küçük esnaf çakallıkları

  • en çok kapalı çarşıda görülür sanırım.

    ne pazarlık etmeyi, ne de çok araştırmayı seven biri değilim. arkadaştan öneri aldım, direkt kuyumcu telefonla aradı, girdim. herif hiç susmadı. bir aile defteri çıkardı, müşteriler yorum yazmış, fotoğraflar falan. burası bir aileymiş, burada gelecekte güvenerek alışveriş yapabileceğin, yıllar süren bir müşteri ilişkisi sağlamaya çalışıyorlarmış. burada yüzlerce dükkan varmış, ben direkt olarak bu dükkana girdiğim için aslında çok şanslıymışım. bize ürünü harika bir fiyattan veriyormuş, çok iyi bilmem neymiş. bitmiyor ama bu anlattıklarım.
    neyse ok dedim biz bir para çekelim. adam yanımda birini gönderdi, bir kıllandım dedim sen git, gönderdim çocuğu.

    parayı da çektim ama lan dedim şuraya da soralım, hiç sormamış olmayalım. girdiğimiz ilk dükkanda nasıl bir şey arıyorsunuz dedi, direkt adamın saydığı özelliklerde bir yüzük istedim. pat daha herif pazarlık etmeden bizim fiyatın altında fiyat söyledi. şok oldum. dedim bunlar dolandırıcı herhalde. sahte mi, o mu, bu mu yok her şey ok. dedim bu fiyata nasıl bir yüzük verirsin, adam bu kez diğer yüzükten tüm özellikleri bir yukarıda bir yüzük gösterdi. acayip bozuldum ama arada arkadaş da var. gittim dükkana, anlattım olayı ama siz aynı özelliklerde yüzüğü bu fiyattan verirseniz sizden alayım dedim.

    adam bana herkesin içinde bana bağırmaya başladı. ben onların verdiği fiyatı gidip farklı bir kuyumcuya verirsem tabi ki altına ineceklermiş. ama ben fiyat vermedim dedim. yok, yaptığım etik değilmiş. benim gibi biriyle çalışmak istemiyormuş. neyse ki kovulduk dükkandan.

    yüzük alırken aklınızda bulunsun. esnaf değil dolandırıcı olduklarını unutmayın.

  • adamına göre fiyat vermek bir numaralı çakallığıdır bunların.

    geçen gün anneme çiçeklerinin saksılarını değiştirmek için toprak lazım olmuş. ben de bildiğim bir çiçekçiye yönlendirdim onu. fiyat öğren ama alma, ben alırım dedim kadıncağız koca paketi taşımasın diye. neyse gitmiş sormuş, 20 litre toprağa 15 lira demiş çiçekçi. tamam dedim ben yarın gider alırım.

    ertesi gün (yaklaşık 15 saat sonra) gittim, sordum 20 litre toprak var mı diye, var dedi. dedim ne kadar? 20 lira dedi. yahu dedim daha dün anneme 15 lira demişsin, hayırdır? başladı hemen bir sürü hikayeye, vay efendim bunlar yeni gelmiş de fiyatlanmış da bilmem neymiş de çok iyi toprakmış şöyleymiş böyleymiş ama öyle fiyat vermişse 15'ten verirmiş artık, sözü namusmuş!

    yahu daltarak, sen daha 15 saat içerisinde iki ayrı kişiye farklı fiyat veriyorsun. tuttuğuna geçirmeye çalışıyorsun. sonra namus mamus muhabbeti yapıyorsun. biz istiyoruz ki yerel satıcımızı destekleyelim, küçük esnaftan alış veriş yapalım, avm'ye ya da e-ticaret'e ezdirmeyelim, adam tuttuğuna geçirmeye çalışıyor. koy sen o beş lirayı üstüne gerekirse, herkese 20 lira fiyat çek, biz yine senden alalım ama alırken geçirmeye çalışacağını düşünmeyelim. helal olsun o beş lira diyelim geçelim ama bu ne ya? demek takım elbiseyle falan gitsek 30 lira diyeceksin şark kurnazı seni!

    hal böyleyken, küçük esnafa kafam girsin. ben bilmiyor muyum internetten daha ucuza siparişimi verip kargo ücreti bile ödemek zorunda kalmadan ta kapıma kadar ürün getirtmeyi? sözü namusmuş, namusuna sıçayım senin!