kısır bir ekşi sözlük yazarının baba adayı olması

  • aşağıda yüz erkekten birinin başına gelen erkek kısırlığı ve evlenen çiftlerin yarısını ilgilendiren tüp bebek tedavisine dair infertilite yani kısırlık hakkında tüm aşama ve yaşadıklarımı paylaşacağım uzun bir yazı olacak.

    öncelikle bu konuyla ilgili daha önce paylaştığım 2 entry'i paylaşacağım, genel bir bilgi sahibi olunması için sonra da yazıma devam edeceğim.

    1) #98572427 (bkz: çocuk sahibi olamayan ailelerin sorunları)
    2) #98381925

    2014 yılında evlendim, evliliğimin ilk yıllarında öncelikle yurtiçinde birçok şehir, müze, antik kent, otele ve geziye gittik. sonrasında birçok ülkeye gitme fırsatımız oldu.

    iş anlamında da istediğim işe sahiptim. daha doğarken şanslı doğduğumu düşünüyordum. hayatım boyunca her istediğime sahip oldum.

    2014, 2015 derken 2016 senesi geldi ve yavaş yavaş iş arkadaşları, eş dost çoluk çocuk sormaya başladı. o zamanlarda ben ve eşim 33 yaşındaydık. ikimize de çocuk sahibi olma fikri ilk kez cazip gelmeye başladı ve eşim, kullandığı yasmin doğum kontrol hapını kullanmayı bıraktı.

    6 ay korunmasız ilişki sonrası her ay bir umutla kan testi ve gebelik testi veriyordu eşim ancak, bebek olacağına dair herhangi bir gelişme olmuyordu. hayatımda ilk kez istediğim bir şeye tam anlamıyla sahip olamıyordum ama muhakkak bir çözümü vardır diye düşünüyordum.

    eşim, sağlık konusunda benden daha duyarlıdır, bir jinekologtan randevu alıp gerekli test ve kontrollerini yaptırdı. eşimde herhangi bir problem çıkmadı. eşim, daha sonra başka jinekologlara da gitti ama hiçbiri bir sorun bulamadı.

    muhakkak bir jinekolog sorunu bulacak ve bir hap verecek sonrasında da sağlık sorunumuz giderilip, çocuk sahibi olabileceğimize kendimi o denli inandırmıştım ki spermiyogram yani sperm testi yapmayı hep öteliyor ve inkar ediyordum. neticede ailemdeki tüm erkekler sağlıklı ve üreme anlamında aile geçmişimde herhangi bir problem gözükmüyordu.

    eşimin gittiği bir jinekolog benim bir sperm testi vermem gerektiği bilgisini eşime verdi. peki nasıl olur da üreme konusunda eşimde değil de bende sorun çıkabilirdi? 1 yıl direndikten sonra durumumu kabullenip bir sperm testi verdim ve sonucu 3 saat sonra aldım.

    azospermi yazıyordu test sonucunda, tüm rakamlar sıfır, hareketlilik, zaman dilimleri hepsi sıfır. hala durumumum ne olduğuna dair en ufak fikrim olmamakla birlikte, elimdeki test sonucu ile bir üroloji randevusuna gittim ve bana kısır olduğumu söyledi ‘’ normal yollarla baba olmamın imkansız olduğunu ve birkaç operasyon geçirmem gerektiği ve sperm elde edilmesi halinde tüp bebek tedavisine dair bir umut olabileceği bilgisini verdi.’’

    o günü unutamıyorum, eşimle konuşmaya başladım. kısır olduğumu asla anne olamayacağını ve hatta çocuk sahibi olmayı çok istiyorsa, bebeği ile arasında koca bir enkaz olarak girdiğim için boşanma işlemlerini başlatabileceğimizi söyledim.

    bana, benimle evlendiğini, evlendiği zamanda çocuğunun olmadığını ve bu şekilde hayatını sürdürebileceğini söyledi.

    2 hafta boyunca duvarları yumrukladım, ağladım geceden sabaha, bitik halde işe gittim. odamı ayırdım, kendimi ondan izole ettim.

    sorunlardan kaçmak yerine sorunlarla yüzleşmek ve çözüm bulmanın gerekliliğini idrak edip, daha iyi bir hastanenin üroloji biriminden randevu aldım, bana renkli doppler film çektirmem gerektiğini söyledi, elimdeki filmle tekrar kendisine gittim ve bana varikosel denen bir rahatsızlığımın olduğunu, şansımın olması halinde 1 yıl içinde sperm çıkışımın olabileceğini söyledi.

