islam alemini cehaletten kurtarıyoruz kampanyası

  • "sen kimsin ulan" diyecekler için: bir garip ademim. biraz kendimden bahsedeyim:

    komünistler bu aralar tamtakır; 15 yıldır kadrolu vaizi olduğum allahsızlığı yayma cemiyeti epeydir maaş ödemiyor. üyesi olduğum mason locası da bursumu kesti. oysa henüz 17 yaşımda 15. dereceden mason olma mertebesine erişmiş ve yahudi yancılığını ibadet haline getirmiştim. kilise ile de papaz olduk. incilin arasına 100 dolar koyup esenler'de liselilere bedava dağıt diye bir talimat geldi misyoner abilerden ben de incilin içindeki benjaminleri nevizade'de karı kızla alemlerde yiyip sadece boş incili dağıtınca beni domuz bağcı hizbullahçılara şikayet ettiler. cia ve mossad müşterek bir operasyonla beni arada rakka'ya gönderip benden ışid'in islam dünyasını daha fazla nasıl rezil edebileceğine dair eğitim vermemi istedi. ehli sünnet vel cemaat mezhebinin en asil imamlarından biri olan imam-ı hanbel'in "namaz kılmayan adam kafirdir kellesi müslümana helaldir, nikahı da düşer" içtihatını gösterip aslında hiç namaz kılmayan ama süper müslüman olan yaklaşık 1.5 milyar insanı ışid'in düşmanı haline getirdim. haliyle yezidi ve süryanilerin kadınları zaten size cariye olmak zorunda kendine ehli sünnet diyen beynamazlar da kafir olduğuna göre onların kadınları da helaldir dedim. ebu bekir bağdadi de beni onayladı ve "cennet mekan abdühamit han hazretlerini sahiplenen neo osmanlıcı tayyipçiler 4. murat'ın bağdadı fethinde kestiği şia kellelerinden bihaberler sanırım, biz osmanlının yaptığından başka ne yapmışız?" dedi. sırbistan'daki kelle kulesi de osmanlının en büyük mimari eserlerindendir diyerek son noktayı koydu. sonuçta buharinin yazdığı kitap bugün kurandan sonraki en birincil kaynakken ehli sünnetten olan hanbeli mezhebi buhariyi "kuran mahluktur" dedi diye tekfir edip de şehirden kovmamış mıydı? buharinin karısı ile arasındaki nikahı da allah adına iptal etmemişler miydi? beni onaylayıp allahu ekber çektiler silahları kaldırıp gök yüzüne ateş ettiler. aman dedim "allahın gözüne denk gelir mermi sakin olun" , duruldular. bunlar hammış pişmiş yanmış diyerek uçağa atladığım gibi vatikan'a döndüm. türk medyasındaki sebatayistlerle televizyonlarda daha fazla seks ve öpüşme sahnesi göstererek müslümanların çocuklarını seksomanyak yapma hayallerimiz de havuz medyası ile yerle bir oldu. okullarda laik kemalist ahlaksız zihniyetini yayarken onları da hep imam hatiplere çevirdiler.. artık sayelerinde nur ve keramet akıyor otuzbirci imam hatip öğrencilerinin yüzlerinden. hatta içtihata bile başladı keratalar: bakterilerin evrimi üzerine bina olmuş modern tıbbı sırf içinde evrim var diye allahsız bulan ergenler sivilcelerinin nedenini fazla otuzbir çekmekle açıklamış durumdalar.. imam-ı şafi'nin içtihatlarından aşağı kalır yanı yok bence. kendilerini tebrik ediyor başarılarının devamını diliyorum. anlayacağınız üzere işler kesat.. kimseyi allahsız, mason ve sebatayist kemalist yapamıyoruz bu aralar.. bu yüzden ben de bari müslümanlara bir faydam dokunsun diyerek müslüman kardeşlerimin entelektüel seviyelerini arttırmaya çalışıyorum.

