kızlık soyadını kullanmaya devam eden evli kadın

  • bunu hak ve yükümlülükler özelinde değerlendirdiğimizde evet, kadının evlendiğinde erkeğin soyadını alma zorunluluğunun olması saçmalık. bunun önüne geçebilmek için dava açmak zorunda olmak da bir o kadar saçma.

    son derece gereksiz.

    kendi adıma, kesinlikle evlilik düşünmediğim için beni ilgilendiren bir konu da değil. ancak evlilik düşünüyor olsaydım da, eşimin benim soyadımı taşıyıp taşımaması umrumda olmazdı.

    ne var ki; şu halde evlilik kurumunun gereksizliğinin de bu oranda savunulması gerekiyor.

    ikili insan ilişkilerinin devamına ilişkin kuralların kanun koyucu tarafından belirleniyor olmasına karşı olmanız gerekiyor.

    yani evlilik kurumunun varlığına. evlilik için hangi şartların gerekli olması gerektiğine, kanun koyucu tarafından belirlenmiş numerus clausus boşanma sebeplerine. buna komple karşı olmanız gerekiyor.

    “kurallar yine benim dışımda bir teşkilatlı zorlama gücü tarafından belirlensin ama bu teşkilatlı zorlama gücü benim hoşuma gitmeyen kurallar koymasın”*

    anlamıyorsunuz.

    evlilik tarihiyle ve ortaya çıkış amacıyla geleneksel mülkiyet kavramının regüle edilebilmesi için ortaya çıkarılmış bir kurum. insan ilişkilerinin belli bir sistem içinde işlemesini öngörmüş ve ilişkilerin bu şekilde işleyebilmesi için karşı cinslere -evet, evliliğin ortaya çıkış sebepleri, eşcinsel evliliğin öngörülebildiği zamana denk gelmiyor- bir takım cinsiyet rolleri belirlemiş bir kurum.

    bu bakış açısına göre, kadının ev işleri dışında çalışmasına gerek yok. ancak tüm ev işleri ve çocuğun/çocukların bakımı kadının üzerinde. erkeğin ise dışarıda çalışıp artı değer üreterek eve yiyecek sağlaması öngörülüyor. özel mülkiyet anlayışının bir sonucu olan miras da bu şekilde ortaya çıkabilmiş oluyor. bu senaryoda kadına da erkeğe de sadakat yükümlülüğü öngörüldüğü gibi, kadına bekâret yükümlülüğü de öngörülüyor. fiziksel çatışma halinde ise erkekten, çiftleştiği dişi ve kendisinden olan yavrusu/yavruları için ölmeyi göze alabilmesi bekleniyor.

    türkiye için konuşacak olursak, toplum geneline yayılmış haliyle, belki geçtiğimiz 30 seneye kadar uygulanmakta olan da buydu.

    şüphesiz çalışan kadınlar vardı. bekâret beklentisi olmayan erkekler vardı. sadakatsiz erkekler ve kadınlar vardı. maddiyat beklentisi düşük kadınlar vardı. görsellik beklentisi düşük erkekler vardı. kötü anneler ve kötü babalar vardı.

    ancak bunlar toplum geneline yayılmış değildi.

    günümüzde, geçmişe kıyasla yaşam disiplinimizde önemli değişiklikler var. artık cinselliği geçmişe kıyasla daha özgürce, geçmişe kıyasla daha az toplumsal baskı ve dışlanma ile yaşayabiliyoruz. kadınlar da geçmişe kıyasla daha yüksek bir oranla çalışıyorlar.

    ancak bir üst jenerasyonun onayına duyulan ihtiyaçta aynı oranda bir değişiklik yok. kültür, yaşam disiplinimizin değişim hızıyla aynı oranda değişebilmiş değil.

    kadının erkeğin soyadını alma zorunluluğu, mülkiyet ve miras kavramının bir uzantısı olarak, kadının meta olarak değerlendirilmesi suretiyle ortaya çıkmış olan geleneksel evlilik kurumunun bir sonucu. bu sonucu makûl bulmuyoruz.

