kızını soyup üniversite amfisine atan baba

  • kemalizm güneşi anadoluyu aydınlatmaya başlayana kadar kadın denilen yaratığın bok kadar kıymeti yoktu bu topraklarda. namus cinayetleri ile tavuk gibi kesilirdi, aşık olması ve sevmesi yasaktı, güzelliğini kimseye gösteremez canı ne istiyorsa onu giyemezdi, sevdiği ile evlenemezdi, başlık parasına satılırdı, cariyeyse her gün tecavüze uğrardı ve bu islama göre sahibinin hakkıydı, sokakta yürürken ferace giymesi mecburiydi. hatta, köylerde değil ama istanbul gibi islam devletinin ve şeriatın varlığının hissedildiği yerlerde bir dönem öyle abarttılar ki bir sokakta karşıdan erkek geliyorsa feraceli kadın bir köşeye geçer arkasını dönüp çömelir ve o erkeğin geçip gitmesini bekler; ardından yoluna devam ederdi. kemalizme kadar 1300 yıl boyunca devlet eliyle uygulanan arap dini kadını her dönem "denetlenmesi, baskı altında tutulması, dayak ile ehlileştirilmesi, başka erkeklerce skilmesi aile efradından erkekler tarafından sürekli engellenmesi gereken; zekası, kişiliği ve şahsiyeti olmayan etrafı etle çevrili tombul bir vulva parçası" olarak görmüştür.

    bu sakallı meczupun anlattıkları kemalizm ortaya çıkana kadar bu topraklarda uygulanan, uygulatılan; zamanla örf ve adete dönüşen ve kültürün özüne işleyen ve en son insanlara kimlik olan arap dininin en temel esaslarıdır. bunu gazali " kadın zaruri olmadıkça çarşı pazara bile çıkmamalı evinin derinliğinde herkesten saklanıp her gün akşama kadar erkeğini beklemeli" şeklinde ifade etmiştir. mezhep imamları kadınlara boşanma hakkı tanımamış; kuran onlara mirastan daha az pay ayırmış, gerekirse dövülmelerini ve şiddete maruz kalmalarını tasdiklemiş; öyle veya böyle üzerlerine üç kadın daha alınması cevazını vermiştir. bu din yüzyıllardır ancak ve ancak kadının köleleştirilmesi ve gerektiğinde dayak ile kadının arzularından, kişiliğinden ve haysiyetinden arındırılması işlemi sonunda yani namus tabusu ile ayakta kalabilmiştir. namus takıntısı bu dinin motor gücüdür. bu din bütün kadınları zombilere çevirmiştir. erkekten izin almadan bir yere gidemeyen , onun müsaadesi olmadan çalışamayan, erkeğe muhtaç kalsın diye eğitim bile verilmeyen bir varlığın haysiyetinden bahsedemeyiz. ben şahsen bir erkek olarak böyle bir baskı ortamında her denilene itaat ederek ve sırf onlar öyle istiyorlar diye tüm duygularımı dizginleyerek yaşamak zorunda kalsaydım "bir onurum ve haysiyetim var" diyemezdim.

    türkan saylan' ın dediği gibi: " eğitim almış her kadının bu cumhuriyete borcu var"

    ve bu borç sevgili dostlarım türk kültürünü kirleten ilkel arap adetleri ile mücadeleden ibarettir.