kedi tırmalamasının kuduz olasılığı

  • illa kan görmenize gerek yok, deri bütünlüğü en ufak şekilde bozulmuşsa bulaş riski vardır. böyle “sanmıyorum ama” ekolüyle cahil cahil konuşulacak bir konu değil. eğer sayfiye bölgesinde yaşamıyorsanız, hayvanın kuduz virüsü taşıyan başka bir hayvanla temas olasılığı yoksa kuduz aşısı yaptırıp yaptırmamak kişinin tercihi ama kedi toprakla her türlü teması olan bir hayvan olduğu için tetanoz aşısını atlamayın derim.

  • istatistik bilimini çok severim, istatistik der ki; ihtimal bir milyarda bir de olsa, başınıza gelirse yüzde yüzdür artık...

  • (sonradan gelen düzenleme:
    sanki hayvanı yol ortasında bırakıp gitmişim gibi öfke mesajları atan mı istersin, ısırıldığım için salaklık yaptın diyerek sgk'ya gereksiz yük oldun diyen mi. "ne var canım amma abarttın!" diyen mi... vay arkadaş! tamam siz en doğrusunu biliyorsunuz. herkes aptal bi siz akıllısınız! herkes bi garipleşmiş.

    not: bu arada yakınımızdaki barınak yıllardır kaç kedi-köpeği iyileştirip aldığı yere geri getirdi. bir kedi iki ay kaldı tedavide, tosun gibi döndü. akşam vakti müsait olmadığımız bir zamanda bırakıp gitmedim, ekipleri bekledim. ki o bölgede köpeklerden de korktuğum halde.
    özür dilerim. ancak bu kadarını akıl ettim. )

    daha dün akşam yaşadığım hadise.
    yolda araba çarpmış bir kediyi kaldırıma güvenli bir alana götürdüm. bacağında kırık vardı ve oldukça hırçındı.

    bu bölgedeki barınak ilgilidir. akşam saati olduğundan ve sürekli açık olduklarını bildiğimizden aradık, gelip aldılar ama beklerken bir ara bir köpek koşturdu hayvanın üstüne. ben de koruma amaçlı kediyi alıp köpeği kovmaya çalıştım derken kedi zaten çok hırçın parmağımı ısırdı epey. parmağım kanamaya başladı ama kediyi bırakıp gitsem başına bi şey gelir düşüncesiyle bekledim ekip gelesiye.
    sonra hastaneye gittim.
    önceki senelerde tırmalansamda sorun etmezdim ama parmağım epey kanayıp bir de bu kuduz haberlerini gördükçe korktum.
    dört doz kuduz aşısı olacağım. ilk dozu oldum. dört günde bir şehir hastanesine gidip yaptırmam gerekmiş. tetanoz da oldum ve antibiyotik verildi.

    ben gerekli olup olmadığınısordum başta ama "kedi de olsa hafife almayın, bilemezsiniz, bu riske atılacak bi konu değil çünkü geri dönüşü yok" dediler. ayrıca parmağım kanadığı için kedide bakteriyal bir durum varsa bana geçebilirmiş o yüzden antibiyotik şart dediler.
    durum bu maalesef.

    bu tarz durumlarda iyice sabunla o kısmı sabunlayıp yıkamak gerekmiş. kolonya kullanılmadan. bir yazar arkadaş belirtmişti. kan yoksa sorun yok ama varsa bu önlemi almak iyi olur. sağlık ekipleri ama mutlaka kuduz aşısı ve tetanoz diyorlar çünkü riskli görülüyor.

    sonradan gelen düzenleme: "milyonda sıfır" yazacak kadar nasıl emin olabiliyorsunuz? o zaman sağlık kurumları bilmiyorlar. gidin onlara da söyleyin de boşuna uğraşmasınlar!
    size yıllarca bi şey olmadı diye başkasına olmayacağının garantisi var mı? sadece kuduzla da bitmiyor tetanoz da bir risk. ve yine yara varsa kediden bulaşabilecek enfeksiyon da. bilinçsizce davranınca çok daha fazla sevmiş olmuyorsunuz.

