israil ordusu

  • [not: daha kısa hali]

    genetik uzmanı arkadaşlara katılıyorum:

    israilliler, tıpkı italyanlar ve fransızlar gibi, genetik olarak kahramanlık, yiğitlik ve cesaret gibi kavramlara yatkın değildirler. daha ziyade münafıklığa, faizciliğe, lobiciliğe yatkınlardır. elfler nasıl okçuluğa ve kuaförlüğe yatkınlarsa, dwarflardan nasıl iyi nalbant çıkıyorsa, orklar nasıl piercing işini biliyorlarsa, bu da öyle.

    -israilli askerler 6 ay değil, 3 sene mi eğitim alıyorlar? 30 sene de eğitilseler bir türkten iyi at süremezler.

    -krav maga mı öğreniyorlar? bir iran pehlivanını güreşte yenemezler.

    -gidip allahın kurak çölüne şehirler mi kurmuşlar? bunlar öyle zorluğa gelemezler, kesin ip var, klima var.

    -arapların ortak saldırılarını mı püskürtmüşler? abd desteği olmasaydı, zamanda geriye gidip, abd desteği öncesindeki savaşları kazanamazlardı.

    israilliler sahada değil masada kazanırlar. golan tepeleri silme masa ile kaplıydı, oraları çabuk ele geçirdiler. teknolojileri, istihbaratları, lojistikleri olmasa bir hiçler. hele tüfeklerini, botlarını, telsizlerini, üniformalarını çıkarsan bunların asker mi banker mi oldukları anlaşılmaz.

    amerikan ekonomisi de üretimi, altyapısı, eğitimli işgücü ve doları olmasa bir hiçtir.
    fransız demokrasisi anayasası ve meclisi olmadan bir hiçtir.
    italyan kıyıları deniz olmasa bombok yerlerdir.
    zaten azizim, şu mektepler olmasa maarifi ne güzel idare ederdim.

    ***

    oysa ruslar, türkler, iranlılar kahramanlığı iyi bilirler. genetikten değil de, kahramanlığa muhtaç kalacak yanlışlar yapıp, insanlarının hayatlarını ucuz kıldıklarından.

    alman tankla, topla, tüfekle, ağır sanayi hamlesiyle gelirken, rusun bunları durduracak tekniği olmadığı için, bir sonraki destanına istatistik yapacağı, 8.7 milyonu üniformalı, toplam 25 milyon oğlunun ve kızının gövdelerini kullandı.

    ingiliz, o ufak adasından yola çıkardığı zırhlı gemileriyle 500 yıllık başkentine girerken -hani dünyanın o sıradaki en büyük dökme toplarıyla fethedilen başkentine- o gemileri püskürtmeye yetecek kadar top cephanesi bile üretememiş bir imparatorluğun, jet hızıyla (doğrusu: alman yapımı demiryolları hızıyla) şehitlik mertebesine ulaştıracağı cahil köylü bedeni konusunda kaynak sıkıntısı yoktu.

    kendilerini imkansız bir dizi fetih görevine göndermiş olmasına rağmen, sırf şerefine leke düşmemesi için asla teslim olmayı kabul etmeyen kahraman japonlar, tanrı olarak taptıkları bu imparatorlarının, kısa bir süre sonra kayıtsız şartsız teslim olduğunu görünce ne düşündüler acaba? belki de "amerikalıların genlerinde şeref yoktur, delikanlılarsa atom bombalarını, uçak gemilerini, radarlarını bırakıp da gelsinler" diye kendilerini avutmuşlardır.

    ***

    atalarımızın yaptığı bir fedakarlığa duyulan minnet, resmi bir kahramanlık miti haline getirilerek istismar edilmeye başlanır. çünkü siyasi-askeri otoritelerin, hatalarının bedelini ödetecekleri, gönüllü gövdelere olan ihtiyaçları hiç bitmez.

    kendi kendini besleyen, hep bir sonraki felakete zemin hazırlayan bu sistem her yerde işe yarıyor: israilli okul çocuklarını da alıp çölün ortasında masada denen bir kayalık tepeye götürürler, orada 2000 sene önce romalılara teslim olmak yerine önce ailelerini, sonra birbirlerini öldürmüş bin kişilik bir yahudi grubunun hikayesini anlatmak için. sicarii denen bu yahudiler, kuşatma sırasında aç kaldıkları için değil, şerefleri için topluca intihar ettikleri belli olsun diye tahıl deposu dışındaki her binayı ateşe vermişler. tıpkı ertesi gün içeri girecek romalıların tanıklık ettikleri gibi, bu "kahramanlığa" ben de orayı ziyaret eden çocuklarla birlikte yeniden tanıklık etmiştim. oysa sicariilerin o sırada savundukları tepenin eskiden bir roma karakolu olduğu, ele geçirdikleri tüm romalıları kılıçtan geçirdikleri, akabinde diğer yahudileri yeterince "yahudi" bulmadıklarından onları yağmalayan bir grup yobaz oldukları gibi bilgileri oradayken öğrenmemiştim.

    bambaşka hayatlar yaşayan ve bize göre körcahil ve psikopat olan insanlar ile, 2000 sene sonra internet çağında doğan çocuklar arasında zorla bir bağ kurulmaya çalışılıyor, o çocuklara "kadim" israil ordusunun askeri olma kimliği aşılanarak.

    ***

    destanlar çoğu zaman, yüzleşilmemiş beceriksizliklerin, hesabı ödenmemiş vahşetlerin üstünü örterler... ve bir sonraki kuşağın beceriksizliklerine, vahşetlerine, ayrımcılıklarına zemin hazırlarlar.

    bugün de, bu kavramları kılıf olarak kullanarak, gerçeklikten en uzak genellemeleri ve en ırkçı düşünceleri, hiç bir tepkiden çekinmeden dile getirmek, bu başlıkta görüldüğü üzere gayet kolay.

    işin kötüsü, biz bu destanlaştırma işini, şehitlik kavramıyla sürekli ve otomatik bir hale sokmuşuz. her kültür savaşçısını yüceltir (yüceltemeyenler yenilip asimile olurlar) ve şehitlik, tam da siyaset-üstü bir kavram olarak kutsallaştırıldığı için, siyasi-askeri otoritenin etkili bir aracı oluyor. herhangi bir savaş gemisi kadar kontrol edilebilir olan ama sorumluluğu kimseye bulaşmayan bir araç. fakir ve cahil bırakılan zihinlere yapılan soygun yetmezmiş gibi, onların bir de bedenlerinden sonsuz bir cephanelik yaratan bir araç...

  • ya ülkeyi veya politikalarını sevmezsin ayrı da, oturup "vasıfsız ordu" falan demek nedir arkadaş, bir de "teknoloji olmasa araplar bunları perişan eder" gibi kıraathane laflarını sarfetmek için gerçekten tarih bilmiyor olmak gerek, tarih gösterdi bunlar ne yapabildi ne yapamadı, üstelik o arap ülkelerinin hepsi altın çağındayken, israil hala palazlanmamışken.

    (bkz: 1973 arap israil savaşı)

    (bkz: 6 gün savaşı)

    edit: bilmedigi ve işine gelmeyen bir şey duyunca karşıdakini "israil sevici", "siyonist" olmakla suçlayan duzeyde birine ne anlatilabilir? he anam hizbullah ve persler super savascilar, git sen de savas onlarla.