israil

  • suriye'nin tek türkmen şehri olan bayırbucak'ta 100 bin türkmen yaşıyordu. 2014 yılındaki savaşta bu insanların bir kısmı kaçarak türkiyeye sığındı. sadece 4 bin kadarı çadır kente kabul edildi. diğerleri sınırdan geri yollandı. suriye ordusu, ypg ve ışid arasındaki bölgede kalan bayırbucak şehrinde sadece bir kaç hafta içinde 70 bin türkmen katledildi. artık suriye'de bayırbucak diye bir şehir yok. suriye'de bin yıldır varlığını sürdüren bayırbucak türkmenleri kollektif bir şekilde soykırıma maruz kaldı. (bu soykırımdan kaçan bin kadar türkmenin de ışid tarafından esir alındığı bilinmekte) daha üzücü olan şey ise günümüzde hayatta kalan son türkmenlerin sınırdaki çadır kentte yaşamaya mahkum edilmesidir. savaşın üzerinden yıllar geçmesine ve ak partinin milyonlarca arap sığınmacıyı ülkeye sokmuş olmasına rağmen günümüzde bu insanlar hala çadır kentte hayatta kalma mücedelesi vermektedirler.

    "israil ile ne alakası var" diyeceksiniz. 2014 yılında 70 bin türkmen sivil bir kaç hafta içinde katledildi. israil ve filistin arasında 60 yıldan fazla süren silahlı çatışmada her iki taraftan ölen insan sayısı toplam 22 bin.

    sonuç: böyle bir coğrafyada türk ya da türkmen olarak doğduysanız sizin ve sevdiklerinizin hayatının sonlandırılması haberlere bile konu olmaz. dolayısıyla ülkenize sahip çıkın. savaş çıkarmaya çalışanlara aldırış etmeyin.

    not: hatay 2. hudut alay komutanlığı, kapı sınır karakolu (2014)

  • hamas'ın sivil zayiata sebep olması ile israil'in sebep olması arasında bir fark var. o fark etik anlamda bir fark değil, sivil katliamların 3. taraf muhataplarını bağlayıcılığı noktasında oluşan bir fark. yoksa sivil ölümlerini ahlaki olarak kategorilendirmek, sivil kayıpları meşrulaştırmaktan başka bir işe yaramaz.

    fark ise basitçe şu;
    hamas, radikal cihatçı bir örgüt. bu örgütün sivil kavramına yaklaşımı, onun cihadist anlayışından türer, oradan beslenir. bu anlayışa göre cihat edilirken islam'ın yayıldığı alandaki her canlı kâfirdir ve küffara hizmet eder. vergisi ile, kamusal hizmeti ile, üretimi ile, sisteme eklemlenmesi ile, çocuk yetiştirmesi ile, askerliği ile her bir birey, karşısında cihat edilen küffar ordusunun bir mensubudur. misal ebu musab ez zerkavi, bir sohbetinde batı'nın sivil tanımını reddettiğini, onlar için birinin sivil sayılması için o kişinin "allah'ın şeriatının hüküm sürdüğü yerlerde" yaşaması, silahsız olması ve ibrahimi/hak dinlere mensup olması gerektiğini ifade etmişti.
    radikal cihatçı gruplar, batıya daha doğrusu islam dışı dünyaya sadece askeri, kültürel ve siyasi olarak karşı koymaz, kavram ve söylemlerine de karşı koyar. islam'ın kendine ait devasa bir kavram dünyası var. sizin sivil derken anladığınız şeyden, radikal cihatçı çok farklı bir şey anlıyor.

    bu fark, hamas'ın kendi safındaki sivil zayiatlara yaklaşımını da belirliyor. nasıl ki küffara hizmet eden herkes, küffar ordusunun bir üyesidir; aynı şekilde allah'ın şeriatının hüküm sürdüğü yerdeki her bir müslüman, küffar ordusuna karşı cihad eden birer askerdir, ölürse şehittir. savaşa tarafsızlığı bile ölümle cezalandıran bir düşünce dünyasından söz ediyoruz. "hamas evlerden ateş ediyor" diye biz feveran ediyoruz ama hamas için o ev, cihat durumunda bir karargahtır. bu yüzden sivilleri kalkan olarak kullanıyor da değiller kendi nazarlarında. ortada savaşan iki ordu var, küffar ve cihad ordusu.

