kadıköy

  • yok, istanbul'da cidden yaşanmaz. 10 gün antalya'da takıldıktan sonra buna iyice karar verdim. istanbul'da en azından kadıköy var diyordum ki bugün, kadıköy'ün de artık kalmadığını anlamış oldum.

    1- öncelikle 16 km'lik yolu 1 saat 30 dakikada geldim ve kadıköy'e girdim. ilk rezalet bu olmalı. başka şehirlerde 16 km 20 dakikada gidiliyor.

    2- kadıköy ispark'a geldim, aracı park etme sırası var. neden? çünkü tek gişe açık girişte. evet. 1000 araçlık otoparka tek tek alıyorlar. birer birer. muazzam iş, tebrikler ibb.

    3- otoparka girdim, çıktım. sandalyelerimizi aldık, starbucks'a girip bir şeyler alalım sonra moda sahilde içelim dedik. starbucks'ın önündeki sırayı artık rezaletten saymıyorum. kadıköy meydanda duruyorum, unicef ve çeşitli vakıfların yapışkan gönüllülerine alışkındım fakat bu bir ilkti. adam sara hastaları için bir şey satmaya çalışıyordu. istemiyorum dedim. para istemiyorum dedi. ne istiyorsun o zaman diye sordum. saçmaladı bir şeyler ve bir ayraç uzattı. aldım, ne yapacağım bunu diye sordum. cüzi bir miktar bağış yapmanı istiyorum diyor. ulan hani para istemiyordun? sonra tartıştık, birader al ayracını istemiyorum diyorum adam hâlâ para diyor. en son ayracı yere attım. hâlâ konuşuyordu. rahat bırakmazsan polisi arayacağım dedim, siktirdi gitti.

    4- arkadaş starbucks'tan kahvemizi aldı, moda sahilde oturduk. kahvemizi içtik. kalktık. oradaki tuvalete gireyim dedim. hop, tuvalet kapanmış, sabah 8'de açılıyormuş. türkiye'nin kalbindeki paralı tuvaleti gece kapatmak gerçekten muazzam bir fikir. insanlar çimlere falan işerler. nasılsa hayvanız biz.

    5- neyse, en son araca döndük. ispark'ta sadece iki gişe çalıştığı için (evet, 1000 araçlık otoparkın girişinde 1 gişe, çıkışında 2 gişe çalışıyor. bence yarım gişe çalışsın. böyle çok olmuş.) otoparktan çıkabilmem 30 dakika sürdü. daha sonra da boğaz köprüsü trafiğine girince zaten gece 11'de çıktığım yerden 15 km yol gidip eve dönebilmem 00.20'yi buldu.

    antalya'da olsaydım muhtemelen şöyle olacaktı:

    lara'ya 10 dakikada gidecektim. rahatça aracımı ücretsiz bir yere park edecektim. sahilde takılacaktım. kimse rahatsız etmeyecekti. sonra aracıma dönüp 10 dakikada eve dönecektim.

    böyle şehri sikeyim.

    edit: normalde adetim değildir ama birkaç arkadaşa cevap vermem gerektiğini hissettim. saçma sapan entry'ler var çünkü.

    -cumartesi kahve içmek için arabayla kadıköy'e gelecek olan gelmesin.

    niye lan, kadıköy senin tekelinde mi? ben bu arabaya kaç para direkt vergi ve dolaylı vergi veriyorum senin haberin var mı? aylık gideri senin kadıköy'deki kiran kadardır. ben bu siktiğimin aracını kullanmayacaksam niye alıyorum? mahalle arasında gezmeye mi? 30 bin kişiyle toplu taşımada sürünmek zorunda mıyım? insancıl yaşamak, rahat etmek herkesin hakkı. sen bu haktan vazgeçeli çok olmuş belli ki ama ben sıkış tıkış yolculuk eden hayvan muamelesi görmeyi reddediyorum birader.

    -starbucks'tan kahve almak zorunda değilsiniz, ara mahallede şurada burada alın.

    niye olum? starbucks'ın kahvesini seviyorum ben. benim hoşuma o gidiyor. sen mutlu ol, kadıköy halkı memnuniyet duysun diye ara mahallede sikik sokuk kafelere bir ton para vermek zorunda mıyım?

    -karı kız kesmeye geliyorsunuz.

    bunun konuyla ne alakası var amk. karı kız kesmeye bak sen. kahve alıp oturmak. vay amk standart bayağı düşmüş. karı kız kesmekle suçlanmamak için artık sultanbeyli'de kot 2'de daire alıp oradan kafayı çıkarmamak lazım. sen ki ezik türko, sen kim sahil kenarında temiz hava almaya çalışmak, kahve içmeye çalışmak kim. ya kız kesmeye gelmişsindir ya da başka bir niyetin vardır (11bir)

    ya bsg ya. yarrak gibi semt olmuş işte. neyini savunuyorsanız.

  • 29 yaşındayım 29 yıldır kadıköy'de yaşıyorum .

    farklı semtlerde oturup barlar sokağı be ağğğbi, rexx be ağbiii, moda sahili be ağbiiii gibi yazarak kadıköy'ü yaşadığını, anladığını zannedenler yüzünden gına gelmiştir .

    kadıköy'lü olmak, kadıköy'de takılmaktan ziyade insanlara bu muhitte vakit geçirdiğini göstermeye çalışan seküler kesimin kekoları yüzünden yozlaşmaktadır .

    son yıllarda gözle görülür biçimde artan közde kahveciler ilçenin dokusuna uygun değildir,zira kadıköy eminönü değildir, her hangi bir cafenin, büfenin önünde insanları içeri davet eden bir garsona bu muhitte ihtiyaç yoktur .ama bu durum yetkililerin sikindemidir ? değildir .

  • istanbul'un merkezi olmasını istemediğim ilçe. çünkü taksim'in merkez olduğu zamanlardan şimdiye nasıl geldiğini hepimiz biliyoruz. kadıköy'ün de öyle olmasını istemiyorum.