    bundan sonra ben de osmanlıdaki islam uleması gibi entry'lerime besmele, salvele ve hamdele ile başlayacağım. başlık sansasyon yaratma amaçlı böyle açıldı, yoksa kampanya falan düzenlediğim yok. böyle kampanyalarla islamı kurtarmak imkansız gibi bir şey, islam alemini modernite denen "canavar" yutuyor şu anda. ben de o canavarın mekanizmasındaki dişlilerden biriyim. müslümanlar 1400 yıldır deccalin kim olduğuna bir türlü karar veremediler. oysa deccal modernitenin ta kendisi. yani atalarımızın 1400 yıldır küfrettiği deccal bidliğin dünyanın en iyi şeyi lan, deccal akıldır, rasyonalitedir. her neyse.. gırgır bir yana esas niyetim: bir okuma listesi istendi benden, o konuda üç beş kişiye naçizane okumalarını tavsiye edebileceğim kitaplar, izlemelerini önerebileceğim belgeseller hakkında gevezelik yapmak. yoksa ben kim islamı kurtarmak kim? allah bu hale nasıl getirdi ise kendisi kurtarsın.

    elbette bütün müslümanların cahil olduğunu düşünmüyorum. mesela 1988 yılında ölmüş islam reformcusu fazlur rahman diye bir hoca var (aşağıya gelip "islamı yok etmek isteyen yahudi uşağı" yazarlar bu adam hakkında şimdi, onlar yazmadan üstadlarının hakaret dolu eleştirisini koyayım buraya boşa uğraşmasınlar). bu adama cahil demek mümkün değil. ancak hepimiz biliyoruz ki böyleleri hariç neredeyse bütün islam alemi korkunç bir cehalet kuyusunun içinde yaşıyor. işin garip yanı da tırmanmaya çalışanları ayaklarından geri çekip bir yandan da kuyunun dibini tırnaklarıyla kazımak suretiyle daha da dibe doğru gidiyorlar ve bundan büyük keyif alıyorlar. mazoşizm gibi bir şey.. arabesk kültürün özü.. hadi sözlükte cümle kurma becerisi olan ibdacı takımıyla nurcuları anlıyorum da anadilini kullanmayı dahi beceremeyen ilimden kelamdan habersiz milli görüşçüler, erbakani-i bi-idrak tayfası bana neden kızıyorlar anlamış değilim. tayyip de bir dönem fazlurrahmancılığa merak sarmış sonuçta. fazlur rahman'ın islamda reform ve dinlerarası diyalog içeren "islam ve modernizm" isimli kitabını 1997'de bizzat istanbul belediyesi aracılığı ile milletin vergileri üzerinden bastıran kişi tayyip'in kendisi. üstelik bir de bizzat önsöz yazmış adam.

    benim güzel ahlaklı abdestli müslüman kardeşlerim: sizler 1400 yıldır 604 sayfalık kitabınızı anlayabilmek için 604 milyon sayfalık içtihatlar, fıkıh kuralları, itikat yolları, fetvalar, hükümler, tefsirler yazmakla meşgulken bütün büyük beyinlerinizi bu işleri yapmaya memur kılmışken sizin dışınızdaki dünyada da bir kaç ufak değişim oldu. aya falan çıktı adamlar mesela. marsa gidecekler yakında. yav biliyoruz kuranda bunların hepsi yazıyor zaten de mars'a gidene de gitme denmez değil mi? hadi mars meselesini geçtim acaba fransız fizikçileri termodinamiği bulmayaydı bugün evinizde sıcak sıcak oturabilecek miydiniz? ya betonarmeyi bulmayaydı hala kerpiç ve ahşap evlerde mi yaşayacaktınız? ya elektriği bulmasalardı hala gaz lambası altında divit ve okka ile tefsir çalışmalarınıza mı devam edecektiniz? mesela trene binip de hiç sormuyorsunuz ya bu tren nasıl gidiyor? bu uçak nasıl uçuyor hacı? işte ben sizin es geçtiğiniz o tarihi ve uçağın uçmasına olanak veren bilimsel ve özellikle sosyal fikirleri, "bir insanın uçağı icat etmesine olanak veren ortamı yaratan" siyasal fikirleri hangi kaynaklardan okuyup öğrenebileceğinizi anlatacağım. evet biraz geç kaldık. ama bugün bu dünya nasıl oluşmuş onu anlayabilmek için tarihi ve tarih içinde var olmuş fikirleri bilmek zorundayız.

