kürt erkeklerin inanılmaz derecede iyi sevişmesi

  • epey tutulmuş olan bir eşeğin itirafları bakınızına keh keh diye güldüm, sonra mizah ve ırkçılık hakkında biraz düşündüm (hımm hımm diye düşündüm).

    aklıma, geçenlerde donald trumpın abuk yorumlarından birini "sadece şakaydı" diye savunması ve birinin bunun hakkında yazdığı güzel bir dizi tweet geldi. özetle dediği:

    1) mizahın ana görevi sosyal kimlik belirlemektir

    mesela tatildeyken, facebook'a fırtınalı bir deniz resmi koyup, altına "the sea was angry that day, my friends" yazarsam, seinfeld göndermesi üstünden bir kimlik yaratırım. bu resmi beğenenler de "ben de senin gibi biriyim, ingilizce biliyorum, amerikan pop kültürüne hakimim" demiş olurlar.

    2) hiçbir zaman "sadece şaka" yapmayız. saldırgan şakalar bile -hatta özellikle o tip şakalar- "benim grubum nedir" (in-group), "diğerleri kimdir" (out-group) ve "grubum içindeki yerim neresidir" gibi soruları cevaplar.

    3) "sadece şakaydı" lafı, out-group'a yönelik bir savunmadır. in-group için zaten bir savunma gerekmez. savunma gerekmediği ölçüde, insanlar gruba bağlanır.

    4) bu mekanizma sadece insanlar için değil, fikirler için de işler. yani grubumuz içinde, herhangi bir özür ve açıklama gerektirmeyen fikirler, içselleştirilmiş olurlar. zamanla grubun kimliğini belirlerler.

    tabii bu "kurallar" katı değiller, mizah epey karmaşık bir konu. çünkü insanın grup ilişkileri de karmaşık. biz tek bir gruba üye değiliz. çeşitli konularda bazen birbirine zıt kamplardayız, bazense içiçe geçmiş gruplardayız.

    örneğin sarkastik ırkçı mizah (south park gibi), liberalleri kenetlendirir ("işte bu sağcılar aynen bu kadar salaklar"). fakat bunun sarkazm olduğunu fazla belli etmeden yapmak, bu grup içinde ayrı bir klik oluşturmasına yolaçar ("biz politik doğruculuk delisi liberallerden değiliz, ince görüyoruz"). yani mizahın tipi ve derecesi grup içindeki yerinizi oynatıyor.

    ***

    şimdi gelelim "eşeğin itiraflarına" ...

    birden fazla seviyede işleyen bir espri bu. ilk seviye "kürtlerin eşek sikmeleri" stereotipine oynuyor. stereotipler, insan doğasının bir parçası. genelleme yapmadan, örüntüler kurmadan (pattern), dış dünyadan gelen bunca veriyi işlemenin imkanı yok. fakat bir bilgisayar gibi olmadığımız için, evrimin bazı cilveleri sonucu, aşırı stereotipleştirmeye meyilliy'z (mesela base rate fallacy benim favorilerimden).

    elbette bu meyillerin hepsine ırkçılık demek manasız, tembelce ve baskıcı olur. her ırkçılık bir stereotipe dayanır ama her stereotip aynı derecede yanlış ve zararlı değil...

    mesela bir amerikalının, kanadalıların pasifizmiyle dalga geçmesi epey masum. bunun işleyeceği bir grup dinamiği neredeyse yok.

    öte yandan fransızların pasifizmiyle dalga geçmeleri, biraz daha ciddi. niye? bir kere bunun tarihsel bir izdüşümü var (2. dünya savaşında nazi işgali). işbirlikçilerin neden olduğu suçluluk duygusu + direnişçilerin fedakarlıklarının hatırlanmaması, fransızlar için bu tip bir stereotipi hazmetmeyi zorlaştırıyor. ikincisiyse, nazi işgalinden bağımsız olarak, günümüz politikasına bir izdüşümü var: amerikan sağcıları, sosyalist gördükleri fransızları aşağılayarak, kendi grup kimliklerini tazeliyorlar. bu da doğal olarak amerikan liberallerini gıcık ediyor. in-group, out-group...

