kanada'ya göç eden çiftin ekşi sözlüğe mektubu

  • üniversitedeki ev arkadaşımın eşinin facebook sayfasında arkadaşlarına yazdığı veda mektubu kısa sürede ekşi sözlük de dahil olmak üzere birçok yerde paylaşıldı, yazıldı çizildi.
    (bkz: kanada'ya göç eden bir çiftin veda yazısı)
    özellikle burada yazılanlara cevaben yazılan mektubu onlar adına sizinle paylaşıyorum.

    kimi troll kimi ciddi yazılanlara karşı siz ekşi sözlük yazarlarına yazılan yanıttır.

    "merhaba ekşi sözlük,

    ben "kanada'ya göç eden çiftin veda yazısı" başlığı altındaki paylaşılan
    mektubu yazan kişinin eşiyim. edilen küfür ve hakaretleri çok da
    salladığımızdan değil de bir kaç konuyu açıklığa kavuşturayım siz yine
    "siktrin gidin..." yorumlarınıza falan devam edin, sorun değil. ben eşim
    kadar güzel cümleler kuramayabilirim, edebiyatçı değil tasarımcıyım,
    idare edin artık.

    ilk olarak; şu aktrollere bi cevap vereyim de salyaları aka aka klavye
    başında bekliyorlardır. biz fetöcüymüşüz de, kanada gibi suçlu anlaşması
    olmayan bir yere gitmemiz manidarmış da bilmem ne... arkadaş bu mektup
    darbe girişimi vb. muhabbetlerinden önce yazılmış bir mektuptur, 2
    yıldır planladığımız bir olaydır kanadaya yerleşmek, kaçmamız için bir
    sebep yok, devlette çalışmıyoruz, asker değiliz bişey değiliz. hatta
    umarım fetullah gülen yakalanır da kimlerin yardımlarıyla bu konumlara
    adamlar sokulmuş çıkar ortaya.

    esas bu cevabı yazma sebebime geleyim; biz sanki ekşi sözlük
    yazarıymışız, hatta bırak ekşi sözlüğü gazetede köşe yazarıymışız da
    halkı gaza getirmek için bu yazıyı yazmışız... burada daha "sosyal
    medya" nasıl işler bilmeden bize laf geçiren insanlar bir okusunlar
    istedim. bu yazıyı eşim facebookta sadece kendi arkadaşlarımızın
    okuyacağı şekilde "share with friends" olarak paylaşmıştır, orijinal
    post yerinde durmaktadır, ilk mesajlardan birinde bir arkadaşımızın ben
    paylaşmak istiyorum "public" yapar mısın sorusu üzerine eşim "yaptım
    gitti" yazmıştır, isteyen bulsun orijinal postu yorumu okusun. bundan
    sonra 2 gün içinde 2500 kişi paylaşmış ve birileri de kopyalayıp bazı
    sitelere ve ekşiye koymuştur. yani "bak biz gidiyoruz, aha sen de sürün
    burda muhauhuha" diye bir durum yok. bu durumda bize yapılan; yok ülkeyi
    karanlığa sürüklemek için profesyonel olarak yazılmış bir yazı, yok
    fenomen olma çabası gibi bi tarafınızdan yorumlar yapmayın. bu yazı
    gayet eşimin içinden geldiği, hissettiği ve kendi yakın çevremizle
    paylaşmak için yazdığı bir yazıdır.