    peki israil'in farkı ne? şu; israil, bizim sivil dediğimize sivil diyen, uluslararası anlaşmalara taraf olan, imza atan, insan hakları ve savaş hukukunu gözeteceğine dair teminat veren, bunun için azami hassasiyeti göstereceğini beyan eden, şeffaflık ilkesine uyacağını söyleyen, ihlal durumunda yaptırımlara bağlı kalacağını deklare eden, bunların tespiti için ise tarafsız gözlemcilerin
    hakikati araştırması yönündeki girişimlerine engel olmayacağını belirten, bağımsızlığını da bu teminatları bol keseden saçarak korumaya çalışan, tanınan bir devlet. tam bu noktada insanlık olarak aklı selim herkes israil'e; "verdiğin sözleri yerine getir. mazeret uyduramazsin, sen uydurursan gücü eline geçiren her devlet yapar bunu. teröristler sivillerin arasına karışmışsa ayıracaksın, ayıramıyorsan vurmayacaksın. çünkü yarın başkası da sivillerin arasında terörist var diyerek katliamlar yapabilir, önünü alamayız. sen bir söz verdin, sözün anlamını koruması için yerine getirilmesi gerekir. sen uluslararası anlaşmalara taraf olan bir devlet olarak intikam, hınç duygusu ile hareket edemezsin, hukuk ile hareket etmek zorundasın. barış durumunda herkes hukuka uyar, aslolan savaş durumunda hukuka uygun hareket etmektir." diyor, demek zorunda. insanlığın ortak deneyimleri, acıları ve korkunç mücadeleleri ile savunduğu ve kabul ettirdiği insan haklarını korumanın yolu, bu hakları tanıdığını beyan eden her kişi ve kurumun bu haklara mazeretsiz bir şekilde sahip çıkmasıni talep etmekten geçiyor.

    bu yüzden ikide bir hamas'in yediği boklardan söz edip israil'in terör eylemlerini gerekçelendirmeye çalışmayın ki yarın başka devletler, yanınızdakine duyduğu husumetten dolayı sırf siz onunla aynı alandasınız diye sizin canınızı yakmasın.

    ve şu basit gerçeği unutmayın;
    her şeyden önce, insan haklarına ve savaş hukukuna uymanın ilk ve ön şartı, karşısında savaştığınız gücün de insan hakları ve savaş hukukuna uyan bir güç olması değildir. karşınızda kim, hangi saik ve yöntemle savaşıyorsa savaşsın, eğer savaş hukukuna uyacağınızı beyan etmişseniz bu hukuka uymalısınız. beyan etmemişseniz de bu yönde beyanda bulunmaya yani sözleşmeye taraf olmaya davet edilirsiniz. olması gereken budur.

  • isbu entry, numarali entry'ye cevaben yazilmistir.

    uzun yillardir orta dogu'da varligini surduren devlettir. devletlerin sinirlarini genisletmesi ya da daha cok topragi elinde tutmaya calismasi onlari zayiflatarak eski topraklarini da kaybetmelerine neden olabilir. ermenistan'in yasadigi da budur. her seye ragmen israil ile ermenistan'in ayni kaderi paylasacagi kanaatinde degilim.

    insanlar yasadiklari derin refah farkliliklarina karsi isyan etme ve savasma gibi durtulere sahip olurlar. israil 10 milyonluk nufusuyla yaklasik 500 milyar dolarlik bir milli gelire sahipken ermenistan 20 milyar dolarlik bir milli gelire sahiptir. görsel

    bu rakamlar tabii ki israil'in ermenistan ile kaderdas olamayacagini gostermez ama olmasinin ermenistan'a nazaran cok cok zor oldugunu gosterir cunku israil bu ekonomik buyuklugunu teknoloji yogun sektorlere borcludur. yani ciddi bir dogal kaynak ya da ucuz iscilige dayali bir ekonomisi de yoktur. kiyaslamayi filistin ile kisi basi dusen milli gelir uzerinden yapinca is daha da garip bir hal aliyor.