    peki, çok güzel…

    tamam da evlilik kurumunu neden makûl bulmayı sürdürüyorsunuz öyleyse?

    evlilik kurumunun gerekliliği de yeni yaşam disiplinimize uyumsuz değil mi?

    siz birer meta değilsiniz. bireysiniz. doğru.

    evlenmeden birlikte yaşamayı ailenize kabullendiremiyorsanız ailenizi karşınıza alıversenize. ailenize karşı da birey olduğunuzu göstersenize madem?!

    annenizin babanızın karşısına çıktığınızda neden birey olamıyorsunuz çoğunuz?

    tutarlı olmakta fayda var.

    muhafazakâr yaklaşım gösterip evlilik düşüncesini benimsiyorsanız, yaşam disiplininizi de muhafazakâr olarak uygulamalısınız.

    yok, muhafazakâr bir bakış açısına sahip değilseniz, örneğin batılı bir yaşam disiplinini ve yaklaşımı benimsiyorsanız, öyleyse evlilik düşüncesine uzak da olabilmelisiniz. birey olabilmeli, ailenizi karşınıza alabilmelisiniz.

    “aman inançsız olduğumu gizleyeyim de annem üzülmesin, aman erkek arkadaşımla birlikte olduğumu/yaşadığımı babam öğrenmesin de sinirlenmesin, aman şununla bununla birlikte olduğum bilinmesin de muhafazakâr bakış açısına sahip olan bir üst jenerasyondaki ailemin çevresi ve akrabalarımın bana bakışı ve hakkımda konuştukları/düşündükleri olumsuz yönde değişmesin” gibi kaygılardan kopabilmelisiniz.

    oysa siz tutarlı değilsiniz.

    biraz ondan biraz bundan istiyorsunuz.

    olmaz öyle.

  • toplanın. bugün soy adımı tek başına kullanma hakkıma kavuştum. herhangi bir avukat tutmadım. bütün süreci kendi başıma hallettim. ve bu süreci sizlere adım adım burada anlatıyorum. instagramda nihan kaya'nın websitesindeki dilekçe örnekleri (nihanka7 instagram adı ve ilgili paylaşım tarihi 14 kasım 2020) bana da çok faydalı oldu. geçen sene daha evlenmeden bilgisayarıma kaydetmiştim silinir kaybolur paylaşım belki diye. hemen süreci bugün sıcağı sıcağına tane tane adım adım anlatayım sizlere:

    1. müstakbel eşinizle belediyeye evlenme müracaatı yaparken orada iki soy ismini
    de kullanabilmek için form doldurmanız gerekiyor. bu formu maalesef el altı veriyorlar. sizi bilgilendirmiyorlar. siz sormadığınız sürece size vermeyeceklerdir. nikah müracaatı sırasında soyadı formunu isteyin ve doldurun.
    2. artık evlendiniz ve 10 gün içinde sisteme de düşeceği gibi iki soyisminiz var. şimdi sıra, ikinci ekleneni düşürüp tekrar bire indirmekte.
    3. bunun için nihan kaya sayfasındaki dilekçeyi (resim şeklinde olduğu için word'de yazıya aktardım) doldurun ve bahsedilen emsal kararı da indirin. dilekçeden başvuru sırasında 3 kopya isteniyor. emsal karar bir adet yetiyor.
    4. şimdi elinizde 3 kopya imzalı dilekçeniz, 1 emsal karar, 1 nüfus cüzdanı fotokopiniz ve de 463 tl nakit para ile adliyenin yolunu tutabilirsiniz.(nüfus cüzdanımı değiştirmedim orada tek soyisimliyim nasılsa tekrar yakında teke düşecek; sadece dilekçede resmi adımı yazarken e-devlette gözüktüğü hali ile iki soyisimli yazdım)
    5. gideceğiniz yer bulunduğunuz şehrin adliyesi. örneğin ben istanbul anadolu yakasında oturduğum için anadolu yakası adalet sarayı kartal'daki istanbul anadolu adliyesi ve ona müracaat ettim.
    6. artık elinizde belgeler ve adliyedesiniz. bu davaya bakan aile mahkemesi olduğu için danışmadan aile mahkemesi ön bürosunu sorun. bugün, orada evraklarımı aldılar, eksik varsa fotokopiciye gönderdiler, evrakları koymam için yine oradaki kırtasiyeden dosya almamı istediler ve vezneye para yatırmam için yönlendirdiler.
    7. dosyamı aldım, eksik fotokopimi çektirdim, 463 tl vezneye yatırdım ve tekrar aile mahkemesi bürosuna gidip evraklarımı teslim ettim ve dava açıldı. elimdeki son evrakta davanın en geç 150 gün içinde sonuçlanacağı yazıyor. okuduğum yerlerde üç ayda hallolur yazıyor.
    8. adliyeden çıkar çıkmaz e-devletten kontrol ettim. hemen davalarım kısmına düşmüş. oradan artık takip edeceğim. dava günüm ve gelişmeler için takipteyim.
    9. neticede adliyeye gittim ve anayasal hakkımı kullandım geldim. bunun için kimseyle tartışma polemik kurup kendinizi yormayın. gidin, hakkınızı alın ve gelin benim güzel kadınlarım.

