kırmızı oda (dizi)

  • psikologluk ne kadar basitmiş. çocukluk travmasını anlattırıyorsun. yaparsın sen aslansın, kaplansın, güçlüsün diye gaz veriyorsun. tamam. şizofreniyi bile tedavi ediyorsun. bir de aöf olmasın diyorlar. halbuki eğitime bile gerek yok.*

  • çocuk oyuncu için endişelenmeye gerek yok. zaten pedagog var sette ve o sahneler parça parça çekiliyor. çocuk neyin ne olduğunu anlamıyor bile. mesela adam çocuğa doğru yürürken aslında çocuğa gülerek gidiyor ama yüzünü görmediğimiz için izleyici farketmiyor.

    kayıt durur durmaz da hemen reji ekibi çocuğa esprili şekilde yaklaşıp herşeyin oyun olduğunu belli ediyor. sizin anladığınız senaryoyu çocuk anlamıyor esasen

    bunu izleyemiyorsanız haftaya olacak bölümü hiç izlemeyin. uyarayım

  • ekranin altina gercek terapi seansiyla ilgisi yoktur ibaresi yazilmadikca suc islediklerini dusundugum dizi. terapide olmamasi gereken ne varsa bu dizide var. lutfen itibar etmeyiniz. burdaki 'doktor hanim'in herkese soyledigi 'sen cok guclu bir kadinsin', 'ne cok aci cekmissin' gibi cumleleri terapist asla soyleyemez. gittiginiz terapist bu sekilde yargi cumleleri kuruyorsa ordan arkaniza bile bakmadan kacin.

  • olm çok kötü oldum ya. mektup kısmı çok acı ve aslında ürkütücü.

    insan beyni insana ne oyunlar oynuyor ya. tanrı kimseyi akıl sağlığından mahrum etmesin.

  • dizi evet pek çok konuda farkındalık yaratıyor ancak bunu çok yanlış şekilde yapıyor. toplumsal patolojilerin derinine, kökenine inmiyor. cinsiyetçi tutumları çok yüzeysel ele alıyor. kültürel kodların zaaflarıyla zafer kazanabileceği alanlarda savaşıyor, gerisinden kaçınıyor.

    aşırı katolik hristiyan bir bakış açısı egemen anlatıma. veya bizdeki şıha şeyhe hocaya gidip el almak, muska yaptırmak, okutmak gibi. ayrıntı yok, bilgi yok. doktorlar ruhani lider gibi, rahip gibi geleni kutsuyorlar. anlatın, dinleyeyim... ah, çok üzüldüm vah vah. güç içinde. hayat sana kocaman bir armağan. haydi yoluna devam et. safi gaz.

    danışan günah çıkarmaya gelir gibi doktora geliyor. 3-4 seans sonra sonuç mükemmel. danışanın hayatını değiştirmek adına ne yaptığı doğru dürüst işlenmiyor, tabii herhangi bir şey yapıyorsa. şükürcü, teslimiyetçi, kaderci, gizemci anlayış. zerre bilimsel temeli yok.

    işte bu yüzden bu dizinin benim gözümde sinek avlayan ışıldaktan farkı yok. umut, umut, sevgi, hayat, enerji, kader, gelecek...

    sadede gel, ne nasıl olacak?

    "kendini sev."

    bravo, bu kimsenin aklına gelmezdi! hasta kendini sevemiyor zaten, sorun orada.

    "kendinize hediyeler alın, kendinizi şımartın."

    çarşıdan üç etek, iki ceket alıp kendinizi şımartmak tüm travmalarınızı iyileştiremez, onu da unutun ayrıca. alya mıydı neydi, sadece saç baş düzeltmekle, cicili bicili yeni kıyafetler almakla sorunlar çözülmüyor.

    eee daha sonra?

    "yaşadıklarının yaşanması gerekiyordu."

    hangi tıp fakültesinde böyle bir ders var acaba? kimin hayatında neyin yaşanmasının neyin yaşanmamasının gerektiğine hükmetmenizi sağlayan hangi dersti, kaç kredilikti?

    "yaşadığın her şeyin anlamı var. inan buna."

    hayır, yaşadığı her şeyin bir anlamı olup olmadığını sen bilmiyorsun. bunu danışan keşfedecek tabii doğru dürüst bir terapi süreci yürütecek olursanız. sen de ona destek olacaksın. yaşadığı her şeyin bir anlamı olup olmadığına danışan karar verecek. yaşadıklarının ne anlama geldiğini danışan kendisi yorumlayacak.

    "bunların yaşanması gerekiyordu." denecekse de bunu sen demeyeceksin, danışanın diyecek. sorgulayıp isyan edip değişim için harekete geçecekse bu yine "kendini sev, hayata sarıl..." diye romantik sözlerle olmayacak; bu süreç uzun ve çetrefilli olacağı için destek hatlarını güçlendirmesine, gerektiğinde kullanabileceği teknikleri öğrenmesine yardımcı olacaksın.

    senin işin o koltukta oturup "bazen hayatta şöyle böyle..." diye beylik lâflar etmek değil. vaaz vermek değil. karşındaki hasta cehennem gibi bir hayatın içinden çıkıp gelmişse "hayat bize bir armağan... :)))" diye sahte gülücükler saçamazsın. danışanın kendi hayatını armağan olarak değil, yok yere çekmek mecburiyetinde kaldığı bir mahkumiyet olarak görüyorsa ve yaşantısı, koşulları da bu kanaatini destekler nitelikteyse onun hislerine, düşüncelerine saygı göstereceksin.