    bu iki örneğe de ırkçılık diyeni bulmak zor olacaktır. oysa, aynı amerikalı, bir karikatürde zencileri maymun olarak resmederse kıyamet kopar. çünkü bu stereotipin tarihsel boyutu (kölelik), fransız örneğine kıyasla katbekat daha yoğun. ayrıca güncel izdüşümü de mühim (siyahlara karşı orantısız polis şiddeti, zencilerin yüksek hüküm giyme oranları, ırksal ekonomik adaletsizlik, vs). bunlar halen kanayan yaralar, bu konular hakkında çıkarları olan ve mücadele eden birçok grup var. dolayısıyla "sadece şakanın" etrafında anında mevziler oluşuyor.

    dahası, ilk iki örneğin aksine, maymun stereotipi doğrudan insanlık vasfına saldırıyor (dehumanize ediyor). bunun tehlikesi şu: şeytani insanlar, her türlü şeytanlık yapacaklar zaten, onun kaçışı yok. ama iyi/normal insanların kötülük yapabilmeleri için, kurbanlarını daha az bir şeye indirgemeleri lazım.

    250 sene önce fransa'da insan hakları bildirgesini yazan ama köleliği kaldırmayan insanlar şeytani değillerdi. devrim öncesi fransız ekonomisi bataktaydı, hatta yunanlıların ab'yi muhasebe hileleriyle kandırmaları gibi, maliye bakanı necker'in yalanları sayesinde borç bulabiliyorlardı. bu kıtlıkta, köle emeğiyle çalışan sömürgeler değerindeydi. hatta altından da değerli, zira haitinin şeker tarlaları, ispanyolların altın madenlerinden bile daha fazla para getiriyordu. bu durumu gören ve psikolojileri gayet normal olan binlerce insan, çoğumuzun o şartlarda yapacağını yaptı ve çıkış yolu olarak zenci köleleri, insanla hayvan arasında bir konuma koydu. bunları destekleyen kitaplar yazıldı. beyaz ve siyah evliliklerinden doğan çocukları 128 derecelik bir renk skalasına oturttular mesela.

    ***

    şimdi, kürtlerin eşek sikmesi bu üç örnekten hangisine daha yakın?

    kürtler zencilerin yaşadığı kölelik dönemlerini yaşamadıklarından, işin tarihsel boyutu o kadar derin değil ama deşilecek yaralar bol. amerikalılar aya gittikten 40 sene sonra hala kürtçe eğitim sorunu çözülmüş değil. bu yine iyi, işin güncel boyutuna bakın: adını koymasak da her gün devam eden bir savaş var.

    bunlara ek olarak, stereotipin doğası da 3. örneğe daha yakın. hele ki diğer mevcut kalıplarla birleşince: zaten dağda yaşıyorlar (aslen tabii ki kürtlerin çoğu dağda yaşamıyor), zaten çirkinler, zaten uyduruk bir dil konuşuyorlar, zaten bir devlet bile kuramamışlar...bunların hepsi birlikte, kürtü daha az insan yapıyor.

    (bu arada bu "devlet bile kuramamışlar" argümanına da hastayım. tek bir tarih kitabı okumamış insanlarla çevriliyiz. tarihte büyük devlet kuramamış dünya kadar topluluk var, say say bitmez. neden kuramamışlar? guns, germs and steel okuyun derdim ama bunu okuyacak insan zaten bu kadar saçma düşünmez. neyse, dezavantajları yüzünden devlet kuramayan topluluklar eninde sonunda komşuları tarafından işgal ediliyor ve genelde asimile oluyorlar. bugün türkiye nüfusunun büyük kısmının ataları, bırak bir imparatorluğu, bir şehir devleti dahi kurup yönetemeden asimile edilmiş köylüler. sonra bu adamların çocukları bugün gelip, onlardan daha az asimile olmuş bir grubu (çok asil olduklarından değil elbet, coğrafi koşullar yüzünden), zamanında yeterince işgalci ve otoriter olamamakla suçluyorlar. ve sorsan "biz misak-ı milliciyiz, emperyalist değiliz" diyecekler. yani artık ironi saymayı bırakıp, tokat saydırmaya başlayacağım)

    ***

    şimdi, in-group için zaten "ben orada şaka yapmıştım" savunması gereksiz demiştik. bu, ırkçılık suçlaması yapan ve grup dışında olan tipler için. ama burada bir adım ötesini görüyoruz: "şakanın eleştirdiği görüşün kendisi ırkçı".