    duruşma kısmına gelince:
    dava 15 aralık'ta görülecekti. ancak hakim covid olduğu için dava 26 ocak bugüne ertelendi ve bugün itibariyle soy adıma kavuştum. nüfus cüzdanımı değiştirmek için karara çıkması ve kararın tebliğ edilmesi gerekiyor. bu da yaklaşık 1, 1.5 ay alacak gözüküyor. davaya eşim katılmadı. sadece ben gittim. burada çok önemli bir husus var. normalde, eşin onayı veya haklı bir gerekçe aranmaksızın sizin beyanınıza istinaden direkt olarak soy adınızı tek başına kullanmanıza izin verilmesi gerekiyor. ancak bu böyle olmuyor. eşim görev sebebiyle bulunduğu bir şehrin adliyesinden davadan önce davamızın görüldüğü aile mahkemesine imzalı bir cevap dilekçesi iletti (cevap dilekçesini iletirken adliyeye, mutlaka kimlik fotokopisi de alsın ve sisteme dilekçe ile yükletsin. dilekçeyi teslim ederken kimlik tespitinin memur tarafından yapıldığından emin olsun. dilekçe tesliminde kimlik tespiti yapılmadığı gibi gerekçelerle dilekçe iptal edilmesin). eşim bu dilekçesinde açılan davayı kabul ettiğini, dava tarihinde resmi görevi sebebiyle duruşmaya katılamayacağını ve mazeretli sayılmasını talep etti. lütfen cevap dilekçesi örneklerine internetten bakın ve o formatta yazın. maalesef karar çıkarken eşimin onayına referans gösterildi. bu sebeple davaya tek başınıza gidebilirsiniz. ancak ilk tebliğ ulaşır ulaşmaz eşiniz o aile mahkemesine yönelik bir cevap dilekçesi sunmalı. bu cevap dilekçesinin olmama durumunda, kadının soy adı kararının aile birliğine zarar verebileceği gerekçesiyle davayı 2. celseye erteleyebiliyorlar. eşiniz dava günü müsaitse tabi davaya sizle katılabilecekse bu dilekçeye gerek yok.

    böyle dolambaçlı bir yol inşa ederek bizleri yıldırabileceklerini zannediyorlar. aksine, bizler açtığımız soy adı davalarıyla onları yıldıralım ki artık buna pratik çözüm bulmak adına dava yolundan vazgeçsinler.

    cinsiyete dayalı her türlü ayrımcı uygulamaya hayır! yaşasın bu mücadeleyi buraya kadar taşımış aydın ve ilerici kadınlarımız! bugün bir tuğla da benden.

