kekremsi bir tat denince akla gelen ilk şey

  • küçükken kadife yerdim. göstermedikleri doktor, göstermedikleri şifacı, imam, hoca kalmadı.

    psikoloji diye bir şey pek duyulmamıştı. bir de orayı denediler. psikoloğa götürdüler. çocuk psikoloğu dediler. öyle dendiği için doğal olarak karşıma bir çocuk adam çıkmasını bekledim. ben gibi ama bir şekilde bir şeyler öğrenmiş. o yıllarda bu kadar katı düşünmüyor insan.

    neyse. kocaman bir adam çıktı çocuk psikoloğu. kolları aşırı kıllıydı. saati vardı altın. biri söylemese anlamazdım psikolog olduğunu. bu adam psikolog demezdim. normal adam derdim. kolları kıllı derdim. bir de ilginç bir özellik olarak altın saat takıyor derdim. ama psikolog demezdim. sonradan öğrendim ki duvardaki ufak bir kağıt parçasına atıfla deniyormuş psikolog. adamla ilgisi yokmuş.

    tam da doğru yere geldiğimizi söyledi. benzer bir vaka daha varmış elinde. bir hafta sonra tanıştırdı bizi. o da kadife yiyordu. ben de kadife yiyordum. tarif edemiyordu tadını. ben de tarif edemiyordum. o yüzden yiyordum açıkçası. hiç sormamışlardı, ben de hiç söylememiştim.

    o an fark ettim. bir kelime de ben uydurabilirdim. tariflememe gerek yoktu. isim versem yeterdi. bir psikolog da böyle bir şeydi sonuçta. biri bir isim uydurmuştu ve herkes acayip ciddiye alıyordu. ben de kekremsi dedim. o yıllarda viral yoktu, dawkins de memetics'i henüz ortaya atmıştı ve haberim yoktu, ancak bir şekilde viral olsun istedim, yayılsın bu tabir. insanlar kökenini merak etsin. ve bugüne nasip oldu açıklamak. ve isim verdiğim için yeme dürtüm birden durdu. diğer çocuğun da hoşuna gitti, o da bıraktı yemeyi. psikolog da profesör olmuş. bir uydurma isim daha.

    aferin gençler. kullanın bu kelimeyi. kadifenin tadı kekremsidir. yediğim başka hiçbir şey kekremsi değildi. kelimenin mucidi olarak başlığın taşınmasını rica ediyorum. kafa dinleyebileceği bir yere yerleşsin.

  • (bkz: balkon demiri)