islamda kölelik

  • açılın allahsızlığı yaymaya geliyorum (allahım sana geliyorum)...

    aslında bu hristiyanlıkta kölelikten pek farklı değil. ayet mayet anlatmayacağım zaten, onun yerine sıkça kullanılan argümanlara bakalım (başka varsa eklerim):

    1) zamane şartları: herkes savaşlarda köle alıyordu, biz de aldık.
    2) köle hakları: başka yerlerde köle öldürmek serbestti, islam kölelere haklar vermiştir.
    3) caydırıcılık (savunma): kölelik yararlıydı. caydırıcı bir tehdit olarak gereksiz savaşları önlüyordu.
    4) tebliğ (saldırı): müslümanlar fethetmek istedikleri ülkeyi önce islama davet eder. savaşıp köle olmak istemeyen düşman da topraklarında islamın tebliğini serbest bırakır. böylece islam "barış içinde" yayılır.
    5) ihtiyaç: karşı taraf köle almayı bırakınca, islam da misilleme yapmayı bıraktı, kölelik hükmü kalktı.

    her bir sebep tarihsel olarak yanlış. ayrıca sebepler birbirleriyle çelişkili. yani tarih bilmesek bile, mantık ile bunları çürütebiliriz (hızlı yazıyorum, bir ara bloga aktarınca kaynak linkleri bulup koyarım):

    ***

    1) din, zaten "zamane şartlarını" değiştirmek için gelmiş bir şey. kaynağın kutsal, amacın ahlak öğretmekse, bu bahanenin ardına saklanamazsın:

    -"patron güzel ahlakı öğretemiyorum, çünkü ortada güzel ahlak yok."
    -"keşke seni aristo zamanına yollasaydım. neyse, ne öğreteceksin onun yerine?"
    -"itliği, kumarbazlığı, hergeleliği..."
    -"ne?"
    -"yok, televizyondan geldi o. aklımdaki müfredat şöyle: ilk sene namaz, oruç, allah'ın birliği, hac, cihad, ana babaya saygı...1300 sene sonra da köleliğin kötü bir şey olması"
    -"tyrion lannister bile 7 sene süre verdi diye olay oldu burada, 1300 sene ne?"
    -"o zaman gay hakları konusundaki planımı hiç anlatmayayım"

    puta tapanları bir nesilde allah'a yöneltmişken (büyük bir felsefi değişim), kölelik konusunda bir beş yıllık kalkınma planı olmaması, kölelik politikasının felsefi bir prensipten ileri gelmediğini, onun yerine ekonomik bir uzlaşma olduğunu gösteriyor.

    ikincisi, kölelik modern zamanlar öncesinin kaçınılmaz bir öğesi de değildi. avcı-toplayıcılarda yok. tarım toplumlarında da köleliğin yasaklandığı dönemler oldu (islamiyet öncesi ve sonrasında). sırf komşuları camdan atlıyor diye atlamayan toplumlar oldu.

    üçüncüsü, köleliği kaldıran kaç ülkede "zamane şartları" uygundu?

    abd'de iç savaş çıktı ya bu yüzden! abraham lincoln, sınırlı siyasi kredisini bu dava için harcadı, zar zor birlikte duran bir federasyonu ikiye böldü, ve güç bela kazandı. muhammed kutsal peygamber titriyle (siyasi kredi x 100), mutlak hakimi olduğu bir coğrafyada bu riski almamış, "halk buna hazır değil" demişti. görevi bir peygamber değil, basit bir politikacı olmak olan lincoln ise "sikerim güney halkını, bu zenciler halk değil mi" dedi. (iç savaşın kök nedeni ekonomiktir, fakat zamanla ahlaki retoriğe de içten inanmaya başladı insanlar).

    ... ve zenci hakları için kuzeyli beyazlar güneyli beyazlarla savaşırken, o zencilerin kuzenleri, bizim halifenin burnunun dibinde alınıp satılıyordu.