    geçmişi kabullenmek geçmişle sorgusuz sualsiz barışmayı gerektirmiyor. bir insan, geçmişinden nefret ediyorsa o insanı sorgulamadan, ilahi bir affedicilikle geçmişini kabullenmeye, teslimiyete mecbur edemezsiniz. affedecekse bile bu güce 3. - 4. seansın sonunda sahip olmasını bekleyemezsiniz.

    ikarus kuş tüyünden kanatlara sahip olunca uçabilmişti, ancak gökyüzünde uzun süre süzülebilmesini sağlayacak materyal bilgisinden yoksun olduğu için onları bal mumuyla yapıştırıp yola çıkmıştı. güneşe yaklaşınca da bal mumu erimiş, ikarus da yere çakılmıştı.

    burada da böyle. sadece gaz verme var. doğru yön yok, doğru araç yok. doktorun her dediğini tekrar ediyor olmaları hastaların doktorun dediği her şeyi gerçek anlamıyla benimsedikleri anlamına gelmez. başkasının götürüp getirdiği adresi mi yoksa kendi başınıza bulduğunuz adresi mi daha kolay öğrenirsiniz? bu da o hesap. danışan sözde kendisini keşfetmeye geliyor, ama onun yerine bu işi doktor yapıyor. danışan da zerre itiraz etmiyor. doktorun hiçbir tahmini de yanlış çıkmıyor. doktor değil, kâhin sanki.

    hastalar gömlek düğmesinden, çanta fermuarından daha hızlı çözülüyor. daha ilk bölümden şeceresini döküp bebekliğinde çocukluğunda ne var ne yok anlatmaya başlıyor. can kurban zaten böyle danışana. çünkü geneli şimdiki dönem evde/işte/okulda/toplumda yaşadığı yüzeysel sorunları en az 5-6 seans gündeme getirip direnç göstermeyi tercih ediyor. nerede böyle konuşkan, samimi hasta?

    doktor ne sorsa danışanı/hastası hemen cevap veriyor. direnç gösterip lâfı dolandırma, konuyu değiştirme girişimi bile yok. böyle hastayla terapi yürütmek için okul okumaya da gerek yok aslında. bu kadar saf, bu kadar edilgen kişilikler zihinsel engelli falan değilse hiçbir insan için mümkün değil zirâ.

    danışan anlatıyor, doktor dinliyor. 3-4 seans sadece bu ve hop sorunlar çözüldü. alya mıydı neydi misal onda da çok ciddi dissosiyatif eğilimler vardı; ama 3-4 seans boyunca sadece geçmişinde yaşananları anlattığı için her şey çözüldü. oysa gerçek hayatta ne sorunlar bu kadar çabuk tespit edilip dile getirilebiliyor, ne de psikolojik rahatsızlıklar, bozulmuş yemeği kusar gibi
    sadece doktora travmaları anlatmakla hop diye çözülüveriyor.

    işte bunun tehlikesi çok daha sinsi. 21. yüzyıl modern dinleri. ışık içimizde, güç içimizde; onlara ulaşmak için 5 kitaplık 10 dvd'lik setimizi satın alın, toplantılara katılın, derneğimize bağış yapın, videolarımızı beğenip paylaşın ışığı herkese yayalım vs. sanki psikoterapi sahnesi değil, isa peygamber şifa dağıtıyor. duygusal sağaltım değil bu. umut veriyor; ama o umudu uzun süre verimli bir şekilde devam ettirecek bilgiyi vermiyor. mum ışığını güneş diye pazarlıyor.

  • dizi değil ızdırap pornosu.

  • makyajlar harika.

    an itibariyle zafer algöz'ün melisa sözenin babaannesini oynadığı ve hiç sırıtmadığı dizi.

  • spoiler veriliyor açılın.

    necdet aldattı, kanserden kurtuldu .. meliha kanser olup ölecek.

    meliha ‘nın kızı melek yangın gecesi evde değildi sevgilisi ile olayları izleyip “aa nasılsa beni öldü sandılar “diyip evden kaçıyor.kaçtığı gece sevgilisi oğlan ile birlikte oluyor .. sonra oğlan bunu bırakıyor .
    pavyonda çalışıp şarkıcı olmak isteyen melek bir pavyonla anlaşıyor hayatından inanılmaz memnun çünkü seks , gece hayatı, pavyon, şarkı türkü , süspüs inanılmaz hoşuna gidiyor..sonra çok zengin bir herif buna aşık oluyor buna nikah kıyıyor ve kapatıyor bunun kafasını..

    yıllar sonra aynı terapiste gelen melek bu olayları anlatacak ve hocam kafasında iki
    hikayeyi birleştirip meliha’nın kızı oldugunu anlayacak.

    ağzıma sağlık.

  • her şeyin siyaset olduğu coğrafyalarda: "dolar 8'e euro 9'a dayanmış ama önemli değil, ne hayatlar var" dememiz ve halimizden şikayetçi olmamamız için sıcak servis edilmiş kitap uyarlayamaması.

    her şeyin siyaset olmadığı coğrafyalarda: bazı sahneleri gereksiz uzun tutulan, arka plan müzikleri bir tık yüksek ve kulak tırmalayıcı olan, konusu güzel dizimsi.

  • acı pornosu.

    ben de sanmıştım ki olaylar üzerinden psikoloji anlatan bir yapım olacak, kanıt'ın kriminoloji ya da hekimoğlu'nun tıp için yaptığını psikoloji için yapacak sandım ama yine sömürü dolu bir tv8 yapımı çıktı.

    şu mehmet karakterinin bi daha kameranın içine girerek bağırdığını görürsem televizyona kafa atacam.