    en baştaki pozitif ayrımcılıktan bahsediliyor burada ("kürt erkekleri süper sevişir"). bu savunma tehlikeli, çünkü grup dışından gelen suçlamalara yalandan bir savunmanın ötesinde, grup içine yönelik samimi bir gerekcelendirme: "sadece nefsi müdafaa yapıyoruz ve bunu orantılı yapıyoruz".

    halbuki eşek siken kürt kalıbının, mevzubahis pozitif ayrımcılığın dengi olmadığı belli. ikincisinin bir troll saçmalaması olduğunu biliyoruz. tarihte ve güncel toplumda hiçbir izdüşümü olmadığından bir yara deşmiyor. ve kimseyi dehumanize etmiyor.

    zenci örneğine paralellik çekersek: bir zencinin benim beyaz çükümle dalga geçmesi, hayatımı çok zorlaştırmaz. ama ben misilleme olarak o zenciyi prangalı bir maymun olarak resmedersem -hele ki bir sürü işsiz güçsüz cahil beyazın olduğu bir güney eyaletinde- bu onun gibi zencilerin hayatını zorlaştırır. orantılı bir tepki olmasını bırak, aynı kategoride bir tepki dahi değil.

    işin kötü tarafı, insanlar tam da bunu yapıyor mağdur rolüne bürünerek. iyi insanlar, mağdur olduklarına inandıkları ölçüde baskıcı olurlar. sözde, bir ırkçıyı eğitmek veya ona haddini bildirmek için, cevaben ırkçılık yapmayı savunuyorlar. halbuki yaptıklarının eğitimle, adaletle alakası yok. kendi ırkçı görüşleri bir tepki olamaz, çünkü tepki dediğin şey etkiden önce gerçekleşemez. oysa bu ırkçı görüşlere, bu troll yazısından önce de sahiptiler.

    (bu arada unutmayın, grup dışından biri yapınca "ırkçı" olur, sen ise belli şartlar altında "ırkçılık yapan" ama karakterki normal olan birisindir. çünkü fundamental attribution error).

    ***

    tüm bunlara bakıp, bu tip esprileri yoketmek istediğimi düşünebilirsiniz ama ben buna da karşıyım. hatta başta dediğim gibi, keh keh diye güldüm. muhtemelen bunun nedeni, kısmen bu kürt stereotipine benim de inanmam ve kendimi şakanın ayrıcalıklı bir in-group'unda hissetmem. yani entelektüel olarak saçma buluyorum ama aynı zamanda çoğunluk olan, kazanan tarafta olmamın tatlı güvencesini yaşıyorum. bunca yıllık kodlamadan sonra bu çelişkili tutum normal....normal di mi doktor bey?

    işleri daha da karıştıran bir şey var: esprinin işlediği ikinci seviye. yani kürtlere gönderme yaparken, aynı zamanda trolün kendisine "itirafçı eşek" diyor. bu kelime oyununu anlamak beni zeki hissettiriyor, o "ince görenler" grubunun bir parçası olmak istiyorum. dahası, aklına gelen ilk tepkiyi veren aşırı hassas liberallerden kendimi ayrıştırmak istiyorum, çünkü bunun yolaçacağı politik doğruculuk da boğucu. tam bir arapsaçı.

    sanırım en iyisi, yasakçılık yapmadan, bu psikolojik etkilerin farkında olabilmek. yasakçılık, eninde sonunda geri teper. farkındalıksa stereotipleri bitirmez -bitirmesin de zaten- ama en azından zehirli hale gelmelerini, habis bir ırkçılığa dönüşmelerini önleyebilir.

    (grubun içinde) olmak veya olmamak, işte tüm mesele bu.

    [peşin not: "alt tarafı bir şaka yapmış, amma analiz kasmışsın" diyenler çıkacağı için açık açık yazıyorum: şakayı yapanın niyetinden bahsetmiyorum. dünyanın en süper insanı olabilir. dünyanın en süper ikinci insanı olarak ben de böyle şakalar yapıyorum (benim de zenci arkadaşlarım var) ve hiçbiri için de "bu esprinin topluma etkisi ne olacak, uygarlığımızı mars'a taşımaya yardımı dokunacak mı" gibi şeyler düşünmüyorum. burada niyetten değil, mizahın perde arkasındaki işlevinden bahsettim, biraz da kendi çelişkili psikolojimden].

  • (bkz: bir eşeğin itirafları)