kişinin olgunlaştığını anladığı an

  • sevdiklerini kaybettiğinde. ister bir yabancı, isterse ailen; isterse tek bir kişi olsun ya da koca bir hane, sevdiğin kimse, kimlerse tamamen gittiklerinde olgunlaşırsın. olgunlaşmak zorunda kalırsın, hiç anlamazsın bile nasıl olmuş. her işine tek başına koşarsın, tek başına mücadele edersin.

    küçük yaşta çalışmaya başlarsın, ya bir işe girersin ya da derse verirsin kendini, koşup oynamak aklına gelmez, herkes ne kadar akıllı bir çocuk der, saçını okşar. sınav çıkışlarında bekleyenin olmaz, çocuklarını bekleyen ailelerin arasından başını eğip geçer, tek başına dönersin evine. yüksek not aldığında senden çok sevinen, gururlanan biri olmaz, hatta istemezler pek.

    hata yaptığında kızan da yoktur. buna rağmen pek yapmazsın, ne kadar uslu derler. ne kadar düzgün bir çocuk. ergenliğini bile yaşamıyor. kime atar yapacak ki?kendi çocuklarına örnek gösterirler.

    kendi mezuniyetine gitmezsin. böyle şeyleri sevmem dersin, olur mu hayatta bir defa derler. saçma dersin, gidemezsin, gidince tek olduğun anlaşılacaktır.

    düştüğünde kaldıracak, başardığında sırtını sıvazlayacak, sıkıştığında koşup gelecek kimse olmadığını bildiğin zaman, ne düşersin ne de önemsersin. zorda kalmamak için dümdüz yaşarsın, olgun biri gibi, sorumlu bir şekilde. duygusuz bir şekilde. hata yapma lüksün yoktur. gereğinden fazla gülmezsin, çok eğlenmezsin, pek mutlu da olmazsın.

    eksikliklerini söylerler, yok olanları. sana üzüldüklerini, iyi bir söylediklerini düşünerek. sen sessizce dinlersin, olgunsun ya, kabul etmişsindir canım bunları. kabul etsen dahi başkasından duymanın ne demek olduğunu bilmezler. büyüdükçe kin tutarsın bunlara, sessizliğin yerini karşı saldırıya bırakır, sevilmezsin. bu defa da kendini beğenmiş derler. bilmezler ki, canlarını sıkmış olman, övgülerine layık olmaman çok hoşuna gider.

    hep olgun dediler bana, tam ne zaman olgunlaştım, hatırlamıyorum. öyle olmayı hiç sevmediğimi ise tam tersi, hiç unutmuyorum.