kıbrıs'ı kurtaran ecevit değil erbakan'dır

  • bir iddia. erbakan'in sag kolu oguzhan asiltürk'ün otobiyografisinde bahsediliyor:

    "temmuz 1974. başbakan bülent ecevit dış temaslarda bulunmak ve biraz da ingilizce pratik amacıyla londra'da. görevini vekaleten koalisyon ortağı ve başbakan yardımcısı olan hocamıza bırakmıştı. yaz sıcağı gece geç saaatler olmasına rağmen ankara'yı da kavuruyordu. hocamızın odasında kendisi ve almanya gençlik kolları başkanımız süleyman mercümek ile oturuyorduk. süleyman almanya'dan getirdiği para sayma makinesini incelerken biz de hocamla islami fikir teatisinde bulunuyor idik. o zamana kadar laik düzenin aldatmacalarına alışmış başbakanlık binasının duvarları, bizlerin islami tartışmalarıyla adeta nurlanmış, parıl parıl parlıyorlardı.

    o.a.- hocam, affınıza sığınarak ben o konuda size katılmıyorum.
    n.e.- aziz kardeşim neden katılmadığını da ben anlamıyorum. hadesten taharet normal abdest, necasetten taharet de gusul abdesti demek. nesi zor anlamadım.
    o.a. -bilmiyorum hocam, ben başka türlü hatır...

    cümlemi tam bitiriyordum ki kapı sert bir biçimde çalındı ve içeri deniz kuvvetleri komutanı ihsan gedik yanında hocamızın emir subayı sırrı elitaş'la birlikte girdi. şaşırmıştık. normalde bir amiral ya da generalin gelişi önceden bildirilirdi. olağanüstü bir durum olduğunu anlamıştık ve zaten amiral gedik hemen konuya girdi:

    i.g.: kıbrıs'ta durumlar çok kötü. bir an önce müdahale etmemiz gerekiyor.
    n.e.: benim böyle bir müdahaleye başbakan vekili olarak karar vermem yanlış olur. hemen sayın ecevit'e telgraf çekelim. süleyman, bırak şu makineyle oynamayı ve yaz:

    "sayın ecevit eğer başbakan sen isen hükümetinin başına geç, eğer başbakan ben isem emrediyorum gel hükümetin başına geç."

    amiral gedik hemen sert bir tonla:

    -kıbrıs'taki soydaşlarımızın bunu bekleyecek zamanları yok, hemen müdehale gerekmekte! dedi.
    erbakan hocamiz şaşkındi, sordu:

    - peki sizin öneriniz nedir sayın amiralım?
    -ivedilikle müdehale etmeliyiz. donanmamız hazır, emrinizi bekliyor, sizden tek beklediğimiz sadece bir emir verip, parolayı belirlemeniz.

    erbakan hocamız bize bakıp 5 dakika müsade istedi. geldiğinde gözlerinde şimşekler çakıyordu.

    n.e-derhal müdahale edilsin!
    i.g- emredersiniz efendim. parolayı ne uygun gördünüz?
    n.e- parolamız: "hz ayşe (ra) annemiz hicret etti" olacaktır.
    amiral şaşkındı.
    "ayşe tatile çıktı olsa olmuyor mu" diye sordu. erbakan mağrur ama bir okadar da resinakkaş:

    "olsun!"

    ne hazindir ki bu cesurca kararin kaymagini, o sirada konudan tamamen alakasiz olan ecevit yiyecekti."

    son takkeli: asiltürk - oguzhan asiltürk, sf 41, fazilet yayinlari, 1995