    varikosel, kısırlık sorunuyla doktora başvuranların yaklaşık %30-40'ında rastlanan, testislerdeki kanı boşaltan toplardamarların varisleşmesidir. varikosel, testis toplardamarlarının bacaklardaki varis tarzı genişlemesine klinikte verilen isimdir.
    o gün bir umut doldu içime. aylardır ilk kez biri bana sorunumu bir operasyonla çözülebileceğini söyledi. daha sonra ege üniversitesine gidip orada da bir üroloğa gözüküp, ayrıca tüp bebek merkezinden de randevu aldım.

    tüp bebek dosyamız açıldı, daha sonra üroloji biriminde varikosel ameliyatı olmaya karar verdim.

    bu arada ege üniversitesi'nde tüm tetkiklerimiz yapıldı: hormon, kan testleri ve en az 3 en fazla 6 ayda sonuçlanan genetik testlerimiz ( 46 x y kromozon) yani kadınlarda iki adet x kromozomu vardır (karyotip: 46, xx), erkeklerde ise bir adet x kromozomu ve bir adet y kromozomu vardır (karyotip: 46, xy). her bir kromozomda kalıtımsal bilgiler taşıyan genler yer alır. tek bir kromozomun bile değişimi kısırlık, doğurganlığın düşmesi veya düşüklere yol açabilir. tüm testlerimiz tertemiz çıkıyor, yine de kısırlığa dair bir bulgu bile yokken kendimi tıbbın en üstün tekniklerinin orta yerinde buluyordum hem de hayatı boyunca doktordan kaçmış bir adam olarak.

    varikosel ameliyat günü geldi çattı. bir sedyeye uzanmış, kaderimi başkalarının ellerine emanet etmiştim. ameliyatta kasık bölgemde ortalama 8 cm kadar bir kesik izi kaldı. herkesin annesinde sezeryan izi kalır, eğer olursa benim bebeğimin babasında da o iz kalacaktı. varikosel ameliyatları sonrasında 6 ay ortalama beklenir ve sperm testi sonucuna göre ameliyatın başarılı olup olmadığına bakılır.

    2017 yılında ameliyat sonrası ilk sperm testimi verdim, umutluydum veri çıkışı olacak ve sonrasında da ebeveyn olabilecektik. sonuç 3 saat sonra çıktı ve koca bir sıfır yani verimsiz azospermi kısırlık devam ediyordu.
    üroloji birimiyle görüştüğümde, erkek kısırlığına dair son çare ameliyatı olan micro tese ameliyatı olmam gerektiğini söyledi.

    mikro tese, mikrodiseksiyon adı verilen cerrahi bir yöntemidir. testisten biyopsi ile sperm elde edilmesi demektir. mikro tese menisinde hiç sperm bulunmayan (azospermi) ya da %100 hareketsiz sperme sahip kişilere uygulanır. yani sizin testislerinize cerrahi müdehale edilerek sperm örnekleri alınır ve 2 hafta içinde sonuç alırsınız. micro tese ameliyatı sonrasında canlı sperm bulunma olasılığı %50 civarıdır. ameliyat sonrası elde edilen spermler dondurulur ve canlı çıkması halinde tüp bebek tedavisine dair umut ışığı olur ve o gün geldi çattı, sonucumu almaya hastaneye gittim. bir yanım yüzleşmeye korkuyor, bir yanım artık yüzleşmem gerektiğini söylüyordu.

    ameliyatımı gerçekleştiren profesörün odasına gittim, biraz bekledim, kendisi benim yanımda laboratuvarı arayıp, sonucumu sordu. bir kaç saniye içinde tüm hayatımın, hayatlarımızın döngüsünü değiştirecek o haberle yüzleşecektim ve derin bir nefes alarak bakıyordum profesörün yüzüne. profesör, bana döndü ve canlı spermin bulunmuş dedi.

    o an dünyalar benim oldu sanki baba olmuşçasına havalara uçuyordum, beni uyardı. her ne kadar sperm bulunmuş olsa da bu benim baba olmam için yetersiz olduğunu, sürecin uzun ve yorucu olduğunu söyledi. o an onu duymuyordum ve anlamıyordum bile. kafamda, spermim olursa artık sürecin aşırı kolay olacağına dair kendimi o denli ikna etmiştim.
    mutlu haberi eşime telefonda bildirdiğimde hüngür hüngür ağlamaya başladı. o ana kadar bana aşırı metanetli davranan kadın, içten içe anne olmayı istiyormuş ve ben bunun farkında bile değilmişim, yıllarca bazı duyguları içine atmış.

