kediyi öpmek

  • çok sevdiğim eylem. özellikle kafayı onun o tüylü, yumuşak gıdısına gömüp üst üste öptüğünde yüzüne oluşan ''hmm beni seviyor galiba oh oh öp bakalım köftehor'' ile öpücükler uzadığında silkinip attığı ''n'oluyor insan???''bakışları görülmeye değer. yavru ise hele uyurken öptüğünüzde azıcık aralanmış kısık gözlerle uykudan uyanıp size şaşkın şaşkın bakışı ise dünyalara bedel.

    kediler olmasa bu dünya çekilmez.

    not: bu entry yazılmadan evvel hiçbir uyarıcı madde, alkol, ilaç alınmamış; entry, yanımdaki dolanmış battaniyeye kıvrılıp uyumuş bir yavru bebek kediye sevgiyle bakılarak yazılmıştır.

  • ben öpmekle kalmıyorum, ısırıyorum. kuyruğunu dişliyorum. patilerini öpüyorum. karınlarına gıdı gıdı yapıyorum. bırak bütün pis ve kötü şeyler onlar gibi olsun.

  • ulan benim kedim yemin billah benden temiz.

    öperim tabi agzını burnunu. oğluşum benim.

  • kedinin gözlerindeki ya sabır bakışlarına rağmen sabah akşam gece gündüz bir terapi olarak yaptığım. ağzını gözünü göbüşünü poposunu patisini öpücüklere boğuyorum yine doyamıyorum yine doyamıyorum.

  • kedimin pembecik burnunu, minik ağzını, yanaklarını arka arkaya defalarca soluksuz öptüğümü gören annemin, "bu hayatta annen değil kedin olmak varmış" diyerek, kıskançlıkla burun büktüğü, doğal antidepresan vazifesi gören aktivitedir.

    her zaman kedileri çok sevdim, sokakta, yangın merdiveninde, orada burada hep besledim, kucağıma aldım, okşadım fakat ne zaman kendi kedimle aynı evde yaşamaya başladım, o zaman bütün hijyen kurallarının, temizlik takıntılarının anlamı kayboldu, okşamak ve sarılmak yetmemeye başladı. kalbimi açıp içine soksam ya diyorum bazen. ^^