  • kedi rutini patisini yalayıp temizledikleri için salyadan bulaşma ihtimali çok fazla. hepsini geçtim kuduz, semptonları ortaya çıktıktan sonra tedavisi olmayan lanet bir hastalık. riske atmayın derim. yoksa koy bi tarafına gitsin arada bir vücudun mikrop da alması lazım ki bağışıklık sistemi yat aşağı moduna girmesin.

  • şöyle bir anımı anlatayım. iş yerinin etrafında gezinen, ara ara beslediğimiz ve hayatımda gördüğüm en sırnaşık en sevecen kediye göz enfeksiyonu nedeniyle damla uyguladım. o ara elimi çizdi. ertesi gün sabah yine bir şey yok ancak öğleden sonra bir anda saldırganlaştı ve ağzı köpürdü. hemen yetkili kurumu aradık, alıp götürdüler ve test sonucu kuduz geldi. o zamana kadar hep bu ihtimali ihmal ederdim ancak güzel bir ders oldu.

  • kuduz salya yoluyla bulaşır. tırnakta bu virüsün (mikrobun ya da her neyse) bulunması "neredeyse" mümkün değildir.

    hatta kedilerde yüzde 99,9 oranında kuduz riski yok!

    madem yeri gelmişken, geçen e-5 yan yolda baktım kedi, yavru ezilecek, atladım yola iki aracı durdurdum. o sırada yavru kedi ara refüje geçti. şimdi e-5 ile yan yol arasında...

    üstüne gitsem kaçacak e-5'e hiç şansı yok! çağırdım zaten gelmedi. e-5'in gürültüsüne sığındım, yan yolu geçtim, orada pısmış duruyor, arkasından yaklaştım, sırtından yakaladım!!

    nasıl ısırdı elimi, parmağımda iki delik açtı! yakında boş arazi de yok, 100-150 metre ötede kedilerin de bulunduğu bir arsa var, insanlar yemek de bırakıyor. bastırdım karnıma hayvanı ki hareket etmesin. karnımı da ısırdı, canım acayip yandı!!

    bir yandan mauwww mauwww diyor, muhtemelen beni bırak diyor, bir yandan da karnımı ısırıyor! taşıdım, götürdüm tam bırakacağım bu kez de kolumu ısırdı!

    oğlum bırak diyorum, özgürsün, havada dişleriyle kolumu ısırmış asılı duruyor! az salladım atladı, arsa da kendine bir yer buldu...

    20-30 gün oldu, sudan korkmuyorum, kafam yerinde 6 delik var parmağımda, göbeemde ve kolumda, onlar da geçti, kedi hala arsada semirmekle meşhur, yabani de değil, sevdiriyor kendini kerata!

    edit: insanı evham daha çabuk öldürür... yanlış yönlendirmiyorum kimseyi, yediğiniz hamburgerlerden deli dana olma riskiniz var ama çoğunuz bu ihtimalle vakit harcamazsınız. ihtimallerle yaşamayın, istatistiklerle yaşayın, sağlık bakanlığının kuduz verilerine bakın, son yıllarda toplam kaç kişi ölmüş! kedi ve köpekleri sevin, ellerinizi de yıkayın, vesselam...

    edit2: sağlık bakanlığı verilerinden: "... 2014’te 4, 2015’te 2, 2016’da 3, 2017 ve 2018’de ise birer kişi kuduz nedeniyle hayatını kaybetti."

    edit3: çok fazla yeşil olunca... tırnak içindeki kelimeyi ekledim! anlamadığım şu, sana soruyorum yani şimdi sen bir hayvan tarafından ısırıldığında ya da tırmalandığında ekşi sözlüğe mi danışırsın! anlattığım hikayede ısırılmama rağmen hayvanı gözetim altında tuttuğuma da dikkat ediniz! ecza dünyası böylece hayatını sürdürüyor arkadaşlar, evhamla!!!