    2016 yılında başladığımız evlat sahibi olma fikrimizin üzerinden 2 sene geçmiş ve 2018 yılında nihayet ilk tüp denememizi yapmaya hazırdık. micro tese ameliyatımdan 5 tüp sperm freeze denen ortalama -198 derece ortamda saklanıyor, tüp bebek tedavisi için kullanıma hazır halde çözdürülüyor.
    bu arada eşim üzerinden de birçok test yapıldı: kan, hormon, genetik derken kadınlarda menopoz yatkınlığı yani rezerv azlığının ölçümüne dair amh testi: anti-müllerian hormon testi kısa adı ile amh testi, ağırlıklı olarak kısırlık araştırmasında, kadının yumurtalık rezervini ölçmek için yapılan bir kan testidir. kadınlarda öncü yumurta keselerinin (folikül) gelişmekte olan hücrelerince salgılanan bir glikoprotein türüdür. eğer ki amh seviyeniz 1'in altındaysa ve çocuk sahibi olmak isteyen bekar ya da evli bir kadınsanız acilen yardımcı üreme teknikleri ya da jinekolojik destek almanız gerekmektedir. 1'in altı seviyeler yavaş yavaş menopoz yatkınlığına sahip olduğunuzun göstergesidir.

    tüp bebek dosyamız açıldı ve artık tüp bebek tedavisine dair umut ile tedaviye başladık, kadın üzerinden yürüyen, hormonları etkileyen, karın bölgenize iğne vurduğunuz, bir çok hap kullandığınız bir tedavi yöntemi diye kabaca özetlenebilir. kadına yapılan kontrol sonrası, kadının rezerv durumuna göre kısa veya uzun protokol olmak üzere 2 tip uygulama yöntemi uygulanır.

    rezerv sayınız fazla ise uzun, belli bir sayının altındaysa kısa protokol uygulanır.
    kısa protokol kapsamında gnrha uygulamasına adet periyodunun ilk gününde başlanır. adet kanamasının üçüncü gününden itibaren hmg veya fsh ile tedavi süreci ilerler.
    tedavi özetle şiddetli adetinizin 2. gününde başlar ve ortalama 15 - 18 gün içinde artık tüp bebek için operasyona hazırsınızdır.
    normal bir çiftin o gün sperm vermesi gerekirken, ben 2017 yılının ekim ayında verdiğim tüplerimin çözülme işlemini bekleyecektim eğer ki çözülen tüplerden istenilen verim alınmazsa o gün tekrar ameliyat masasına yatacaktım. korkulan olmadı ve embriyoglar çözdürdükleri spermlerin yeterli seviyede hareketliliğe sahip olduklarını paylaşıp, tekrar ameliyat olmayacağımı söylediler.

    tüp bebek tedavisi kadın üzerinden yürür ve 2 aşamadır: 1 . aşama toplama ve 2. aşama transfer yani yüklemedir.
    toplama işlemi için operasyon günü eşimden toplanan yumurtalardan ve benim çözdürülen spermlerimden oluşan embriyolar laboratuvar ortamında 3 ile 6 gün arasında gözlemlenir ve hücre bölünmesi izlenir. yeterli görününce bu defa transfer yani yükleme işlemi anneye yapılır ve ortalama 10 -14 gün sonra beta hcg testi, hamile olup olunmadığını tespit etmek amacıyla yapılan bir kan testidir. gebe olmayan bir kadının beta hcg değeri 0-10 mıu/ml'dir. beta hcg değerinin 10'dan yüksek olması kadının gebe olduğunu gösterir.

    transfer işlemimiz yapıldı ve 14 gün sonra kan testi verdik. sonuç yine koca bir sıfırdı. çok iyi hatırlıyorum ilk kez inancım ciddi anlamda yıkılmıştı. eşim de psikolojik olarak etkilendi ama bir şekilde aylar geçtikten sonra süreci aşmaya çalıştık.

    psikolojik olarak hazır olduğumuzu hissettiğimiz 2018 senesi içerisinde 2. denememizi yaptık ve 14. gün sonunda ilk kez kan testinde veri çıkışı oldu, kan testi sonunda her iki günde bir tekrar kan testi veriliyor ve ilk testinize oranla 2 katına çıkması gebeliğin sağlıklı şekilde ilerlediği anlamına geliyor ve bizim 2. testimizde ilerleme yeterince olmadığı görüldüğü ve hayatımızın ilk düşüğü yani biyokimyasal gebeliğini yaşadık. doğmuş ve yıllarca emek vermişiz gibi tanımadığım bir bebeğe bağlılık ve yitiklik yaşadıktan sonra en az 1 sene tüp bebek tedavisine ara verme kararı aldık.