    ***

    2) köle hakları konusunda, vicdan rahatlatmak için tarih epey yamultuluyor.

    köle hukuku islam ile gelmiş veya onunla çağ atlamış bir şey değil. 5000 sene önce piramit dikmiş insanoğlunun, taa 650 yılına kadar köle haklarıyla ilgili bir düzenlemede bulunmamış olduğuna inanamazsınız.

    köle öldürmek de elbette islam öncesi serbest değildi. değişik toprakların, değişik kanunları var. muhammed daha doğmadan 300 sene önce roma'da bu yasaklanmıştı. daha öncesinde de kölenin mal sahibi olması, azad edilince seçimlere bile katılması mümkündü (özgür doğmuş bir kadından daha çok hakkı var). ve tabii ki kendine kötü davranan sahibini dava etme hakkı vardı. bunları islam icad etmedi.

    hele kölelere tecavüzün yasak olması, dünyanın en büyük hurafesi olmalı. bir insanla aranda bu kadar dengesiz bir güç ilişkisi varsa (her şeyini ona borçlusun, toplumdaki statün insan-eşya arası bir yerde ve tamamen ortama yabancısın) bunun adı minimum istismardır, genelde de tecavüz.

    nasıl hayal ediyorlar acaba o zamanları? bunca köle kadın, müslüman erkeğinin kara kaşına kara gözüne tav mı oluyordu ilk geceden? "hayır" dediklerinde erkek odadan çıkıp, ertesi akşam ağzında kırmızı gülle geri mi dönüyordu? o herifler köle olarak aldıkları oğlanların da, çocuk yaştaki kızların da ağzına yüzüne boşalır, kimse de gık diyemez. hamile bıraktıkları kölelerin çocuklarına da tecavüz ederler ve yine kimse gık diyemez. power corrupts, absolute power corrupts absolutely. bir başkası üstünde neredeyse mutlak güç sahibi olmak, hiçbir sağlıklı ilişkiye temel olamaz (bkz: zimbardo deneyi). bu şartların devamını sağlayıp kurumsallaştırdıktan sonra, kaçınılmaz sonuçlarını kağıt üstünde yasaklasan neye yarar? (bu dediklerim islamla sınırlı değil elbette).

    ama bunlara inanılsa bile ortada ikinci bir sorun var: islam'ın köle hukuku, bir noktada çağın gerisinde kaldı. işin bu kısmı tartışmasız. 7.yy'daki ahlakın ilerisinde olsan da, bunun 17. yyı da var, 27.yy'ı da. kutsal bir kitap, ahlaki bir konuda eskiyebilir mi? (platon'un 2500 sene önce yazdıkları bile, bir çok alanda her kutsal kitaptan daha "zamansız").

    19.yy iskandinav köle hukuku mesela çok yalındı: "kölelik diye bir şey yoktur". yeter bu kadar işte. sonuçta köleliğin iyisi bile ne kadar kabul edilebilir ki? korkunç bir şeyi 10 birim yerine 1 birim de yapsan, bu yeterince korkunç.

    ***

    3) caydırıcılık argümanı lastiğin patladığı yer, çünkü her şeyle çelişkili.

    ilkin, ahlaken tiksindirici bir argüman: "seni öyle bir cezalandırırım ki, bir daha el kaldıramazsın". israil'in uyguladığı orantısız şiddet politikasından farkı yok. onlar da bu politikanın uzun vadede daha çok insanın ölümünü önlediğini savunuyorlar.

    ikincisi, eğer çok caydırıcıysa, tanım itibariyle zalim bir şey olması lazım. bu da islamdaki köleliğin o kadar da kötü olmadığı ile çelişiyor.