    yazımı dört kısıma ayıracağım. birinci kısım tarihle ilgili. ikincisi kısım islam kaynakları. üçüncü kısım düşünce (felsefe, sosyoloji, psikoloji) ile ilgili ve dördüncü kısım da edebiyatla ilgili olacak. evrensel ve akademik bir bakış açısı ile bu dört damardan beslenen bir insanın eğer michael sikkofiled gibi "illüminati göz ve üçgen şekiller aracılığı ile dünyayı ele geçiriyor" tarzı takıntıları yoksa anormal biri olması mümkün değil. sikkofield'ın mevlanayı tekfir ettiği yazısını okudum bu arada. bu yazısından dolayı kendisini tebrik ediyor ve destekliyorum. islam dünyasının zillet içinde oluşunun sebebi olarak şimdilik tasavvuf denen garabetin garabetliğine ulaşmış. gazali de büyük oranda tasavvufla tanıştıktan sonra sapıtmıştır. tespiti kısmen doğrudur ancak tasavvuf ikincil gerekçedir. birincil gerekçe ise ehli sünnet akidesini yaratan eşari düşüncedir.

    tarih

    eğer ortalama bir insansanız beyninizde bir fikir oluşturabilmek için önce o fikri yerleştireceğiniz analitik düzlemi yani sahneyi hazır etmeniz lazım. eksenleriniz olacak. bu eksenlerin en önemlisi tarih eksenidir. tarih bilmeden başka hiç bir şeyi anlayamazsınız. mesela dış dünyaya kapalı gazalici nihilist islam anlayışına göre yazı öncesi tarih kuranda geçen ayetlerle ve bazı kanallardan gelen rivayetlerle oluşmuş bir takım orta çağ kitaplarında anlatılan peygamberlerin hayatıdır. adem cennetten kovuldu, idris israil'de ilk devleti kurdu, nuh tufandan sağ çıktı, lüt kavmi helak oldu, yunus balığın karnına düştü, musa kızıldenizi ortadan ikiye böldü, isa göğe yükseldi ve muhammed de alemlere rahmet olarak yaratıldı. mesela bu adamlar ibrahim peygamber'in mekke'de kabeyi kurduğuna inanırken m.ö. 4. ve 5. yüzyıllarda yazılmış, o coğrafyayı anlatan tarih kitaplarında buna dair bir ibare bulamıyoruz. islama göre mekke'nin muhammed gelmeden önce belki en az iki bin yıldır kurulu bir şehir olduğu "doğru bilgidir" (bakara, 127) oysa `diodorus`'tan önce (mö. 60) yazılmış ve elimize ulaşmış kitapların hiç birinde mekke şehrinin varlığına dair bir emare bulunmamaktadır. "vallahi kuran'ın bir tek harfi bile yalan değildir" diyenler hemen celallenmesin. böyle olmasına rağmen kuran'dan insan aklına ve vicdanına uygun bir din çıkar mı? çıkar.. kuranın tarihsel bir metin olduğunun kabulü ile yani o günün şartlarına göre gönderilen ayetlerin bugün uygulanmak zorunda olmadığı düşüncesi ile olur bu: (bkz: kuranın akılcı tefsiri/@skocax) islam dünyasının kendi tarihi dışındaki tarihe zerre kadar merakı yok. mısır hiyeroglifi bir fransız tarafından çözüldü. sümer ve babil tarihlerini, tabletlerini ingiliz ve fransız arkeologlar hayatlarını bu işe adamak suretiyle buldular. islam tarihini dahi en güzel yazan millet almanlardır. bugün islam aleminin arapça olan eski el yazmalarının çoğunun türkçesini bulamazsınız ancak çoğunun ingilizcesi mevcuttur. bu meraksızlık bu nihilizim bu boş vermişlik nereden geliyor? neden onlar aya çıkarken biz sadece onlardan satın aldığımız televizyonlardan roketin havalanışını izliyoruz? neden onlar güney afrika'daki mağaralarda 2,5 milyon yıllık olduğu tahmin edilen homo naledi kemikleri bulurken biz o iskeletlerin acaba hz. adem'in ümmetinden mi yoksa hz. idris'in ümmetinden mi olduğunu düşünüyoruz? onlara neden onlar diyoruz? neden kendimizi başka bir tarafa çekiyoruz? bunu japonya ya da güney kore neden yapmıyor? neden bu kadar meraksız oluşumuzun nedenini dahi merak etmiyoruz? bunlar cehalet alameti kardeşlerim. biz cahiliz ve öğrenmek zorundayız. bunu kabullenmemiz gerekiyor.