    2019 yılında artık izmir’de deneme yapmak istemediğimizi, sağlığın başkenti istanbul’da iyi merkezler olduğunu ve bu merkezlerden birinde deneme yapma kararı aldıktan sonra artık istanbul’da merkez arıyor, görüşüyor ve kendi aramızda merkezleri değerlendirirken içlerinden birisinde karar aldık ve deneme sürecini burada sürdürme kararı aldık, yalnız bir sorunumuz vardı. peki benim kısırlığımla ilgili yanımda taşıyamadığım ve ege üniversitesi içerisinde bulunan dondurulmuş spermleri ne yapacaktım? tekrar mı ameliyat olacaktım?

    merkezimiz özel bir tank eşliğinde spermlerimi taşımamın daha doğru olacağını tekrar ameliyat seçeneğinin en son çare olduğunu söyledikten sonra o tankı istanbul’dan alıp ege üniversitesi tüp bebek birimine götürdüm, ertesi gün sabahına kendi talebim ve yazımla alabileceğim bilgisi ile mühürlenmiş tankı teslim aldım. babam yaşça büyük, abimse o dönem uygun olmadığından internet uygulamasından bir şoför bulup, tankı bornova’dan alıp istanbul’un avrupa yakasına götürmek için yola koyulduk. şoför beye elimdeki tankı, özel durumumu ve tanka dair aldığım yazıyı gösterdim. neticede arabasında 50 cm en ve boyda bir değişik alet vardı. tam olarak 3 saat 15 dakikada istanbul’daki merkeze ulaşıp, tankı teslim ettik.

    2019 senesi başında artık tedavimiz için her şey uygundu ve tekrar aynı sürece girdik, bu 3. denememiz, inandığımız ve üstün teknikler kullanan bir merkezdeydik. bize her ne denilirse yapıyor ve merkeze güveniyorduk. tekrar toplama işlemi ve bana ait spermlerle eşimin yumurtaları laboratuvar ortamında birleşme sağlanıp bu defa transfer yapmak yerine bu merkez düşük riskini azaltmak için embriyolara ngs denen bir genetik bir tarama testi:
    ngs (next generation sequencing), yeni nesil dizileme olarak da adlandırılan bu yöntem genel anlamda kromozom taramasında kullanılan bir teknoloji olarak tüp bebek tedavisinde preimplantasyon genetik tarama (pgt) yöntemleri içinde yer almaya başlayan en yeni ve en kapsamlı kromozom tarama testi yapabileceklerini söylediler.

    bu testte bebeğinizin 24 kromozona daha embriyoyken bakılır ve sonrasında uygun olan embriyo size yüklenir. ngs testine 3 adet embriyo gönderdik, 2’si sağlıklı olduğu 1 tanesindeyse monozomi tespit edildiği söylendi. yani genetik olarak genelde gen testlerinde ortalama 3 adet gönderilen embriyonun 1’si sağlıklı dönermiş ve bizim 2 adet dönmüştü. doktorlar bir heyet oluşturup, ilerleyen yaş ve faktörleri değerlendirip bize 2 adet yerine 1 adet yüklemenin canlı doğum ve sağlık açısından daha başarılı olacağı kanısına vardı ve bizde hekimlere güvenip, 1 adet yüklemeyi onayladık. yüklenen embriyomuz işlem günü çözdürüldü 6aa yani baştaki rakam gün sayısı harflerse kaliteyi gösterir, 6. gün aa 1. kalite embriyo transfer yapıldı.

    bu defa oldu bu iş dedik ve transfer sonrası kan testi verdik ve her şey yolundaydı, tekrar 2. testi verdiğimizde ise yine hüsran yaşadık, ilk kez bu denli inanmış ve yıkılmıştık. tüm öz güvenimiz ve psikolojimiz sarsılmıştı.

    merkezin istediği her şeyi maddi ve manevi yapmamıza rağmen yine hüsrana uğramış ve bir süre daha tüp bebek dosyasını rafa kaldırmıştık.
    2020 senesi geldiğinde kendimizi hazır hissedip, planlamayı yaptık ve 01 şubat 2020 tarihinde transferimiz yapılması planlandı. 31 ocak 2020’de istanbul’a uçuşumuzu gerçekleştirdik, daha sonra operasyon sabahı merkeze geçtik.