    520 milyar dolarlik israil milli gelirine karsilik filistin 20 milyar dolarlik bir milli gelire sahip ve kisi basina dusen milli gelir israil'de 55 bin dolarla filistin'in 15 katindan daha fazladir. tabii ki kisi basi milli gelir direkt olarak refaha ve/veya ulke ekonomisinin dunya ekonomisindeki rolune dair direkt bir sey soylemez. petrol zengini katar'da milli gelir bir ara petrol varili arttiginda 100 bin dolar sinirina dayanmisti ama israil'in teknoloji yogun milli geliri teorik olarak ortalama refahin da yuksek oldugunu dusunduruyor.

    fed faiz artirip dunya ekonomisini sallama surecine basladiginda ozellikle az gelismis ulkelerde yasanan refah kaybi daha yuksek olur cunku dunya ticareti momentum kaybettikce bu ulkeler kendi sermaye gruplarini ihya edebilmek icin enflasyon uretmek zorunda kalirlar ya da refah kaybini toplumlarina dayatirlar.

    burada basta degindigim refah gradyani gittikce artar. hem gecmise gore refahinizin dustugunu gorursunuz hem de mekana gore cunku hemen yani basinizda israil gibi ozellikle kimlik olarak da nefret beslediginiz kimliklerin oldugu bir devlet vardir. bu kosullar altinda oraya saldirmak istemenizde sasilacak bir sey yoktur aslinda.

    insan haklari ve demokrasi gibi degerler bati'dan neset etse de butun insanligin ortak degeridir. dogal kaynak disinda faktorlerle ekonomisi guclu olan ulkelerde bu degerlerin asinmasi butun dunya ekonomisini sarsar ve bundan herkes etkilenecegi icin dunya kamuoyu buna sert reaksiyon verir. fakat her ortamda yasayan insanlar ayni ekonomik agirliga sahip degildir.

    nasil olmali ile nasil sorulari farkli sorulardir. bence temel insan haklari butun insanlar icin gecerli olmalidir. herhangi bir insanin cani bir baskasindan daha degerli ya da degersiz olmamalidir. bunlar nasil olmali sorusuna benim verdigim cevaplardir. peki nasil sorusuna ne cevap verecegiz?

    ortalama bir israil vatandasinin cani bir filistinli'den daha degerli midir?

    realist bir sekilde bakarsak evet daha degerlidir. daha degerli oldugu icin bircok bati ulkesi israil'in yaptiklarina ses cikarmak istememektedir. israil abd iliskileri, israil ekonomisinin dunya'daki agirligi ve diger dis dengeleri israilli'nin canini filistinli'nin canindan daha degerli yapiyor. boyle olmasi inanin benim de hosuma gitmiyor ama realite budur. bana ofkelenmeniz ya da kufretmeniz kontra arguman gelistirip reelpolitik okumasi yaparak bu onermeyi curutmediginiz surece degersizdir.

    tabii bu sadece bir parametredir. bunun disinda devletler arasi dengeleri iceren toprak parcalari, uzerinde yasayanlarin ekonomik aktivitesi dusuk olmasina ve altinda herhangi bir dogal kaynak olmamasina ragmen onemli olabilir. mesela zengezur koridoru buna ornektir. bu koridorun acilmasi iran icin olum fermanindan farksizdir, ya da en azindan iran devleti boyle dusunur. cunku dogal kaynak zengini azerbaycan ve hazar'in dogusundaki turki cumhuriyetlerle turkiye arasinda bir kara ve deniz baglantisi acmak 15-20 milyon azeri nufusun yasadigi iran icin tedirgin edicidir.