    tarih bilmeden başka hiç bir şeyi bilemezsiniz dedik. ancak gerçek tarihi nereden bilebiliriz? hangi kaynaklar sahihtir? bunu islam özeline çekersek eğer türkiye'de yaşayan ve hatta her hangi bir islam ülkesinde yaşayan her birey şunu bilmelidir ki tarih iki kısımdır:

    1-islam inancını esas alan tarih anlatısı (bu da kendi içinde ayrılır: şia anlatısı, sünni anlatısı, mısır devleti resmi tarihi, türk islam resmi anlatısı, suudi resmi anlatısı vs.)

    2-akademik ahlakı esas alan tarih anlatısı (arkeoloji, farklı kaynakların birbirini doğrulaması ve fikir dövüştürme aracılığı ile yazılır)

    bu iki anlatı sistemi ekseri yerde birbiri ile çelişir. islam tarihinde bir islamın kendi tarihi kaynakları vardır bir de islamın islam dışı kaynakları vardır. mesela halife ömer kudüs'ü fethettiğinde oranın şehir papazı olan bizanslı sophronius'un günlükleri 639 yılına aittir. ve o günlüklerde hz. ömer'in adletinden hiç de öyle islam kaynaklarında anlatıldığı gibi bahsedilmez. (bkz: #53009435) bu durumda kime inanacaksınız? atv'de program yapan nihat hatipoğlu'na eğitim veren islam ekolüne mi yoksa tarih biliminin akademik çalışmalarına mı? islamda inancı sarsılmaz referans noktası olarak ele alan tarih anlatısı acaba akademik tarih anlatısından daha mı namuslu işlemektedir? işte buna siz karar vereceksiniz kardeşlerim. sizin yerinize başkası karar vermeyecek. ben tarih ilmini "islam" merkezli bir konuma indirgemiş gibi görünüyorum şu anda ancak bizim gibi müslüman ülke vatandaşları için islam tarihi bütün tarihin omurgasını oluşturur. zira onu anlamadan bugünkü halimiz hakkında fikir sahibi olamayız. işte bu nedenle kendi kendine fikirler üretebilmek, tespitler yapabilmek, kuramlar çıkarabilmek, siyasi analiz yapabilmek, entelektüel davranışlar içinde bulunabilmek isteyen her müslüman ülke vatandaşı gerek islam inancını esas alan resmi tarih anlatısını gerekse akademik ahlakı esas alan tarih anlatısını bilmek zorundadır. milyon tane tarih kitabının bulunduğu dünyada bunu kısa yoldan yapabilmek için gerekli kaynaklar nelerdir?

