kadınların azarlayan ve sinirli erkeği sevmesi

  • bir flörtümü trafikte biriyle tartıştığı için * bırakmıştım. benim için birçok ihtimalin ön gösterimiydi.

    kibarlık, sakinlik ve centilmenlik kazansın. bu da dünya kadınlar günü mesajı olsun.

  • kadınlar güçlü erkekleri (para+fizik+sosyal statü) sever. güçlü erkek de siker atar, azarlar, kırbaçlar, yapmadığı kalmaz, aldatır da. bunun sonucunda kadınların bütün erkekler böyle demesi doğaldır çünkü takıldıkları tüm erkekler öyledir.

  • yani diyor ki; ben kadına kendisinin yanlış bir varlık olduğunu hissettirecek her şeyi yaparım, azarlarım, itin götüne sokar, sözlerimle küçültür onu kendinden bihaber hale gelinceye kadar yok sayarım, bunları yapmam lazım, böyle biriyim, sinirli ve agresifim diyor, öyle göt bir adamım ki bu davranışlarımı haklı ve meşru görmek için bunu karşındakinin böyle istediğine inandım diyor, kadın böyle seviyormuş.
    bu boktan davranışlarınızı kabullenecek ya da ses etmeyecek kadar benliğinden kopmuş bir insana eziyet etmeyi sevgi ile bağdaştırmak gerçekten mide bulandırıcı. size ne olduğunuzu bilerek, gerektiği gibi davranacak biri çıkana kadar bu sikik argümanlarınıza sığınmaya devam edebilirsiniz.

  • koskoca ülke azarlayan ve sinirli bir adamı 19 senedir iktidarda tutuyor, kadınlardan önce bunu sorgulayın.

  • babamın bir anısı var; işe ilk girdiği zamanlar halamın yanında kalıyor anası babası olmadığı için.gariban, çelimsiz bir adam, üzerine takım elbise o kadar bol geliyor ki korkuluk gibi görünüyor.neyse bir gün işten yorgun argın dönerken ekmek almak için bakkala giriyor ama ekmek taze bitmiş.daha uzaktaki bakkallara yürüyecek kadar mecali olmadığından bakkalın hemen yanındaki kebapçıya girmiş.onlar da artık ortalığı topluyorlarmış.parasıyla varsa ekmek alabilir miyim diye sormuş.adamlar bakma tenezzülünde bile bulunmadan ekmek kalmadı kardeşim diyerek yollamışlar babamı.kös kös eve yürürken arkadaşıyla karşılaşmış babam.ayak üstü sohbet ederlerken babam az önce yaşanan olayı anlatmış.bunun üzerine babamın arkadaşı lan oğlum öyle sorarsan tabii vermezler, gel beni izle diyerek babamı kebapçıya geri götürmüş.içeri gerinerek girmiş ve önce adamların kendisine bakmalarını beklemiş, göz kontağı kurunca da koçum şurdan iki pide sar bakayım demiş.babam aha dayak geliyor diye düşünürken (çünkü arkadaşı da aynı babam gibiymiş o yıllarda.şimdi ikisi de babayiğit tabii) az önce ekmek yok diyen adamlar anında 2 pide sarıp vermişler, üstelik babamın arkadaşının ısrarına rağmen para da almamışlar.o gün aydınlandım diyor babam.o tarihten sonra babam bir anda değişiyor, kibar adama kibar, lakayıt adama (ki toplumumuzun geneli böyle) sert davranıyor, hemen hemen her işi de kolayca halloluyor bu vesileyle.

    ben bu hikayeyi neden anlattım? toplumumuzda genel olarak agresif adamı sevme, onun işini kolaylaştırma, onu pohpohlama huyu var.lisede bir edebiyat hocası vardı, sürekli övünürdü kpss'den 90 küsür puan aldım, millet göt zoruyla doğuya giderken ben direkt adana'nın göbeğine atandım diye.çok basit şeylerden dolayı bizi azarlar, kalan zamanlarda da göz göre göre taşak geçerdi.kısacası yavşağın tekiydi ve nefret ederdim adamdan ama millet tapardı buna.o yaşta anlamıyordum niye sevdiklerini ama zamanla anladım tabii.bizim liseden 10 kişiye sor 7'si, 8'i en sevdiği hoca olarak bu yavşağı gösterir halen.neyse olayın kadınlar boyutuna gelirsek benzer bir mantık görürüz.kadınlar yapıları gereği yaptıkları her hareketi mantık temeline oturtmayı severler.mesela bir erkek aldattığında ya yaptığının orospu çocukluğu olduğunu biliyordur ve huzursuzdur ya da yine yanlış olduğunu bildiği halde umursamaz olduğundan sikine takmıyordur, yani ahlak yapısı gelişmemiştir.kadınlar ise aldatmak gibi bahanesi olmaması gereken bir fiili gerçekleştirirlerse kendilerince haklı gerekçeler uydurarak mantık ve vicdan temeline oturturlar.işte efendim iş gezisindeydin, zaten bir süredir benimle ilgilenmiyordun, ben o gece çok mutsuzdum, ağlayacak bir omuza ihtiyacım vardı ama sen yoktun gibi.bu tarz adamları seven kadınlar da bahaneler uydururlar.sevmese kızmazdı, kıskanmasa bu kadar öfkelenmezdi gibi.zamanla bu bahaneler yerini erkek adam dediğin kadının lafını dinlemez, masaya yumruğu bir vurur kadın korkar, kadının giydiğine, gezdiğine karışır, kibar adam kadınını koruyamaz, ben bacı değil koca arıyorum gibi özgüvenli laflara dönüşür.ancak defalarca kez örneklerini gördüğüm üzere masaya vurulan o yumruk bir gün muhakkak kadının ağzının ortasına da vuruluyor.şaşmaz bir şekilde hep aynı biçimde bitiyor olay.sonra kadına şiddet diye kafa ütülüyorlar.bu tarz adamlarla beraber olmayın, gen havuzundan temizlensinler, dünya çok daha yaşanılası bir yer olacaktır eminim.