    üçüncüsü, eğer caydırıcılık adına zulüm meşru ise, niye kölelikten vazgeçtik? savaşlar bitti de artık gerek mi kalmadı caydırıcı olmaya? daha da ileri gidip, niye işkenceyi yasakladık? niye birinin suçları yüzünden ailesini cezalandırmıyoruz artık? bunların hepsi epey caydırıcı.

    dördüncüsü, eğer zamanında herkes köle alıp satıyorsa (zamane şartları), demek ki hiçbir caydırıcılığı yoktu. köleliğe rağmen, eskiden savaşlar daha sık yaşanmıyor muydu?

    neresinden tutsan elinde kalıyor.

    ***

    4) "barış dinini tebliğ etme hakkı verin, yoksa size saldırırız, öldürmediklerimizi de köle yaparız ha" nasıl bir savunma olabilir ki? bundan daha oksimoron ve emperyalist bir duruş olabilir mi?

    atom bombası atmadan önce "şehri terkedin" duyurusu atmaya benziyor bu. ondan sonra "islamda zorlama yoktur".

    roosevelt'in meşhur bir lafı var: speak softly and carry a big stick (sakince konuş ama büyük bir sopa taşı)

    tarihsel olarak da yanlış tabii, "önce tebliğ, sonra vergi, sonra fetih" sırası. islamiyet sadece 100 sene içinde o koca topraklara bu şekilde yayılamazdı. sonrasında da, kuran'ı bilen halifeler, osmanlıyı avrupa'ya doğru bu şekilde genişletmediler. üstüne, fethettikleri topraklardan da köle almayı sürdürdüler (balkanlardan devşirme yeniçeriler).

    ***

    5) köleliği meşru göstermek epey zor ama bitişini açıklamak daha da zor. çünkü bunu da ahlaki bir seçimmiş gibi açıklamak gerekli.

    bunun, düşmanların köle almayı bırakmasıyla, dolayısıyla "misillleme üstüne kurulu" islam'da otomatikman kölelik hükmünün kalkmış olmasıyla alakası olamaz.

    ilkin: daha ahlaklıysan, önce bırak köleliği, niye illa düşmanını bekliyorsun? bu intikamcı hukuk, eski yahudi tanrısını andırıyor. ve size tokat atana diğer yanağınızı uzatın diyen isa'dan olabildiğince uzak. ama sorsan, isa da islam peygamberi.

    ikincisi, kölelik savaştan cariye almaktan ibaret değil. ganimet hukuku buzdağının görünen kısmı. allah aşkına, halifenin dibinde zenci köle satılıyordu dedik, osmanlı gidip ganadaki yerlilerle savaşa mı girmişti? (girmişse de orada işi ne?) çerkez kızları seks kölesi olarak satılıyordu, çerkezlerle osmanlı kaç sene savaştı?

    kölelik, sürekli bir ekonomik kurumdur. müslümanların afrikada yaptığı köle ticaretinin boyutu, amerikaya gönderilen zencilerle yarışacak kadar.

    fakat arada bir fark var: batıdaki ekonomik çıkarlar, bir noktada sivil grupların tepkilerine yenik düştü. bu kritik noktada, dini argümanlar ekseriyetle kölelik karşıtıydı. osmanlı da ise böyle bir sivil taban yoktu ve dini argümanlar köleliğin savunusu için kullanılıyordu.

    bu işi tüm islam dünyası epey geç bıraktı. halifenin evi osmanlıda kölelik yasaklandığında bazılarımızın dedeleri okuldalardı. adnan menderes idam edildiğinde, hz muhammedin memleketi suudi arabistanda kölelik halen yasaldı. batı'nın nüfuz eden seküler hukuku ve "büyük sopası" olmasa, bugüne kadar da devam ederdi bunlar.

    tl;dr: yaşasın spartaküs ulan!

    ***

    edit: arkadaş cevap yazmış. konuya odaklı kalarak hem de (bu tip konularda bu bayağı seyrek gerçekleşiyor). tekrar cevap verip milleti bıktırmayacağım. merak eden maddeleri karşılaştırır.