    öncelikle yazı sonrası tarih için akademik disiplin çevresinde yazılan ve öncesi için de en öne çıkan teorilerle ve hipotezlerle şekillenmiş akademik ahlakı esas alan bir tarih anlatısı ile kendinizin zamanın hangi noktasında konumlandığını bilmeniz gerekir. henüz hiç bir şeye başlamadan önce şu belgeselin tüm bölümlerini izlemenizi tavsiye ederim: http://www.dailymotion.com/…ayatta-kalmak-720p_tech

    genel bir tarih perspektifi oluşturabilmek için tavsiye edebileceğim kitaplar:

    hardy mcneill- dünya tarihi
    josef meri- medieval islamic civilization
    arthur stanley tritton -the caliphs and their non muslim subjects
    robert g hoyland - seeing ıslam as others saw it
    chase f. robinson- ıslamic historiography
    maxime rodinson- mohammad
    susan wise bauer-the history of the ancient world: from the earliest accounts to the fall of rome
    anthony everitt-the rise of rome: the making of the world's greatest empire
    edward gibbon - roma imparatorluğu'nun gerileyiş ve çöküş tarihi
    halil inalcık- devlet-i aliyye
    halil inalcık- osmanlı imparatorluğu klasik çağ
    barbara w. tuchman-the guns of august
    jean paul roux- türklerin tarihi
    norman davies-avrupa tarihi
    george vernadsky - rusya tarihi
    jared diamond-tüfek, mikrop ve çelik
    michale guillen- dünyayı değiştiren beş denklem
    ibrahim okur-japonya bir yükselişin kısa hikayesi
    ismail cem- türkiye'de geri kalmışlığın tarihçesi
    will durant - the story of cıvılızatıon- renaissance
    will durant-the greatest minds and ıdeas of all time
    peter watson- german genius
    yadong luo - guanxi and business
    michael j. seth a history of korea: from antiquity to the present

    direkt hap şeklinde alınabilecek belgeseller:

    kozmos: bir uzay serüveni
    antik romanın yükselişi ve çöküşü
    tüfek mikrop ve çelik
    mısır – hiyerogliflerin sırrı
    fatihler : büyük petro
    fatihler : napolyon bonapart
    insan olmak 1 | ilk adımlar
    insan olmak 2 | insanlığın doğuşu
    history of the renaissance
    the age of reformation
    the bizarre world of ancient greece
    ancient beliefs and sacrifices
    how the persian empire was built
    mesopotamia - the sumerians
    the history of the turkish and ottoman empire
    the french revolution
    ındustrial revolution
    ınventions that shook the world
    galileo's battle for the heavens
    the birth of ford motor company