  • evliliği, evlenmemeyi, her şeyi gözünüzde ya çok büyütüyorsunuz ya çok küçültüyorsunuz.

    mesela işinde, kariyerinde bekarlık soyadıyla tanınmıştır, bunu korumak istiyordur, ilerde boşanmayacaklarının da bi garantisi yok sonuçta.

    böyle zottirikten konuların tartışılacağı ilişkiler yaşamayın. böyle insanlarla evlenmeyin. hayat geçmez.

  • eskiden babasının adıyla anılırdı insanlar.

    ibrahim kızı halime, mustafa oğlu hakan gibi.

    soyadı diye bir şey çıkmış. "soyadı" yani aile adı demek.

    şimdi sen "neden babamın soyadını alıyorum, annemin soyadını istiyorum" diyor musun?

    annenin soyadını alsan bu sefer o da babasından almış oluyor.

    şimdi evleniyorsun ve artık yeni bir ailen var. bu ailenin soyadı babanın soyadı ile aynı değil. (amca çocukları ile evlenenler burada sorun yaşamayacaktır)

    dersen ki babamın soyadını kullanmak istiyorum, buyur yasa ona da izin veriyor. babanın soyadını kullanabilirsin.

    peki ben doğurduğum çocuğa da kendi soyadımı vermek istiyorum diyemez misin? elbette en doğal hakkın. ama baba da vermek isteyecek. bu durumda çocuk çift soyada sahip olur.

    bir nesil sonra çift soyada sahip 2 kişi evlenirse ne olacak?

    düşünsene hem anne hem baba soyadını almış fuat yılmaz kara ile melis sünetçi kömür evleniyor. bunların bir oğulları oluyor. hem anne hem baba çocuklarına soyadı vermek isteyecek, sonuçta hakları. ha bir de iki ebeveyn de kendi istediği ismi koymak isteyecek. ortaya garip bir konfigürasyon çıkmaz mı?

    mehmet tarık yılmaz kara sünetçi kömür.

    hahahaha ispanyol sömürgesi ülkelerdeki gibi oldu.

  • gelecekte evlenecegim kadindir.

    bu durumun insanlara hala dert oluyor olmasi cok komik. cikin artik o magaranizdan bir zahmet. modern olan butun toplumlarda normallesmis konularin tekrar tekrar tartisilmasi ne kadar uzucu.

    ayrica "cocugun adi zaten babadan geciyor yeaa" gibi sacma argumanlarla gelen insanlari da nobel salaklik oduluyle ugurluyoruz.

    not: cocuguna kendi soyadiyla birlikte esinin soyadini vermek isteyen homo sapiens.

  • valla ben avrupa soylusu olmadığım için, soyadım sadece 3 nesildir piyasada ve tamamen götten uydurma, meslek ismi bile değil. zaten soyumu da 4 nesil öncesine kadar sürebiliyorum. çok da umursamamak lazım bu işleri. çoğumuzun ailesinin özel bir hikayesi yok. olanların da çoğu ırgatları sömürmüş ağalar, derebeyleri, hırsız baronlar zaten. onların hiç övünecek bir yanı yok.

    pratikte aynı soyadı daha kolay. bir sürü ülkede zorluk çıkarıyor farklı soyadları, beraber kalamıyorsunuz veya vize bile almanız zor oluyor. geri ülkelerin geri tantanaları işte. uğraşacak enerjiniz varsa ne ala.

    ben olsam resmi evraklarda aynı soyadı kullanır, kalan her şeyde kendi soyadımı kullanırdım. veya schwarzennegger'inkini. fatma schwarzennegger. gayet yakıştı.

  • su anda kanunlar degisse ve erkeler kadinlarin soyadini alacaklar dense "olur mu lan ole sey, erkek adam karinin soyadini alir miymis?" diye isyan edecek olanlari rahatsiz eden kadinlar..cinsiyetciliginize hukuk, gerek, duzen, sevgi vs. gibi kiliflar aramayin.