bi düşünürler, altını çizeni, yani sizi...

    not: emanet kitaplar tüm bu önerilerin dışında tutulmuştur.

  • elzemdir. bir zaman sonra o kitabı tekrar elinize aldığınızda ilk okuduğunuzda orada bıraktığınız ve değişmekte olan kendinizi anlamaya çalışırsınız. diğer türlü sayfaları çevirmenin hiçbir manası yoktur, sadece altını çizmenin de manası yoktur hatta. önemli olan kitapla diyalog kurmak ve yazışmaktır, bazen soru sormaktır. beklediğiniz cevap hiç gelmeyebilir ya da seneler sonra aradığınız cevabı siz zaten bulursunuz.