    bu verdiğim kitaplarda ve belgesellerde ne anlatılıyor kısaca değineyim. ilk buğdayı orta doğuda diktik. demiri eritip su ile karbona doyurarak çeliği bulduk. bu saatten sonra bir birimizi kesmeye başladık. çatalhöyük'te yapılan kazılarda biri diğerinden daha büyük bir ev bulamadılar. önceden herkes eşitti, eşit evlerde yaşardı. daha sonra kabile reisleri ve krallar çıktı; saraylar ve kaleler inşa edildi. krallar çıkınca birbirimizle savaşmaya başladık. izole olduk ve dillerimiz değişti. yazıyı bulduk ve yazmaya başladık. parayı bulduk saymaya başladık. putlara taparken tek tanrılı dinler ortaya çıktı. artık savaşlar krallardan çok dinler adına yapılmaya başlandı. krallar aynı zamanda dinlerin temsilcisi oldular. din ve inanç siyasete girdi. yunan medeniyeti çok tanrılı dönemde aklın ne işe yaradığını çözdü. daha sonra roma medeniyeti ortaya çıktı. roma medeniyeti hıristiyanlığın etkisi altına girdi. orta çağ başladı ve rahipler bütün siyasi iktidarı ele geçirdiler. kendilerinden farklı düşünen herkesi öldürmeye başladılar. bu sırada bizim tarafta muazzam bir bilimsel ortam vardı, islamın altın çağı yaşanıyordu. bir süre sonra anadoluya girdik ve istanbulu fethettik, istanbuldaki bizanslı bilginler ve sanatçılar italyaya kaçtılar. islamın altın çağından kalma bilgilerle ve helen çevirileri ile (ibn-i sina, el harezmi, farabi, ibn-i rüşd, constantinus africanus ) özellikle endülüs ve sicilya civarındaki değişim, italyanların kendi iç dinamikleri ve italya üzerindeki son bir kaç yüz yıllık bizans kültürü etkisi rönesans diye bir şey yarattı. bu değişim ile kilisenin siyasal gücü zayıfladı, bizzat kilisenin kendi içinde muhalif bir yapılanma oluştu. aklın 1000 yıllık esaretten sonra tekrar anlam kazanması ile almanya'da ve ardından ingiltere'de dolaylı yoldan dinde yenilenme ve akla uygun hale getirme anlamına gelen reform gerçekleşti. istanbul'un fethinden sonra biz tımar sistemi ve tarikatlar aracılığı ile cennet motivasyonu ve şehadet mertebesi üzerinden kılıcımızı daha sert vurarak savaşlar yaptık. modern donanmanın teknolojiye matematiğe, fiziğe ve malzeme bilimine bağlı gelişimine kadar da epeyce savaşlar kazandık viyana'nın kapılarına dayandık. bu sırada bizim dedeler cenneti daha güzel anlatıp da savaş meydanında kılcı daha sert nasıl vurdurabiliriz derdinde tefsirlere, hadislere, eski el yazmalarına dalmışken matematikçi euler isviçre'de trigonometriyi keşfetmekle meşguldü. descartes analitik geometriyi geliştirirken bizim dedeler anadoluda buharinin yazdığı kitaplara inanmayanları kesmeye dair yeni yöntemler bulmaya çalışıyorlardı. neden böyleydi? neden müfredatı sarf, nahiv, fıkıh, kelam, akaid, tevarih, siyer,hadis, tefsir gibi arapça, arap kültürü ve arap tarihinden oluşan medreseler "bilimler akademisine" dönüşemiyordu bir türlü? neden istanbul gibi medeniyet şehrinde halk takiyüddin rasathanesini depremden dolayı suçlayacak ve baskı ile yıktıracak kadar cahildi? en sonunda çeşme'deki donanmamız avrupayı taklide başlayan ruslar tarafından yok edilince bir şeylerin ters gittiğinin farkına vardık ama yine de değiştiremedik düzeni. yıkıma doğru gittik. biz artık örme kazakla askere elbise sağlamaya çalışırken dikiş makinesi icadıyla günde yüzlerce üretebilen, matematikte integralllerle dans eden, laplasları bulan, makineli silahla bütün afrikayı üç beş bin kişi ile fethedebilen avrupa'dan bir şeyler öğrenmeye karar verdiğimizde japonlar hala kendilerini sudan çıkıp dağda canlanan bir tür canlı sanıyorlardı. japonlar bizden çok sonra avrupalaşma yoluna girdiler ve bugün dünyanın en büyük 3. ekonomisi oldular? neden avrupanın yanı başındaki biz bunca geriyken dünyanın öbür ucundaki japonlar bu halde? almanlar 1800'lü yıllarda emeklilik sistemini kurabilmişken biz burada tifodan ve sıtmadan kırılıyorduk, güney kore 50 yıl önce açlıktan ölürken bugün medeniyete bütünüyle nasıl adapte olabildi?.. nasıl oluştu bu fark? bunu biz söylemiyoruz dostlar bunu kendileri söylüyorlar.. biz thomas aquinas sayesinde bu hale geldik diyorlar, bu konuda bütün batı hemfikir.. thomas aquinas kim? ibn-i rüşd'ün eserlerinden etkilenen bir papaz.. fikirleri bugün katolik kilisenin resmi ideolojisi. bu yazıyı okuyanlar edindikleri eğitimi bir gözden geçirsinler. mühendis misiniz? matematik kitabını açıp bakın.. hangi teoremi kim bulmuş? l'hopital teoremi fransızların değil mi? termodinamiği kim bulmuş? akışkanlar mekaniğini kim bulmuş? elektrik devrelerini, manyetik alan teorisini kim bulmuş? elektriği kim keşfetmiş? periyodik tabloyu kim bulmuş? sosyal bilimci misiniz? açın kitaplarınızı.. demokrasi teorisi nereden geliyor? kamu idaresine dair tezler kimlere ait? sosyolojinin babası kim? freud nerede doğmuş? politika kuramlarını, devlet idaresi metodlarını, bürokratisiyi kim bulmuş? sizin bütün hayatınızı, kullandığınız son ürünleri, yediklerinizi ve içtiklerinizi bu medeniyet yaratmamış mı? sosyalizm, kapitalimz, fordizm, liberalizm... bunlara karşı alternatifin nedir? 232 yıllık hadis zincirleri ile ortaya çıkan fıkhın ürünü 1200 yıllık bir kuram olan zekat ekonomisi ile astığı astık kestiği kestik halifelik düzeni mi? ekonomiyi kim bulmuş? borsayı kim bulmuş? beğenirsin beğenmezsin sosyal demokrasiyi kim bulmuş? nedir tüm bunların alternatifi mollalarla şeyhler mi? neden avrupa merkezli bir tarih anlatısı üzerinden gidiyorsun diyenler için: uçağı kim bulduysa onun tarihi anlatılır. uçağın icat edildiği sürece varan tarih değerlidir; çünkü en ileri olan odur. mesela islam merkezli tarih anlatısı avrupa tarihinin içinde bir bölümdür islam dünyası henüz thomas aquinas'a ulaşamamış avrupadır. henüz trigonometriyi bulacak seviyeye gelememiştir. biz tarihi bilimsel, teknolojik ve sosyal bilimlerdeki gelişmelere göre okumak zorundayız. 2000 yıl önce roma'nın yaptığı yollar bugünkü roket teknolojisini etkiliyor. o yolların genişliğine göre tren yolları yapıldı, tüneller yapıldı. abd'de roketlerin yakıt üniteleri fabrikadan roket fırlatma sahasına taşımak için geçilmesi gereken tüneller dolayısıyla roket yakıt üniteleri de o tünellerden geçecek ebatta yapıldı. 2000 yıl öncesi ile bugün aya gönderilen kapsülün tasarımı arasında dümdüz bir çizgi var. işte bu yüzden en uzun ve her yerde anlatılan tarih batı medeniyetinin tarihidir.