    peki neden bu lafları eşe dosta yazma gereği duyduk? "niye nispet
    yapıyosunuz lan tanıdıklarınıza" diye siz yazmadan önce ben açıklayayım.
    çevremizdeki insanlar bizleri de kendileri ve birçok insan gibi
    türkiye'de fanus içinde yaşamamız için yönlendirmeye çalıştılar ve
    buradaki örnekler bunların cevabıdır. mesela bize deniyordu ki
    "verirsiniz özel okula çocuğu, siz de güvenlikli sitede oturursunuz işte
    yaşar gidersiniz." işte biz bunu istemiyorduk, biz sadece kendi
    alanımızda huzurlu olmak değil yaşadığımız çevre huzurlu olsun
    istiyorduk. bize birsürü insan korkak falan demiş... türkiye'de kalıp
    kendi güvenli alanından hiç çıkmadan sadece kendi çocuğunu özel okula
    gönderip o ülkedeki diğer çocukların önüne geçirmek korkaklık değil
    çünkü, ya da doğuda, batıda bombalar patlayıp canlar giderken tv'lerde
    eğlence programı yayınlamak ya da seyretmek de korkaklık değil...
    tecavüzler, cinayetler olurken bara giden, bilgisayar oynayan sizler çok
    cesursunuz ama biz kendi çocuğumuz ayda bir ölüm, bomba vb. haberleri
    ile büyümesin, daha az haber alalım daha az üzülelim istedik... vay sen
    misin bunu isteyen. batan gemiyi ilk fareler terkedermiş falan. siz
    batan gemide su taşıyosunuz da biz kaçıyoruz sanki?! bize korkak, fare,
    siz gidin zaten sizin gibiler üremesin vb. yazan arkadaşlar siz de bir
    yazsanıza bu ülkeyi daha iyi bir yer yapmak için neler yaptınız da biz
    yapmadık? oy vermek ve klavye delikanlılığıysa biz onu buradan da
    yapabiliyoruz. siz ne yaptınız da biz yapmadık bir açıklayın lütfen de
    utanalım, çünkü üçyüz küsür yorum yapılmış 200 tanesi siktirin gidin
    korkaklar falan tadında, hatta büyük laflar eden şöyle tipler var "siz
    gidin biz kalıp savaşıyoruz" ya da "gönül gitmek ister de naaparsın
    kalbimiz soldan atıyor"... duyan da deniz gezmiş'in silah arkadaşı
    sanacak... işe gidip geliyosun akşam da yanında çekirdek, bilgisayar
    başında bana bu yorumu yazıyosun takma isminin arkasından. lütfen o bize
    korkak, siz gittiniz daha iyi oldu bu memleket falan yazan 200 küsür
    arkadaş madde madde yazsın bu ülkeyi neler yaparak, nasıl
    kurtardıklarını herkes görsün ülke nasıl kurtarılır biz de destek
    verelim... bekliyorum yorum olarak yazın hadi.

    he şimdi şu solcu geçinen arkadaşlara iki çift lafım daha var.

    biz beyaz türkmüşüz, eski türkiye daha iyi değilmişmiş... bi siz
    akıllısınız, bi siz tarih biliyosunuz di mi?

    bak kardeşim ben de bu mektubu yazan eşimde emekli memur çocuklarıyız,
    ikimizin ailesinin de yatları katları yok, hatta bu mektubu yazan kişiyi
    çok türkiye'den habersiz şımarık bir tip model olarak çizmişsiniz....
    her boku biliyosunuz ya... bana desen laf etmem yine de eşime laf
    ettiğiniz için anlatayım: eşim doğma büyüme karadenizli, memur emeklisi
    baba ile ev hanımı annenin 4. çocuğu, hala ailesi kirada oturuyo. bu kız
    oradan anadolu lisesi kazandı oradan hiç dersaneye falan gitmeden önce 9
    eylül'ü kazandı oradan da galatasaray üniversitesini kazandı. elimizdeki
    tüm para on yıllık evliliğimizde biriktirdiğimiz neyse o. kimseden
    çalmadık, vergi kaçırmadık... siz kimsiniz hayatta ne başardınız?

    eski türkiye çok iyi değildi ama 1960larda almanya da iyi değildi,
    italya da, ama şu an çok iyiler di mi? türkiye avrupalı medeni bir ülke
    olma yolundan geri dönüşü olamayacak şekilde saptı. biz bunu gördüğümüz
    için eski türkiye-yeni türkiye karşılaştırması yapıyoruz... bazılarınız
    biz sanki eski türkiyede devletten ihale alıyoduk da şimdi alamıyomuşuz,
    rantımız kesilmiş gibi komik çözümlemeler yapmışlar. ulan tasarımcı
    adamın devletle ihaleyle ne işi olur, 10 yıl çalışandım son iki yıldır
    şirket kurdum para kazandım vergimi verdim, baktım verdiğim verginin
    bana, çocuğuma eğitim, sağlık, güvenlik olarak düzgün bir geri dönüşü
    yok, ülkede de güzel bir şey olmuyor gitmeye karar verdim. o kıt
    zekanızla derin analizler yapmaya çalışmayın komik oluyorsunuz.

    hadi bizi bırakın biz "sktrip gidelim" de, çünkü birimiz fotoğrafçı
    birimiz tasarımcı kalsak ne olur, türkiye'ye ne faydamız olur di mi? ya
    geçtiğimiz iki yıl içinde kendi çevremden kaç mühendis kaç yazılımcı
    arkadaşımız türkiye'yi terk etti ben biliyorum. doktor bir tanıdık
    denklik almaya çalışıyor gitmek için. siz daha bu okumuş insanlara
    siktiri çekin durun, ama niye gidiyo bu insanlar bu doğdukları topraktan
    demeyin amk. 10 yıl sonra iran gibi kalırsınız. burada bir sürü doktor,
    mühendis iranlı var mesela. türkiye'de eşimin yazdığı gibi okumuş insan
    sevilmez, askerin eri erbaşı sevilir mesela subay hep kötü adamdır.
    cahil el üstünde tutulur; benim köylüm, gariban ve benzeri sevimli
    gösterilir. işte bizim gibilere de bin tane laf sokuluyo yok niye
    üremişiz falan. ulan biz bakabileceğimiz 1 tane çocuk yaptık diye laf
    ediyosunuz adam köyde bakamayacağı 10 tane doğuruyo hepside büyüyünce
    bilgisiz, işsiz, kültürsüz adamlara dönüşüyor sonra hükümetin iyi iş
    yapıp yapmadığını anlayamayacak kapasitede, okumadan, araştırmadan kahve
    köşelerinde kulaktan dolma bilgilerle büyüyen bu 10 kişinin oyuyla yine
    din, milliyet edebiyatı gibi en ilkel duygulara hitabet eden partiler iş
    başına geçiyo ve siz buna demokrasi diyorsunuz, saygı duyun diyorsunuz.