    2019 başında dondurulan embriyomuz 4. ve belki son denememiz için 2020’nin şubatının ilk günü transfer işlemi için çözdürüldü ve bir sorun çıkmadan eşime transfer yapıldı. ve yine kan testi için 10 gün bekledik, bu 4. denemimiz ve daha önce 2 kez düşük yaşamış bir çift olarak daha temkinliydik. kan testimizi verdik ve sonuç pozitifti, 2 gün sonra tekrar test verdik sonra tekrar hepsinde istenen çıkış vardı.

    ancak, sonraki günlerde 4 gün arayla eşimden 2 defa aşırı kanama geldi ve hatta 1 defasında pıhtılı şekilde içinden parçacıklar düştü. her yer kan içinde acil servis ve sonrasında da kadın doğuma bir gece yarısı sevk edildiğinde her şeye hazırlıklı olun bu kadar kanama ile kesenin düştüğü ve yerinde olmadığı bilgisini size verebilirim diyen bir doktorun karşısında o kadar çaresiz kalıyorsunuz ki ...

    her iki kanama sonrasındaki kontrollerde de annenin bebeğe, bebeğin de annesine tutunduğunu duymak tarifi mümkün olmayan bir huzurdu o anlarda hissettiğim.

    sonraki haftalarda kese görüntüsü için randevu aldık kese de gözüktü sonra kalp sesi için ve kalp sesini de duyduk. en son 12 14 hafta tarama testleri de yapıldı ve bir sorun çıkmadığı bilgisini de aldıktan sonra artık yıllarımı verdiğim ve hayatımla ilgili kesitleri paylaşmaya değer gördüğüm ekşi sözlük ortamına içinde bulunduğumuz zor günlerde bir nebze umut olması temennisi ile bu uzun entry’i sizle paylaşma ihtiyacı güttüm, bebeğin cinsiyetine dair biraz erken de olsa doktorumuz bir tahminde bulundu, umarım canlı ve sağlıklı doğum haberini de sizlerle paylaşırım.

    6 senesini, her türlü maddi ve manevi imkanını bu işe seferber etmiş biri olarak bu zaman diliminde çok fazla insanla tanıştım. kişisel tavsiyem tıptan sapmayın, tıptan utanmayın, para tuzağı veya alternatif tıp altında şeylere yönelmeyin, gerekli testleri yapmaktan çekinmeyin, erkekler en azından 6 ayda bir spermiyogram, kadınlarsa aile hekiminde bile yapılabilen amh testinizi yaptırın.

    henüz canlı ve sağlıklı doğumumuz gerçekleşmediğinin farkındayım ancak, tek bir kişiye bile bu sıkıntılı işlemler ve sıkıntılı süreçte umut aşılayabilirsem ne mutlu bana.

    toplu zorunlu edit:

    1) burada kendi yaptığım ve 4 sene önceki hatalarımı başka bireylerin yapmaması adına kendi hatamla yüzleştim ve samimi şekilde paylaştım. bir kadınla bebeği arasında bir duvar gibi görme hissi zordur, umarım kimse yaşadıklarımı yaşamaz ve sizler de kendi hatalarınızla yüzleşirsiniz, ben yüzleştim ve pişman değilim.

    2) kimisi erkek çocuk isteyeceğim, kızım olursa üzülebileceğim gibi mesnetsiz imalarda bulunmuş, şık bulmadım. 37 yaşımdayım ve oldum olası çocuklar arasında bir ayrım yapmam, yapacak olsam da kız çocuklarını her daim daha sevimli bulmuşumdur.

    3) dna testi yapın diyen arkadaşlar için hadlerini aşsa da kırıcı olsa da saygıyla karşılıyorum, yapılan çalışmalar özenlidir ve herkesin kendisine ait bir kasası var gibi düşünün, o çocuğunun karışması ile doğum sırasında başka çocukların karışması kadar bir olasılıktır.

    4) evlat edinme konusunda biz de istekliydik, ancak biyolojik anne birgün gelip mahkeme kararı ile yetiştirdiğiniz evladı alma hakkına sahip, 10 günlük evlat edinen bir ailenin elinden 7 yaşına getirdiği çocukları elinden alındı. biz aklınıza gelen her yolu araştırdık ve denedik.

    biyolojik anneye iade edilen çocuk haberi

    5) ayrıca, viral veya reklam konusuna gelince kısırlık sorunumu çok uzun zamandır yazarım.

    ve bir kere bile ne bir hekim ne de işletme adı kullandım. zaten bir reklamı yapacak kişi neden 3. denememizde düşük oldu ve aynı merkezde 4. denememizi yaptık der?

    bu süreçler zor ve yıpratıcıdır, aile bütünlüğünü de sarsabilir. benim amacım yaşadıklarımı yaşamayan insanların durumumuz hakkında en azından empati yapabilmeseydi ve güzel kalbi olan bir çok insan çok güzel şekilde temennilerini ifade etmişler, sağolsunlar varolsunlar.

    herkesin gönlünden geçen neyse ona kavuşmasını gönülden temenni ediyorum.