    kimileri diyor ki: bugün ekseri islam alemi eşari (+eşarileşmiş maturidi)/ehli sünnet islama ve fıkhına tabi olduğuna göre gerçek islam o... argumentum ad populum..

    biz de cevap veriyoruz: bugün bütün islam alemi bu kadar geri olduğuna göre eşari/ehli sünnet fıkhı yanlıştır.. ya islam dini komple hayal ürünü bir dindir ya da bir tanrı yarattığına bu kadar gerici ve akıl düşmanı bir inanç türü göndermez.

    genel tarih anlatısı ile insanlık tarihi ekseninde hangi konumda olduğunuzu idrak ettikten sonra bu kez islam kaynaklarının tanrı merkezli düşünce ile oluşturduğu tarih anlatısını okumanız lazım. şu belgesel mesela hz. adem'in kabe'yi inşa ettiği bilgisinden başlıyor anlatmaya: http://www.youtube.com/watch?v=liyz4hwgt4e

    islam merkezli tarih kaynakları:

    islamın ilk tarih kitapları:

    kitabu’l-meğâzî-ibn-i ishak'ın yazdığı ilk siyer/peygamberin hayatı kitabı. ö.767
    ibn'i sad'ın tabakat kitabı ö. 845
    al biladuri- fütuhul büldan ö.892
    taberi tarihi ö.923

    bugün bu kitapların ilk orijinal el yazmaları değil, yazıldıktan bir kaç yüz yıl sonra yapılan kopyaları elimize ulaşmıştır. bunlardan sonra yazılan islam merkezli tarih kitapları kuran ve hadislerin dışında bu tarih kitaplarını referans alarak yazılmıştır.

    devamı ikinci bir entry ile gelecek....