    demografik yapiyi degistirmeyi hedefleyen adimlarin 21. yuzyilda yapilamayacagi iddiasini ise yari romantik buluyorum. onceki yuzyila gore oldukca zor olacagi bir gercektir vakia imkansiz degildir. boylesi bir degisim antidemokratik uygulamalara bir ornektir, bunda suphe yok fakat anti demokratik uygulamalarin uygulanabilirligi reelpolitik bir meseledir. devletler arasi dengeler izin verdigi muddetce hicbir devlet bu antidemokratik ben boyle yapmayayim demez.

    israil'in gazze'yi tamamen dumduz edip kara harekatiyla hamas'i yenilgiye ugratip oradaki butun filistinlileri misir'a surgun etmekle olmek arasinda bir tercih yapmayi askeri olarak basarip basaramayacagi ayri bir konu ve daha cok askerlerin ve sosyal propaganda gucunun bir fonksiyonudur.

    israil'in gazze'yi tamamen ortadan kaldiracak bir kara harekatina girisip girismeyecegi ise devletler arasi kamuoyundan gelecek tepkilere, israil'in ekonomik gucune ve israil-abd iliskilerine baglidir. bolge halklarinin israil'e nazaran kalabalik ve fakir olmasi canlarinin daha degersiz olmasi sonucunu getirir ama bu direkt olarak israil'in guvenli bir ortama kavusamayacagini gostermez.

    bati seria icin degil ama bir an gazze icin israil'in gazze'yi tamamen ortadan kaldirdigini dusunun. bolgedeki tek siniri misir ile olur. gorece guclu bir ulke oldugu icin dengeler daha surdurulebilir bir hal alir ama iran ve hamas ikilisi buna ne kadar riza gosterir ya da israil bunu basarabilir mi bu ayri bir soru tabii. benim demek istedigim tek sey soykirim, demografik yapi degisimi, insanlarinin caninin hice sayilmasi gibi antidemokratik uygulamalarin, antidemokratik dogasindan geregi basarisiz olacagini iddia etmenin mantikli olmadigidir.

    birkac basit evet/hayir sorusu sorarak bitireyim.

    gazze'deki insanlarin/sivillerin caninin israil icin bir onemi var mi?

    hayir yok.

    gazze'deki insanlarin/sivillerin caninin hamas/iran icin bir onemi var mi?

    hayir yok.

    gazze'deki insanlarin/sivillerin caninin abd/bati/rusya/cin icin bir onemi var mi?

    hayir yok.

    insanlik dramlarinin reelpolitik icin bir degeri yoktur, keske olsaydi ama yoktur. mamafih insanlik dramlari kullanilarak reelpolitik manevra sanslarinin elde edilebilmesi ihtimalinin reelpolitik icin ciddi bir onemi vardir. mesela bernie sanders abd baskani olursa mevcut abd-israil iliskilerinin yapisini degistirme istegi olsa bile bunu basarabilmesi abd ici aktorleri ikna edebilme becerisine baglidir.

  • siyasal islamcıların canı sıkılacak ama:

    tarihte birçok yahudi krallığı olmasının yanında ordusuyla, bürokrasisiyle, ekonomisiyle, resmen tanınmasıyla kurulan ilk yahudi devletini türkler kurmuştur.

    (bkz: hazarlar)
    ayrıca türkler yahudiliği seçerken kılıç zoru olmamıştır.

    israil'in ilk başbakanı david ben-gurion istanbul hukuk fakültesi mezunudur
    israil'in 2. başbakanı üsteğmen moşe şaret ise bir osmanlı subayıdır.