    ya hepsi iyi güzel de çocuğumuzdan ne istediniz vicdansız insanlar?
    adını niye uzay koymuşuz... uzay türkçe kökenli bir isim, gayet de güzel
    bir isim. hadi gençler duymamıştır da uzay heparı'yı da mı duymadınız?
    müzisyen hani? ya 50 sene önce ona konmuş bir isim. ahmet, mehmet koysak
    bişey demezsiniz türkçe değil arap kökenli ama olsun genel halk koyuyo
    ya siz niye çıkıntısınız diyosunuz, sanki çocuğun adını jonathan
    koymuşuz gibi bir tepki. ulan varya işte ekşi sözlükte yazan adamın çapı
    buysa ülkenin geneli nedir diyorum bu durumlarda (ki askerlik yapmış,
    yere sıçan adam görmüş adamım).

    siz istediğiniz gibi analiz yapın, ezikmişiz, aşağılık kompleksimiz
    varmış zaten nereye gitsek mutsuz olurmuşuz falan... biz 2 aydır
    kanada'dayız, orada hiç yurtdışına çıkmamış adam kulaktan dolma
    bilgilerle "ırıdı ikinci sınıf vıtındış ılıcıksınız" diyo bize. dilimiz
    var kültürümüz var, güler yüzlü insanlarız; 2 aydır komşusundan,
    marketine, şöförüne böyle güler yüzlü insanların olduğu bir yerde
    yaşamadık arkadaş. elimdeki paketi düşürdüm diye eleman karşıdan geliyo
    yardım edeyim diyo gideceğiniz yere kadar... her gün insanlarla
    selamlaşıyoruz, herkes güleryüzlü. kime bir şey sorsak yardımcı olmaya
    çalışıyor, buradaki türkler de çok yardımsever çünkü buranın kültürünü
    almışlar. burada 15-20 yıldır yaşayan bir sürü türk ile tanıştık çok
    mutlular (hani biz iki aydır burdayız bize inanmazsınız). sizin
    duyduğunuz o hikayeler buralara gelip türkiyedeki rahatı bulamayıp geri
    dönenlerin yorumları, kalanın açısından duyma fırsatınız olmuyor çünkü.
    dönenler zaten 2. sınıf insan... kim mi onlar; buraya yerleşip
    türkiye'deki gibi rahat rahat emniyet şeridinden süremeyen, vergisiz iş
    yapamayan, kaldırıma park edemeyen, yere tüküremeyen, çöpünü yere
    atamayan adam. diyo ki orada yaşam zor... zor tabi amk, sen kahvede
    oturup lak lak yapamıyosun burda, hakkını vererek çalışan kazanıyo,
    torpil yok bişey yok. zengin olmak üzerine değil mutlu olmak üzerine bir
    yaşam düzeni var burada.

    hadi siz kendi kendinizi tatmine devam edin, "2 aya dönerler" diyen
    arkadaşınki tutmadı, şimdi iki seneye dönerlerle, üç seneye dönerler
    diyenler takip etsin, bizim mutsuzluğumuzdan nemalanmak isteyen küçük
    insanlar.

    son olarak da yurt dışına gitmek isteyenlere küçük bir tavsiyem var.
    dürüstsen, kibarsan, çalışkansan, kanunlara uymak sana batmıyorsa git
    kardeşim, en iyisini yaparsın, merak etme uyum sağlarsın, en azından
    kanada için konuşabilirim, diğer ülkeleri bilmem. hele ana babaysan
    kesin git... ben bir eş ve baba olarak eşim dışarı çıktığında laf
    atılmadığından, taciz edilmediğinden emin rahat rahat oturabiliyorum
    evimde. ya evi kitlemiyoruz ya 1-2 saatlik bir yere giderken, var mı
    böyle bir olay? hele çocuk arabasıyla sorunsuz sokakta gezebilmenin
    keyfi bir başka (türkiye'de bebek arabasıyla gezmeye çalışan anlar, daha
    yaya geçiden gelmeden arabalar duruyor), bir eş ve baba olarak böyle bir
    güven ve huzur dışında ne isterim ben zaten.

    hadi sağlıcakla kalın."