  • çok sağlam bi entry yazmıştım, yolla'ya bastığımda anasını siktiğimin interneti koptu o yüzden şimdi daha bi sinirliyim, bileylenerek geldim hanımlar.
    dikkat dikkat, narin ayaklarınızı, pembeleşmiş arko kremli avuçlarınızı saklayın, nara atmaya geldim.
    dostlar, romalılar, değerli kardeşlerim, pembe götlü fularlı entel dürrükler, hepinize mutlu akşamlar. ben sigmund mutafyan halıcıoğlu, viyana'dan katılıyorum, ayrıca emmanuel emenike'nin anasını sikeyim.
    müteaddit kadınla ilişkim oldu. 50'ye yakın diyeyim. kadınlar kendilerine karşı çıtkırıldım davranan adamlarla isteseler de beraber o-la-maz-lar. bunu bilimsel açıklayacağım iki gözüm. sen, at kuyruğu saçıyla bi bomonti daha isteyen progresif rock dinleyen lavuk, bağıra bağıra konuşma sikerim ağzının çeperini dinle burayı;
    1) insan yalnızca biyolojik değil, psikolojik olarak da evrim geçirir. bunun kanıtı, bizi id'in değil superegonun yönetmesidir. bu görünürde böyledir. gerçekte ise id tarafından kontrol edildiğimizin farkında bile değilizdir. hiç bilmeyenler için bunu şöyle açıklayayım: superego yanağa kondurulan hafif bir buse ise, id şamarlı dirty talk'lu hard sikiştir.
    2) sanayi devriminden sonra ve özellikle beyaz yakalı köleliğin pik yaptığı 21. yüzyılda superegosu tarafından yönetildiğini zanneden insanlarda 'nezaketin' prim yaptığı yanılgısı doğdu. bu tamamen yanlıştır.
    3) insan, özünde hala sürüngen beyne sahiptir ve id'in arzuları sınırsızdır. bu esbab muvacehesinde sureti katiyyetle söyleyebilirim ki kadınlar nazik erkeklerle en fazla iki kadeh bi şey içerler, hadi minnet duydular da onlarla yattılar diyelim, mümkünatı yok o ilişki devam e-de-bi-le-mez.
    tekrar söylüyorum, kadın istese bile devam edemez. çünkü sürüngen beyin tarafından reddedilir. kadın, özünde hala leoparı avlayıp kürkünü kendisine getirebilen erkeği ister. bu illa ki maddi güç olmak zorunda değildir. sizin o dışarda güya nezaket sosuyla birbirine yaltaklandığını gördüğünüz her çiftte mutlak suretle güçlü olan erkektir. kadın, beş parasız erkekte bile güç vehmetmenin yollarını arar ve bulur. en amiyane tabirle çok iyi sikiyordur diyeyim, kalanı siz anlayın.

    ya tipi iyidir, ya konuşması iyidir, ya sesi toktur, ya dünya görmüştür, ya çok iyi okullarda okumuştur, ya çok iyi geliri vardır, ya yeteneklidir, ya kaslıdır, ya da yarrağı demir gibidir tutar ucunda sallanırsın, illa ki bir şey vardır. ama tontiş, nazik, sevimli adamlar ağlayarak 31 çekmenin mahkumudurlar. kilolu, çirkin, kel ol, ama tontiş, ibiş, cücüş olma.

    eşitlik arayan yallah antarktika'ya. orada bütün penguenler birbirine benziyor. seksin doğasında bile eşitlik yok ulan. ayrıca kadınların şeytan olduğuna da inanmıyorum. bir şeytan varsa o da biziz. etrafına tanrıça misali yıldırımlar yağdıran yönetici kadınlar bile yeri geldiğinde erkeğin gazabı karşısında miyavlamaya başlıyor, tecrübeyle sabittir. kendinizi ezdirmeyin, bu sağda solda edebiyat kasan dantel hatunlara da inanmayın. sonra size 'canım ne kadar iyisin' derler, öbürüne 'kökle o yarrağının hepsini' derler, üzülürsünüz.