    -osman bey bursa'yı feth ettiğinde burada bir yahudi mahallesi kurulmuştur
    -1492'de ispanya'dan kovulan yahudilere yine türkler sahip çıkmıştır
    -ayrıca 1376'da macaristan'dan, 1394'te fransa'dan, 15. yüzyılın başında sicilya'dan, 1420'de venedik'ten ve 1470'te bavyera'dan kovulan yahudilere yine türkler yurt vermiştir.
    -matbaayı osmanlıya ilk getirenler yahudi vatandaşlardır.
    -jozef hamon ve oğlu moses hamon sultan süleyman'ın ve yavuz sultan selim'in özel doktorudur. bütün seferlerde de sultanla beraberlerdir.
    -bugün bile tarikatı devam eden sabetaistlerin şeyhi sabatay sevi izmirlidir.
    -osmanlıdan önce selçuklulara birçok yahudi sığınmış ve şahın izni ile özgürce yaşamışlardır
    -istanbul üniversitesinin gelişmesine katkıda bulunanları zaten biliyorsunuz

    ve ismini sayamadığım daha nice yiğit..

    sanki bizimle hiç alakası olmayan bi halkmış gibi bahsedenlere duyurulur.

  • türklerin kadim dostlarıdır.
    tarihte türklerin hiç bir zaman karşısında olmamışlardır.
    .

    not- bana "israil şu konuda karşımızdaydı" diye mesaj atarken israilin türkiyenin karşısında olmasıyla siyasal islamcı yobazların karşısında olmasını karıştırmamaya dikakt ediniz..

  • dincilerin kendisine karşı terör saldırısı yapmakla övündüğü ülke.

    sonra adamlar karşılık verip teröristleri vurunca da "israil din kardeşlerimizi katletti" oluyor.

  • filistin gibi boktan bir terör toplumu için israil gibi kadim bir müttefikle aramızı bozan siyasal islamcılar utansın. yine en zor anlarımızdan birinde en önde yardıma koşanlardan oldular. tıpkı 99 depreminde olduğu gibi kurtarma ekibi, gıda, çadır vb. ekipmanlar gönderdiler. bu da yetmedi, belediye binalarına türk bayrağı yansıtarak manevi destek verdiler.

    peki filistin? onlar en son ermeni soykırımını tanımakla meşgullerdi. ha bir de yavru vatan dediğimiz kktc'yi ülke olarak tanımıyorlardı. sırf müslüman diye filistin gibi bir dostumuz olamaz. gerçek ve kadim müttefik israil'dir. düşman olsa bile israil gibi bir düşmanı filistin gibi bir dosta yeğlerim. arap mastürbasyonunuzu ötede yapın.

  • tüm arap ülkelerinden önce türkiye'ye deprem için yardım gönderen, türkiye'nin gerçek dostu olan ülkedir. bu saat oldu araplardan hala ses yok.

  • terör devleti olduğu söylenen ama filistin tarafından roketlerle şehirlerine saldırılan ülke.

    hadi israil terörist de hamasın yaptığı ne? roketlerin içinde çiçek mi atıyorlar acaba? 100 sene önce ne olmuş, o topraklar kiminmiş beni ilgilendirmiyor. beni ilgilendiren 21 yüzyılın en büyük problemi olan siyasal islamdır. bununla mücadele eden herkesi desteklerim, ne olursa olsun.

    ayrıca burada atıp tutan klavye cihatçılarını da biraz sahada görmek isteriz. sanki israil savaştan kaçan bir ülkeymiş gibi konuşuyorsunuz. savaş istiyorsan adamlar zaten senle savaşır. en iyi ihtimalde bile kafana nükleeri yersin.

  • sevmem ancak vatandaşının hayatına önem veren bir devlettir.

    öyle bir hava savunma sistemi kurmuştur ki işin içine fıtrat, yerçekimi filan katmaz direkt havada imha eder roketleri. israil'deki çocuklar okula giderken düşen roketlerden dolayı üzerine demir kapı düşerek hayatını kaybetmez mesela. ha oldu da öldü mü, israil ne o ölen çocuğu unutur, ne de onu öldürenleri.

    halkının tamamına aşılama yapar, hem de yok yarın gelecek aşılar, yok öbür gün gelecek eli kulağında demez. çift doz aşıyı tüm halka yapıp bitirir pandemiyi. vaka sayısı az görünsün diye milleti eve göndermek gibi dahiyane fikirler pek akıllarına gelmez ama olsun.

    biz mi? biz israil'den daha iyiyiz. şimdi yazarım da çok sürer ondan yazmıyorum.